Sivil toplum örgütleri de bağımsız denetim kapsamına alınmalıdır (2)

Yayın Tarihi: 08/04/13 07:00
okuma süresi: 10 dak.
A- A A+
Geçen haftaki yazımda sivil toplum örgütlerinin mali faaliyetlerinin bağımsız denetim yetkisine tabi kişi veya firmalar tarafından her yıl denetlenmesinin ve sonuçlarının genel kurul üyeleri ile örgütün tescilini yapan ilgili kamu kurumuna rapor edilmesinin her bakımdan yararlı olacağını belirtmeye başlamıştım. Bu tür uygulamaların hesap verebilirlik ve şeffaflık ilkesi bakımından gerekli bir uygulama olduğunu ifade ederek kişisel çıkar amaçlı istismarların da bu yöntemle önleneceği, dolayısıyla da gerek üyelerinin gerekse de toplumun o sivil toplum örgütüne olan güven duygusunun da artmasında etkin bir unsur olacağını belirtmiştim. Aksine durum karşısında ise, ilgili örgüt üyelerinin yönetim kurulunun faaliyetlerini onaylamamaları için bir veri oluşturacağını da ifade etmiştim.

Anımsatmak gerekirse hangi mevzuat altında kurulursa kurulsun, kar amacı gütmeyen, toplumsal bir amacı veya amaçları gerçekleştirmek üzere kişilerin bilgi ve mesleki becerilerini birleştirerek oluşturdukları ve devletin yetkili makamları tarafından faaliyet göstermek için tescil edilen toplulukların tümüne "Sivil Toplum Örgütü" denmektedir.

Ülkemizdeki sivil toplum örgütü olarak tanımlanan topluluklar kapsamında vakıflar, sendikalar, dernekler, birlikler, cemiyetler, kulüpler, meslek odaları, federasyonlar ile Şirketler Yasası uyarınca "kar amacı gütmeyen kuruluş" statüsündeki şirketler girmektedirler.

Maalesef bugüne kadar gelmiş geçmiş tüm iktidarlar, sivil toplum örgütleri için gerek mali, gerekse idari konularda düzenleyici ve denetleyici etkin kuralları yürürlüğe koyamamışlardır. Bunun aksine, bu örgütlerin Tüzüklerine veya Kuruluş Sözleşmelerine "hesap tutarlar" veya "gelir-gider kaydı tutarlar" gibi basit ve yoruma açık ifadeler dışında herhangi somut kurallar koymamışlardır. Bu durum her bakımdan sakıncalı ve istismara açıktır.

Mali istismarların önlenmesi için nasıl ki Vergi Usul Yasası ve KDV Yasası kuralları ile fatura, makbuz, v.b. belgelerin kullanılmadan önce onay zorunluluğu ile muhasebe işlemlerine kayıt düzeni getirilmiş ve bu belgelerin saklanma süresine ilişkin süre öngörülmüş ise, ayni kuralların Sivil Toplum Örgütleri'nin mali uygulamaları için de benzeri kuralların getirilmesi gerekmektedir. Kar amacı güden ekonomik faaliyette bulunmamaları veya tescil statüleri dolayısıyla gelir ve kurumlar vergisinden muaf tutulmuş olan bu örgütlerin adı edilen yasalara ve yükümlülüklere uymayacakları anlamına kesinlikle gelmemelidir.

Öteyandan, bu örgütlerin her türlü mal ve hizmetler alımları için yaptıkları harcamaların karşılığı acaba onaylı fatura, makbuz, v.b. belgelere dayanıyor mu? Belgesiz mal ve hizmet alımları için Vergi Sorumlu sıfatı ile vergi ödevlerini yerine getiriyorlar mı? Tahsil ettikleri her türlü gelirlere karşılık usulüne ve içeriğine uygun düzenlenmiş makbuz veriyorlar mı? Satın aldıkları veya hibe olarak kabul ettikleri taşınır ve taşınmaz malların envanterini tutuyorlar mı? Borç ve alacaklar ile diğer yükümlülükleri için muhasebe kayıtlarında karşılık ayırma işlemleri yapıyorlar mı? Bir işletmenin, kurumun veya örgütün amacı ve statüsü ne olursa olsun, bilanço denen mali tablo, (yani belli bir tarih itibarıyla mal varlığını, borç ve alacaklarını, gelir veya gider fazlalığını ve taahhütlerini gösteren mali tablo) maalesef birçok sivil toplum örgütleri tarafından kullanılmamaktadır.

Vergi Usul Yasası'nın 89. maddesi, Vergi Dairesine vergiye ilişkin istihbarat kaynaklarının güçlendirmesi bakımından yetkiler vermektedir. Bu nedenle herhangi bir vergi incelemesine ilişkin olarak sivil toplum örgütlerinde talep edilecek bilgi ve belgeleri vermeleri zorunlu tutmaktadır. Adı edilen Yasa'nın ilgili diğer maddeleri bu bilgileri vermeyenler için çeşitli cezalar öngörmektedir. Bugüne kadar onaylı fatura, makbuz, v.b. belge alması gereken bu örgütlerden Vergi Dairesi tarafından çapraz denetim amaçlı herhangi bir bilgi veya bilgiler talep edildi mi? Unutulmamalıdır ki vergiden muaf olmak ile hesap tutmak ayrı konular olup vergi muafiyeti hakkına sahip olmak gerektiği gibi hesap tutmamak ve/veya vergi ödevlerini yerine getirmemek için neden veya gerekçe oluşturmaz.

