Denktaş ve Atun'dan ekonomi iyi şakası

Yayın Tarihi: 02/11/17 08:00
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+

Aslında ekonomide kural çok basittir. Üretir ve ürettiğinizi satarsanız ülkeye sıcak para girer; eğer üretmezseniz ve birçok ihtiyacınızı teşviklerle, hibelerle ve kredilerle dıştan satın alırsınız haliyle para ülke de kalmaz ve yurt dışına kaçar. Bu da ekonomiyi daraltır, küçültür. Bunun dışında Türkiye devletinin desteklediği projeleri ekonomik kalkınmadan sayarsak buna sadece gülerim. Yol yapmak, hastane yapmak bir devletin sosyal anlamda yol kat ettiğini gösterir bize ama ekonomik olarak kalkındığını anlatmaz.

Kamuoyu spesifik olarak KKTC ekonomisinin ne durumda olduğunu bilmiyoruz. Ekonomi ne kadar gelişti? Ne oranda büyüme sağlandı? Geliştiyse gelişen nedir? Hangi konularda kalkındık? Verilen hibeler, yardımlar ne tür olumlu sonuçlar doğurdu? Bu soruların cevapları yok.

Bir taraftan Maliye Bakanı Serdar Denktaş, bir taraftan Ekonomi Bakanı Sunat Atun sürekli ekonominin ve mali yapının iyi olduğu ile ilgili demeçler verip duruyorlar. Malum seçim kapıda; ülke ekonomisinden sorumlu bu iki isim yaptıklarını ve ne kadar başarılı olduklarını anlatıp duracaklar. Peki gerçekten öyle mi?

Siz ekonomi iyidirden ne anlarsınız mesela? Ya da denk bütçeden ne anlarsınız?

İç borçtan bahseden kimse yok örneğin. Maaşların iç borçlanmalarla çoğu zaman ödendiğini, özel bankalardan yapılan yüksek faizli ödemelerle bu çarkın döndüğünü söyleyen yok.

Ya da ithalat şu kadar azaldı ve ihracat şu kadar arttı diyen yok. Var mı diyen bunu yok?

Ekonomik alanda üretimi şu kadar teşvik ettik, şu kadar pazar yarattık diye bir açıklama var mı Serdar beyin ya da Sunat beyin açıklamaları arasında? Yok.

Duyamazsınız çünkü yok. Boy boy çekilip atılan fotoğraflar dışında geri kalan sadece görsel şov. Kimse kusura bakmasın.

Pahalılık had safhada

Ne kadar klasik bir ara başlık değil mi? Pahalılık aldı başını yürüdü. Bunu çok sık duyarız, çok sık duyarız ama gerçek de böyledir. Günün sonunda bir ailenin geçinebilme sınırı asgari ücretin çok üzerindeyse ve o ülke dövizle sürekli alt üst oluyorsa, Ekonomi Bakanı ekonomi iyidir dese de hatta bununla ilgili veriler açıklasa dahi kimse bu açıklamalara inanmaz, çünkü vatandaş ceninden çıkan paraya bakar ya da cebinde ne kadar para kaldığına bakar.

Öte yandan Maliye Bakanı sabah akşam denk bütçeden bahsede dursun on un açıklamaları da itibar görmez.

Ambargolar altında ezilen ülkeyiz ya

Bir de bu mazeretleri vardır siyasilerin. Ambargolar altında ezilen ülkeyiz ama buna rağmen şunu başardık. Neyi başardık mesela?

Üretimi teşvik edebildik mi? Hayır.

Yeni pazarlar yaratabildik mi? Hayır.

Dövizin sürekli yükselmesinden ötürü hükümetin ilgili bu iki bakanlığı tedbir üretebildi mi? Hayır.

Ama bütçe denk, krediler verildi, hibeler dağıtıldı; peki sonuç?

Her şey olabildiği kadar iyi işte...

Hepimiz biliyoruz ki birçok şey iyi değil.

İhracat düşüyor ithalat artıyor

Yurt dışına sadece 105 milyon 487 bin 908 dolarlık mal satışı gerçekleştirebilen KKTC, yurt dışından, bu rakamın tam 15 katı ithalat yaptı. Yurt dışından KKTC'ye gelen ithal malların değeri 2016 yılında 1 milyar 554 milyon 922 bin 849 dolar. Ama ekonomi iyi.

En basit bakkal hesabından yola çıkarsanız meselenin ne olduğunu anlarsınız. Vatandaşın kazandığı para ülkede kalmıyorsa ve dışa bağlı bir hayat sürdürülüyorsa ekonomi iyi olabilir mi?

İhracatın düşük ithalatın yüksek olması, o ülkenin ekonomisinin yerlerde süründüğünü anlatıyor bize.

Bu demek oluyor ki üretim sınırlı, teşvik edilmiyor, üretim olsa dahi satacak pazar yok. Yeni pazarlar yaratılmıyorsa üretim de olmaz haliyle. Dışa bağımlılık da doğal olarak fakirlik getirir. Zira siz bu alımları döviz üzerinden yapmış olursunuz ve dövizle yaşayan bir ülke olarak Türk lirasının pul değerine düştüğünü tek düşünen ben değilim herhalde.

