Fatura verme - alma zorunluluğu ve nedenleri - 2 -

Yayın Tarihi: 24/12/12 07:00
okuma süresi: 10 dak.
A- A A+
Geçen haftaki yazımda fatura verme ve alma zorunluluğu hakkında yürürlükteki yasalara ilişkin bilgiler verme yanında bu zorunluluğu yerine getirmeyenlere uygulanacak ceza kuralları ile fatura almanın özellikle mal ve hizmet alanlarını, garanti koşulları da dâhil, her türlü borç alacak veya hak ihlalleri dolayısıyla meydana gelen ihtilafların çözümünden ve bir kanıt oluşturduğu gerçeğini vurgulamıştım.

Keza, KDV Yasası'nın uygulamaya girmesi ile belge düzenine yazar kasa kullanma zorunluluğu ise bunlara ilişkin özel kuralların ve cezaların getirilmesine rağmen bugüne kadar çeşitli nedenlerle fatura ve benzeri belge verme-alma konusunda beklenen etkinliğin sağlanamadığını ifade etmiştim.

Gerek Vergi Usul Yasası'nın ilgili kuralları gerekse KDV Yasası ile yürürlüğe girmiş olan çeşitli kurallar belge düzenine, belge alma ve verme işlemlerine yönelik getirmiş olduğu zorunluluklarla kayıtdışı işlemlerin azaltılması amaçlanmıştır. Bu nedenle de vergi hukukumuzda "fatura" zorunluluğuna ilişkin mevzuattaki terminoloji "fatura ve benzeri belge" olarak düzenlenmiştir. Diğer bir anlatımla "fatura ve benzeri belge" terminolojisi, 15 no'lu KDV tebliğinde yeralan belgeler arasında "faturadan" başka "Perakente Satış Fişi", "Gider Pusulası", "Serbest Meslek Makbuzu", "Sigorta Poliçeleri" ve daha 20 tane değişik belge türü mevcuttur. Bu belgelerin her biri fatura gibi resmi belge kapsamında olup verilmemesi ve alınmaması da karşılıklı suç teşkil etmekte ve cezaya tabi tutulmaktadır.

Yukarıdaki yasal dayanaklardan ve açıklamalardan da görüleceği gibi faturanın ve benzeri resmi belgelerin düzenlenmesinin ve alınmasının yasal bakımdan çok önemli bir yerinin bulunduğu kuşkusuzdur. Bu zorunluluk sadece vergi kaydının giderilmesi bakımından değil, ayni zamanda satıcı ile alıcı arasındaki borç-alacak, teslimat, garantili mal ve hizmet kalitesi alma haklarına ilişkin meydana gelecek ihtilafların çözümünde de önemli kanıt sağlamaya yöneliktir. Bu nedenle, uzun süredir uygulamada karşılaşılan hata ve eksikliklerin giderilmesi ve fatura ile benzeri belgelerin vergilendirmedeki etkinliğinin sağlanabilmesi amacıyla, bir yandan belirleyici yasal düzenlemeler yapılmazken bu zorunluluğun denetlenmesine ilişkin uygulamalar da her geçen gün etkinliğini kaybetmekte, daha doğru kaybettirilmektedir.

Bunun başlıca nedenleri arasında, her gün geçici statüde istihdam edilenlerin sayılarının artırılmasına rağmen bunların herhangi bir yetenek sınavına tabi tutulmamaları denetim yapabilecek düzeyde mesleki bilgi, yetki, statü ve eğitimden yoksun olmaları, mal ve hizmet alanlara Vergi İadesi uygulamasının iptal edilmesi, Maliye Bakanlığının vergi yükümlüleriyle olan işlemlerde adil davranmaması, vergi uygulamalarının hala daha 40 yıllık kurallara dayalı olarak sürdürülmesi işletmeler ile diğer ekonomik aktörlerin ve halkın sosyo-ekonomik geleceklerinden emin olmamaları, hükümetin söyledikleri ile icraatlarının birbiri ile örtüşmediği, yani doğruyu söylememeleri dolayısıyla hükümete olan güvensizliktir. Bu gerçekler ışığında yatırımlarını bilemeyen her sınıf ekonomik aktörlerden yatırım yapmaları ve geleceğe inanç ve umutla bakmaları nasıl beklenebilir?

Kendini hala daha güncel ve çağdaş uygulamalara ilişkin yasal düzenlemeler yapmaya yönlendiremeyen bir Maliye Bakanının işletmelerden, esnaf ve zanaatkârlar ile çiftçilerden ve tüketici pozisyonundaki halktan her türlü ekonomik faaliyetlerde "fatura ve benzeri belge verme ve alma" zorunluluğuna uymalarını beklemek mümkün değildir.

Şayet Maliye Bakanı vergiye ilişkin bu ve diğer konularda etkin düzenlemeler yapmayı gerçekten düşünüyorsa muhasebenin temelini oluşturan belge düzeni ile ilgili zorunlulukların etkinleştirilmesi için, yukarıda belirtmiş olduğum nedenleri de gözönünde bulundurarak gerekli yasal düzenlemeleri ve yetenekli personel yetiştirmesi ile KKTC'nin gerçeklerini de dikkate alarak eş zamanlı yürürlüğe geçirilmesini sağlamalıdır. Sadece bütçeye gelir getirecek düzenlemelerden ve yıllardır yapılacağından söz edilen ancak yapılamayan kamu reformlarından medet ummak boşunadır.

Gelelim başta Bakanlar olmak üzere tüm siyasilerin, basın mensuplarının ve KKTC'nin tüm sivil toplum örgütleri ile devlet, kamu kurum ve kuruluşlarında her düzeyde çalışanların Vergi Dairesine yardımcı olmak amacıyla vergi kaçağına engel olan fatura ve benzeri belge alma ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirip getirmediklerinin durumuna. Özellikle devletten maaş alan bu kişiler ile diğer vatandaşlar acaba satın aldıkları mal ve hizmetler karşılığında yapmış oldukları ödemeler için yasal bir zorunluluk olan fatura ve benzeri belge alıyorlar mı? Yoksa ödemiş oldukları bedellerin kayıtdışı kalmasına yardımcı mı oluyorlar? Bugünkü durumda sözkonusu kişilerin maalesef bu yükümlülüklerini yerine getirdiklerini iddia etmek mümkün değildir.

Yukarıda belirttiğim ve daha sayamadığım birçok kişiler ile işletmeler vergi kaybının önlenmesi için Vergi Dairesine yardımcı olmak amacıyla her türlü mal ve hizmet alımlarında yasal bakımdan zorunlu olan fatura ve benzeri belge alma yükümlülüğünü veya en azından vatandaşlık görevini yerine getirmediklerini görmek üzücüdür. Para cezasına çarptırılmaları olasılığına rağmen bu kişiler belge alma zorunluluğunu yerine getirmemekle vergi kaybına neden olduklarını hiç düşündüler mi? Bu durumun gerçekten araştırılması gerekir. Ancak, herşeyden önce şunu söyleyebilirim ki bu konudaki nedenlerden bir tanesi hükümete olan güvensizliktir.

Kim ne vergi ödedi? Gerektiği gibi vergi toplanamıyor veya vergi kaçağı büyüyor diye sürekli eleştiri yapan başta siyasiler ve üstdüzey kamu görevlileri olmak üzere çeşitli kesimler acaba vergi kaybının azaltılması yönünde önlemler alınması hususunda yasal zorunluluklarını belge almak suretiyle yerine getirdiler veya getiriyorlar mı? Elbette ki bu yükümlülüklerin yerine getirilmesi vergi kaybı için kesin çözüm değil ancak etkin bir önlemdir. Vergi kayıplarının önlenmesi Vergi Dairesi personelinin yapacağı bilimsel teknik uygulamalar ve çağdaş normlardaki yasal düzenlemeler ile etkin denetim ve/veya incelemelerle mümkündür. Bugünkü yasalarla ve eğitimsiz personel ile hukuksal yapısıyla Vergi Dairesinin adaletli vergi toplanmasını başarması mümkün değildir.

Kamu maliyesinin etkinliği yılların popülist uygulamaları dolayısıyla bozulmuştur. Zaten adı ne olursa olsun, 1980'li yıllardan beri T.C. ile imzalanan ekonomik protokollerin içerikleri gelmiş geçmiş ve bugünkü hükümetler tarafından gerektiği gibi yerine getirilmiş olsaydı KKTC bugünkü ekonomik çıkmaz içerisine bu kadar sürüklenmezdi.

Ekonomik Programı kimin yapıp yapmadığı çekişmelerini bir yana bırakarak T.C. ile imzalanan 2013-2015 "Sürdürülebilir Ekonomiye Geçiş Programı" içeriğinin özeti şudur. "KKTC hükümetleri imza koydukları taahhütlere tam olarak uymamışlardır". Bu görüşü en iyi destekleyen kaynaklardan bir tanesi de T.C. Yardım Heyeti Başbakanlığının yayımlamış olduğu 2011 yılı Faaliyet Raporunun içeriğindeki ifadeler ve bilgilerdir.

Bakanlar her ne hal ise hala daha pembe tablolar sunmada ve gerçekleri görmemede ısrar edip "mali disiplinin" sağlandığından söz etmektedirler. Bir kez daha vurgulayım "mali disiplinin" iki temel göstergesi vardır. Biri "bütçe açığının azalması", diğerinin ise "kamu borç stokunun" düşmesidir. Bu göstergelerden hangisi azalma veya düşüş göstermiştir. Rakamlarla oynama bile buna yeterli değildir.

Bütçeler, sadece devletlerin değil her statüdeki kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütlerinin de düzenlemeleri gerekli olan çağdaş bir zorunluluk olup bütçeler hazırlanırken sağlam verilere ve ulaşılması amaçlanan hedeflerin gerçekçi olunmasına dikkat edilmesine özen gösterilmelidir. Öteyandan, bütçenin öngördüğü esas ve kıstaslara bağlı kalınması zorunluluğu yönetimlerin en doğal ve uluslararası değişmez ilkelerindendir. Bunlar ancak gerçekleştiği ve tasarrufa uyulduğu sürece başarılı sonuçlar alınır. Başarılı sonuçlar da ancak ciddiyet ve yasal kurallara bağlı kalmak suretiyle elde edilir. Bu uygulamanın devlet ile birçok kamu kurum ve kuruluşlarında yapıldığını söylemek mümkün değildir.

Özetle, fatura ve benzeri belge verme ve alma zorunluluklarına önem verilmesi gerekli görülürken hükümet de yukarıda belirtmiş olduğum gerçeklere ve ilkelere de uymasının zorunluluklarını da yerine getirmelidir.

Özellikle de Sn. Maliye Bakanının çok sık kullandığı "mali disiplin" gerektiği gibi etkin olmuş olsa idi devletin bugünkü toplam borç stok miktarı 9,692,000,000 TL'na çıkmaz, ülkemizden yurtdışına yapılan ihracat da ilk dokuz aylık sürede %5.1'e düşmezdi. Beklentim hükümet edenlerin artık pembe gözlükleri çıkarmaları, gösteriş amaçlı gereksiz uğraşlardan vazgeçmeleri, gerçeklere dayalı ve KKTC gerçekleri dikkate alınarak bir an evvel planlı ve programlı icraatlara başlamalıdırlar, aksi takdirde kendilerini kimse kurtaramayacaktır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.