Sivil toplum örgütleri'nin Genel Kurulları tarafından seçilen ve genellikle mali denetim ile hiçbir ilgisi olmayan kişiler tarafından oluşturulan "Denetim Kurullarının" yapacağı denetimin geçerliliği ve güvenirliği her zaman spekülasyonlara veya tartışmalara açıktır. Seçimle veya atama ile oluşturulan ancak denetim mesleği ile ilgisi olmayan kişilerden oluşan Denetim Kurulları tarafından yapılacak denetim o örgütün ancak iç denetim amacına yönelik olabilir.

Siyasilerimiz bir yandan AB normlarından ve mevzuat uyumlaştırmalarından bahsederken öteyandan da sivil toplum örgütlerinin mali kayıtlarının amaca hizmet etmeyen en ilkel yöntemlerle yürütülmesine izin vermeleri veya bu konuda hala daha hiçbir önlem almamalarını anlamak mümkün değildir. Kaldı ki bunun sorumluluğu da büyüktür. Tüm Avrupa ülkeleri ve T.C. her türlü statüdeki sivil toplum örgütü'nün idari ve mali bakımdan denetlenebilmesi için özel mevzuat geliştirmek suretiyle bunların bağımsız denetim ve raporlama işlemlerinin yürütülmesini Yetkili Muhasip-Murakıp yetkisine veya muadili yetkiye sahip kişi ve kuruluşlara vermişlerdir. Birçok ülke bu yöntem ve kuralları uygulamaya koymak suretiyle sözkonusu örgütlerin başta üyeleri olmak üzere, halkın devlete olan güveninin artmasını sağlamıştır. Mali tabloların tek tipte düzenlenmesini gerçekleştirmek bakımından da birçok ülke yaptıkları yasal düzenlemelerle bu örgütlerin mali işlemleri için "Tek Tip Hesap Planları" yayınlamak suretiyle gerekli uygulamaları gerçekleştirmişler ve takipçisi olmuşlardır.

Sivil toplum örgütleri'nin kuruluş, tescil ve faaliyetleri ile ilgili yürürlükteki mevzuatın yetersiz olduğu gerekçesinin de kabulü mümkün değildir. Hükümetin şayet bu konuyu düzeltmeye niyeti varsa, belirtmiş olduğum bağımsız denetime ilişkin kuralların uygulamasını sağlamak amacıyla ilgili mevzuatın Bakanlar Kurulu'na Tüzükler ve Emirnameler yapma yetkilerinin verilmiş olduğu gerçeğini özellikle siyasal iktidar yetkililerinin bilgisine getirmeyi yararlı görmekteyim. Örneğin, 6/1961 sayılı T.C.M. Birlikler ve Dernekler Yasası'nın 13. maddesi böyle bir yetkiyi açıkça vermektedir. Sivil toplum örgütlerini düzenleyen diğer mevzuatta da tüzük yapma yetkisi olduğuna inanmaktayım. Bugüne kadar böylesi önemli bir konuda gelmiş geçmiş iktidarlar ve şimdiki iktidar tarafından neden gerekli düzenlemelerin yapılmadığı sorusuna gelince bunu üç anabaşlık altında cevaplayabilirim. Birincisi siyasi popülizm amacı, diğeri ise siyasi kararsızlık yani siyasi iradesizlik ve vizyonsuzluk.

Bu örgütlerin temel amacı tamamen kamu yararına faaliyet göstermek olduğu için birçok durumlarda gerek hükümet gerekse işletmeler ile yabancı diplomatik misyonların çeşitli mali hibe desteklerinden de yararlanmakta olup, hesap verme şeffaflık yükümlülükleri daha da önem kazanmaktadır. Sivil toplum örgütleri kamuya ve örgüt üyelerine en gerçekçi ve mali mevzuata uygun mali tabloların sunulması ancak bağımsız denetim yetkisine sahip kişilerin denetlemesi ve raporlaması ile mümkündür. Yapılacak yasal düzenlemelere ilişin yükümlülükleri yerine getirmeyecek örgüt yönetim Kurulu üyeleri için de cezalar öngörülmeli; yıllık tescil ücretleri güncelleştirilmeli ve Tüzüklerinde veya Kuruluş Sözleşmelerinde öngörülen diğer kuralları yerine getirmeyenlere kapatma ve kayıttan silme yaptırımları getirilmelidir.

Hükümet, şayet lütfederse, hazırlayacağı bir Dernekler Yasası içeriğinde her çağdaş ülkenin olmazsa olmazlarından olan ve tüm sivil toplum örgütleri'nin tabi olacakları mali işlemlerine ve denetimlerine ilişkin etkin kurallara yer vermeli veya bu yasanın düzenlenmesi ve yürürlüğe geçirilmesi gecikecekse yürürlükteki mevzuata istinaden bu konuda "Mali İşler", "Muhasebe Kayıt Usul ve Esasları" ile "Bağımsız Denetim" kurallarını kapsayacak bir Tüzüğü (Nizamname'nin) Bakanlar Kurulu tarafından yürürlüğe konması gerekecektir. Gerekli mali ve idari disiplinin sağlanmasının zamanı çoktan gelip ve geçmiştir. Aksi halde, şimdiki durum gerek ekonominin kayda alınması çalışmalarında, yani kayıtdışı ekonominin asgariye indirilmesinde, gerekse bazı sivil toplum örgütlerin halkın güvenini kazanmaları yönündeki uğraşlarında engel oluşturmaya devam edecektir

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.