Y.G.K. ile Devlet yönetilmez

Yayın Tarihi: 17/06/13 07:00
okuma süresi: 11 dak.
A- A A+
Yazıma başlamadan önce "Y.G.K." kısaltmasının ne anlama geldiğini açıklayayım. Y.G.K.'nın açıklaması "Yasa Gücünde Kararname'dir". Pekâlâ, Yasa Gücünde Kararname'nin tanımının yasal dayanağı nedir?

Bu konuda Anayasamızın 112. Maddesi, Y.G.K. kurallarını aşağıdaki şekilde düzenlemiştir.

"YASA GÜCÜNDE KARARNAME

Madde 112

  1. Ekonomik konularda, ivedilik varsa, