Suç gelirlerinin önlenmesinde mali mevzuat eksikliği (2)

Yayın Tarihi: 18/07/11 07:00
okuma süresi: 10 dak.
A- A A+

Geçen haftaki yazıma suç gelirlerinin önlenmesi konulu Tebliğimde KKTC'deki ve dünyadaki durumu hakkında özet bilgiler aktarmaya çalışmıştım. Tebliğimin bugünkü içeriğinde ise konu hakkında önemli addettiğim bazı yasal tanımlamalara yer vermeye çalışacağım.

1. Yasal Tanımlar:

Tebliğime konu olan mevcut mevzuatın ilgili maddeleri aşağıda belirtilmiştir.

1.1. Suç Gelirleri Aklama Suçu

4/2008 sayılı Yasa'nın 4(1). maddesi "Suç Gelirini Aklama Suçunu" şu şekilde tanımlamıştır:

"Bir yıl veya daha fazla hapis cezası gerektiren bir suçtan kaynaklanan mal varlığını yurt dışına çıkaran, yurt içine getiren, tasarrufunda bulunduran veya gayrimeşru kaynağını gizlemek ve meşru bir yolla elde edildiği konusunda kanaat uyandırmak maksadıyla, çeşitli işlemlere tabi tutan veya iştirak herhangi bir kişi suç gelirini aklama suçunu işlemiş olur."

Diğer bir anlatımla, "suç geliri" veya "mali suç geliri" yani yasadışı yollardan veya eylemlerden yani yolsuzluk suçlarından dolayı elde edilen gelir veya servetlerin kaynağının gizlenmesi ve niteliğinin değiştirilmesi suretiyle yasal görüntü kazandırılarak ekonomik sisteme sokulmasıdır. Mali Eylem Gücü'nün (FAFT'IN) bu konuda tanımladığı suçlar, Tebliğin 6. Paragrafında açıklanmıştır.

1.2. Suç Gelirini Aklama Suçunun Cezası

Bahse konu Yasa'nın 21(A). maddesi, suç gelirini aklama suçu işlemiş veya bir suça iştirak eden herhangi bir kişi suç gelirini aklama suçunu işlemiş olur ve mahkumiyeti halinde 500.000,- TL'na kadar para cezasına veya 15 yıla kadar hapis cezasına veya her ikisine birden çarptırılabilir.

1.3. Suç Gelirlerinin Aklanmasını Önleme Kurulu'nun Oluşumu

Adı edilen Yasa'nın 17. maddesi uyarınca Kurul, aşağıdaki 5 kişi ve temsilcilerden oluşmuştur;

(a) Bakanlık Müsteşarı;

(b) Para Kambiyo ve İnkişaf Sandığı İşleri Dairesi Müdürü;

(c) Gümrük ve Rüsumat Dairesi temsilcisi;

(d) KKTC Merkez Bankası temsilcisi;

(e) Polis Genel Müdürlüğü temsilcisi.

1.4. Kurulun Görev ve Yetkileri

Kurul'un görev ve yetkilerini düzenleyen bu Yasa'nın 18. maddesi uyarınca kendisine aktarılan bilgileri değerlendirmek, bilgi ve belge istemek, bilgi ve belgelere dayanarak gerekli işlemlerin yapılmasına karar vermek; ciddi bulgu ve delillerin varlığının saptanması halinde durumu Hukuk Dairesi'ne intikal ettirmek ve tedbire konu mal varlıklarına elkoymaktır.

Ancak, sözkonusu 18. madde içeriği incelendiğinde ". . . . . . . . . . . . . . bilgi ve belgelere dayanarak gerekli işlemlerin yapılmasına karar vermek" gibi açık olmayan bir yetkiye rastlarız. "Gerekli işlemlerin yapılması"ndan ne amaçlanmıştır? KKTC'de yerleşmiş (mukim) olanların kayıtdışı, yani yolsuzluk suçu dolayısıyla elde edilen gelirlerin vergilendirilmesi için ilgili Daire'ye bilgi, bulgu ve delillerin iletilmesi zorunluluğu var mı?

