Uluslararası vergi andlaşmaları ve andlaşma modelleri

Yayın Tarihi: 20/06/11 08:52
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Geçtiğimiz aylarda bu köşemde yazmış olduğum "Çifte Vergilendirmeyi Önleme Andlaşmaları'nın KKTC'deki Durum" başlıklı yazımda Vergi Andlaşmalarının önemi hakkında çeşitli bilgi ve önerilerde bulunmaya çalışmıştım.

Konunun siyasi makamlar nezdinde ve ilgili sivil toplum örgütleri tarafından daha iyi anlaşılabilmesi ve önemsenmesi amacıyla bu konuda aşağıdaki ek bilgileri de kaleme almaya karar verdim.

Vergi Andlaşmalarının Tanımı, Kapsamı ve Hukuki Yönü

Vergi andlaşmaları, iki veya daha fazla devletin kendi aralarında ayni gelir ve servet unsurları ile diğer vergi konularının uygulanması üzerinde öncelikle çifte vergilendirmeyi gidermek ve karşılıklı dayanışma yöntemi ile vergi kaybını önlemek amacıyla karşılıklı kabule dayanarak yaptıkları andlaşmadır.

Devletler, genel ve özel hukuk ile yakından ilgili olan vergi andlaşmaları, diğer uluslararası andlaşmalar gibi her devletin Bakanlar Kurulundan geçerek yasalaşmakta ve hukuk hiyerarşisi içinde Vergi Yasalarının üstünde gelmekte ve uygulamada andlaşmaya taraf devletler leyhine istisna ve muaflıklar tanıyarak ilgili devletin vergileme haklarını sınırlamaktadır.

Vergi Andlaşmalarının Düzenleme Gereği ve Tarihçesi

Yirminci yüzyılın başlangıcından itibaren hızla artan uluslararası ekonomik ve ticari ilişkiler ile yabancı sermayeye duyulan gereksinimler devletlerarasında değişik mali, ekonomik, sosyal ve hukuki problemlere neden olmuştur.

Emek ve sermaye ülke sınırları dışına taşınmış, turizimde ve teknoloji değişiminde büyük bir hareketlilik yaşandığı için vergisel alanda ülkeler arasında çeşitli sorunlar ortaya çıkarmıştır.

Bunun başlıca nedeni, her ülke egemenlik ilkesine dayanarak "kaynak" ve "ikamet" (mukimlik) ilkelerini dikkate alarak gelir unsurlarını vergilendirmelerine neden olmuştur.

Bu durum ayni gelir unsuru üzerinden birden fazla devletin vergi alması, çifte vergilendirme olgusunu oluşturmuştur.

Bazı ülkeler özellikle kara, deniz ve hava taşımacılığı faaliyetlerinden ve yurtdışı temsilciliklerden sağlanmış gelirler için muaflık uygulama yoluna giderken, kalkınmakta olan ülkelerin de yabancı sermayeyi ülkelerine cezbetmek için bu andlaşmalara ek muafiyet kuralları dahil etmişlerdir.

Genel anlamda, vergi andlaşmaları çok sayıdaki gelir kavramları arasındaki farklılıkları gidermek ve vergileme hakkını tek bir ülkeye vermek veya geliri iki devlet arasında bölüştürmek suretiyle çifte vergilemeyle ilgili sorunların çoğunu çözmede bir araç olarak görülmüştür.

Vergi andlaşmaları ile ilgili çalışmalara ilk defa 1872 yılında İsviçre ile İngiltere devletleri arasında yapılan andlaşma ile başlanmıştır.

Özellikle ikinci dünya savaşı sonrası meydana gelen ekonomik gelişmeler nedeniyle, artan vergi andlaşmalarına standart ve modeller geliştirme amacıyla uluslararası kuruluşlar tarafından yapılan çalışmalar sonucu dünyada iki model oluşturulmuş olup taraf devletler bunlardan birini tercih etme durumundadırlar.

