Vergilerin gerçek maliyeti

Yayın Tarihi: 29/04/13 07:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+
Vergi maliyeti, vergi uygulaması sonucu katlanılan açık ve saklı maliyet unsurlarının tümünü ifade eder. Açık maliyet unsurları, Maliye Bakanlığının merkez ve şubelerinin bina alım, inşa, bakım-onarım maliyetleri, personel ücretleri, emeklilik, sosyal güvenlik, eğitim ve diğer harcamaları, demirbaş, araç-gereç, ısıtma aydınlatma, yolluk ile kırtasiye, tebliğ icra, posta ve benzeri giderlerdir.

Verginin saklı, yani gizli maliyeti ise, genellikle vergi yükümlüsü ve vergi sorumluları tarafından vergi adına katlanılan giderleri ile vergi harcamaları diye tanımlanan fedakârlıkları içerir. Nitekim, yükümlülerin mali müşavirlerine, vergi yargı kuruluşlarına intikal etmiş davalar dolayısıyla ödenen paralar, vergi ile ilgili faaliyetleri devam ettirmek için görevlendirdikleri personel ve araç-gereç için ödedikleri paralar ile yükümlülere sağladıkları muafiyetler v.b. hususlar teşvik ve sosyal adalet ilkeleri nedeniyle yer alır.

Ancak ülkemizde uygulanan bir vergi politikasının gizli maliyeti her zaman göz ardı edilir. Dolayısıyla da vergiler gerçek maliyet üzerinden değil, görünen maliyet üzerinden yapılır ki bununda yapıldığını pek göremeyiz.

Devletler herhangi bir vergi tarh, tahakkuk ve tahsilat mevzuatını düzenlerken özellikle bir verginin devlet bütçesine ve vergi yükümlüsüne en düşük maliyetle yansımasına azami özen göstermek durumundadırlar. Aksi takdirde, örneğin 50 TL tahsilat için 30-35 TL harcama yapılıyorsa bu uygulamanın bütçe gelirlerine ve ülke ekonomisine hiçbir yararı olmaz. Bunun başlıca nedeni yukarıda belirtmiş olduğum ve maddi bakımdan hesaplanabilecek giderlere ilaveten bir de görünmeyen giderler vardır. Bu giderler arasında personelin performansı ve üretkenliğinin durumudur. Bu nedenle, hükümet edenler ile kurum ve kuruluşları yönetenlerin buna azami dikkat etmeleri gerekir.

Öteyandan, maliyet unsurları arasında ek mesai uygulamaları da devletin vergi gelirleri maliyetini menfi yönde etkilemektedir. Ek mesai kıstaslarını kısıtlamak ise bu konuya çözüm değildir. Bu nedenlerden bir tanesi personelin kaçınılmaz nedenler hariç, her hafta veya belli zamanlarda çok sık ek mesai yapılması kamu hizmetlerinde verimsizlik ve hantallık yaratması yanında çalışanlara bir tür sistematik gelir elde etme olanağı yaratır ki bu da kartopu örneği vergi maliyetinin sürekli artmasına neden oluşturur. Diğer bir anlatımla, Maliye Bakanlığı özellikle gelir getirici Dairelerde ek mesai yaptırdığı için bütçe gelirlerini artırdığını zannederken diğer taraftan da giderlerin parasal bakımından arttığının, buna karşılık yapılan hizmet kalitesi ile miktarının ve süresinin azaldığını dikkate almamaktadır.

Ek mesai çalışmalarını düzenleyen amirler her bakımdan verimlilik ve devlete maliyetinin ne olacağını her zaman çok iyi hesaplamaları ve bu tür olumsuz bir duruma olanak vermemek için gerekli önlemleri almalıdır. Bugün için bunun uygulandığını söylemek maalesef mümkün değildir. Zaten performans ölçümü yapılmayan, liyakat ile eğitime önem verilmeyen ve kamu hizmetlerindeki istihdamları siyasi popülizm amacıyla bir araç olarak kullanan siyasal yapılarda fayda-maliyet esasında kamunun halka hizmet vermesi kesinlikle olanaksızdır.

