Yazarkasa fişleri resmi belge mi?

Yayın Tarihi: 28/02/11 13:04
okuma süresi: 12 dak.
A- A A+

Bilindiği gibi Katma Değer Vergisi'nin (KDV'nin) yürürlüğe girmesi ile birlikte özellikle perakende mal satan veya hizmet ifa eden yükümlülerin fatura ve benzeri belge düzenlemek zorunda bulunmadıkları satışları için Ödeme Kaydedici Cihaz veya Perakende Satış Fişi kullanmaları zorunluluğu getirilmiştir.

Öte yandan, Vergi Usul Yasası kurallarına istinaden gerçek usulde hesap tutmak zorunda olanlar ile götürü usulde vergiye tabi yükümlülere satılan emtia veya yaptıkları işlerin bedeli ne olursa olsun fatura verilmesi çeşitli mevzuat ile zorunlu kılınmıştır.

Ancak, bu işlemler için verilen perakende satış fişlerinin gider olarak muhasebe kayıt işlemleri bakımından geçerli olmayacağı kurala bağlanmıştır.

Keza, satış konusu yapacakları emtia veya hizmetler için mal veya hizmet satın alanların bu belgeler yerine fatura istemeleri halinde verilmesinin de yasal zorunluluk olarak mevzuatta yeralmıştır.

Benzeri mevzuat 1998 yılına kadar T.C.'nin Vergi hukukunda da yeralmıştı.

Ancak, gelişen ticari ilişkiler ve uygulamalar sonucunda bu katı uygulamanın çeşitli zorunluklarını hafifletmek, ekonomik faaliyetlere pratiklik ve kolaylık sağlamak amacıyla buna ilişkin kural değiştirilmiştir.

Yükümlülerin ticari veya mesleki faaliyetlerine ilişkin olarak işyerlerinde münhasıran kullanılmak ve tüketilmek amacıyla satın aldıkları ve bedeli fatura düzenleme zorunluluğunu belirleyen yasal sınırı aşmayan miktar altında kalan mal ve hizmet bedelleri için ayrı bir düzenleme yapılmıştır.

Bu düzenlemeye göre üzerine alıcının isminin dahi yazılmadığı perakende satış fişlerinin veya yazar kasa fişlerinin 29.07.1998 tarihinden itibaren gider belgesi olarak kaydedilmesi T.C. Maliye Bakanlığı tarafından kabul edilmiş ve gerekli yasal düzenleme yapılmıştır.

Bu düzenlemeye istinaden perakende satış fişi veya yazar kasa fişi düzenlemenin yasal miktar sınırı, birim satış bedeline dayandırılmış olup bu miktar her yıl yeniden değerleme (enflasyon) oranına göre Bakanlar Kurulu tarafından yeniden saptanmaktadır.

Sözkonusu uygulamaya istinaden vergi amaçları bakımından 2011 yılında perakende satış fişlerinin ve yazar kasa fişlerinin gider olarak kaydedilmesi miktarının sınırı T.C. Maliye Bakanlığı'nın 29.12.2010 tarihli Tebliğine istinaden 700 TL olarak saptanmıştır. KKTC'de acaba durum nedir?

KKTC'de yürürlükteki mevzuata istinaden perakende satış fişi ile işletmelerin tüketim amacıyla satın aldıkları mal ve hizmetlerin sınırı yürürlükteki aylık asgari ücretin yarısı kadar saptanmış olmasına rağmen yazar kasa fişi ile yapılan benzer amaçlı harcamaları "kabul edilmeyen gider" kapsamında işlem görmektedir.

Hâlbuki, bu belge de fatura ve benzeri belgeler gibi Vergi Dairesi onayını taşımakta ve bu belgeye istinaden yapılan muhtelif harcamalar gider olarak kaydedilmesi gerekir. Kaldı ki, 10 no'lu KDV Tebliği'nin 4(A). maddesine istinaden P.S.F. ve Y.K.F. ayni kapsamdadır.

Yazar kasa fişleri sadece satıcının gelirinin saptanmasında resmi belge olarak değil, satın alanın da bu belgeyi gider olarak kullanması gerekir.

Muhasebenin ve vergi hukukunun en iptidai temel kurallarından bir tanesi, birinin gideri diğerinin gelirini oluşturduğu gerçeğidir.