Bunlar:

(a) Birleşmiş Milletler (BM) Modeli; ve

(b) (OECD) İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Örgütü Modelidir.

BM Modeli, az gelişmiş ve gelişmiş ülkeler arasındaki bazı mali olumsuzlukları gidermek amacıyla az gelişmiş ülkeler lehine kurallar içermektedir.

OECD Modeli ise gelişmiş ülkeler arasındaki ilişkilere göre düzenlenmiştir.

Devletler, yaptıkları vergi andlaşmalarında kendi sosyo-ekonomik durumları ile uygun olmayan maddelerde kendi lehlerine veya mali durumlarını dengeleyen değişiklikler yapma hakkında sahiptirler.

Nitekim, T.C ile yapmış olduğumuz andlaşma her ne kadar da OECD modeline daha yakın ise de KKTC leyhine kurallar içermektedir.

KKTC'nin bu konuda yapacağı andlaşmalardaki başlıca amacı, yabancı sermeye yatırımlarının ve teknolojik bilgi akışının en uygun koşullarda ülkeye getirilmesi ve bütçe açısından en az vergi fedakârlığıyla gerçekleştirilmelidir.

Mevcut uluslararası konjektürü de dikkate alarak yatırımları teşvik amacıyla bu konuda andlaşma yapabilecek ülkeler öncelikle Ortadoğu ve Asya ülkeleri ile diğer İslam ülkeleri olmalıdır.

Bu andlaşmaları devletlerin hangi makamlarının yaptıkları konusuna gelince, devletler vergi andlaşmalarını Maliye ve Dışişleri Bakanlıklarının yaptıkları müşterek çalışmalar ile gerçekleştirmektedir.

KKTC'nin sosyo-ekonomik izolasyonlar altında olması ve T.C haricinde diplomatik tanınmışlığı nedeniyle bu andlaşmaların yapılamayacağı varsayımına dayanarak girişimlerde bulunulmayacağı anlamına gelmemelidir.

Ülkelerin bir tür sosyo-ekonomik kalkınmışlığının da bir göstergesi olan sözkonusu andlaşmalar yapılması için her fırsat değerlendirilmelidir.

Şimdiye kadar KKTC sadece "Türkiye Cumhuriyeti ile Çifte Vergilendirmeyi ve Vergi Kaybını Önleme Andlaşması" akdetmiştir.

Bugüne kadar söz konusu andlaşmanın birkaç maddesi haricinde, diğer kuralların uygulanması bakımından bir ilerleme kaydedilmemiştir.

Nitekim, karşılıklı andlaşma usulü ve özellikle vergi kaybının önlenmesi konularında bilgi değişimi gibi önemli hususlara dahi işlerlik kazandırılmamıştır.

Kıbrıs'ın siyasal geleceğinin görüşüldüğü bugünlerde muhtemel bir çözüm karşısında Rum Yönetimi ile KKTC'nin vergisel ilişkilerinin nasıl olacağı hususunda önlem veya görüş üretildi mi?

veya T.C ile yapılan bahse konu Andlaşmanın durumunun ne olacağı hakkında durum değerlendirilmesi yapıldı mı?

Devletlerin egemenlik hakkını gösteren unsurlardan bir tanesi de ülke hudutları dâhilinde yer alan ekonomik faaliyetlerden oluşan gelirlerin ve mal varlıklarının vergilendirme yetkisinin olmasıdır.

Çifte Vergilendirmeyi Önleme Andlaşmaları (Double Taxation Avoidance Agreements) uluslararası standartlara ve yukarıda belirtmiş olduğum modellerden birine göre düzenlenmekte olduğunu dikkate alarak Maliye Bakanlığının bu konuda gerekli hazırlıkları yapması için Dışişleri Bakanlığı ve diğer ilgili kurumlarla birlikte eğitim çalışmalarına başlatmalıdır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.