Kamu hizmetleri laçkalığına devam

Yayın Tarihi: 20/05/13 07:00
okuma süresi: 11 dak.
A- A A+
Gün geçmiyor ki kamu hizmetlerindeki başıboşluğa, mesleki disiplinsizlik ile bilinçsizliğe ve bir acemiliğe rastlamayalım. Sağlık, eğitim ve altyapı yol hizmetlerinin verimsiz ve kötü durumuna değinmeyeceğim; çünkü bu hizmetlerin durumu herkes tarafından yaşanarak öğrenildiği için bu durum çok iyi bilinmektedir.

Defalarca gerek görsel gerekse yazılı basında örnekler vererek eleştirmiş olduğum ancak bu hususta hiçbir önlem alınmamış olan hukuksal düzenlemeler hakkındaki basit ancak önemli hataların yapılmasına maalesef devam edilmektedir. Bilindiği gibi yasaların, tüzüklerin, tebliğlerin, yönetmeliklerin, Bakanlar Kurulu kararlarının ve diğer düzenleyici hukuki belgelerin Resmi Gazete'de yayımlanmak suretiyle halkın bilgisine getirilmesi Anayasamızın 161. maddesine istinaden yasal zorunluluktur.

Bugünkü iletişim teknolojisi dikkate alındığında KKTC Resmi Gazetesinde yayımlanan sözkonusu yasal düzenlemeler en kısa zamanda tüm dünyanın bilgisine sunulmakta ve arşivlenmektedir. En azından bu gerçeği dikkate alarak hükümet edenlerin gerek Meclis tarafından gerekse Bakanlar Kurulu ve diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan yasal düzenlemelere her bakımdan azami dikkat göstermelidir. Yapılan düzenleme veya ifade hataları belki bizler için pek önem arzetmeyebilir. Ancak, bu konuda mesleklerinde uzman olan ve özellikle yurtdışında ikamet eden yerli veya yabancıların ülkemizin bu yasal düzenlemeler ve diğer kamusal hizmetler ile mevcut bürokrasi hakkındaki gerçekleri bilmedikleri için KKTC hukuku hakkında olumsuz fikirler elde etmelerine başlıca neden oluşturmaktadır.

Mesleğim ve özel merakım dolayısıyla KKTC'deki hükümetlerin icraatlarının bir göstergesi olan her türlü yasal düzenlemeler ile uygulamaları sürekli olarak izlerim. Bu nedenle de yıllardan beri Resmi Gazete'nin abonesiyim. Son haftalarda hükümetin ve her geçen gün sayıları artmakta olan üstdüzey bürokrat statüsündeki kılavuzların neden oldukları bazı konular hakkında aşağıdaki görüşlerimi sizlerle paylaşmayı uygun gördüm.

Özellikle son zamanlarda Bakanlar Kurulu'nun almış olduğu birçok kararların en geç bir hafta sonra değiştirilmesi, ilgili konularda alınan kararların içeriğinin eksik veya hatalı olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla da bu durum devleti yönetmekle yetkilendirilenlerin karar almada gerekli olan bilgi, vizyon, titizlik, kararlılık ve benzeri yetenekler ile icraatlarında çok ciddi olunması gereken özelliklere sahip olmadıklarının bir göstergesidir. Bu böyle devam ettiği sürece halkın hükümet edenlere ve onların atadıkları birçok bürokrat kılavuzlarına olan güvensizlikleri artarak devam edecektir.

Diğer bir hatalı, hatta komik olacak kadar yapılan acayip bir hukuksal düzenleme ise 18 Nisan 2013 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanmış olan "Kat Mülkiyeti ve Kat İrtifakı Tüzüğü'nün" 5(6). maddesinde yeraldığını okudum ve KKTC'nin her geçen yılın ne hale geldiğini bir kez daha üzülerek gözlemlemiş oldum. Sözkonusu madde içeriğinde iş yapacak müteahhit ile mal sahibi arasındaki sözleşmesinin "RESMİ PULLANMIŞ OLMASI" koşulunun öngörülmesine ilişkin kural herkesin aklına biri resmi diğeri gayri resmi olmak üzere "KKTC'de İKİ PULLAMA UYGULAMASI VAR OLDUĞU" görüşünü veya anlayışını getirmektedir. Bu ifade kapsamında yetkili birinin gayri resmi pullamanın ne olduğunu da açıklaması gerekir.

