Akıncı, Atalay'ı görevden alır mı?

• Bu sorunun cevabı muhtemelen hayır. Bunu da peşinen söyleyim. Zira Atalay ile Akıncı arasında iyi bir ilişki var. Akıncı, Atalay'ın dinler arası diyalog konseptini desteklediği için Talip Atalay'ın bu görevde kalmasını istiyor. Bu nedenle görevden alınma yazısını imzalamıyor. Tabii Başbakan Özgürgün bir kez daha görevden alınması yönünde bir yazı göndermesine karşın Akıncı bu sefer görevden alır mı bilemeyiz. Almazsa da bunun açıklamasını da nasıl yapar onu da bekleyip görmek lazım.

• Bir ilginç iddia var ki "bir kimse", Müftünün görevden alınmaması için Akıncı'dan ricacı olmuş, Akıncı da bu ricayı tutuyor deniliyor. Bu isim şimdilik bende kalsın.

• İddia şu ki Talip Atalay, Kıbrıs Müftülük Makamını uzun bir aradan sonra ilk kez aktif olarak çalıştıran kişi, bu nedenle ön plana gereğinden fazla çıkıyor. Rum papazla yakın oluşu ciddi rahatsızlık konusu. Bu durumda özellikle Türkiye Diyanet işlerini rahatsız ediyor. Öğrendiğim bu. Rum papazla aşırı yakın olması, dinler arası diyalog kurması ve Kilise gibi güç objesi haline gelmesi ya da gelecek olması.

Dinişleri Başkanı Talip Atalay'ın görevden alınması yeniden gündemde. Başbakan Hüseyin Özgürgün'ün Cumhurbaşkanı Akıncı'ya bir daha görevden alma yazısı gönderdiği zaten dün tüm kamuoyunda yankı buldu. Hatta Başbakan Özgürgün'ün görevden alma yazısının orijinalinin fotoğrafı da basına düştü.

Konuyu derinlemesine incelemeye çalıştım, tabii ne kadarı doğrudur ya da eksiktir bilemeyiz. En azından öğrendiklerimi sizlerle paylaşacağım.

Müftü ile benim tanışmam göreve atandığı zamana denk gelir. Göreve atandığı yıllarda benim de kendisi ile ilgili birkaç ağır yazım olmuştu. Beni tanıyanlar bilir; ben ve benim gibi bazı gazetecilerin Şeyh Nazım Kıbris'i hazretlerine derin bağlılığı vardır. Bu elbette ki hem dini hem duygusal bir bağlılıktır. Atalay ile ilgili yazdığım birkaç ağır yazının ardından Şeyh efendiye yakın bazı isimler Şeyh efendinin, Atalay'ı desteklediğini ve ön yargılı olmam yerine müftü ile bir kahve içmemi birkaç kez benden rica ettiler. Haliyle söz konusu Şeyh Nazım olunca akan sular durur dedik ve Müftü ile görüştüm. Bu görüşmeler olumlu geçmişti. Müftü bana yapmak istediği projelerini anlatmış ve Şeyh Efendiden memnuniyet getirmişti.

Yani anlayacağınız Müftünün 2011 yılında göreve atanmasından beri aleyhinde bir süreç hep çalıştı. Talip Atalay ile altı yıldır görüşmedim desem yeridir. Görüşmek gibi bir ortamımız da olmadı zaten. Müftüyü hep Rum başpapaz ile din konularını görüşürken basından takip ettik, bir de Fetö iddialarıyla göz alına alınmasıyla.

Şaka bir olay değil Kıbrıs Türk Diyanet İşleri Başkanının yani namı diğer Kıbrıs Müftüsünün böyle hain bir terör örgütüyle ilişkilendirilmeye çalışılıp göz altına alınması konusu.

Sonrasında serbest bırakıldı. Ne oldu ne kaldı bilemeyiz. İstihbarat mercileri neyin ne olduğunu hepimizden daha iyi bilirler.

Talip Atalay'ı böyle hain bir yapılanmanın içinde görmek istemeyiz hiçbirimiz, olduğunu düşünmekte istemeyiz ama böyle bir yanlışa düştüyse de cezası neyse çeker olur biter. Zaten karışmamışsa da konuşacak bir şey yok bu konuda.

