Başbakan'dan Dürüst'e açıklama yap baskısı

Yayın Tarihi: 11/09/17 08:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

Gelelim tartışmanın yaşandığı bakanlığa. Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Kemal Dürüst'ün geçtiğimiz gün son derece yanlış bir açıklama yaparak, Cumhurbaşkanı'nı anayasanın kendisine verdiği hakların dışında davranmaya davet etmesi hiç yakışık almadı. Hatta Dürüst bu hatalı açıklamayı nasıl yapar diye biraz kendi kendime söylenince, Kemal beyin Başbakan'ın zoruyla bu açıklamayı yaptığını UBP içinden çok net bir kaynaktan öğrendim.

Tabii ne kadar büyük çelişkidir ki sürdürülen bu yanlış tartışmanın merkezinde neden Başbakan Özgürgün yok o da ayrı bir konu!!! Başbakan kendi yıpranmak yerine anlaşılan Dürüst'ü yıpratmayı tercih etti. UBP içinde herkes Dürüst'e tepki koydu. O da kendisini "Başbakan istedi mecburdum" diye savunmuş.

Bu durum başta Sayıştay Başkanı Osman Korahan'ın imajına ciddi bir zarar verdi. Toplum bunu son derece tepkiyle karşıladı. Hadi bu kısmını şimdi bir yana koyalım; koca Sayıştay Başkanı'nın çıkıp da Cumhurbaşkanı'na, kendi eşinin atamasını neden imzalamıyor diye çıkışması son derece yakışıksız oldu. Hiç gerek yoktu. Korahan bu tartışmanın hiç içine girmeyecekti. Zaten ortada kamuoyunun tepki verdiği bir durum var, bir de bağımsız denetçi statüsüne sahip bir makamın, Cumhurbaşkanı'nı basın üstünden eleştirmeye kalkması olmadı.

Temmuz 2018'de seçime gidecek olan bir iktidar partisinin bu tür yanlış kavgaların içinde değil seçimi nasıl kazanacağının ve ülkeye hizmet etmenin derdinde olması gerekirdi. Kim bilir belki de seçime gitmeden olağanüstü kurultaya gitmek zorunda kalır UBP! Bunu da bir yana yazın… yine konuşuruz… Beyler kendinize gelin. UBP'yi hızla iktidar olmaktan uzaklaştırıyorsunuz.


Memlekette hiç sorun kalmamış gibi ülke gündemi Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığına kimin özel kalem müdürü atanacağıyla meşgul ediliyor ve inanın çok saçma ve etik dışı bir tartışma yaşanıyor şu an. Yazıya girmeden şunu da söylemek lazım; bu tartışmadan karlı Cumhurbaşkanı Akıncı ama zararlı olarak da hükümetin kendisi, bakanları ve sayıştay başkanı çıkacak.

Şimdi yazıya demokrasisi gelişmiş bir ülkede asla böyle bir tartışmaya tanık olamazdık diye devam etmek isterdim ama biz demokrasisi gelişmiş bir ülke değiliz. Bizde ahbap, tanıdık ilişkileri ile devlet yönetilir, işte bu nedenle bir adım ilerleme yaşanmaz.

Çok kabul etmesek ve benimsemesek dahi KKTC devleti yasalarla yönetiliyor. Herkes de buna saygı duymak zorunda. Bu konuyu eşeleyelim biraz.

Sayıştay Başkanı bu tartışmanın dışında kalmalıydı

Memleket küçük herkes tanıdığımız dedik ya demokrasimiz gelişmedi. Osman Korahan; Sayıştay Başkanı; tanıdığım değerli bir insan, ayrıca sevdiğim de bir insan. UBP'li de aynı zamanda, bağımsız bir kurumun başında ama UBP'li. Olabilir, bu da son derece normal. Yeter ki siyasi görüşünü ve inandığı partinin menfaatlerini Sayıştay'daki görevinde kullanmasın. Gördüğümüz kadarıyla kullanmıyor da.

Bir süre öncesine çok değer verdiğim ve yakinen tanıdığım, görevinde de son derece başarılı bulduğum kız kardeşleri Rezan hanım da Bakan Kemal Dürüst'ün özel kalem müdürlüğünü yürütmüştü. Çok da kıymetli biridir kendisi. Şimdi emekli olacağı için Sayıştay Başkanı'nın kıymetli eşleri oraya görevlendirilecek. Haliyle Başkan Korahan da bu arzuda ki bu atama girişimi yapıldı.

