Ödül ve ceza

Yayın Tarihi: 03/10/11 08:00
okuma süresi: 12 dak.
A- A A+

Başta insanoğlu olmak üzere birçok canlının verimliliğinin sağlanması için eğitim yanında ödül ve ceza yönteminin gerekli olduğunu herhalde bilmeyen yoktur.

Şayet bunlardan bir tanesi eksik olursa öngörülen amaçlara ulaşılması olanaksızdır.

Dolayısıyla ister kişisel, isterse eğitim ve mesleki konularda olsun buna büyük önem verilmeli ve bu ilke ayrıcalık gözetmeden uygulanmalıdır.

İşte bu nedenledir ki başarı elde edenler çeşitli yöntemlerle ödüllendirilmektedirler.

Ödülün amacı parasal değerinden çok manevi değeri ve toplum nazarında elde edeceği itibar ile gelecekteki bazı ayrıcalık beklentilerinin verimliliği teşvik etmesidir.

Ayni şekilde başarısız sonuçlar alanların veya yeterli verim vermeyenler ile tatminkâr performans göstermeyenlerin ise çeşitli yöntemlerden birisi ile cezalandırılmaları gerekir ki başarı elde edenlerin başarıları daha anlamlı ve önemli olabilsin.

Bizler Mutlu Barış Harekâtından sonra ve özelliklede 1980'li yıllardan itibaren başta kamu yönetimi olmak üzere ödül ve ceza ilkesini kaybetmeye başladık ve ülke olarak bugünkü verimsizlik durumuna düşürüldük.

Bu konuda en büyük etken siyasilerin popülizm uğruna yaptıkları yasal düzenlemeler ile elde ettikleri yetkiler ve uygulamalarla nemelazımcılıkları olmuştur.

Hâlbuki başka ülkelerde "ödül ve ceza" ilkesi o kadar geniş anlamda uygulanmaktadır ki, yasal yükümlülüklerini gerektiği gibi yerine getirmek suretiyle vatandaşların ve işletmelerin devletlerine göstermiş oldukları dürüstlük ve bağlılıklar da çeşitli yöntemlerle ödüllendirilmekte, dolayısıyla yasalara uyulması teşvik edilmektedir.

Hatta bazı işletmeler de benzeri uygulamaları yapmakta ve müşterilerine çeşitli avantajlar sağlamaktadırlar.

Örneğin birçok, sigorta şirketi trafik suçu işlemeyen müşterilerine prim indirimi sağlama yönüne gitmekte hatta bu konulara sigortalar mevzuatında da yer verilmiş bulunmaktadır.

Ayrıca, birçok ülkelerde vergi v.s. kamusal ödevlerini gerektiği gibi ve zamanında yerine getiren kişi ve işletmelere süresinden önce vergi ve diğer kamusal yükümlülüklerini yerine getirenlere özel indirimler sağlanmakta, ihalelerde bazı ayrıcalıklar veya muafiyetler, kamu kurum ve kuruluşların etkinliklerine davet edilme, kamusal hizmetlerden yararlanmada bazı öncülükler tanımak gibi dolaylı ödüllendirmeler sağlanmaktadır.

Nitekim, KKTC tarihinde ilk kez Motorlu Araçlar ve Yol Trafik Değişiklik No.2 Yasası ile, öngörülen süre içinde seyrüsefer ruhsat harcını ödeyen araç sahiplerine, bu ruhsat harçlarının ödendiği tarihten başlamak üzere bu ruhsatın son bulunduğu tarihe kadar geçen sürede trafik suçu işlememiş veya herhangi bir trafik cezasına çarptırılmamış olması koşuluyla bir sonraki yılın ruhsat harçlarının ödenmesinde % 10 indirim sağlama yönüne gidilmiştir.

Bu uygulama ceza ve ödül konusunda hükümetin atmış olduğu bir ilk adımdı ve diğer yükümlülükler hakkında da teşvik edici benzeri düzenlemelerin uygulamaya geçirilmesi beklenirdi.

Ancak, 2009 seçimlerinde seyrüsefer harçlarında büyük indirimler yapacağını açıklayan bugünkü hükümet iktidara gelince sadece bu verdiği sözü gerektiği gibi uygulamakla kalmamış önceki yılda trafik suçu işlememiş olan araç sahiplerine tanınmış olan %10 harç indirimini de 2009'dan itibaren yürürlükten kaldırmıştır.

Diğer bir anlatımla, hükümet vatandaşların yasalara uymamasını dolaylı olarak teşvik etmek suretiyle gecikme zammı, gecikme faizi ve diğer ceza uygulamaları ile bütçe gelirlerini takviye etme yöntemini daha uygun gördüğünü bir kez daha kanıtlamış olmaktadır.

