Falan filan

Yayın Tarihi: 09/12/13 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Eskiden iki toplum lideri görüşürdü.

BM Kıbrıs Temsilcisi de vardı.

Üç kişi.

Puro da içerlerdi.

Sonra oldu toplumlararası görüşmeler.

Evrim geçirip müzakereler oldu.

Danışmanlar, sözcüler sekreterler katılmaya başladı.

Bir kişinin yaptığı işi 20 kişi yapmaya başladı.

Kıbrıs sığmadı, İsviçre, Belçika, Amerika'ya gidildi. Hemde kafile halinde.

Kaç Cumhurbaşkanı, BM genel Sekreteri ve Kıbrıs Özel Temsilcisi değişti?

Adı kapsamlı müzakereler oldu.

Maraş dahil olmalıymış kapsamlıya.

Yemekler, davetler, el sıkışmalar, basın, polis korumalar, BM hepsi orada.

Birşey olacakmış gibi uydudan galaksilere naklen yayın.

Downer adaya geldi, "şok". Downer adadan ayrıldı "olay".

Açıklamaların hepsi "Şok".

Yada cevap "sert" oldu denir.

Kıbrıs sounu üç ayda sonuçlanabilir dendi.

Laf atmalar.

Herkes haklı olduğu için antlaşma olamıyor.

Geçen gün Anastassiades küstü. Artık gelmem dedi. Naz yapıyor.

Müzakerelerde yetersiz olduğumuzu zannedenler akıl hocalığına başlayıp uzaktan gazel okuyorlar.

Biz toprak verelim dedik almadılar.

Şimdi verin diyorlar biz vermiyoruz.

Müzakerelerde prosedür başlarsa, gelişmeler baş döndürücü olacakmış.

Hergün yeni bir cümle.

50 yıldan beri başarısızlıkla sonuçlanan Kıbrıs sorununa çözüm bulma görüşmeleri hergün manşetlerimizden eksik olmuyor.

İlk günlerdeki görüşme konuları ile bugünkü konular arasında dağlar kadar fark var ve zaman geçtikçe onlar da değişiyor.

Taş ocakları dağlarımızı kemiriyor.

Kime ne?

Tiyatro binamız yanık duruyor, diğerinin inşaatı yıllardır yarım.

Senfoni Orkestrasının adı 50 yıldır tabellada başarı ile yaşatıldı.

Ne gerek var ki sağır, dilsiz ve kör bir toplum için orkestraya, tiyatroya.

Şehir isimlerimizi bile doğru yazıp söyleyemiyoruz.

Elektriğe yapılan zammı, benzine yapılan zam unutturdu.

Eylemciler hangi birine yetiştirsin.

Başlarken başka, bitirirken başka şeyi protesto ediyorlar.

Yılın yarısı kutlamalarla, diğer yarısının yarısı bayram tatilleri, onun yarısı heyet kabulü ve yurtdışı temasları ile geçiyor.

Mutluyuz, başarılıyız, daha da ileri gideceğiz. Deniyor.

İnanıyoruz saf saf.

Bir orangutan bir çırpıda cinsiyetimizi değştiriyor.

Sabah bir kalktık "katır" olmuşuz.

Zahmet etmesin biz zaten telin bu tarafındaki "eşşekler" değilmiyiz?

Belediye, sanat okulundan "eğlence yeri harcı" istiyor. Bale eğlenceye giriyormuş.

Adam çocuğunu kucağına almış trafikte direksiyon dersi veriyor.

Sonra da trafiğimizin adı "Canavar" oluyor.

O adamın ehliyeti alınıp bir daha araba kullanması yasaklanacağına, sırıtıyor makamlar.

Ölümlü kazalarda acaba kaybettiklerimizin kaçı emniyet kemeri kullanmıyordu?

Engelliler dışında herkes engelli.

Bir sağlık bakanı gözleri bozuk olduğundan, ambulansı kamyonet sanıyor.

Sanat mı?

Hükümetlerin anlamadığı lisan.

Orta çağda yaşayan cadılar KKTC sanatçılarından daha iyi durumda idiler.

Onları bir defada yakıp işi bitiriyorlardı.

Bizimkiler ise sanatçıya can çekiştiriyorlar.

Kurulatayları çok severiz.

Kurultay, festival, düğün, boşanma.

Güneyde bıraktığı mallarına karşılık kuzeyde eşdeğer mal verilen birisi, güneydeki mallarını satınca yaygara kopmuş.

Peki güneyde mal bırakmadığı halde kuzeyde arsalara, evlere havadan sahip olanlar bu malları milyonlarca sterline sattıkları zaman normal mi karşılanıyor?

Falan filan ile oyalanıyoruz işte...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Doç. Turgay HİLMİ yazıları