Ayrıca, Tüzükteki sözkonusu ifade şekli yürürlükteki Pul Vergisi Yasası terminolojisine ve içeriğine de ters düşmektedir. Şöyle ki;

  • Adı edilen Yasa uyarınca "enstruman" (kıymetli belge) olarak tanımlanan belgeler "Pul Vergisine" tabi tutulmuş olup bu pullar Bakanlar Kurulu'nun onayı ile Gelir ve Vergi Dairesi tarafından Devlet Matbaasında basılmakta olup bunların "Resmi" ve "Gayri resmi " olanı yoktur. Şayet, gayri resmi pullama yöntemi varsa, bu yasal düzenlemeyi yapanlar veya Pul Vergisi uygulamasını yapan sözkonusu Dairenin bu konuda bana ve kamuoyuna açıklama yapmalıdır.

  • Yürürlükteki sözkonusu mevzuata istinaden enstrumanların Pul Vergisi yükümlülüğünün ödenmesi iki türde gerçekleştirilmektedir. Birincisi, Gelir ve Vergi Dairesi tarafından basımı yapılan ve ilgili enstrumanın tabi olduğu Pul Vergisi miktarına eşit olan pul veya pullar bu enstrumana yapıştırılmak suretiyle; ikicisi ise ilgili enstrumanın Gelir ve Vergi Dairesine sunulmak suretiyle Pul Vergisi miktarının makbuz karşılığı ödenmesi ve bu enstruman üzerine özel mühür vurulması suretiyle gerçekleştirilir.

  • Şayet sözkonusu Tüzükteki Pul Vergisine ilişkin yükümlülüğü düzenleyenler bu Yasa hakkında bilgi sahibi olsalardı veya en azından içeriğinden biraz olsun bilgi edinmiş olsalardı yukarıda belirtmiş olduğum acayip düzenlemeyi yapmalarına hiç gerek yoktu. Çünkü, Pul Vergisi Yasası'nın 36. maddesi Pul Vergisi ödenmemiş enstrumanların delil olarak gösterilmeyeceğine veya herhangi bir amaç için kullanılmayacağına ilişkin kesin ve açık kurallar içermektedir.

  • Ayrıca, ayni Yasa'nın 34. maddesi kuralları tüm kamu görevlileri, kamu kurum ve kuruluşlarında görevli kişilere verilen enstrumanlara ilişkin Pul Vergilerinin ödenip ödenmediği bakımından sorumlu tutmuştur. Diğer bir anlatımla, Pul Vergisine tabi bir enstrumanın vergisi ödenmeden işleme konması adı edilen Yasa bakımından bir suç teşkil etmektedir. Keza, Vergi Usul Yasası'nın 253. maddesinde de Pul Vergisi Yasası kurallarına uymayanlara da çeşitli usulsüzlük cezaları öngörülmüştür.

  • Öteyandan, Pul Vergisi Yasası Kurallarının ve bu amaçla kullanılacak özel pulların basımından, dağıtımında, kontrolünden ve bunların ilgili Dairelere dağıtımından veya satışından sorumlu olan Gelir ve Vergi Dairesinin Lefkoşa Şubesinin önünden geçenler "BURADA YALNIZ VERGİ İŞLEMLERİ İÇİN PUL SATILIR" uyarı yazısını okumaktadırlar. Lütfen bana biri bu durumun içeriğini izah etsin. Sözkonusu pulların satışı vergi amaçları dışında kullanılmasının bir nedeni veya niçini olabilir mi? Kaldı ki, sözkonusu pulların kullanılması Pul Vergisi amaçlı olduğu ve birçok Daireler ile kamu kurum ve kuruluşlarında da çok sık kullanılmasının sözkonusu Yasa gereği olmasına rağmen bunların, Posta Dairesi hariç, ilgili Dairelerde vatandaşa hizmet olarak para karşılığı sağlanmamış olması vatandaşa sadece eziyet ve stres çektirmektedir. Hâlbuki devleti yönetenler halka kolaylıklar yaratmakla yükümlüdürler. Örneğin, 5-10 TL tutarındaki pul vergisini ödemek için 4-5 kilometre yol yürümek hangi ülkede görülmüş veya duyulmuştur?

