STÖ'ler bağımsız mali denetim kapsamına alınmalıdır

Yayın Tarihi: 11/04/11 10:09
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+

Sivil Toplum Örgütleri bazen Devletin yapamadığı veya baş edemediği hizmetleri gönüllü olarak topluma sunabilmektedir.

Bunun içindir ki, demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından olan sivil toplum örgütlerini korumak, geliştirmek ve desteklemek vatandaşların ve hükümetlerin görevidir.

Nitekim sivil toplum örgütü kurma hakkı Anayasamızın 33'üncü maddesinde de yer almıştır.

Bu maddenin (1)'inci fıkrası şöyledir;

"Yurttaşlar, önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahiptir. Bu hakkın kullanılmasında uygulanacak şekil ve usuller yasada gösterilir. Yasa, ulusal güvenliğin, kamu düzeninin ve genel ahlakın korunması amacıyla sınırlar koyabilir."

Anayasamızın 53(1).maddesi ise çalışanların ve işverenlerin sendika kurmaları bakımından da aşağıdaki benzeri kuralları içermektedir.

"Çalışanlar ve işverenler, önceden izin almaksızın sendikalar ve sendika birlikleri kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten ayrılma hakkına sahiptirler. Bu hakların kullanılışında uygulanacak biçim ve usuller yasada gösterilir. Yasa, ulusal güvenliğin, kamu düzeninin ve genel ahlâkın korunması amacıyla sınırlar koyabilir."

Çağdaş toplumların vazgeçilmez kurumları arasında yer alan ve siyasal bir baskı gurubu ve aracı olarak kabul edilen Sivil Toplum Örgütlerinin önemi dikkate alındığında tüzel kişilikleri ile güçlü bir küçük toplum ve devlet örneği gibi yapısal durumları nedeniyle sundukları hizmetler ve etkinlikleri gerçekleştirmek için mali konularda da kaçınılmaz birçok gelir ve gider işlemleri olmaktadır.

Bu durum karşısında hiç kuşkusuz sivil toplum örgütlerini yönetenlerin özellikle mali konularda yürürlükteki mali mevzuat kapsamında muhasebe kayıtları tutma, hesap verebilirlik, şeffaflık ve yürürlükteki diğer mevzuata titizlikle uyma zorunluluğu hususlarında bilgi sahibi olmaları ve gereğini yapmaları kaçınılmaz olmaktadır.

Bu gerçekten hareketle söz konusu örgütlerin Yönetim Kurullarında görev alan kişilerin kamuya örnek oluşturmaları bakımından yürürlükteki yasalar uyarınca tescil edilmiş oldukları mevzuatı, özellikle de mali mevzuatı çok iyi bilmeleri ve uygulamaları gerekmektedir.

Kuruluş amacına ve halka sunulması öngörülen faaliyetlere göre bugüne kadar çeşitli isimler ve statüler altında tescil edilmiş olan ve genelde "Sivil Toplum Örgütü" olarak tanımlanan bu kuruluşların müşterek yönlerinden en önemlisi toplumsal hizmet amaçlamalarını kâr amacı gütmeden yerine getirmektir.

Bugüne kadar KKTC'de çeşitli yasalar uyarınca değişik statüler altında yüzlerce sivil toplum örgütünün tescillerine yetki veren mevzuatın isimleri ve bu konudaki yetkili makamları şunlardır;

1. Türk Cemaat Meclisi Birlikler ve Dernekler Yasası (6/1961 sayılı Yasa);
Yetkili Makam: Kaymakamlıklar.

2. Hayır Kurumları Yasası (Fasıl 41);
Yetkili Makam: Bakanlar Kurulu ve Maliye Bakanlığı.

3. Evkaf ve Vakıflar Kanunu (Ahkâm-ül Evkaf 1955);
Kamu Vakıfları ve Özel Vakıflar.
Yetkili Makam: Vakıflar İdaresi.

4. Kulüplerin Kaydı Yasası (Fasıl 112);
Yetkili Makam: Kaymakamlıklar.

5. Kâr Amacı Gütmeyen Kurumlar (Fasıl 113 Şirketler Yasası Md.20);
Yetkili Makam: Şirketler Mukayyitliği.

6. Mesleki Kuruluşlar (Özel Yasalar);
Yetkili Makam: İlgili Bakanlık önerisiyle KKTC Meclisi.

7. Spor Federasyonları (67/1999 sayılı Beden Eğitimi ve Spor Yasası);
Yetkili Makam: Spor Dairesi Müdürlüğü.

8. Sendikaların Kaydı Yasası (13/1971);

9. Yetkili Makam: Sendikalar Mukayyitliği.

Sayısını bilmediğim ve bir kısmının da hiç faaliyeti olmayan yüzlerce sivil toplum örgütünün durumunun açıklığa kavuşturulması, faaliyette olan ancak bugüne kadar gerek Tüzükleri gerekse ilgili Yasalardaki zorunlulukları gerektiği gibi yerine getirmelerinin sağlanması için yetkili makamlarca gerekli önlemler alınmalıdır.

Yukarıda da belirtmeye çalıştığım gibi " Sivil Toplum Örgütü" olarak isimlendirilen ve yasalar uyarınca tescil edilmiş olanların müşterek özellikleri, sosyal, kültürel, eğitsel, sanatsal, bilimsel, sportif, dini ve hayır işi gibi konularda faaliyetlerde bulunma amacıdır.