Kişilerle hiçbir sorunum yok, ismini zikrettiğimiz kişiler de muteber insanlardır, düzgün insanlardır.

Yasal mı bu talep evet yasal, demokrasisi az gelişmiş bir ülkede de normal mi? Evet normal de ama etik mi?! Değil işte. Mesele bu!

Bu durum başta Sayıştay Başkanı Osman Korahan'ın imajına ciddi bir zarar verdi. Toplum bunu son derece tepkiyle karşıladı. Hadi bu kısmını şimdi bir yana koyalım; koca Sayıştay Başkanı'nın çıkıp da Cumhurbaşkanı'na, kendi eşinin atamasını neden imzalamıyor diye çıkışması son derece yakışıksız oldu.

Hiç gerek yoktu. Korahan bu tartışmanın hiç içine girmeyecekti. Zaten ortada kamuoyunun tepki verdiği bir durum var, bir de bağımsız denetçi statüsüne sahip bir makamın, Cumhurbaşkanı'nı basın üstünden eleştirmeye kalkması olmadı. Ben olayı yasal boyutuyla değil etik ve vicdani boyutuyla değerlendiriyorum. Belki Korahan bana bunları yazdığım için kırılacaktır ama kendisi de bu çerçeveden bakmalı.

Başbakan Özgürgün, Dürüst'e baskı yaptı

Gelelim tartışmanın yaşandığı bakanlığa. Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Kemal Dürüst'ün geçtiğimiz gün son derece yanlış bir açıklama yaparak, Cumhurbaşkanı'nı anayasanın kendisine verdiği hakların dışında davranmaya davet etmesi hiç yakışık almadı. Hatta Dürüst bu hatalı açıklamayı nasıl yapar diye biraz kendi kendime söylenince, Kemal beyin Başbakan'ın zoruyla bu açıklamayı yaptığını UBP içinden çok net bir kaynaktan öğrendim.

Bakan Dürüst bu açıklamayı yapmak zorunda olduğu için yaptığını ifade etmiş. Kaynağım bu konuda tamamdır.

Tabii ne kadar büyük çelişkidir ki sürdürülen bu yanlış tartışmanın merkezinde neden Başbakan Özgürgün yok o da ayrı bir konu!!!

Başbakan kendi yıpranmak yerine anlaşılan Dürüst'ü yıpratmayı tercih etti. UBP içinde herkes Dürüst'e tepki koydu. O da kendisini "Başbakan istedi mecburdum" diye savunmuş.

Kemal Dürüst'ü aramadım. Sevdiğim ve başarılı bulduğum bir siyasidir. Parti disiplinini yerine getirdi haliyle, umarım kendisine bir diyeti olmaz.

Parti disiplini meselesi!

Tabii işin bir de bu boyutu var. Bizim memlekette sağ partiler sol partiler gibi rahat değil. Parti başkanı ne derse o yapılır, yapılmak zorundadır. Yapılmazsa disiplin suçu işlenmiş olunur. Bu durum da aynen böyle. Genel başkan olarak Hüseyin Özgürgün bir talimat vermiştir ve ilgili bakan yanlış veya doğru bunu uygulamak zorundadır.

Peki doğru olan bu mu? Evet bizim ülkede doğru olan budur. Böyle olduğu sürece de bu kısır döngü devam edecek.

Yanlışın üzerine gidilmesi UBP'ye zarar veriyor

Eğer orta yerde bir yanlış varsa, yani kamu vicdanında yer bulmayan bir yanlış varsa en azından bağıra bağıra bunun üzerine gidilmemeli. Çünkü böyle de olunca tartışma büyür, gündem buna döner ve UBP zarar görür.

Halihazırda bu konu vekiller içinde ve parti içinde tartışılıyor ve Başbakan'a net bir tepki oluşmuş durumda.

Temmuz 2018'de seçime gidecek olan bir iktidar partisinin bu tür yanlış kavgaların içinde değil seçimi nasıl kazanacağının ve ülkeye hizmet etmenin derdinde olması gerekirdi.

Kim bilir belki de seçime gitmeden olağanüstü kurultaya gitmek zorunda kalır UBP! Bunu da bir yana yazın… yine konuşuruz…

Beyler kendinize gelin. UBP'yi hızla iktidar olmaktan uzaklaştırıyorsunuz.

**************

Günün Sözü

Oysa ben akşam oImuşum. YaprakIarım döküIüyor usuI usuI. Adım sonbahar…

Attila İlhan

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.