Devletin genç işsizlikteki rolü

Yayın Tarihi: 12/09/17 08:00
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+
  • FETÖ konusu şimdilik uykuya yatmış durumda görünse de bu konuyu takip ediyoruz. Ancak benim kulağıma daha fazla UBP içinde bir grup milletvekilinin yönetimle ilgili ciddi rahatsızlıkları olduğu ve Başbakan Hüseyin Özgürgün'e set tepkiler vermeye hazırlandıkları bilgisi geliyor. Bu konuyu da ilerleyen günlerde ayrıntılarıyla kaleme alacağız. Başbakan Özgürgün'ün dünkü Bakanlar Kurulu'nun ardından açıkladığı birçok af ise gerçekten ciddi ciddi değerlendirilmesi gerekiyor.

Memlekette çok dağınık bir hava var. Her sorunu gündelik yaşadığımız için ancak gündelik çözümlerle çözümlemeye çalışıyoruz. FETÖ konusu şimdilik uykuya yatmış durumda görünse de bu konuyu takip ediyoruz. Ancak benim kulağıma daha fazla UBP içinde bir grup milletvekilinin yönetimle ilgili ciddi rahatsızlıkları olduğu ve Başbakan Hüseyin Özgürgün'e set tepkiler vermeye hazırlandıkları bilgisi geliyor. Bu konuyu da ilerleyen günlerde ayrıntılarıyla kaleme alacağız.

Başbakan Özgürgün'ün dünkü Bakanlar Kurulu'nun ardından açıkladığı birçok af ise gerçekten ciddi ciddi değerlendirilmesi gerekiyor.

Sevgili ekonomist dostum Görkem Çelebioğlu ile yapmış olduğumuz ve birkaç gündür yayınlamayı ertelediğim bir söyleşimizi sizlerle paylaşacağım.

Görkem hem Kuzey hem de Güney'deki ekonomik yapıyı oldukça yakından izleyen ve bununla ilgili ciddi araştırmalar yapan bir ekonomist. Hepimiz ülkede her geçen gün işsizlik anlamında sayıları artan gençlerin kaderini ve devletin gençlere bakış açısını konuştuk.

Ortaya haliyle gençliğe sahip çıkmayan bir devlet anlayışı ile birlikte potansiyelini kullanamadığı için tembelleşen bir yapı çıktı ortaya.

İşte söyleşinin ayrıntıları…

Eskiler kendi zamanlarındaki ekonomik zorluklara rağmen neler başardıklarını anlatmayı seviyorlar.

Verilen örneklere karşı aksini iddia etmesi oldukça güç. Maaşıyla genç yaşta kendi evini, arabasını alan üzerine de aile kuran bir nesille yarışmak zor.

Önceki nesillerin ekonomik refaha erişme hızları ile şimdikilerin ekonomik durumu kıyas kaldırmıyor.

Yapılabilecek işler sınırlı… Ya aldığı maaşın yarısını benzine vererek tayin edildiği yerde devlet memuru olacak ya da özel sektördeki maaşını kira ve elektriğe harcayıp ayı kredi kartlarıyla geçirecek…

Çok önemli sorular cevap bekliyor.

Gençler tembel mi? Neden yeni nesil çalışanların ekonomik refahı yok? İşsizliğin getirdiği sosyal sorunlar ile nasıl mücadele edilecek? En önemlisi: Çözüm olunca her şey düzelecek mi?

KKTC'de gençlerin yeri

Devletin yayınladığı istatistiklere göre KKTC'de genç işsizlik oranı %19,6. Bu rakam iyimser bir tahmin. İçerisinde çalışacak bir iş bulamadığı için göç eden, eğitime devam eden ya da kayıt dışı çalışan gençler yok.

KKTC'de işsiz nüfusa 2020'ye kadar senede 3.500 genç daha katılacak.

Madalyonun diğer yüzünde dar gelirli çalışanlar var. Karı-koca çalışıp ayı çıkaramayanlar.

Neden 15-20 sene önceye göre hayat şartları bu kadar zorlaştı?

Geçim artık daha zor

Gençlerin refahını etkileyen 3 temel neden var: İş yasalarının ağırlığı, gençlerin eğitimi alanları ile işlerin birbirine uymaması ve devlet kaynaklarının gençlere ayrılmaması.

Dünyadaki diğer benzerlerine ilaveten KKTC'nin hukuki durumu ve ambargolar işin cabası.

Dünya Bankası'nın öngörüsüne göre bu sene ilkokula başlayan öğrencilerin %65'i bugün var olmayan işlerde çalışacak.

Her konuda politikacıların diline dolanan ''Master Plan'' çok dolu gözüküp o kadar da boş olan bir söylem.

Bugün var olmayan meslekler için eğitim sistemi için ''Master Plan'' mümkün değil.

Üniversite mezunları arasında işsizlik oranının daha yüksek olmasının sebebi de bu. Genç insanlar eğitimlerine uygun meslek bulamıyorlar diğer tarafta işverenler yurt dışından çalışan getirmeyi tercih ediyorlar.

Çevremizde çok sık gördüğümüz sorunlardan biri eğitime uygun iş bulamamak. İç mimar bankacı ya da bilgisayar öğretmeni resepsiyonist görmek çok olası.

