B planı diye bir şey yok!

Yayın Tarihi: 19/07/17 08:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+
  • Türkiye'nin bir B planı olduğu söyleniyor. Cumhurbaşkanı Akıncı da bunu açıkladı. Ne olduğunu hiçbirimiz bilmiyoruz. Peki var mı gerçekten bir B planı? Bence yok. Açık söyleyeyim. Ne B planımız olabilir ki? Kabul etmesek de Kıbrıs adası Avrupa Birliği toprağı. Amerika, İngiltere, Fransa, İsrail burada petrol ve gaz arıyor; Türkiye de bu gazın kendi üzerinden geçmesini istiyor ki bu en doğal hakkı, bunda hepimiz hemfikiriz. Tüm bu şartlar masanın üzerindeyken hangi B planından bahsediyorsunuz siz?!
  • Öncelikle hiçbir şey olmayacak. Yani vilayet olma falan bunları düşünmeyin bile. Gaz arama çalışmaları da durmayacak ama yakın zamanda Akdeniz'de savaş gerginliği yaşanacak. Türk savaş uçakları taciz uçuşu yapacak, belki 20 Temmuz'da FIR hattı ihlal edilecek, Türk savaş gemisi sondaj yapan geminin yanından geçip rüzgarıyla korkutacak ve birileri çıkıp Türkiye'ye "tamam sen de buradasın ve söz sahibisin" diyecek. Zaten Türkiye bu tahriği yapmazsa ağırlığı kalmaz. Bu tahrikler olacak. Akdeniz ısınacak ama yanmayacak. Rumlar bol bol tacize hazır olsun.
  • Sonuç olarak Akdeniz'de var olan gaz ya da petrol paşa paşa Türkiye üzerinden Dünyaya dağılacak. Türkiye'nin isteği bu ve bu istek de paşa paşa yerine gelecek. Şimdi kıçı kırık bir Rum tarafı koca Türkiye'ye kafa tutuyor ya işte O Rumların bu bir ay içinde burnu hayli sürtecek. Sonra her şey yoluna girer herkes rahat olsun.

Uzun bir yurt dışı tatilinden sonra çok şükür ki ülkeye geri döndüm. Memleket sıcaktan yanarken defalarca kez yağmur altında deyim yerindeyse subba sucuk olmak ve yanı zamanda üşümek ilginç bir duygu olsa gerek.

Döndüğümde eşe dosta "Durumlar nedir?" diye sorduğumda "Nasıl bıraktıysan öyle'' cevabını aldım ama bir farkla; "Bizi Türkiye'ye vilayet yapıyorlar, haberin var mı?" şeklindeydi.

Tabii böyle konuları köşemde işlemek bana her ne kadar zul gelse de gündem oluşunca yazıp bir şeyleri hatırlatma zaruri oluyor.

Türkiye'ye bağlanıp vilayet olma isteği taşıyan ve ideolojik olarak buna bağlı olan yurttaşlar yok değil ama bazı kesimler de var ki Ankara'ya şirin gözükmek için bu tür sözler sarf ediyorlar.

Bilmeyenler olabilir normaldir; eskiler ne demiş bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp.

KKTC Türkiye'ye vilayet olmak istemez

İlk önce kendimizden başlayalım. Gerek Kıbrıs Türk halkı olsun gerekse Türkiye'den gelip artık burayı yurt belleyen kardeşlerimiz olsun hiçbiri Türkiye ile şu an içinde bulunduğumuz hukuktan daha öteye gitmek istemez. Yani büyük bir çoğunluk Türkiye ile vilayet ilişkisini değil konuşmak düşünmek bile istemez. Bunun birçok nedeni var ama en önemli iki nedeni hem ekonomik hem de kültüreldir. KKTC'de yaşayan on binlerce Türk kardeşimiz daha iyi ekonomik koşullar ve daha güvenli sakin bir ülke olma nedeniyle KKTC'ye gelip yerleşmişlerdir; kültürel nedeni ise her ne kadar her iki halk Türkçe konuşuyor olsa dahi kültürel alışkanlıklar açısından ciddi farklılıklara ve alışkanlıklara sahiptirler. Bu nedenle KKTC halkında böyle bir arzu ve talep oluşmaz.

Türkiye de KKTC'yi vilayet yapmak istemez

Gelelim Türkiye penceresine. Siz sanıyor musunuz ki Türkiye KKTC'yi vilayet yapmak ister? Yok böyle bir durum. Gerçek anlamda olmasa da dolaylı yönden zaten vilayet hayatı sürdüğümüzü de inkar edemeyiz. Bugün bir Türk vatandaşı ne haklara sahipse bir KKTC vatandaşı da aynı haklara sahip zaten. Türkiye'nin burada hem vatandaşı hem askeri hem de ticari ilişkileri var. Yani Türkiye'nin doğrudan bir parçası gibi yaşıyoruz. Uluslararası hukuk durumunu birazdan değerlendiririz ama yarın sabah Kıbrıs'ın kuzeyi Türkiye'ye bağlansa, yani böyle bir konjonktür oluşsa bile Türkiye bundan kaçınır. Zira Türkiye'nin buraya şu an olan yardımları en az elli kat katlanır. Kaldı ki Türkiye buraya yaptığı yardımları zaten azaltma hevesinde olmuştur son 10 yıldır.