1.5. Gayriyasal Yollardan Elde Edilen Gelirlerin Vergilendirilmesi

24/1982 sayılı Gelir Vergisi Yasası'nın 2. maddesi, KKTC sınırları içinde yerleşmiş gerçek kişilerin (mukim olanların) bir takvim yılında yurtiçinde ve dışında, her türlü kaynaktan elde ettikleri gelirlerin vergiye tabi olduğunu; 4(1)(h)(i) maddesi kurulları ise vergiyi doğuran olayın yasalarla yasaklanmış olmasının vergi yükümlülüğünü ve vergi sorumluluğunu ortadan kaldırmadığını açıkça kurala bağlamıştır.

Diğer bir anlatımla, "yasalarla yasaklanmış olması tanımı yolsuzluk tanımı ile ayni anlamı taşımakta olup yasal veya gayriyasal yollardan elde edilen mal ve hizmet gelirlerinin veya teslimlerinin yürürlükteki vergi mevzuatına tabi olması gerekir.

2. KKTC'deki Kayıt Dışılık:

Kayıtdışılığa yani yolsuzluk suçlarının işlenmesine neden olan unsurların başında kişisel çıkarlar, aşırı para hırsı, yasal başlıklar siyasal kayırmalar, düşük yetenekli kamu hizmetleri ve KKTC'deki gelmiş geçmiş hükümetlerin yanlış ekonomik politikaları, sınırlamaları, yüksek sosyal güvenlik ve vergi oranları, halkın adalet ve hükümete karşı güven duygusunun kaybedilmiş olması ile denetimsizlik ve hesap verebilirlik ilkelerinin olmayışı gelmektedir. KKTC'deki kayıtdışılık genellikle ekonomik ve işgücü olarak iki başlık altında yeralır ve birbirine destek oluşturur.

Kayıtdışılık, kamu maliyesinin temelini oluşturan vergi gelirlerini azaltır, rekabet ilkelerini zayıflatır, rüşveti teşvik eder, ekonomik plânlamanın temelini oluşturan milli gelirin gerçek olarak hesaplanmasını engeller ve kara paranın yani suç gelirlerinin aklanmasına zemin oluşturur.

"Suç gelirleri" denildiği zaman bunları iki grupta toplamak mümkündür.

Birincisi şiddet içermeyen ve haksız yere veya yasadışı eylemlerden gelir elde edenler, ikincisi ise şiddet içeren eylemlerden elde edilen gelirler.

Acaba KKTC'de yerleşmiş olanların (mukimlerin) birinci grup kapsamındaki işlemlerden dolayı elde edilen gelirleri de kayıtdışı işlem olarak bu kapsama girmekte mi veya girmeyi gerektirmemekte mi?

Bu konudaki amaç ve eylem dikkate alındığında terminoloji farklılıkları ayrı olsa dahi sonuç aynıdır.

3. KKTC Vergi Hukukundaki Bilgi Edinme ve Yardımlaşma:

3.1. Vergi kayıplarını önlemek ve vergi adaletini gerçekleştirmek amacıyla 27/1977 sayılı Vergi Usul Yasası'nın 8. maddesi, "başta tüm kamu görevlileri olmak üzere, tüm Kaymakamları, Emniyet Amir ve Memurları, Belediye Başkanları, Muhtarları ve Kamu Kuruluşları Vergi Yasaları'nın uygulanmasında, uygulayıcı memurlara ve komisyonlara ellerindeki bütün olanaklarla kolaylık göstermeye ve yardımda bulunmaya zorunlu tutmuş" olmasına rağmen KKTC'de bu konuda sürekli ve sistemli bir yardımlaşmanın, bilgi toplama havuzunun veya kurumlararası mevzuatla düzenlenen iletişim ile koordinasyonun kurulduğunu söylemek mümkün değildir.