Anlatabiliyor muyum ne noktada olduğumuzu?

DPÖ'nün verilerine bakarsanız memleket zaten güllük gülistanlık. Hiç dikkate dahi almıyorum. Emin olun DPÖ'nün sitesinde döviz kurları yayınlansaydı sterlini 5 değil 3 TL görürdünüz. Teşbih yapıyorum anlayan anlıyor ne demek istediğimi.

Tabii şunu da eklemek lazım; ekonomide ciddi gelişmeler yaşandı derken bunu neye bağlayabiliriz? Ne yazık ki Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun ile uzunca bir süredir ne bir program ne bir söyleşi yapabildik. Uyduramadık diyelim bu saatten sonra da pek uydurabileceğimizi sanmıyorum ama bir gazeteci olarak ne ben ne de kamuoyu spesifik olarak KKTC ekonomisinin ne durumda olduğunu biliyoruz.

Ekonomi ne kadar gelişti? Ne oranda büyüme sağlandı? Geliştiyse gelişen nedir? Hangi konularda kalkındık? Verilen hibeler, yardımlar ne tür olumlu sonuçlar doğurdu? Bu soruların cevapları yok.

Ticaret ve Sanayi Odası ne yapıyor?

Ekonomiye yeni pazarlar bulmak elbette ki sadece Ekonomi Bakanlığı'nın ya da Tarım Bakanlığı'nın görevi değildir. Bu noktada hem Ticaret Odası'nın hem de Sanayi Odası'nın önemli görevleri vardır. Bu iki odanın hemen hemen her gün açıklamalarını okuyoruz basında ama ihracattaki düşüşün yaşanması her iki sivil toplum örgütünün de ev ödevlerini yeteri kadar yapmadıklarını gösteriyor bize. Hele hele Ticaret Odası, Avrupa Birliği'nde ofisi olan tek sivil toplum örgütü olmasına karşın demek ki yeterli lobi çalışmaları yapılmıyor.

İthalatın artması ekonomik zenginlik mi?

Diğer yandan da bir bakıyoruz ki ciddi anlamda otomobil satın alımı var. Haliyle kendi kendimize soruyoruz para olmasa bu kadar araç nasıl alınacak. Unutmayın ki KKTC'de sürdürülen suni bir para döngüsü var. Binlerce memurun yüksek maaşla çalıştığını unutmayın. Belki her yıl binlerce otomobil ithal ediliyor ve piyasaya giriyor ama bankalarda vatandaşın ne kadar çok borcunun olduğuna da bir bakmak lazım.

Aslında ekonomide kural çok basittir. Üretir ve ürettiğinizi satarsanız ülkeye sıcak para girer; eğer üretmezseniz ve birçok ihtiyacınızı teşviklerle, hibelerle ve kredilerle dıştan satın alırsınız haliyle para ülke de kalmaz ve yurt dışına kaçar. Bu da ekonomiyi daraltır, küçültür.

Bunun dışında Türkiye devletinin desteklediği projeleri ekonomik kalkınmadan sayarsak buna sadece gülerim. Yol yapmak, hastane yapmak bir devletin sosyal anlamda yol kat ettiğini gösterir bize ama ekonomik olarak kalkındığını anlatmaz.

Örneğin yine Ticaret Dairesi'nin verilerine göre 2016 yılında ithalatın yüzde 30'unu kapsayan ve en çok ithal edilen ürünler sıra ile taşıt araçları, yakıt, ilaçlar, konfeksiyon, inşaat demiri, hayvan yemleri, katkı maddeleri ve telefon cihazları oldu.

Buna bakarak diyebilirsiniz ki "bak yüzlerce konut yapılıyor, hayvancılık gelişiyor"… Yine hepimiz biliyoruz ki şu an Rusya, Türkiye ve Arap ülkeleri başta olmak üzere ciddi bir emlak talebi var. Peki bu ekonomiyi ne derece pozitif etkiliyor? Bunun ekonomiye yansıması nasıldır ne orandadır hangi sektörleredir bilen var mı? Ticaretle uğraşanlara katkısı ne orandadır? Yoksa kısıtlı bir zenginlik mi getiriyor?

Unutmadan binlerce satılmayı bekleyen ikinci el evleri de unutmamak lazım.

Sonuç olarak hükümetin ekonomi iyi derken neler yapıldığını anlatması lazım, en önemlisi de üretimin tarım ve çiftçilik alanlarında neden büyümediğini ve neden pazar bulamadığını görmek ve çareler üretmesi lazımdır.

Yoksa bütçe denk, hibeler tamam demek insanlarla eğlenmeye şaka yapmaya benziyor.

*************

Günün Sözü

Gemide isyan çıktıysa sebebini aşçıya sorun.

Viking atasözü

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları