Mesleki eğitimsizlik başarısızlık getirir

Yayın Tarihi: 09/05/11 14:32
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

İnsanın doğumundan ölümüne kadar karşı karşıya kaldığı en önemli husus eğitimdir.

Eğitim, sadece okula gidip bir diploma almak değildir.

Eğitim, bir kişinin sürekli olarak kendini yenilemesi, ifa ettiği mesleğinde de kendisini yetiştirmesi ve yenilemesi olarak özetlenebilir.

Çeşitli eğitim türleri ve evreleri incelendiği zaman bunların içinde çok önemli yeri olan ve tüm ülkelerin de büyük önem verdiği mesleki eğitimdir.

Diğer bir anlatımla, bir kişi öğretim kurumundaki öğrenimini tamamladıktan sonra çalışacağı sektörün, yapacağı işin veya ifa edeceği görevin gerektirdiği hizmetleri kamuya sunabilmesi amacıyla hizmetiçi eğitime tabi tutulması da en doğal ve zorunlu olması gereken bir gerçektir.

KKTC dışındaki diğer ülkeler kamu hizmetlerinin daha verimli ve etkin bir şekilde yürütülmesi amacıyla mesleki eğitime ve ihtisaslaşmaya sürekli olanaklar yaratmışlardır.

Hatta, bu eğitim etkinliklerinde başarılı olmayanların tayin veya terfileri de gerçekleştirilmemektedir.

KKTC'de ise böyle bir uygulama yoktur.

Bildiğim kadarı ile sadece göstermelik olarak kamu görevlilerine genel İngilizce lisan kursları yapılmaktadır.

Bu konuda kurs görenlerin ifa ettikleri görevlere ne kadar katkısı olduğu hakkında olumlu görüş belirtmem mümkün değildir.

Türkiye Cumhuriyeti dâhil diğer ülkelerde her Bakanlığın bünyesinde hazırlanan yıllık plân ve programlara dayalı kamu görevlilerine yönelik sürekli eğitim etkinlikleri yapılmaktadır.

Hatta, büyük işletmelerin dahi personel eğitimi konularında etkinlikleri vardır.

Ancak, ne hal ise, ülkemizdeki bunca üniversiteye rağmen gerek kamunun gerekse kamu görevlilerinin eğitilmesi konusunda herhangi bir etkinlik yapılmadığını görmek üzücüdür.

Gelmiş geçmiş tüm hükümetler maalesef kamu hizmetlilerinin mesleki eğitimine hiç önem vermemiş hala da vermemektedirler.

Hükümetler liyakata dayalı uygulamalardan her zaman kaçınmışlardır.

Bunun başlıca nedeni ise diledikleri kamu görevlilerini diledikleri mevkilere getirmek ve istediklerini kendilerine kolayca yaptırmaktır.

Mesleki bilgi ve yeteneğe sahip kişiler kolayca iki dudak arası talimatlar yerine yasaların uygulanmasına daha çok önem verdikleri için bu durum politikacıların pek işine gelmez.

Ayrıca, liyakata dayalı, mesleki eğitimlerden geçmiş ve mesleki bilgi ve yeteneğe sahip kişiler kendilerine güvendikleri için halka sunulan kamusal hizmetlerin daha etkin yerine getirilmesinde daha anlayışlı ve yardımcı olurlar.

Maalesef kamuda bu özelliklere sahip kişilerin sayısı hiç denecek kadar azdır ve mesleki eğitim ve yeteneklerini kendi özel çabaları ile geliştirmişlerdir.

Kamu görevlilerinin mesleki bilgi ve yetenek geliştirme konusunda gerekli önlemleri almayan hükümet ne kadar kusurlu ise bu konuda hükümetlere hiçbir baskı yapmayan sendikalar ve sivil toplum örgütleri de aynı derecede kusurludur.

KKTC'nin kamu hizmetlerinin hantallığına ve verimsizliğine neden olan unsurların başında mesleki eğitimsizlik ile ceza ve ödül mekanizmalarının işletilmemesi gelmektedir.

Özetle, kamudaki personel rejimi halk tabiri ile "er girer general çıkar" yöntemi uygulandığından ne mesleki eğitime ne de personelin kendini yetiştirmesine gerek vardır.

Bu anormal durum siyasilerin işine de geldiği için hiçbir şekilde düzeltilmesi konusunda ciddi önlemler almamaktadırlar.

Bir vatandaş olarak hükümet icraatlarının değerlendirilmesinde çok basit bir yöntem uygulamaktayım.

O da şudur.

Şayet, vatandaşların devlet dairelerindeki işlemleri kolaylaştırılmışsa o zaman o hükümeti başarılı görmeye başlarım.

Ancak, gerek son dönemlerdeki, gerekse şu andaki kamu hizmetlerinden vatandaşların memnun olduğunu söylemek mümkün değildir.

Üstelik de bu memnuniyetsiz her geçen gün artmakta, şiddetli şikâyetlere dönüşmesine ve hatta KKTC'ne inancın azalmasına neden olmaktadır.

Önemli olan sadece yasal düzenlemeler yapmak değil (kaldı ki çağdaş hiçbir düzenleme yapılmamaktadır), ayni zamanda bu yasaları uygulayacak olanların mesleki bilgi, yetenek ve vizyon durumlarının geliştirilmesi gerekir.

Bu unsurların eksikliği halinde ne amaçlanan hedeflere ulaşılabilir ne de halkın hergün karşılaştığı bürokratik olumsuzluklara çözüm getirilebilir.

Bu duruma bir de birçok Bakanın görev üstlendikleri Bakanlığın işlevleri hakkında yeterli eğitim ve tecrübeye sahip olmamalarının yarattığı olumsuz duruma ilâveten bir de yeterli mesleki bilgi, tecrübe ve görevi ile ilgili olmayan Bürokratların bu siyasi makamlara gerektiği gibi bilgi vermemeleri veya önerilerde bulunmamaları kamudaki olumsuzlukları çok daha zor hale getirmektedir.

Geçmiş hükümet döneminde de olduğu gibi son zamanlarda Bakanlar Kurulu kararlarının bazılarında tadiller yapılmaya başlandığını görmekteyim.

Bunun anlamı şudur; bu düzenlemeleri yapanların yeterli mesleki bilgi ve yeteneğe sahip olmadığıdır.

Sürekli yaz-boz işlemleri halkın hükümete olan güvenini daha da zayıflatmaktadır.

Her fırsatta AB norumlarının benimsendiğini dile getiren siyasiler, AB'nin en önemli temel taşlarından olan mesleki eğitim ve performans değerlendirilmesine dayalı düzenlemeye gitmemeleri sadece hükümetlere olan güven olgusunu zayıflatmakla kalmamakta KKTC'nin sosyo-ekonomik kalkınmasını da menfi yönde etkilemektedir.

Özetle,

a) En iyi yasalar yapılmış olsa dahi uygulayıcıların bilgi, tecrübe ve eğitim eksikliği nedeniyle bunlardan verim beklemek mümkün değildir;

b) Performans ölçümü ile personelin yetenek değerlendirmesi yapılmadığı sürece personelden verim vermesini beklemek, vatandaşa kibar davranmasını ve yardımcı olmasını beklemek boşunadır;

c) Zamanında alınmayan önlemlerden verim veya yarar beklemek abesle iştigaldir;

d) Vatandaşın "hatıra dayalı" veya "ahbap-çavuş" ilişkilerine dayalı olarak devletten hizmet beklemek özellikle Anayasamızın eşitlik ilkesine ters düşmektedir;

e) Vatandaşın özellikle yazılı başvurularına yazılı cevap verilmemesi veya verilmesinden kaçınılması Anayasal bir suç oluşturmakta olup halkın hak arama ve bilgi edinme hakkı kısıtlanmaktadır;

f) Halk her ödediği verginin karşılığını hizmet olarak alma hakkına sahiptir. Bu hizmeti vermenin "lûtfen" şeklinde verilmesini algılamış olan birçok kamu görevlisinin bu konudaki en büyük günahı ülkelerine ihaneti anlamındadır.

Bugünkü UBP hükümeti iki yıllık iktidar dönemini tamamlamış ancak sosyo-ekonomik kalkınmanın yolunu açacak olan kamu reformunu ve çağdaş vergi düzenlemelerini henüz yapmamıştır.

Zaman su gibi akıp geçiyor ancak sosyo-ekonomik olumsuzluklar da hergün artıyor.

Bütçede meydana geldiği iddia edilen birkaç puanlık yüzdeliklerle ifade edilen gelir artışları ve Pazar günleri Fuar alanında kurulan pazara bakarak ülkede ekonominin geliştiği hususunda beyanatlar vermek gerçekle bağdaşmaz.

Şayet bu durum söylendiği gibi olmuş olsa idi finans sektöründeki davalar %109 artmış olmazdı.

Bu durumun böyle devam etmesine seyirci kalınması halinde muhtemel bir Kıbrıs sorununun çözümünde çözüm şekli ne olursa olsun yeni süreç Kıbrıs Türkünün aleyhine gelişecek, o zaman da çok geç olacaktır.

Hiç çözüm olmayacak olsa dahi hükümet edenlerin halkımıza en çağdaş kamu hizmetlerinin sunulması bakımından acilen gerekli önlemleri almaları her şeyden önce bir yurtseverlik görevidir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.