Ödül ve Ceza konusunda KKTC'de durum acaba nedir?

Hiç şüphesiz kamusal hizmetlerde ve yükümlülüklerde ödüle dayalı hiçbir uygulama yoktur.

Üstelik yukarıda belirtmiş olduğum "ödüller" kamusal ödevlerini kısmen veya tamamen yerine getirmeyenlere çok sık uygulanan aflar ve çeşitli yöntemlerle sağlanmaya çalışılmakta, yasalara saygılı olanlar ise dolaylı olarak mağdur edilmiş olmaktadırlar.

Hal böyle olunca da kişiler ve işletmeler kamusal yükümlülükleri gerektiği gibi yerine getirmemeye teşvik edilmektedir.

Kamu hizmetlerindeki verimsizliğin de temel nedeni ödül ve ceza kurallarının yetersizliği ve/veya amirlerin korkaklığı, daha da önemlisi siyasi rant beklentisinin yarattığı tercihler ve hiyerarşi kurallarına bakılmaksızın yapılan "özel" görevlendirmeler ile uygulamalardır.

Bu durum karşısında mesleğini seven, çalışarak mesleğinde kariyer yapmak ve yükselmek suretiyle halka hizmet sunmak isteyen disiplinli kamu görevlileri de sözkonusu kuralların uygulandığını görmedikleri için zaman süresi içerisinde pasifleşmekte dolayısıyla da kamu hizmetlerinin verimsizliği hızlanmaktadır.

Özellikle de hiçbir ciddi ve tarafsız bir değerlendirmeye tabi tutulmadan kamu hizmetine alınanların mevcut mevcut kamu görevleri üzerinde yaratmış olduğu olumsuz psikolojik etkiler de bu işin tuzunu ve biberini oluşturmaktadır.

Hükümet istediği kadar ve istediği şekilde özelleştirmeler yapsın veya çeşitli teşvik önlemleri getirsin. Esas olan kamu hizmetlerinin verimliliğidir.

Verimsiz, hantal ve motivasyondan mahrum olan bu hizmetler etkinleştirilmediği, her işin keyfi ve ahbap çavuş esasları çerçevesinde yürütülmesine neşter vurulmadığı sürece sosyo-ekonomik kalkınmadan ve vatandaşların kamu hizmetleri dolayısıyla hükümet icraatlarından memnun kalması sözkonusu değildir.

Bu yazıyı kaleme aldığım gün Maliye Bakanımız Sn. Ersin Tatar'ın basına verdiği beyanatta vergi mükelleflerine çağrıda bulunarak " vergi yükümlülüklerinizi zamanında yerine getiriniz" çağrısında bulunduğunu öğrendim.

Bunu mantıklı ve gerekli bir çağrı olarak değerlendiriyorum ancak vergi ve benzeri yükümlülüklerini zamanında ve gerektiği gibi yerine getirenler ile getirmeyenler arasında yükümlülüklerini yerine getirenlerin lehine olacak bir dolaylı ödüllendirme yöntemi hususunda yasalarda düzenleme yapmayı düşünüyor mu?

Yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere ceza ve/veya gecikme zammı uygulaması yeterli değildir.

Önemli olan kamusal yükümlülüklerinin yerine getirenler için ne düşündüğüdür.

Maalesef bu konuda bugüne kadar hiçbir olumlu adım atıldığını görmedim.

Esasında belirtmek istediğim sadece kamusal yükümlülüklerini yerine getirenlerin dolaylı ödüllendirilmesi değil kamu görevlileri için de ödül ve ceza kurallarının uygulanmasıdır.

Bu kurallar yetersiz ise gerekli düzenlemeler yapılmasıdır.

Yine basından öğrendiğim kadarıyla bu verimsizliğin düzeltilmesi için hükümet Kamu Görevlileri Yasasında bazı değişiklikler yapmak için tasarı hazırlamıştır.

Bu değişikliklerin kamu hizmetlerinin verimliliğine gerekli katkıyı sağlayacağına inanmak mümkün değildir.

Bu konuda gerekli olan "kararlılık", "objektiflik", "siyasi çıkarlardan arınmış" kurallar kapsamında "ödül ve ceza" ilkelerinin ciddiyetle uygulanması ve "müktesep hak" gibi istismara açık gerekçelerin kamu hizmetlerinin verimliliğinin menfi yönde etkilenmesine olanak tanınmamasıdır.

