Mali ve idari denetim gerekliliği

Yayın Tarihi: 22/10/12 07:00
okuma süresi: 10 dak.
A- A A+
Çağdaş ekonomilerin temelinin gelir-gider, tüm borç-alacak nitelikli faaliyetler ile tüm ekonomik kıymetlere ilişkin işlemlerin muhasebe kayıtlarına doğru ve mevzuata uygun olarak yansıtılması prensibine dayandırılmış olduğu tüm kesimlerce bilinmektedir.

Gerek resmi kurumlar gerekse işletmeler ile tüketici konumunda bulunan kişiler, ilgili kurumun sunduğu mal ve hizmetler hakkındaki kararlarına esas oluşturulan bilgilerin eksiksiz ve hatasız olmasını istemektedir. Bu nedenle, başta devlet olmak üzere gerek Devletin ve resmi kurumların, gerekse işletmeler ile tüketicilerin yaptıkları tüm işlemlerin en gerçekçi şekilde kayıt altında tutmaları çok önemlidir.

Hangi resmi kurum ve işletme olursa olsun gerekli kayıtları güncel ve en gerçekçi şekilde tutmayanların verecekleri kararlardan yarar veya verim beklenmesi mümkün değildir. Maalesef, birçok işletmeler ile kamu kurum ve kuruluşlarının gerektiği biçimde güncel muhasebe kayıtları tutmadıkları veya tutmakla beraber zaman zaman doğru kayıt yapmadıkları gözlemlenmektedir. Uygunluk, açıklık veya doğruluk kriterlerine uymayan işlemler aşağıdaki iki nedenden kaynaklanmaktadır.

Birinci neden, bazen işlemin bir hata sonucu rakamsal veya hesap türü bakımından veya gerekli açıklık yapılmadan hatalı olarak kayıtlanmasıdır. Bu hatanın masum tarafı olabilmekle birlikte hiç şüphesiz bu arzu edilen bir durum değildir. Ancak bu durumun süreklilik kazanması veya sıklıkla tekrarlanmasını kabul etmek mümkün değildir. İkinci neden ise, işlemlerin bilerek, plânlayarak, belli bir önçalışma yaparak ve özellikle bir takım çıkar sağlamak amacına yönelik olarak onaylanmamış, uydurma veya içeriği tahrif edilmiş veya gerçek dışı belge düzenlemek veya kabul etmek suretiyle yasal mevzuata ve muhasebe kurallarına aykırı biçimde kayıtlara işlenmesidir. Vergi hukukunda bu tür işlemler " hileli vergi suçu işlemek" veya "hileli vergi suçuna iştirak" olarak tanımlanmakta ve parasal vergi cezalarına ilaveten hapislikle yargılanmak üzere ceza mahkemelerine sevkedilmeleri de öngörülmektedir.

Kasıtlı veya kasıtsız hatalı işlemler daima kendi mağdurunu yaratır. Mağdur, devlet, kamu kurumu ve dolayısıyla halk veya müşteri ya da rakip işletme olmaktadır. Hatalı işlemlerde, hatanın taraflardan herhangi biri olan gerek mağdur, gerekse hata yapan veya denetim yapan tarafından saptanması durumunda bu hatanın düzeltilmesi sağlanmalı ve tekrarının önlenmesi için gerekli etkin önlemler alınmalıdır. Bu nedenle, ister kamu sektöründe, isterse özel sektör ve sivil toplum örgütlerinde olsun sürekli iç denetime ihtiyaç vardır. Bu tür denetimler, Sayıştayın, Vergi Dairesinin ve diğer kurumların yapabilecekleri denetimlerden ayrı yürütülmelidir.

Kasıtlı, yani hileli kayıt işlemleri ancak etkin bir denetim ile ortaya çıkmaktadır. Bunun nedeni ise bu hileli işlemleri yapanlar, yaptıkları düzenlemelerin ilgili mağdurlar veya denetçiler tarafından saptanamaması için çeşitli yöntemler kullanmak suretiyle hilelerini kamufle etmeye çalışmış olmalarıdır. Diğer bir anlatımla, "minareyi çalacak olanlar kılıfını da hazırlamışlardır". Bu tür işlemler "nitelikli suç" olarak da tanımlanmakta olup bunların saptanabilmesi için gerekli denetim tekniği bilgisine ve tecrübesine sahip yetenekli personelden oluşan ekiplerin denetim fonksiyonları ihtiyaç haline gelmekte, hatta kaçınılmaz olmaktadır.

Denetim fonksiyonu, ister bağımsız denetim yetkisine sahip kişiler, isterse devlette görevli veya atanan kişiler tarafından yapılsın, en önemli unsur denetim işlemlerini yapacak olanların belli bir eğitim düzeyine ve daha da önemlisi etkin denetim deneyimine sahip olmaları kaçınılmaz bir zorunluluktur. Denetim tekniği iyi kavranmadığı, ilgili kişilerin en etkin eğitimlerden geçirilmediği ve gerekli tecrübeye sahip olmadıkları takdirde denetim çeşitli olumsuz sonuçları da beraberinde getirmektedir.

Özetlemek gerekirse, denetimin amacı, objektif ve etkin işlemler vasıtasıyla hatalı veya hileli işlemin ortaya çıkarılması yönünde olmalı, sadece belgenin kayıtlara uygunluğunun onaylanması veya kontrol edilmesiyle yetinilmemeli, gerçeğe ve mevzuata uygunluğu dikkate alınmalıdır. Ayrıca, bu işlemleri yapan denetçi prensip sahibi, mesleğine saygılı, cesur, bulgularını en gerçekçi şekilde değerlendirilip açıklıkla raporlamalıdır. Çerçevesi ve amacı çok iyi bir şekilde belirlenmemiş ve planlanmamış bir denetimden azami yarar beklemek mümkün değildir. İster bağımsız denetim yetkisine sahip kişilerin, isterse devlet tarafından görevlendirilen veya atanan denetçilerin yukarıda belirtilen özelliklere sahip olmaları ve denetimlerin belirtilen ilkeler kapsamında yapılması için gerekli düzenlemelerin ve buna göre görevlendirmelerin yapılmasında yetkililer tarafından azami özen gösterilmelidir. Aksi takdirde, yapılacak denetimler sadece gösterişten öte bir yarar sağlaması mümkün olamaz ve adalet ilkeleri gerçekleşmez. Diğer bir anlatımla, Kıbrıs Türk Hava Yollarında olduğu gibi her yolsuzluk yapanın yanına kar kalır.

Gelelim denetimin KKTC'deki durumuna. Zaten her bakımdan bozuk, sistemsiz ve hantal olan kamu hizmetleri bir de etkin ve sürekli denetim dışı bırakılırsa durum KTHY'nin akıbeti gibi olur. Nitekim, kamuya ait işletmeler veya iştirak ettiği kurumların zararlarının artması yanında son yıllarda zimmete para geçirme, haksız çıkar sağlama gibi eylemlerin de her geçen gün arttığını ancak hükümetin bu kurumlarda bile her hangi bir önlem almadığını üzülerek görmekteyiz. Hükümetin almayı öngördüğü önlem bunları elden çıkarmak için yöntemler aramaktır. Ay geçmiyor ki bir kamu kurum ve kuruluşunda bir yolsuzlukla karşılaşılmasın. Kamu disiplini veya bütçe disiplini sadece personelin mesai saatlerine uyup uyulmadığının veya halk yararına olan eğitim ve sağlık hizmetleri gibi zorunlu giderleri kısmakla sağlanamaz. Performans ölçümü veya bütçe disiplini için mali ve idari amaçlı denetimler de gereklidir. Her denetimin kendine özgü teknik ve yöntemleri ile özellikleri vardır ve buna azami dikkat gösterilmelidir.

Acaba bunları isteyen iktidar mensubu siyasetçiler var mı? Bu tartışmaya açık bir konudur, çünkü denetime tabi tutulacak olanın veya olanların kendilerine gelecek seçimlerde oy vermeyebilirler. İster kamu sektörü, ister özel sektör veya sivil toplum örgütleri olsun, her zaman denetimin öneminden söz edenler bu denetimin fiiliyata geçirilmesinden pek, hatta hiç hoşlanmazlar.

Başka ülkelerde devlet ve kamu kuruluşları ile özel sektör işletmelerinde sadece dış denetim yapılmamakta, sürekli görev yapan iç denetim organları da mevcut olup denetim sonuçları hakkında yönetime mali ve idari bulgular konularında sürekli dönemsel raporlar sunmaktadırlar. KKTC'de kaç tane denetim kurumu varsa hepsinin şikâyeti ya kadro eksikliği ya da lojistik veya yasal düzenleme eksikliğinden bahsedildiğini görmekteyiz. Bu konular tüm gelmiş geçmiş hükümetlerde görev almış olan siyasiler ile en yetkili makamlar tarafından yıllarca ve sürekli dile getirilmiş olunmasına rağmen hiçbirine çözüm getirilmemiş, diğer konular gibi "cek-caklarla" geçiştirilmiştir.

Önemli olan, niyet ve kararlılıktır. Bu özellikleri ne geçmişteki, ne de bugünkü hükümette görmek mümkün değildir. Uygulanan yegâne yöntem hiçbir kritere dayanmayan, sınavsız veya göstermelik kahve sohbetli mülâkatlarla siyasi rant uğruna devlete memur ve işçi istihdam etmektir. Bu kişilerin yetkilerinin, görev ve sorumluluklarının ne olduğu hiçbir yasada belirtilmediği için bunların yapacakları suiistimallere ilişkin müeyyidelerin ne olduğu da tartışma konusudur. Bunların bilerek veya bilmeyerek yapacakları muhtemel hatalardan veya neden olacakları zararlardan kim sorumlu olacaktır? Gördüğüm kadarıyla çeşitli denetim kurumları arasında örneğin görev ve sorumluluğunu en etkin ve ciddi bakımdan yerine getiren kurum, KKTC Merkez Bankası Denetleme Şubesi'dir. Neden mi? Çünkü bu, kurumun en üst hiyerarşik yetkilisinin kararlılığı, siyasal popülizimden ve çıkardan uzak ciddi davranışları ile ilgilidir.

Ne demiş büyüklerimiz, "Menfaate Dayanan Sistem, Sistem Değildir." Canla, kanla ve binbir fedakârlıklarla kurmuş olduğunuz devletimizin içine sürüklendiği durum maalesef budur.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.