Amortisman esas ve kıstasları güncelleştirilmelidir

Yayın Tarihi: 04/04/11 16:00
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+

Uluslararası vergi hukukuna göre gelir ve kurumlar vergisi yükümlülüklerinin hesaplanması gerçek gelir ve safi kazanç esası üzerinden yapılmaktadır.

Birçok kişi bu hesaplamayı sadece brüt hâsılattan belgeli giderlerin indirilmesi sonucu bulunan pozitif miktar olan net kazanç olarak düşünmektedir.

Halbuki, gerçek safi kazancın veya zararın dönemsel hesaplanmasında sadece brüt hasılattan gelirin elde edilmesi ile ilgili yapılan ve resmi belgelere dayandırılan giderler değil ayrıca işletme tarafından bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymet düşüklüğüne uğrayan taşınır ve taşınmazlar ile taşınır mal gibi değerlendirilen ekonomik kıymetlerin "amortisman" diye tanımlanan kıymet düşüklükleri de gider olarak indirilebilmektedir.

Halk tabiri ile buna "belgesiz gider" denmektedir.

Böyle bir indirim yapılmasının nedeni, gerek muhasebe bilimi gerekse vergi mevzuatı uyarınca dönemsel mali tabloların daha gerçekçi hazırlanmasını sağlamak, bina, demirbaş eşya, makine-tesisat, motorlu araç v.b. ekonomik kıymetleri (yatırım malı) kullananların yıpranma ve aşınmaya tabi tutulan bu mallarının yenilenebilmesi veya modernize edilebilmesi için işletmelere mali kaynak yaratmaktır.

Amortisman hesaplama esas ve kıstasları işletme yönetimlerinin genel kabul görmüş yöntemleri ile oranları da dikkate alarak öngördükleri şekilde gerçekleştirilir.

Ancak, bu konuda yeknesaklık sağlamak amacıyla vergi mevzuatında esas ve kıstaslar saptanmış olup vergi amaçlı mali tablolarda bunlar uygulanmaktadır.

İşte bu nedenlerden dolayıdır ki Gelir Vergisi veya Kurumlar vergisi hesaplamalarında "safi kazanç" esası üzerinden değil "matrah" esası üzerinden hesaplanması gerekli kılınmıştır.

Yatırımları teşvik etmek, geliştirmek ve/veya modernize etmeleri amacına yönelik olarak işletmelere bir tür teşvik yöntemi olan amortisman fonu oluşturma uygulamasının daha çağdaş esas ve kıstaslarda hesaplanmasına olanak yaratmak amacıyla Sn. Maliye Bakanı ile sivil toplum örgütlerinin mali ve ekonomik reform çalışmalarına bu konuda da katkı koymayı uygun gördüm.

Kısacası, uluslararası muhasebe bilimi ve vergi hukuku yukarıda belirtmiş olduğum nedenlerden dolayı kurumların Kurum Vergisi veya kişilerin Gelir Vergisi yükümlülüklerine ilişkin safi kazançlarının veya zararlarının matrah hesaplanmasında indirilen gider kalemlerinden biri de amortismandır.

Bununda nedeni üretimde kullanılan dayanıklı yatırım malları zamanla ve kullanıldıkça değerlerinden kaybederler.

Bunların değerlerindeki azalma, aşınma ve yıpranma gibi kullanma sebebiyle olsun veya teknolojik eskime, modası geçme, kıymetten düşme gibi tekniğin değişmesi sebebiyle olsun, işletme için bir gerçek maliyet unsurudur.

Bu maliyetin hâsılattan indirilmesi gerçek safi kazancın veya zararın saptanması için şarttır.

Diğer bir anlatımla, yatırım mallarının değerinde, mal ve hizmet üretim dönemi boyunca meydana gelen eksilmelerin bir maliyet olarak hesaplanıp her yılın hesap dönemlerinde hasılattan (brüt gelirden) düşülmesine "amortisman" denir.

Amortisman olağan üretim giderlerinden farklı bir kavramdır.

Bunun sonucunda, üretim dönemi boyunca üretim için tüketilmiş olan maliyet unsurları bir defada masraf olarak indirilir.

Çünkü, bu maliyet unsurları (ham madde, enerji, yedek parça, emek ve üretim süresince tüketilen diğer giderler) bir tek hesap döneminde değerleri tamamen yok edilerek üretimde kullanılmışlar ve ürün değerinde kaynaşmıştırlar.

İşletmelerin hangi giderlerinin amortismana tabi tutulacağı, hangi giderlerinin ise maliyet unsuru olarak indirileceği hususunda yapılacak ayırımın Gelir Vergisi ve Vergi Usul Yasalarında açıklanmış olmakla birlikte yürürlükteki Amortisman Oranları ve uygulandığı ekonomik kıymet (yatırım malları) türlerinin birçoğu güncelliğini kaybetmiştir.

Diğer bir anlatımla, bugünkü Amortisman Tablosu 01.01.1968'de düzenlenmiş olup 43 yıl süreyle herhangi bir değişikliğe tabi tutulmamış olduğundan içerdiği birçok maddesi anlamını ve işlevini kaybetmiş veya bu sürede piyasada yer alan yeni ekonomik kıymetler yer almamıştır.

