Hükümetler yargıya gereken değeri vermedi

Yayın Tarihi: 19/09/17 08:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+
  • Personel yetersizliği son derece önemli. Bunu Narin hanım da ifade etti. Dava sayıları tavan yapmış durumda. Açılan bir davanın neredeyse üç yıl sonra ya da iki yıl sonra sonuçlanması aynı zamanda adaletin de gecikmesine neden oluyor. Düşünebiliyor musunuz, bina, personel ve buna bağlı olarak yargıç yetersizliği doğrudan adaletin gecikmesine neden oluyor. Hal böyle olunca da insanlar ya haklarını aramıyorlar ya kendi yöntemlerince çözüyorlar. Bu durum da yargıya güveni zayıflatıyor.

  • Eğer devlet olarak modern yasalar yapar ve bu yasaları uygulama noktasında titiz davranırsa hükümetler, işte o zaman insanlar daha az suç işleme eğilimine yönelirler. Hükümetlerin tembel ve tavizkar tutumu, suç oranlarının doğrudan artmasına neden olur. Farkındaysanız mahkeme salonları ve cezaevi tam dolulukla çalışıyor. Demek ki Sn. Şefik'in de ifade ettiği gibi denetim oldukça önemli. Eğer devlet yani devleti yöneten siyasiler yasaları çalıştırırsa daha az suç ve daha sakin mahkeme salonlarına ulaşılır.

Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik'in, adli yılın açılış töreninde yaptığı konuşmanın sadece bir bölümünü dinleme şansım oldu. Sabah şöyle bir televizyondan baktım, benim baktığım sırada Narin hanım, basına yönelik eleştirilerini dile getiriyordu. Daha uzun dinlemek isterdim ama vaktim buna müsait değildi. Medya'nın zaman zaman yargının itibarını toplum içindeki algısını yaptığı bilgiden yoksun eleştirilerle düşürdüğünü ve negatif yönde etkilediğini ifade etti.

Narin hanım çok değerli bir başkandır. Bunu iltifat olsun diye yazmıyorum. Çok şükür ki en azından benim tanıdığım Yüksek Mahkeme başkanları gerçekten de hukuk bilgisi hem yüksek hem de çok olgun ve bir o kadar da halkın hassasiyetini gözeten yargıçlar olmuştur. Örneğin Sn. Nevvar Nolan ve Sn. Şafak Öneri'yi yakından tanıma fırsatı buldum. Onlar da öyleydiler.

Narin hanımın açıklamaları medyada geniş yankı buldu. Özellikle FETÖ ile ilgili açıklamaları olsun ya da suçların oluşmasının evveliyatındaki denetimsizliğe vurgu yapması son derece önemli bulgulardı.

Eğer Narin hanımın açıklamalarını okumadıysanız basından bulup okuyun. Sn. Şefik son derece doğru tespitlerle ülkenin içindeki durumun resmini çizdi, fotoğrafını çekti.

Uzun yıllardır gazetecilik mesleğini yapan biri olarak elbette ki her şeyi ve her konuyu köşemizde yazmayız, yazamayız.

Sn. Şefik'in açıklamalarının büyük bir çoğunluğuna katılmakla birlikte ülkede yerleşmiş siyasi yapının ve bu yapının ülkeyi yönetmekte yaşadığı zafiyetin, KKTC devletini bir hukuk devleti olmaktan uzağa ittiğini düşünüyorum.

Ne kadar acıdır ki bu konuda yargının etkinlik gücü bir yere kadar geçerlidir. Çünkü ülkeyi yargıçlar değil, siyasiler yönetiyor.

YARGI, HÜKÜMETLER YÜZÜNDEN HEP TIKANDI

Gelelim yargının yaşadığı sıkıntılara. Narin hanımla uzun bir söyleşi yapma şansımız hiç olmadı. Aslında kendisini en erken zamanda programıma konuk olarak davet edeceğim ama yargının imkansızlıklar içinde yoğun bir mücadele verdiğini herkesin bilmesi lazım.

Sn. Şefik'ten önce söyleşi yaptığım Yüksek Mahkeme başkanlarından da edindiğim izlenim, birçok hukuk çevresinden de duyduklarım, kendi yaptığım gözlemler Hükümetlerin, KKTC yargısının güçlenmesine, rahatlamasına gereken desteği vermediği yönündedir.

Tabii şunu söylememde fayda var, bunlar benim kişisel değerlendirmelerim.