İş olanaklarının hem nüfus hem de ambargolar neticesinde kısıtlı olduğu bir ülkede bu duruma çok şaşırmamak lazım. Ama kabullenmek zorunda da değiliz.

Eğitim aldığı alanda çalışmayanın 2 büyük kaybı var. İlki hayalini kurduğu mesleği yapamadığı için yaşadığı motivasyon kaybı. Diğeri ise eğitim süresinde harcadığı para ve zaman.

Madalyonun diğer yüzünde ise KKTC'de çalışan 40 binden fazla yabancı işçi var. Bu işçilerin birçoğu üniversite eğitimi istemeyen mesleklerde çalışmakta.

Eğer gerçekten bu kadar büyük bir işçi açığımız varsa garson, kasiyer, inşaat işçisi gibi mesleklerin aylık maaşlarının doktorlardan fazla olması gerekiyor.

Ancak bu işleri yapanların neredeyse tamamı asgari ücretli çalışanlar.

Burada serbest piyasada olmaması gereken suni bir devlet teşviği var.

Devletin genç işsizlikteki rolü

2010 sonrasında devletin işveren olarak sunduğu maddi imkanlar ve yıllık olarak istihdam ettiği kişi sayısında ciddi düşüş yaşandı.

Geçtiğimiz 5 yılda devlete istihdam yıllık 300 kişi ile sınırlı kaldı. Bu dönemde devlette işe giren her 1 kişi için dışarıda 10 kişi işsiz yaratıldı.

Buradan sonuç olarak devletin daha çok istihdam yapması fikrini çıkarmak ekonomik akla ters.

Dünya Bankası'nın ekonomik modellerine göre yeni iş yaratmada devletlerin rolünü %10, özel sektörün ise %90 oranında olması öngörülüyor.

Bu oran yakalanamazsa devletler gittikçe yaşlanan nüfuslarına bakamayacak ve bütçe açığı verecekler.

KKTC'nin mevcut iş gücü yapısında 110 bin toplam çalışan nüfustan 18.500'ü doğrudan memur ve işçi statüsünde devlete hizmet veriyor. Bu rakama belediyeleri ve kamu kurumlarını eklendiğimizde devlet istihdamı %20'ye gelmekte.

Devlet istihdam silahını, biraz da popülist bir yaklaşımla, sonuna kadar kullandı.

Devletin elindeki istihdamdan sonraki ikinci en büyük silahı özel sektörü teşvik etmek.

Ancak teşvik, teşvik fonlarının yandaşlara dağıtılması değildir.

KKTC'de esas teşvik devletin koyduğu bürokratik engellerin azaltılmasıdır.

KKTC'de iş kurma süresi ortalama 1-2 ayı almakta. Eğer bu süreyi gelişmiş ülke standardı olan 1-2 güne çekebilirseniz, özel sektörümüz kendiliğinden %15 büyüyecektir.

Ayrıca bürokrasiyi azaltmanın devlete maddi bir külfeti de yok. Gidip herhangi bir yurt dışı kaynaktan finansman bulmanıza gerek de yok.

Gençler çok tembel!

KKTC'deki gençliğin durumunu ''Açlık Oyunları'' filmine benzetmemek mümkün değil.

Bir tarafta ülke idaresinin en tepesini besleyen hantal devlet ve bundan faydalanan Soğuk Savaş döneminden kalmış örgütler.

Diğer tarafta hapiste olma hissi uyandıran izolasyonlar.

Devlet ne yapabilir? 2017 çözüm yılı olsun ya da olmasın, yapılması gerekenler çok basit.

Esas sorun gençlerin işsizlik ve fakirlik sorununu görmezden gelmek.

Bu sorunun toplumsal bir felaket yaratacağını siyasilerin gözüne sokmalıyız.

İşsiz ya da dar gelirli olarak geçirilen yıllar hayatının ileri safhalarında çeşitli sorunlara yol açmakta.

ABD'de yapılan araştırmalara göre genç yaşlarında işsiz olanların hayatlarının ileri safhaların içki, sigara ve kumara bağımlılık artmakta, depresyon ve benzeri sağlık sorunları daha sık görülmekte, evlilikleri daha sık sonlanmakta.

KKTC'de şimdiden bu trendlerin tamamını görmekteyiz.

Diğer tarafta ülkelerin ekonomileri için de trajik sonuçlar doğuran iş gücü israfı ise toplumun genel refahını düşürmekte.

Olası bir çözümde KKTC'nin şişmiş kamu maliyesini federal devlete yıkma hayalleri kuran devlet yöneticilerinin herhangi bir B planı bulunmamakta.

Zaten Güney Kıbrıs %30'a varan genç işsizlik oranı ile Kuzey Kıbrıs'ı destekleyecek durumda da değil.

Kısa zamanda önlemler alınmazsa şimdiki gençlerin çocuklarına anlatmak isteyeceği bir hikayesi olmayacak…

******************

Günün Sözü

Adları unut, yüzleri, sesleri, kokuları falan. Geçmişine bir asfalt dök. Yürüyebilmek için ihtiyacın olacak…

Burak Aksak

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.