Bu amaçların en iyi şeklide yerine getirilebilmesi için de hiç şüphesiz Devlet bu örgütlere, olanaklar ölçüsünde, ayni ve nakdi yardımlar yapmaya, çeşitli vergisel muafiyetler ile gelir getirici piyango ve sosyal etkinlikler düzenlemeye hatta bazılarının üye aidatlarının tahsilâtında dahi yardımcı olmaktadır.

Özetle, bu örgütler amaçladıkları faaliyetleri gerçekleştirmek ve yönetsel faaliyetlerini sürdürmek için sürekli olarak mali işlemlere muhatap olmaktadırlar.

Hal böyle olunca da bu örgütlerin yürürlükteki mali mevzuata gerektiği gibi uyup uymadıkları konusu gelmektedir. Amacım bu örgütlerimizi zan altında ve güvenilir bırakmak değil, onları gerçekleştirdikleri mali işlemler konusunda üyelerine ve Devlete daha gerçekçi, kapsamlı ve güvenilir bilgileri vermeleri amacıyla gerekli yasal önlemleri almalarına yardımcı olmaktır.

Ülkemizde maalesef bugüne kadarki iktidarlar sivil toplum örgütleri için gerek mali gerekse idari konularda düzenleyici ve denetleyici standartları yürürlüğe koyamamışlardır.

Bunun yerine, örgütlerin Tüzüklerine veya Kuruluş Sözleşmelerine "hesap tutarlar" veya "gelir-gider kaydı tutarlar" gibi basit ve uygulamada yoruma açık ibareler konulması ile yetinilmiştir.

Bu durum her bakımdan sakıncalı ve istismara açıktır.

Nasıl ki Vergi Usul Yasası ve KDV Yasası kuralları ile mali istismarların önlenmesi ve ekonominin kayda alınması hakkında fatura, makbuz, v.b. belgelerle kayıt düzeni getirilmiştir, ayni kuralların bu örgütlerin mali uygulamaları için de getirilmesi gerektiği görüşündeyim.

Ekonomik faaliyette bulunmamaları veya kâr amacı gütmemeleri dolayısıyla gelir ve kurumlar vergisinden muaf tutulmuş olmalarının adı edilen Yasalara uymayacakları anlamına gelmemelidir.

Örneğin, bu örgütlerin aldıkları her türlü mal ve hizmetler onaylı fatura, makbuz v.b. belgelere dayanıyor mu?

Tahsil ettikleri her türlü gelirlere karşı makbuz veriyorlar mı?

Satın aldıkları veya hibe olarak kabul ettikleri taşınır ve taşınmaz malların envanteri tutuluyor mu?

Borç ve alacaklar için muhasebe kayıtlarında işlem yapıyorlar mı?

Bilanço denen ve bir işletmenin kuruluş amacının veya statüsünün ne olursa olsun belli bir tarih itibarıyla mal varlığını, borç ve alacakları ile taahhütlerini gösteren mali tablolar acaba ne kadar kullanılmaktadır?

Vergi Usul Yasası'nın 89. maddesi talep edilmesi halinde sivil toplum örgütlerini Vergi Dairesine bilgi ve belge verme bakımından zorunlu tutmakta ve buna uymayanlara çeşitli cezalar öngörmektedir.

Bugüne kadar onaylı fatura, makbuz v.b. belge alıp almadıkları hususunda herhangi bir denetim yapılmış mı? almamış olan örgütlere acaba KDV Yasasında öngörülen cezalar kesilmiş mi?

Bir yandan AB normlarından ve mevzuat uyumlaştırmalarından bahsedilecek, öte yandan da mali kayıtların en ilkel ve amaca hizmet etmeyen yöntemlerle tutulmasına izin vermek veya bu konuda önlem almamanın nedenini anlamak mümkün olamadığı gibi bunun sorumluluğu da büyüktür.

Tüm Avrupa ülkeleri ve T.C. her türlü statüdeki sivil toplum örgütünün idari ve mali bakımdan denetlenebilmesi için özel mevzuat geliştirmişler ve bunların bağımsız denetim ve raporlama işlemlerinin yürütülmesini Yetkili Muhasip-Murakıp yetkisine sahip kişi veya kuruluşlara vermişler, dolayısıyla da bu örgütlerin halk ve devlet nezdinde ki güvenini sağlamışlardır.

Bu konudaki Mali Tabloların yeknesaklığı bakımından da birçok ülke sivil toplum örgütleri için "Tek Tip Hesap Planları" yayınlamışlardır.

Kanımca, her ülkenin olmazsa olmazlarından olan tüm sivil toplum örgütlerinin tabi olacakları bir mali işler, muhasebe kayıt ve bağımsız denetim kararnamesinin ve/veya yönetmeliğinin Bakanlar Kurulu tarafından yayınlanmasının veya gerekli mali düzenlemenin uygulamaya geçirilmesinin zamanı çoktan gelip ve geçmiştir.

Aksi halde, şimdiki durum gerek ekonominin kayda alınması çalışmalarında gerekse bu örgütlerin halkın güvenini kazanmaları uğraşlarında engel oluşturmaya devam edecektir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.