Dolayısıyla, bunun uygulanması devletin gerek KDV, gerekse gelir veya kurumlar vergisi bakımından bir kaybı olmaz. Kaldı ki, 6(a). no'lu KDV Tebliği'nin 5. maddesine istinaden harcamayı yapan işletme bakımından hem gider yazılamadığı, hem de KDV indirimi yapılamadığı için bu yasaklama işletmeler üzerinde çeşitli olumsuzlukların meydana gelmesine neden oluşturmaktadır.

En basit bir örnek vermek gerekirse, Ercan Havaalanında işsahiplerinin yurtdışı seyahat amaçları için park ettikleri işletme araçlarının yazar kasa fişi karşılığı ödedikleri park ücretleri gider olarak kaydedilemez.

Özellikle de birkaç günlük park ücretlerinin oluşturduğu yüksek park ücretlerinin gider olarak kaydedilememesi çeşitli sorunların meydana gelmesine neden olmaktadır.

Kaldı ki, bu fişleri düzenleyen işletme ise devletin ortak olduğu CAS isimli Şirkettir. Bunun gibi daha birçok örnekler mevcuttur.

KDV'nin yürürlüğe girdiği ilk yıllarda KKTC'de olduğu gibi T.C. mevzuatında da işletmelerin işyerlerinde kullanılmak veya tüketilmek amacıyla satın aldıkları mal ve hizmetlerin yazar kasa fişleri ile belgelenen harcamalarının gider olarak yazılmasına müsaade edilmiyordu.

Ancak, 1998 yılında bunun hatalı bir yöntem olduğu kanaatine varan T.C. Maliye Bakanlığı, bu durumu makul ve mantıklı ilkeler çerçevesinde gerçekleştirmiş olduğu mevzuat değişikliği ile yukarıda belirttiğim şekilde düzeltme yönüne gitmiştir.

Bu düzenleme ile ticari ve mesleki işletmelere pratiklik, kolaylık ve sürat sağlanması yanında, perakende satış yaptığı için yazar kasa kullanan küçük esnaftan mal alımları teşvik edilmiştir.

Ayrıca, marketlerden tüketim amaçlı mal satın alan işletmelerin fatura düzenleme talebi nedeniyle yazar kasalarda tıkanıklığın oluşması ve müşterilerin zaman kaybı da bu yöntemle asgariye indirilmiştir.

KDV mevzuatının yürürlüğe giriş tarihi olan 1 Temmuz 1996 tarihinden bugüne kadar geçen 15 yıllık sürede meydana gelen birçok ekonomik değişiklikler ve diğer ülkelerin bu değişiklikler paralelinde KDV ve diğer vergi yasalarında yaptıkları çeşitli çağdaş düzenlemelere rağmen KKTC Maliye Bakanlığı yetkilileri gerek bu konuda gerekse ekonominin önünü açacak birçok kısıtlamaların kaldırılması konusunda hala daha elle tutulur hiçbir düzenleme yapmamıştır.

Zannedersem bunu yapmaya da pek niyeti yoktur.

Kanımca, bunun da başlıca nedeni en azından gerek rakip ülkelerin, gerekse T.C.'nin kamu maliyesi ve özellikle vergi hukukunda yapmış oldukları düzenlemelerin yakından izlenmemesi ve değerlendirilmemesi ile kılavuzların bu konuda da yeterli olmamalarıdır.

Kanaatimce kılavuzlarının yegâne düşüncelerinin gelir kaybı olacağı görüşüne saptanmış olmaları ve vermeden almanın Allah'a mahsus olduğunu bilmeyen ancak Üst Kademe Yöneticiliği ihalesine katılıp mevki sahibi olmak için çeşitli bilgiçlik, oy potansiyeli ve sair senaryolarla kendilerini iktidardaki siyasilere sürekli pazarlama hazırlıkları içinde olmalarıdır.

Ekonominin kayıt altına alınmasına yardımcı olmak amacıyla düzenlenen 31/1996 sayılı KDV İade Yasası'nın 1.7.2007 tarihinden itibaren zamanın iktidarı tarafından yürürlükten kaldırılması, öteyandan da işletmeler tarafından genel gider niteliğindeki tüketim amaçlı harcanan ve yazar kasa fişleri ile belgelenen mal ve hizmetlerin bedellerinin gider olarak yazılmaması nedeniyle KKTC'deki mal ve hizmet alımlarının belgelendirilmesinin teşvikini daha da ortadan kaldırmıştır.