  • Sözkonusu Tüzüğün 6. maddesi kurallarına istinaden Kat İrtifakının kurulabilmesi için sunulacak belgelerin Tapu Memuru önünde imzalanması öngörülmüştür. Bunun anlamı şudur. Hükümet olarak ne Muhtar Şahadetnamesine, ne iki şahidin imzalarına ve ne de Bakanlar Kurulu'nun yetkilendirdiği Tasdik Memurlarının onayına itibar etmemektedir. Dolayısıyla bu Tüzük maddesi yürürlükteki Fasıl 149 Sözleşmeler Yasası'nın ve Tasdik Memurları Yasası'ndaki ilgili kurallara tamamen ters düşmektedir. Bu yasalar mevcut iken vatandaşın bahse konu sözleşmesiyi Tapu Memuru önünde imzalanmasının bu Tüzük ile zorunlu tutulması hukuksal bakımdan ne derece geçerli? Bu uygulamanın vatandaşlara bir bürokrasi yükü ve zaman kaybı getirmekten başka bir amacı olamaz. Dünya bu ve benzeri tüm işlemleri elektronik ortamda yaparken KKTC'de bunun tamamen tersinin ve ilkel şekilde yapılması da KKTC bürokrasisinin içinde bulunduğu olumsuz halini bir kez daha göstermektedir. Şayet, belirtmiş olduğum sözkonusu Tüzük maddesi uygulanacaksa o zaman ne Tasdik Memurlarına ne de Sözleşmeler Yasasına gerek vardır. Özetle, kamu görevlileri hariç herkes yalancı veya sahtekar mı? O zaman hükümet kendi verdiği tasdik memur yetkisine ve mühürüne de mi güvenmiyor? Durum bu ise Bakanlar Kurulu, Tasdik Memuru atanmasını neden Resmi Gazete'de ilan ediyor?

Yukarıda vermiş olduğum örneklerden ve yasal düzenlemelerden de görüleceği gibi her kademedeki KKTC bürokrasisi sadece etkinliğini ve disiplinini kaybetmiş değil ayni zamanda mesleki bilgisini de yitirmiştir. Şayet KKTC bürokrasisi üç, dört yıl öncesine kadar en az hatalarla gelmişse bunun nedeni kamu görevine alın teri ile girmiş, kendini mesleki konuda yetiştirmiş, mesleki ciddiyete sahip, ülkesini ve vatanını seven bazı kamu görevlileri sayesinde olmuştur.

Bu kişilerin gerek emekliye ayrılmaları, gerekse siyasi amaçlar için görevden alınarak müşavirliğe mahkûm edilmeleri ve bunların yerlerine atananların birçoğunun yukarıda belirtmiş olduğum özelliklere sahip olmayışı bu konuda en büyük olumsuzluğu oluşturmuştur. Diğer bir anlatımla, KKTC bürokrasisi ve kamu hizmetleri her geçen gün kötüden daha kötüye (İngilizce atasözünde olduğu gibi FROM BAD TO WORSE) gitmektedir.

Bu durumla ilgili anlayamadığım bir husus da, nasıl oluyor da tüm yasal düzenlemelerin ilgili Daire ile Bakanlık hukukçuları ile Mevzuat Dairesinin ve son olarak da Başsavcılığın onayından geçmesine rağmen bu hatalar saptanıp düzeltilmemiştir. Özetle, KKTC'nin gerek yönetsel gerekse hukuksal düzenlemeleri bir tür otomatiğe bağlanmış! olarak yoluna pusulasız devam etmektedir. Ama nereye kadar ve sonuçları ne olacak?

Yarın birileri merak edip de bizi yönetenlerden birilerine "KKTC'de resmi ve gayri resmi pullamanın" ne olduğunu sorarsa acaba ne cevap vereceğini ve verilecek cevap karşısında soruyu soranın veya soranların KKTC hakkındaki düşüncelerini ve bürokrasisi ile kamu hizmetleri hakkındaki güven duygularını çok merak ediyorum.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.