Yeni KDV oranları mal ve hizmet alımlarını ucuzlattı mı?

Yayın Tarihi: 21/02/11 10:18
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

Herkesin bildiği gibi hükümet 01 Ocak 2011 tarihinden itibaren yeni KDV Oranları Tüzüğünü yürürlüğe koymuştur.

Halkın ve sivil toplum örgütlerinin ortaya koydukları çeşitli tepkilere karşı Maliye Bakanı şu gerekçe ve iddialarla cevap vermiştir.

(a) Vergi Oranlarını 7 değişik orandan 5 orana indirmek suretiyle uygulamaya pratiklik getirilmiştir;

(b) Yurtdışından ithal edilen mallar ile yurtiçinde üretilen mallara uygulanan KDV oran farklılıkları eşitlenmek suretiyle vergi denetimlerine etkinlik kazandırılmıştır;

(c) Temel gıda maddeleri %1'den %0'a (sıfıra) çekilmek suretiyle hayat pahalılığı ucuzlatılmıştır;

(d) KKTC'nin Güney Kıbrıs ile rekabet edebilmesi amacıyla KDV oranları yeniden düzenlenmiştir.

Sn. Maliye Bakanı'nın yukarıda özetlediğim beyanatlarını bir bir ele alıp çok fazla da eleştirmeden doğruluğunu kamuoyunun takdirine bırakmayı uygun mütalâa ettim.

Güney Kıbrıs dâhil, KDV'nin uygulandığı ülkelerde KDV oranlarının miktarı en çok 3 orandadır.

Bu oranlarının 7'den 5'e indirilmesi, uygulamada herhangi bir pratiklik sağlamamış sadece piyasaya daha da pahalılık getirmiştir.

Çünkü, %1 oranındaki mallardan süt, ekmek, bakliyat ve tarımsal gübreler %0 oranına indirilirken, yani Maliye %1 KDV'den feragat ederken geriye kalan mallardan örneğin hertürlü su, hellim, yoğurt, süt mamulleri, sebze ve meyveler, reçeller, sıvı ve katı yağlar, tıpta kullanılan alet ve cihazlar, gazete kağıtları ve gazeteler, her türlü kitaplar, sözlükler v.b. yayınlar, tarımsal mücadele ilaçları, tarım ve hayvancılıkta kullanılan makineler ve mallar ile narenciye kesim ve tartı hizmetleri %1'den %5 oranına yükseltilmiştir.

Daha önceki tüzükte %5 oranı kapsamındaki bir kısım mal ve hizmet ile yürürlükten kaldırılan %8 oranı kapsamındaki mal ve hizmetlerin KDV oranlarının yaklaşık tümü %10 oranına yükseltilmiştir.

Örneğin, meşrubatlar, simit, pizza, mantı, kekler, çikolatalar, dondurmalar, şekerlemeler, çorbalar, et suları, beton parke, tuğla, kiremit, bloklar, ahşap ve metal ürünler, mobilyalar, okul çantaları, konfeksiyon, iç çamaşırları, gömlekler, yünler, kablolar, yaylı yataklar, yorgan, yastık, çarşaf, perde ve her nevi mensucat, plastik borular ile inşaat malzemeleri ve hırdavat, ayakkabılar ve kumaşlar vs. ile basım ve yayım araçlarıyla yapılan reklâm ve tanıtım hizmetleri.

Daha önce KDV oranı %10 olan mal ve hizmetlerin ise çok büyük bir kısmı %16'ya yükseltilmiştir. Bunlar arasında dikkat çekenlerden bazıları reklâm panolarının el broşürleri ile yaysız yatakların ve mekanik ve/veya dijital makineler tarafından yapılan her türlü baskı ürünlerinin %5 oranından %16 oranına yükseltilmelidir.

%16 olan akaryakıtın KDV oranı ise sözde %10'a indirilmiştir.

Ancak, aradaki fark fiyat istikrar fonu eklenmesi suretiyle tüketiciye hiçbir avantaj sağlanmamıştır.

Özellikle bu düzenleme gerekçesine halk tanımı ile "develer güler" denir.

Neymiş efendim benzin faturaları yöntemi ile işletmeler hem giderlerini şişiriyorlarmış hem de KDV indirimi de yapıyorlarmış dolayısıyla bu önlem bunun için alınmışmış.

Eminim bu fikri Sn. Maliye Bakanının kılavuzları tarafından söylenmiş o da buna inanarak bu düzenlemeyi yapmıştır.

Sn. Maliye Bakanımızın bu konuda bilmesi gereken Gelir Vergisi'nin 7(1). maddesini bilgisine getirmeyi yararlı görmekteyim.