Ama velev ki yarın sabah Türkiye'ye bağlanalım mı diye bir referandum olsa ve yüzde yüz evet çıksa bu yine mümkün olmaz.

BM'nin 550 no'lu kararı

Şimdi gerçekleri konuşalım. Hamaseti ve lafazanlığı bir yana bırakalım. BM'nin 550 no'lu kararı var. Bu karar orada durduğu sürece KKTC'yi hiçbir ülke tanımıyor ki buna Türkiye devleti de dahil. Kimse kusura bakmasın. Saatlerce tartışabilirim bu konuyu. Türkiye'nin güçlü bir ülke olması, NATO üyesi olması ve daha birçok etkenden ötürü Türkiye uzun yıllardır, Kıbrıs'ın kuzeyi ile yakın ilişkiler kurabilmiştir. Yoksa Türkiye güçlü ve önemli bir ülke olmasaydı bugünkü ilişkiler içinde olunamazdı.

Demem o ki Birleşmiş Milletler'in bu tanınmama yasağına rağmen ancak bu kadar ilişki kurulabilmişken Kıbrıs Türk halkı külliyen vilayet talebinde bile bulunsa bu gerçekleşmez. AB-İngiltere Amerika gibi ülkeler buna müsaade etmez. Bunlar da işin gerçeğinin özeti.

B planı ne?

Türkiye'nin bir B planı olduğu söyleniyor. Cumhurbaşkanı Akıncı da bunu açıkladı. Ne olduğunu hiçbirimiz bilmiyoruz. Peki var mı gerçekten bir B planı? Bence yok. Açık söyleyeyim. Ne B planımız olabilir ki?

Kabul etmesek de Kıbrıs adası Avrupa Birliği toprağı. Amerika, İngiltere, Fransa, İsrail burada petrol ve gaz arıyor; Türkiye de bu gazın kendi üzerinden geçmesini istiyor ki bu en doğal hakkı, bunda hepimiz hemfikiriz. Tüm bu şartlar masanın üzerindeyken hangi B planından bahsediyorsunuz siz?!

Cevaplayın bunu. Ben kendi Cumhurbaşkanımı bilirim çıksın açıklasın B planı neymiş.

Çocuk olmayın. Uluslararası hukuk var, güç dengeleri var.

Haa nedir mesele? Türkiye Akdeniz'de ciddi bir güçtür ve herkes Türkiye ile paşa paşa iyi geçinecektir. Kimse Türkiye'ye ayar veremez. Hele hele bir jet uçağı sesi duyduğunda üstüne pisleyen Rum ve Yunan hükümetleri hiçbir surette ayar veremez. Şu an devam eden gaz aramaları devam edecek fakat gerginlik tırmanacak.

Rumlar bol bol tacize hazır olsun

Gelin biz bu sorunun cevabını konuşalım. Öncelikle hiçbir şey olmayacak. Yani vilayet olma falan bunları düşünmeyin bile. Gaz arama çalışmaları da durmayacak ama yakın zamanda Akdeniz'de savaş gerginliği yaşanacak. Türk savaş uçakları taciz uçuşu yapacak, belki 20 Temmuz'da FIR hattı ihlal edilecek, Türk savaş gemisi sondaj yapan geminin yanından geçip rüzgarıyla korkutacak ve birileri çıkıp Türkiye'ye "Tamam sen de buradasın ve söz sahibisin" diyecek. Zaten Türkiye bu tahriği yapmazsa ağırlığı kalmaz. Bu tahrikler olacak.

Akdeniz ısınacak ama yanmayacak. Rumlar bol bol tacize hazır olsun.

Görüşmeler yeniden başlayacak

2017 yılı böyle geçip gidecek ve 2018 Şubat tarihinden sonra yani Rum tarafı seçimlerinden sonra yine çözüm masası kurulacak. Çözüm olur ya da olmaz o ayrı konu ama Türkiye etkin gücünü ve tokadını Rumların ensesinde hep hissettirecek, bu korkuyla çözüm masası da yeniden kurulacak.

Sonuç olarak Akdeniz'de var olan gaz ya da petrol paşa paşa Türkiye üzerinden dünyaya dağılacak. Türkiye'nin isteği bu ve bu istek de paşa paşa yerine gelecek. Şimdi kıçı kırık bir Rum tarafı koca Türkiye'ye kafa tutuyor ya işte O Rumların bu bir ay içinde burnu hayli sürtecek.

Sonra her şey yoluna girer herkes rahat olsun.

****************

Günün Sözü

Kimi zaman şuna inanıyorum: Birlikte yaşayamayacağız, boyun eğip rahatça uzanıvereceğiz yan yana, ölmek için. Ama ne olacaksa senin yanında olacak…

Franz Kafka

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.