Örneğin Lefkoşa Mahkemesi'nin bina yetersizliği yıllardır aşılamayan bir sorun. Bu kadar mı zor yeni bir mahkeme projesi hazırlansın ve devlet tarafından yapılsın. Zor değil ama yapılmıyor ya da gecikiyor, hükümetler bu konuyu öyle anlıyorum ki yeteri kadar ciddiye almıyor. Yarışma açılacak, yapılacak, hedefleniyor. Umarım hükümet bu işin üzerine artık düşer ve kapasite olarak yetersiz olan mahkemeleri rahatlatır.

PERSONEL VE YARGIÇ İHTİYACI VAR

Personel yetersizliği son derece önemli. Bunu Narin hanım da ifade etti. Dava sayıları tavan yapmış durumda. Açılan bir davanın neredeyse üç yıl sonra ya da iki yıl sonra sonuçlanması aynı zamanda adaletin de gecikmesine neden oluyor. Düşünebiliyor musunuz, bina, personel ve buna bağlı olarak yargıç yetersizliği doğrudan adaletin gecikmesine neden oluyor. Hal böyle olunca da insanlar ya haklarını aramıyorlar ya kendi yöntemlerince çözüyorlar.

Bu durum da yargıya güveni zayıflatıyor.

Güçlü devlet ve sakin mahkeme salonları

Hiç düşündünüz mü mahkemeler neden yetersiz. Birincisi tamam nüfus arttı, bunda hepimiz hem fikiriz ama nüfusu bizden 20 kat fazla olan ülkeler var ve orantıya vuracak olursak; suç işleme oranında bizden daha iyi durumdalar ve evet ne yazık ki biz suç cennetiyiz. Gerçek bu.

Eğer devlet olarak modern yasalar yapar ve bu yasaları uygulama noktasında titiz davranırsa hükümetler, işte o zaman insanlar daha az suç işleme eğilimine yönelirler. Hükümetlerin tembel ve tavizkar tutumu, suç oranlarının doğrudan artmasına neden olur. Farkındaysanız mahkeme salonları ve cezaevi tam dolulukla çalışıyor.

Demek ki Sn. Şefik'in de ifade ettiği gibi denetim oldukça önemli. Eğer devlet yani devleti yöneten siyasiler yasaları çalıştırırsa daha az suç ve daha sakin mahkeme salonlarına ulaşılır.

YARGININ ELEŞTİRİLEBİLİR OLMASI YA DA OLMAMASI

Narin hanıma bir nokta var ki katılmamak elde değil. Birincisi yargının hala tek güvenilir kurum olduğu, ikincisi de yargının toplum önünde küçük düşürülmemesi gerektiği gerçeğidir.

Medya bu konuda son derece dikkatli olmak zorunda. Eğer toplum, yargıya olan inancını kaybederse, kendisi yargılayıp kendisi ceza kesmeye başlar, ki bu durumun dünyada birçok örneği var.

Ancak benim çok merak etiğim, avukat arkadaşlarıma sorduğumda da aldığım cevap karşısında çok yadırgadığım bir durum var; "mahkemenin eleştirilebilir olmaması ya da bir yargıcın ürettiği karar noktasında eleştirilebilir olmaması".

Bu konuyu kaç avukatla konuştumsa "Tutuklama sebebidir, tutuklanırsın" cevabını almışımdır. Bu gerçekten böyle midir?

Ben mahkemeye hakaretten ya da bir yargıca hakaretten bahsetmiyorum, eleştirmekten bahsediyorum. Bu konu hep aklımda silinmeyen bir sorudur. Basın özgürlüğünün ve yargının sınırları nereye kadar birbirine komşudur?

İnşallah bir söyleşi de Narin hanıma sorup merakımı da gidereceğim.

Sonuç olarak şunu söyleyebilirim ki yargıya güvenin; siyasilere değil. Siyasiler çoğu zaman menfaati icabı size yanlış yapar ama yargı asla böyle bir hataya düşmez.

Yazının başında da ifade ettiğim gibi, çok şanslıyız. Çünkü Yüksek Mahkeme Başkanımız çok değerli bir hukukçu, çok değerli bir yargıç ve toplumun adaletinin sağlanması konusunda oldukça titiz ve hassas değerlere sahip.

Bu açıdan çok şanslıyız.

*******************

Günün Sözü

Bir insanın nefsi savcısı, şeytanı da hakimi olursa kendini yargılasa beraat eder .

Anonim

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları