Sosyo ekonomik kalkınmamız için bazı önlemler (2)

Yayın Tarihi: 01/09/12 10:28
okuma süresi: 11 dak.
A- A A+
"Sosyo-Ekonomik Kalkınmamız İçin Bazı Önlemler" başlıklı geçtiğimiz haftaki yazımda, gerek tüm sektörlerin gerekse sivil toplum örgütlerinin KKTC ekonomisinin kötü durumda olduğu ve her geçen gün daha da kötüye gittiği konusunda tamamen hemfikir olduklarını belirtmiştim. KKTC'nin bu olumsuz durumdan bir an önce kurtulması için hükümetin gerekli önlemleri almasının ve bu konudaki yasal düzenlemeleri yapmasının gerekli olduğunu vurgulayarak bu önlemleri ekonomik önlemler, mali önlemler ve rekabet edebilirlik başlıkları altında özetlemeye çalışmıştım.


Elbette ki bu önlemlere ilâveten daha birçok sosyo-ekonomik düzenlemenin yapılması gerekir. Hükümet üç yıldan beridir iktidarda bulunmasına rağmen maalesef bu konularda somut, etkin ve güvenilir mali ve ekonomik düzenlemeler yapmamıştır. Yapılan sadece yandaş istihdamlar, fuzuli lüks harcamalar suretiyle siyasi rant yatırımı yaparak bütçeye daha da mali yükümlülükler getirilmiş ve kurumsal hizmetlerin daha da hantal duruma gelmesine katkıda bulunmak olmuştur. Diğer bir anlatımla, hükümet halkın refahını artıracak ve hayatını kolaylaştıracak hiçbir icraat yapılmamış sadece koltuklara ve kişisel tatminlere yönelik icraatlar yapmıştır.


Tüm sektörler ile sivil toplum örgütlerinin ve en önemlisi halkımızın KKTC ekonomisinin kötüye gittiği ve halkın refah durumunun zayıflamaya devam ettiği konusunda hemfikir olduğu konuda hükümet edenlerin hala daha bunun tersini iddia edip ülkenin sosyo-ekonomisinin iyiye gittiği hususunda ısrarlı olmak gerçekleri görmemezliktir. Gerçekleri görmeyen siyasiler gerekli önlemleri alamadıkları gibi ayni hayali görmeye de devam ederler ki bu da ciddiyetlerini ve güvenirliklerini kaybetmelerine neden olur.


Mazeret olarak Rum tarafının kötü durumdaki ekonomisini örnek göstererek "halimize şükretmemizi" söyleyenler ise sadece kendilerini aldatmakta olup KKTC ekonomisini düzeltmek için ellerinde hiçbir plân, program, vizyon, yetenek ve cesaret kalmadığını açıkça göstermektedir.


Bu duruma rağmen daha önceleri çeşitli nedenlerle belirtmiş olduğum görüş ve önerilerimi belki biraz yararı dokunur ümidiyle işletmelere, esnaf ve zanaatkârlara, serbest meslek sahiplerine ve diğer ekonomik aktörlere ekonomik faaliyetlerinde biraz katkıda bulunmak amacıyla aşağıdaki bazı önemli hususları özet olarak bir kez daha ilgililere ve yetkililere hatırlatmayı uygun mütalâa ettim.


(4) Vergisel Bazı Düzenlemeler:


(a) Şirketlerde, Kurumlar Vergisi ödendikten sonra geriye kalan dağıtılmayan kurum kazancı üzerinden stopaj yöntemiyle temettü vergisi olarak ödenen gelir vergisinden sonra bu kazancın şirket ortaklarına dağıtılması durumunda ikinci bir defa ortakların diğer kazançları ile birleştirilerek yüksek gelir vergisi oranları ile tekrar vergilendirilmesinden vazgeçilmesi için acilen yasal değişiklik yapılmalıdır;


(b) Demirbaş alımları veya çeşitli yatırımlar dolayısıyla şirketlerin, esnaf ve zanaatkârların, serbest meslek sahipleri ile tarımsal işletmelerin demirbaş eşya ve/veya yatırım malı satın alma anında ödedikleri KDV'nin üç yılda indirim konusu yapılması yerine dolaylı finansman kaynağı sağlanması için bir defada indirim konusu yapılmasına olanak verilmelidir;


(c) Vergi verme kültürünün sadece reklâmlarla, sloganlarla ve duyurularla değil vatandaşın ödediği vergilerin fiilen kendisine ulaşım, sağlık, eğitim v.b. hizmet olarak döndüğünü inandıracak fiili icraatlarla kanıtlanması için önlemler alınmalıdır.


(d) Gelir Vergisi Yasasındaki çeşitli giderlerin indirim konusu yapılması için sadece Fatura ve Perakende Satış Fişi ile yapılan harcamaların gider konusu yapılmasına ilaveten işletme amaçları için resmi Yazar Kasa Fişleri ile gerçekleştirilen mal ve hizmet alımları için yapılan harcamalarının da brüt gelirlerden gider konusu yapılmasına olanak sağlanmalıdır;


(e) Safi kazanç esası üzerinden tarh ve tahakkuk eden Kurumlar Vergisi ile Gelir Vergisi oranlarına paralellik getirilmesi için gerçek kişilerin gelir vergisi oranlarının sayısı azaltılmalı ve matrah dilimleri genişletilmek suretiyle kayıtdışı ekonominin asgariye indirilmesi için vergi yükü azaltılmalıdır. Diğer bir anlatımla "az kâr çok ciro" ilkesi uygulanmalıdır.


(f) Düşük KDV oranları ile yapılan mal ve hizmet teslimleri dolayısıyla ve her ay sürekli artış gösteren ancak ekonomik faaliyetin gereği, telâfisi (indirimi) mümkün olmayan "Devreden KDV" miktarları ile yıl içinde stopaj yöntemiyle tahsil edilen ve yılsonunda mahsup edilemeyen gelir vergisi alacak bakiyelerinin işletmeler üzerindeki mali yükünün giderilmesi için belli dönemler itibariyle ilgili işletmelere iadesinin, başka vergi borçlarına veya sosyal güvenlik fonları yükümlülüklerine mahsup edilmesi veya gider yazılması suretiyle giderilmesi sağlanmalıdır.


(g) Kaçakçılığı teşvik etmeyecek şekilde lüks mal ve hizmetlerin vergi oranları yükseltilmeli ve ivazsız kazançlar vergi kapsamına alınmalıdır.


(5) Vergi Hukuku, Yönetimi ve Uygulamaları Çağdaşlaştırılmalıdır:


(a) Vergi hukuku, basit, pratik ve herkesin kolayca anlayabileceği en düşük maliyetle uygulanabilecek bir şekilde düzenlenmeli, halkımızın vergi yükümlülüklerini kolayca yerine getirebilmeleri için gerekli iletişim sistemlerinden yararlandırılması ve bu yapıldıktan sonra vergiden kaçanlara ağır cezalar getirilmelidir. Unutulmamalıdır ki sözkonusu düzenlemeler yapılmadığı ve gerekli önlemler alınmadığı sürece KKTC ekonomisi daha da daralacak ve hoş olmayan durumlar meydana gelecektir. O zaman da çok geç olacaktır.


(b) Çok sık değiştirilen vergi hukuku ve uygulamalarına son verilmelidir. Dolayısıyla yapılan vergi hukuku düzenlemelerinin ekonomiye güven verecek şekilde uzun vadeli yürürlükte kalmasına özen gösterilmelidir.


(c) Vergi hukukundan bahsedildiği zaman bütün haksızlıkları önleyecek, Devletin vergi alma yetkisini güçlendirecek, vergi yükümlüsü haklarının korumasını sağlayacak, uluslararası ve özellikle de her gün siyasilerimizin dilinden düşürmediği AB normları ile ilgili yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Örneğin, tüm ülkelerin vergi hukuklarında mevcut olan re'sen vergi tarhiyatına karşın "Bağımsız Takdir Komisyonları" oluşturulmalıdır. Ayrıca yükümlülerin haksız vergilendirmelere ilişkin haklarını korumak için mahkeme gibi görev yapan "Bağımsız Vergi İtiraz Komisyonu" veya komisyonlarının oluşumu için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Hatta, İngiltere'de ve bazı bazı ülkelerde Genel Vergi Komisyonları (General Tax Commissioners) ve Vergi İhtisas Komisyonları (Special Tax Commissioners) yasa ile oluşturulmalıdır. Benzeri bir kurum (Tax Tribunal) Güney Kıbrıs Rum Yönetiminde de vardır. Bu tür bağımsız kurumların mevcudiyeti Vergi İdaresinin iki dudak arasındaki uygulamalarını frenlemekte ayrıca vergi yükümlülerine güven ve adaletin tecellisini sağlamaktadır.