ATALAY'IN ALINMASI İÇİN HERKES SEFERBER

Gelelim Atalay'ın görevden alınması meselesine. Atalay'ın görevden alınması için Ankara'da bazı üst düzey merciler dahil olmak üzere, Vakıflar İdaresi ve Elçiliğin ağır bir baskı kurduğu meselesi gerçek.

İddia şu ki Talip Atalay, Kıbrıs Müftülük Makamını uzun bir aradan sonra ilk kez aktif olarak çalıştıran kişi, bu nedenle ön plana gereğinden fazla çıkıyor. Rum papazla yakın oluşu ciddi rahatsızlık konusu. Bu durumda özellikle Türkiye Diyanet işlerini rahatsız ediyor. Öğrendiğim bu. Rum papazla aşırı yakın olması, dinler arası diyalog kurması ve Kilise gibi güç objesi haline gelmesi ya da gelecek olması.

İddia bu yönde ama gerçekten bu iddia doğru mu? Atalay'ın görevden alınması için devreye giren bu konuda çok ciddi çaba sarf eden merkezlerin gerçekten rahatsızlığı bu olabilir mi?

İlk bakışta mantıklı geliyor ama neden diye soruyorum haliyle ve sonra bu iddialar mantıksız oluyor. Bizim bilmediğimiz başka şeyler olabilir mi? Yoksa bir müftüden neden rahatsız olunsun bu kadar?

Yani bir din adamına bu kadar posta neden konsun?

ATALAY'IN GÖREV SÜRESİ DOLDU VE ŞİKAYETLER

Bu iddialara yer verdikten sonra Atalay ile ilgili ortalıkta gezen şikayetleri de yazalım. Çünkü haddinden fazla şikayet olduğu da doğru. İlk önce öne çıkan Talip Atalay'ın görev süresinin dolmuş olması. Bu nedenden ötürüdür ki Başbakan Özgürgün defalarca kez Atalay'ın görevden alınması için Cumhurbaşkanı Akıncı'ya yazı gönderdi ama Akıncı Kıbrıs müzakerelerini öne sürerek imzalamadı.

Diğer bir şikayet konusu ise imamlardan. Müftünün imamları ikiye böldüğü ve kendine yakın imamlara yönelik bazı menfaatler sağladığı yönünde birçok imamdan birçok merciye sürekli olarak şikayetler gidiyor. Yani hatrı sayılı bir imam grubu müftüyü deyim yerindeyse istemiyor. Şikayetleri ise negatif ayrımcılık.

Bir diğer önemli sıkıntı ise Talip Atalay'ın Fetö konusunda gözaltına alınıp bırakılması.

Yine Atalay'ın Dicle Üniversitesindeki görevinin devam ediyor olması iddiası.

AKINCI, ATALAY'I GÖREVDEN ALIR MI?

Bu sorunun cevabı muhtemelen hayır. Bunu da peşinen söyleyim. Zira Atalay ile Akıncı arasında iyi bir ilişki var. Akıncı, Atalay'ın dinler arası diyalog konseptini desteklediği için Talip Atalay'ın bu görevde kalmasını istiyor. Bu nedenle görevden alınma yazısını imzalamıyor. Tabii Başbakan Özgürgün bir kez daha görevden alınması yönünde bir yazı göndermesine karşın Akıncı bu sefer görevden alır mı bilemeyiz. Almazsa da bunun açıklamasını da nasıl yapar onu da bekleyip görmek lazım.

Bir ilginç iddia var ki "bir kimse", Müftünün görevden alınmaması için Akıncı'dan ricacı olmuş, Akıncı da bu ricayı tutuyor deniliyor. Bu isim şimdilik bende kalsın.

Fakat son söz olarak şunu da söyleyim Talip hocanın arkasında Ankara'nın ya da daha yüksek yerlerin desteği kesinlikle yok.

*************

GÜNÜN SÖZÜ

Yalnızların anlayamadığı tek şey bu; tek başına özgürlük ne işe yarayacak..

ATTİLA İLHAN