Bu uygulama o kadar istismar edilmektedir ki ek mesai yapacak personelin saptanmasında da genellikle torpil mekanizması uygulanmaktadır. Hatta bu personel arasında hiçbir yetki ve sorumluluğu olmayan geçici memurlar ve/veya işçiler dahi ek mesai çalışmalarına dâhil edilmektedir. Sizin anlayacağınız hiçbir esas, kıstas ve sınava tabi tutulmadan istihdam edilenlere sırf ücretlerine takviye olsun diye ek mesai ismi altında kaynaklar yaratılmasına devam edilmektedir. Sonra da Maliye Bakanı başta olmak üzere hükümet yetkilileri "Bütçe Disiplininden" söz etmektedirler. Bütçe disiplini devlet parasının ve kaynaklarının en verimli ve ekonomik kullanılmasıdır. Nasıl ki bir işletme yapacağı her yatırımı ve harcamayı gerçekleştirmeden önce titizlikle hesaplamalar yapıyorsa devlet de bu konuda gerekli titizliği göstermeli ve "böyle geldi, böyle gider" düşüncesine bir an evvel son vermelidir.

T.C.-KKTC Ekonomik Protokolünde de bir kez daha yeraldığı gibi kamu reformu ne zaman yapılacaktır? Protokolde öngörülen süre zannedersem geçmiştir ve hükümetin kamu reformu yapacak kararlılığı ve cesareti yoktur. Bugüne kadar ülkemizde yeralan popülist istihdamlar ve diğer uygulamalar KKTC kamu hizmetleri kadrolarını içinden çıkılmaz bir hale dönüştürmüş olup, seçim kaybetme endişesi varolduğu sürece bu ve başka reformlar yapılamaz.

Bugün uygulanan hemen hemen bütün vergilerde maliyet olarak görünen maliyet ile gizli maliyet, yani gerçek maliyet de dikkate alındığın da maliyet miktarı çok daha yüksektir. Bu maliyet yüksekliği arttıkça devletin bütçe açıkları da artmakta, dolayısıyla da bu açığın daraltılması için de hükümet vergi, resim ve harçları daha da artırmak yoluna gitmektedir. Diğer bir anlatımla, vergi maliyetlerine bakılmaksızın yapılan uygulamaların sonucu "pire ısırdı çık yukarı" oyunundan başka bir uygulama değildir.

Yukarıda kamu maliyesinin temelini oluşturan vergi maliyeti kavramına ilişkin belirtmiş olduğum açık maliyet unsurlarına ilaveten aşağıdaki gizli unsur olarak anılan "Vergi Harcamalarının" (Tax Expenditure) da dikkate alınması çağdaş maliye ve bütçe ilkeleri bakımından gereklidir.

  1. Vergi matrahının h yapılan:

  1. İndirimler

  2. Muafiyetler

  3. İstisnalar

  1. Vazgeçilen vergi alacakları ve diğer kamu alacakları ile benzeri unsurlar.

Sözkonusu unsurlara ilişkin bütçesel herhangi bir çalışmanın KKTC'de yapıldığını söylemek mümkün değildir. Vergi literatüründe "Vergi Harcamaları" olarak tanımlanan bu unsurlar dikkate alınıp bütçede yeralmakdıktan sonra Maliye Bakanlığının, dolayısıyla da hükümetin etkin bir mali ve ekonomik planlama ile politika üretip yürütmesi olanaksızdır. Bütün çaba günü kurtarmak bu amaçla da hergün Anavatana övgüler düzenleyip alınan yardımların ne pahasına olursa olsun devamını sağlamaktır.

Nüfusunu ve ekonomik envanterini dahi tam olarak bilmeyen bir yönetimden vergi maliyeti ile vergi harcamalarını dikkate alarak çalışma yapmasını ve stratejileri hayata geçirmesini beklemek de zannedersem aşırı iyimserlik olur. Halen en basit ve ekonomik bakımdan gerekli olan hiçbir vergisel düzenlemeyi yapamayan bir Bakanlıktan bunu gerçekleştirmesi nasıl beklenebilir?

Başka Daireler için ek mesai ödeneği bulabilen ancak bir turizm cenneti olan ülkemizde turizm enformasyon ofislerinin tatil günleri için Maliye Bakanlığının ek mesai ödeneği veya başka bir çözüm bulanamamasına acaba ne demeli?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.