(d) Hükümet icraatları ve ekonomik faaliyetler, iktisadi rekabeti bozmayacak şekilde, adalet ilkelerine azami özen gösterilerek uygulanması için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.


(e) Kamu mal ve haklarının istismar edilmesinin veya zimmete geçirilmesinin önlenmesi için her kurumda "dahili denetim" (internal audit) müessesesinin süratle kurulması için yasal düzenleme yapılmalı ve etkili cezalar getirilmelidir. Keza bağımsız denetim mekanizmalarına da etkinlik ve bağımsızlık sağlanmalıdır.
Bu görüş ile önerileri defalarca ve çeşitli vasıtalarla açıklamaya çalışmama rağmen Sn. Maliye Bakanı vergi kaybı korkusu düşüncesiyle olacak ki sosyo-ekonomik konularda cesur kararlar alamamaktadır. Hâlbuki hükümet yapacağı plan, program ve gerekli yasal düzenlemelerle bu korkuyu artık atmalıdır. Ancak, bu konuda pek ümitli değilim. Bırakın ekonomiyi düzlüğe çıkaracak düzenlemeleri yapmayı, 92 günlük Meclis tatili ve kurultay komasında bulunan hükümet ülkenin acil çözüm bekleyen diğer sorunları için bile ciddi ve kalıcı çözümler üretmemektedir. Şayet, bu korkaklık bütçeye heryıl katkı yapan TC makamlarından kaynaklanıyorsa, o zaman yukarıda açıklamaya çalıştığım önerilerimin, hatta daha fazlasının ve daha kapsamlısının yıllar önce kendi ülkelerinde gerçekleştirilmiş olduğu hatırlatılmalı ve ısrarcı olunmalıdır ki böyle bir durumun olmadığını zannediyorum.


Elbetteki, gerek geçen haftaki gerekse bu günkü yazımda belirtmiş olduğum görüş ve önerilerin KKTC'nin tüm ekonomik sorunlarını çözemez ancak hiç olmasa bir tür "can suyu" olarak kabul edilerek yürürlüğe konmalıdır.


Özetle, hepimiz KKTC gemisinin içindeyiz ve bu gemiyi siyasal v.s. kişisel amaçlar uğruna batırmayı göze alma yerine hükümet bunun güvenlik içinde yüzdürülmesi için var gücüyle ve eşitlik ilkesine dayalı özverilerle çalışmalıdır. Öyleyse, yukarıda özetlemeye çalıştığım asgari öneriler doğrultusunda işletmeleri ve tüketiciyi tarafsız ve adaletli bir şekilde vakit geçirmeden kollayıp, koruyacak ve teşvik edecek mevzuatlar yürürlüğe geçirilmelidir. Bunun gerçekleşmesi için hükümet edenler israftan ve gündemde kalmak için her türlü "showdan" tamamen kaçınmaları ve halka yararlı olacak plan ve programları yürürlüğe koymak için her Bakanın üstlenmiş olduğu sorumlulukları yerine getirmek için özveriyle çalışmak suretiyle mesailerinin tümünü halkın refahına ve ülkenin ekonomik kalkınmasına harcamalıdır. Bunu yapmayacaklarsa, Bakanlık görevini kabul etmemeleri ve bu görevleri yapacak olanlara bırakmalıdırlar. Ekonomik fedakârlık gerekecekse buna ülkeyi yöneten siyasilerden başlanmalıdır.


Halkımız, hükümet edenleri KKTC halkına hizmet etmeleri ve onların refah seviyesini yükseltmeleri için seçmiştir. Yoksa devlet olanaklarını kullanarak mesailerinin yarıdan fazlasını yurtdışı seyahatlerde, yeme-içmelerde, berber, kebapçı, butik v.b. işyerleri açılış törenlerinde, düğün, sünnet ve cenazelerde boy gösterip medya kuşu olmaları için seçmemiştir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.