En basit ifade ile bazı öğretmenlerin, doktorların ve diğer bazı kamu görevlilerinin ikinci bir iş yapmasının yasalar tarafından yasaklanmış olmasına rağmen bunlar için hala daha gerekli önlemlerin alınmaması düşündürücü olduğu kadar ülkenin sosyo-ekonomisinin dengelerini de bozan büyük bir etkendir.

Bırakın "ödül ve ceza" ilkesinin uygulanmasını, yasalardaki yasaklara uymayanların ödüllendirilmesine hükümet tarafından hala daha göz yumulması büyük bir saygısızlık olduğu kadar hukukun ihlalidir de.

Diğer bir anlatımla, mesleğine ve hukuka saygılı kamu görevlileri yasaklara rağmen ikinci iş yapan veya verilen görevleri süresinde ve gerektiği gibi yerine getirmeyen veya mesai saatlerine uymayan disiplinsiz kamu görevlileri hakkında hiçbir cezai işlemin yapılmamasını gördükçe çalışma şevkleri her geçen gün azalmakta dolayısıyla da kamudaki verimsizlik daha da artmaktadır.

Kamu kurum ve kuruluşlardaki mevcut durumun devamı ise devletten hizmet bekleyen kişi veya işletmeleri de menfi yönde etkilediği için hizmet alma zorunluluğunda kalanları çeşitli rüşvet ortamlarının oluşmasına zemin hazırlayabilmektedir.

Bu duruma ivme kazandıran diğer bir husus ise kamu hizmetlerinin her geçen gün sistemsizliğe hızla sürüklenmesi gerçeğidir.

Sistemsizliğin hüküm sürdüğü durumlarda disiplinin, verimsizliğin ve hesap verebilirliğin kontrolü, denetimi ile ceza uygulanmasının gerçekleştirilmesi çok zor hatta olanaksızdır.

Siyasilere gelince bunların dokunulmazlıkları olduğu için bazılarının devlete verdikleri zarardan dolayı cezalandırılmaları sadece seçmenlerin oyları ile mümkün olabilmektedir.

Halbuki, birçok demokratik ülkelerdeki siyasiler, başarısızlıklarının cezasının seçmenler tarafından verilip verilmemesini beklemeden istifa etme yöntemiyle kendilerini cezalandırma yoluna gitmektedirler ki bu da insanda var olması gereken bir erdemdir.

Acaba KKTC'de bu anlayışta olan bir siyasi var mı?

Yoksa olacak mı? Bugünkü düzeye bakıldığı zaman hiç zannetmiyorum.

Bu başarısızlıklarını her zaman ürettikleri mantık ve gerçek dışı gerekçe veya nedenlere kamufle etme yönünü seçmektedirler.

Özetle, kamu hizmetlerinin verimliliğini artırmak için görevlerini yerine getiren kamu görevlileri yanında, kamusal yükümlülüklerini yasal mevzuat doğrultusunda sürekli yerine getiren kişi ve işletmelerin de yukarıda belirtmiş olduğum gibi dolaylı yöntemlerle ödüllendirilmeleri herkesin bu yükümlülüklerini yerine getirme bakımından bir tür teşvik yöntemi olacaktır.

Diğer birçok demokratik ülkelerde olduğu gibi hükümet, devletine karşı görevlerini ve yasal yükümlülüklerini gerektiği gibi yerine getirenler hakkında çeşitli ödüllendirme yöntemleri geliştirmek ve yasaları buna göre düzenlenmelidir.

Bakanlar sadece "ben yaparım olur", üst kademe yöneticileri ve kamu görevlileri ise "ben kamunun padişahıyım veya ağasıyım" görüş ve anlayışı içerisinde faaliyetlerini sürdürmeye son vermeli ve "halkın hizmetkârı" olduklarının bilincine varmalıdırlar.

Zaten demokratik ülkelerde olduğu gibi halkımız da bunun her zaman beklentisi içinde olup bunu istemeleri de en doğal hakkıdır.

Testiyi dolu ile boş getirenlerin veya kuranların ayni potada değerlendirilmelerinin zamanı çoktan gelmiş ve geçmiş olup mevcut değerlendirme yöntemi mantık dışıdır.

Bu düzeni değiştirmenin en etkin yöntemi başta kamu görevlileri olmak üzere tüm kamusal yükümlülükleri olanlar hakkında "Ödül ve Ceza Yönteminin" ciddiyetle ve tavizsiz uygulanması için gerekli yasal düzenlemeler ivedikle yapılmalı ve mazeret üretmekten vazgeçilmelidir.

Yanlışları söylemezsek doğruları bulamayız. Doğruları bulamazsak bedelini halk olarak bizler öderiz.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.