"7(1) Bu Yasa'da aksine kural bulunmadıkça, safi kazancı saptamak amacıyla, aşağıda gösterilen gider unsurları dahil olmak üzere, vergi yükümlüsü tarafından tamamen ve münhasıran safi kazanç sağlamak hususunda işin önemi ve genişliği ile orantılı olarak yapılan giderler, kanıtlanmaları halinde hasılattan indirilir:"

Bu kuraldan anlaşılacağı gibi yasakoyucu bu yetkiyi makul ve mantıklı ilkelere bağlı kalınması ve istismar edilmemesi koşuluyla Vergi Dairesi Müdürlüğüne vermiş olup benzeri kural tüm demokratik ülkelerin vergi hukukunda yeralmakta olup sözkonusu gerekçenin inandırıcılığı yoktur.

Kaldı ki, akaryakıttan "özel matrah" kapsamında peşin KDV alınmakta olup devletin bu tür tuhaf gerekçelerle ekonomiyi kayıt altına alma veya bütçe gelirlerini artırma girişiminden başarı beklemek mümkün değildir.

Asfalt, kum, çakıl, taş, toprak gibi altyapı malzemelerinin KDV %8'den %10'a yükseltilirken, asfalt ve stabilize dökme ve serpme hizmetlerinin KDV ise %10'dan %5'e çekilmiştir. Malın KDV'si %10, bunun hizmet KDV'sinin ise %5 olursa bu işlemlerle ilgili fatura nasıl düzenlenecek? istismar nasıl denetlenecek?

Tuvaletlerin KDV %10 oranı kapsamına alınırken, bunun ayrılmaz bir parçası olan rezervuarın (niyagaranın) içtakımının çift kademeli veya basmalı olması halinde KDV %5 olarak saptanan ve set olarak satılan bir tuvaletin nasıl hesaplanacaktır?

Çift kademeli veya basmalı içtakımı olan rezervuarın KDV %5 olduğu için tuvalet de mi bu oranda vergiye tabi olacaktır?

Yoksa tuvalet malın esasını teşkil ettiği için tersi oran (10) mı hesaplanacaktır?

İçtakımı tek kademeli veya basmalı olmayan rezervuarın KDV'si neden %10 olsun?

Mantık nerede?

Bu örnekleri saymakla bitmez.

Bu neyi gösteriyor bilir misiniz?

Bu düzenleme Vergi Dairesi kılavuzlarının yeterli bilgiye sahip olmadığını göstermektedir.

Ayrıca, her şeyin masada oturarak yönetilebileceğini zanneden bu kişilerin düşüncelerini de yansıtmaktadır; yani bu kişiler kendilerini kamunun hizmetkârı (civil servant) kabul edecekleri yerde kamuyu kendilerinin hizmetkârı gördüklerinden kaynaklanmaktadır.

Şimdi, belirtmiş olduğum örnekleri dikkate alarak Sn. Maliye Bakanının iddia ettiği gibi KDV oranlarının değiştirilmesi ile KKTC piyasasına ucuzluk veya pratiklik geldi mi?

Bunu kanıtlamak yönüne gitmeyeceğim çünkü 1 Ocak 2011 tarihinden bugüne kadar halkımız piyasadan çeşitli mal ve hizmetler almıştır.

Acaba bu ucuzluğu herhangi bir malda gözlemlemişler mi?

Lütfen bu konuda e-mail adresime bilgi versinler.

Güney Kıbrıs ile rekabet konusuna gelince Sn. Maliye Bakanı Güney'deki bazı mallara %5 KDV getirildiğini belirterek, yani rakibimizin bazı mallarda KDV oranını yükselttiğine bakarak KKTC'deki oranları da gelişigüzel yükseltmiştir.

Herhalde buna güvenerek olsa bizdeki malların ucuzladığını veya son haftalarda Euro'nun TL karşısında değer kazandığı olgusuna dayanarak Güneyin KKTC'den daha pahalı olduğunu iddia edebilmektedir.

Bu gibi gerekçeler ve dayanaklar gerçekçi değildir.

Geçtiğimiz hafta K.T.Odasının uzmanlara hazırlatmış olduğu "2009-2010 Küresel Rekabet Edebilirlik Endeksi Raporunda" KKTC'nin 117 sıraya düştüğü açıklanmıştır.

Bu açıklama yapılırken Sn. Başbakan ve Sn. Maliye Bakanı ile diğer siyasiler ve üstdüzey bürokratlar da hazır bulunmuşlardır.

KKTC'nin bu duruma düşmesinin en büyük nedenlerinden bazıları şöyle özetlenebilir:

(a) Hantal kamu hizmetleri (verimsiz devlet bürokrasisi);

(b) Kamu görevlilerinin mesleki bilgi ve eğitimsizliği (yetersiz eğitimli personel);

(c) Çok sık ve gelişigüzel düzenlenen mali ve ekonomik uygulamalar (istikrarsız mali politikalar);

(d) Mevcut vergi mevzuatı;

(e) Yüksek finansman maliyetleri.

Şayet bu öneri ve uyarılar dikkate alınmaz ise gelecek defa KKTC'nin bahse konu endeks sıralamasında Angola veya Çad'ın seviyesine inmesine kimse hayret etmesin.

Bu nedenle, mali ve ekonomik konularda süratle yeniden yapılanma yönüne gidilmelidir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.