Örneğin, yükümlülerin işyerlerinde kullanılmak ve tüketilmek amacıyla satın aldıkları küçük miktarlardaki kırtasiye, büro giderleri, temizlik maddeleri, çay, ilaç, kahve, gazete v.b. birçok tüketim ihtiyaçlarının fatura ile belgelendirilmesinde başta zaman kaybı veya çeşitli güçlüklerle karşılaşıldığı için bunun bertaraf edilmesi amacıyla KKTC haricindeki ülkeler vergi hukuklarında yukarıda belirtmiş olduğum uygulamaya gerekli yeri vermişlerdir.

Ancak, bu konudaki kurala rağmen, alıcının talep edilmesi halinde ise satıcının fatura verme zorunluluğunu ortadan kaldırmış değildir. Başka bir anlatımla, talep halinde satıcı yazar kasa fişinin gider kaydı için yeterli olduğunu ileri sürmek suretiyle alıcının fatura talebini reddedemez.

Bir yandan ekonominin önünü açacağını, bürokratik engelleri kaldıracağını ve kamu reformu yapacağını neredeyse hergün söyleyen hükümet yetkilileri, öteyandan bu konularda hiçbir yasal düzenleme veya önlem almayan ve 1996 yılları anlayışını elinden bırakmayan bir uygulamaya aynen devam edilmesinde ısrar edilmesinin nedenini anlamak mümkün değildir.

Bu anlayış devam ettiği sürece ve vergi kaybı endişesi ile çağdaş normlar paralelinde hiçbir düzenleme yapmayan bir Maliye politikasının devam ettirilmesi kayıtdışılığın kayıt altına alınmasında hiçbir olumlu katkısı olamaz.

Öncelikle, hükümet sosyo-ekonomik icraatları ile ilgili halk nezdinde kaybettiği güven ortamını yeniden tesis etmek ve ekonomik hayatı plânlamak amacıyla özellikle vergi hukukunda gerekli çağdaş düzenlemeleri hayata geçirmesi kaçınılmazdır.

Bunu bugünkü kadro ve kılavuzlarla yapmak mümkün değildir.

Beşparmak Dağları ötesinde başka dünyanın olduğundan bihaber olan ve vizyonu bu sınırın dışına çıkmamışlarla bir yere varmak olanaksızdır.

Aylardır, çağdaş düzenlemeler olarak tanımlamaya çalıştığım çeşitli yasal değişiklik önerilerime rağmen Maliye Bakanlığı duyarsız kalmaktadır.

Tuhaf olan ise Ticaret ve Sanayi Odaları ile Meslek Örgütleri'nin de bu konulardaki duyarsızlığa hiçbir tepki göstermemeleri dolayısıyla da Maliye Bakanlığı kılavuzlarının çağdışı görüşleri de önem kazanmaya !! devam etmektedir.

Sn. Maliye Bakanı'nın Beşparmak Dağları ötesini gördüğünü, oralarda eğitim görmüş ve çalışmış olduğunu biliyorum. Türkiye'miz de dâhil bu ülkelerin vergi hukuklarını nasıl çağdaş normlar paralelinde gerekli düzenlemeleri yaptıklarını ve yapmaya devam ettiklerini herhalde kendisi de en az kendisi kadar biliyor veya bilmesi gerekiyor.

Ancak, bu düzenlemeleri neden KKTC'de yapmadığını anlamış değilim.

Bu ve geçmiş yazılarımda belirtmiş olduğum gibi düzenlemelerin vergi hukukumuzda da yeralması için birinin veya birilerinin ikna edilmesi gerekiyorsa T.C. mevzuatının örnek gösterilmesinin yeterli olanağı kanaatindeyim.

Önemli olan Sn. Maliye Bakanı'nın kararlılığıdır.

Özetle, aylardan beridir bu sütunlarda Sn. Maliye Bakanı ve diğer siyasiler ile sivil toplum örgütlerinin bilgilerine getirdiğim ve getirmeye çalışacağım vergi hukukumuzdaki bazı çağdışı kuralların düzeltilmesi gerekliliği konularına hala daha duyarsız kalınmış olması, kılavuzların ve diğer ilgililerin sadece duyarsızlıkları değil, bunların görev ve sorumluluklarının farkında olmadığını da açıkça göstermektedir.

Zaten bilgi sahibi olmayanlardan fikir beklemek de abestle iştigaldir.

Unutulmamalıdır ki İLERİ GİTMEYEN SÜREÇ GERİLEMEYE MAHKUMDUR.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.