3.2. Ayrıca, bu Yasa'nın 93. maddesi, "Gelir ve Vergi Dairesine Bilgi Toplama Arşivi oluşturmasını ve bu amaçla sözkonusu arşivden kimlerin ne şekilde yararlanacağının Maliye Bakanlığı tarafından yapılacak yasal düzenleme ile saptanacağını" kurala bağlamış olmasına rağmen bu konuda 1977 yılından beri ilgili Yasa'da herhangi bir mevzuat düzenlenmemiştir.

4. Yolsuzluk veya Haksız elde edilen Gelirlerin Vergilendirilmesi:

4.1. Gelir Vergisi Yasası'nın 30. ve 38. Maddeleri, "Vergi Dairesine tüm yükümlülerden veya yükümlü olmaları gerektiğine kanaat getirilen kişilerden servetlerine ilişkin yazılı beyanda bulunmalarına ve yükümlülerin bu beyanlarındaki aşırı zenginlemeleri dikkate alınarak vergi incelemesi için yetkiler öngörmüştür." Bu inceleme sonunda elde edildiği halde "vergisinin ödenmediği saptanan gelirler, 27/1977 sayılı Vergi Usul Yasasındaki ceza kuralları saklı kalma koşuluyla, incelemenin yapıldığı yıldan bir önceki vergilendirme dönemi içerisinde kazanılmış gelir sayılır ve bu miktar üzerinden vergi tarh, tahakkuk ve tahsil edilir."

Diğer bir anlatımla, bu kural birçok kişinin ve siyasinin bilmediği ve halk tanımı ile "nereden buldun?" yöntemi ile gelirlerin ortaya çıkarılmasıdır.
4.2. Hangi yöntemle veya araçlarla olursa olsun, kasten vergi kaybına sebebiyet verenler hakkında kaçırdıkları verginin 3 katı tutarında vergi cezası kesilmesine ilâveten aşağıdaki eylemler Hileli Vergi Suçu veya Hileli Vergi Suçuna Teşebbüs sayılır ve bunlar hakkında mahkemelerde cezai takibat işlemleri başlatılır. Vergi Usul Yasası'nın 254. maddesi "Hileli Vergi Suçu" fiilini aşağıdaki gibi kurala bağlamıştır:

4.2.1 Çift Muhasebe Defteri Kullanmak;

4.2.2 Sahte veya yanıltıcı içeren belgeler düzenlemek;

4.2.3 Belgeleri bozmak, asıllarına uygun olmayan belgeler ve örnekler düzenlemek veya bozulmuş belgelerle asıllarına uygun olmayarak düzenlenmiş belge ve örnekleri bilerek kullanmak;

4.2.4 Vergi Yasası gereğince tutulması zorunlu defter kayıtlarını bozmak, bu defterlerde varolmayan adlara hesap açmak veyahut her türlü hesap ve muhasebe hileleri yapmak;

4.2.5 Vergi Yasası gereğince tutulması zorunlu defterlerin sayfalarını yok ederek yerlerine başka yapraklar koymak veya hiç koymamak;

4.2.6 Vergi Yasası gereğince tutulması ve korunması zorunlu olan defter veya belgeleri yok etmek veya gizlemek. Varoldukları bilindiği halde, yetkili kişilere defter ve belgelerin gösterilmemesi gizleme demektir.

4.3. Sözkonusu Yasa'nın 255. maddesi ise "Hileli Vergi Suçuna Teşebbüs" fiilini yazılı istemesine rağmen servet bildiriminde bulunmama eylemine bağlanmıştır.

4.4. Hileli Vergi Suçunun Cezası 3 yıla kadar, Hileli Vergi Suçuna Teşebbüs Suçunun Cezası ise 1 yıla kadar hapislik cezası olarak kurala bağlanmıştır.

Yukarıdaki hapislik cezaları dikkate alındığında 4/2008 sayılı Yasa'nın 4(1). maddesindeki suçların Hileli Vergi Suçu veya Hileli Vergi Suçuna Teşebbüs kapsamında olması gerekir.

(Devamı Gelecek Hafta)

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.