Amortisman Tablosu'nun değiştirilmesine ilişkin yetki veren kurallar 27/1977 sayılı Vergi Usul Yasası'nda mevcut olmasına rağmen maalesef bu konuda gelmiş geçmiş Maliye Bakanları gerekli çağdaş düzenlemeleri ve güncelleştirmeleri yapmamıştır.

Bugüne kadar sadece 2002 yılında Gelir Vergisi Yasasında yapılan düzenlemede işletmelerin satın aldıkları yatırım mallarının yürürlükteki aylık asgari ücretin altında olması koşuluyla doğrudan gider yazılmasına olanak tanımış olmasıdır ki bu hiçbir zaman yeterli değildir.

Bu düzenlemenin yegâne yararı küçük demirbaşların gider yazılmak suretiyle hesaplardaki Amortisman Tablolarının şişkinliğini önlenmiştir.

Amortisman indirimlerinin hesaplanması ve yöntemleri genellikle ekonomik kıymetlerin türü, kullanıldığı sektör veya iş kolları ile ekonomik ömürleri dikkate alınarak, gayri maddi hakların ise geçerli hukuki süreleri esas alınarak saptanmaktadır.

Bu konuda farklı yorumlar ve istismarları önlemek, ayrıca uygulamaya yeknesaklık sağlamak amacıyla ülkeler ekonomik kalkınma programlarındaki hedefleri de dikkate alarak Amortismanlara ilişkin esas ve kıstaslarını vergi mevzuatlarına dâhil etmektedirler.

Kaldı ki, mevcut mevzuatımızda amortisman indirimleri sadece ekonomik kıymetlerin faydalı ömürleri dikkate alınarak her yıl eşit taksitler halinde amorti edilmektedir.

Hâlbuki bu tür hesaplama yöntemi haricinde bir de "azalan bakiyeler" olarak tanımlanan uluslararası içeriğe sahip hesaplama yöntemi de olmasına rağmen bu kural vergi mevzuatımızda yer almamıştır.

Şayet işletmelerimizin mal ve hizmet üretiminde dünya ile ve özellikle de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile rekabet edilmesi ciddi ciddi! düşünülüyor ise vergi reform çalışmaları kapsamında yürürlükte bulunan Amortisman mevzuatı da ele alınarak çağdaş ve pratik bir yapıya kavuşturulmalıdır.

Örneğin, bugünkü tarımda en çok kullanılan seralar ile diğer tarım aletleri; çağdaş teknoloji kapsamında kullanılan bilgisayarların (hardware), programların (software), cep telefonlarının ve CD'lerin, turizm için satın alınmasını teşvik ettiğimiz uçakların, vapurların v.b. ulaşım araçlarının, her geçen gün sayıları artmakta olan tıp merkezlerinin ve hastanelerin kullandıkları cihazların ve daha birçok, makine teçhizat ile benzeri ekonomik kıymetleri yeni yatırım mallarının amortisman hesaplama düzenlemelerine ve oranlarına ilişkin açıklık veya güncelleştirilmiş uygulama mevcut değildir.

Belirtmiş olduğum bu hususlara ilişkin düzenlemelerin yapılmamış olması zannedersem bilinmediği için değil, güncelleştirilmiş amortisman düzenlemelerinin yaratabileceği vergi kaybı endişesi veya bu konuda ekonomide yaratacağı olumlu etkilerin bilinçsizliğinden kaynaklanmaktadır.

Bu düşünce içerisinde olunduğu sürece vergi reformundan bahsetmek mümkün değildir.

Vergi reformu yapacağız demek sadece oranlarla oynamakla veya kısıtlamalarla olmaz.

Maliye Bakanı'nın kılavuzları bunu yapamıyorlarsa en azından diğer ülkelerin uygulamalarından da kopya çekerek bir düzenleme yapabilirler ve bunu kendi buluşları olarak da amirlerine takdim edebilirler.

Önemli olan bu reform çalışmalarında kararlılıktır.

Çünkü ileri gitmeyen süreç daima gerilemeye mahkûmdur.

Esas olan ülke gerçeklerini bilmek ve ekonomik kalkınma planları doğrultusunda düzenlemeler yapmak suretiyle çağdaş vergi hukukunun tüm unsurlarını da dikkate alarak reform çalışmaları yapmaktır.

Bu reformu yapabilecek bilgi, beceri, tecrübe ve vizyona sahip bürokratlarımız acaba var mı?

Bu konuda hükümetlerimiz ne gibi eğitim çalışmaları yapmışlar veya önlemler almışlardır?

Ekonomik alanda faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerimizin yönetim kurulları ne ile uğraşmaktadırlar?

Bugüne kadar bu konuda hükümetleri uyardılar mı?

Veya öneri sundular mı?

Öncelikle bunların üzerinde durmak ve reform çalışmalarına böyle başlamak kanımca en akıllı ve gerçekçi yöntem olmalıdır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.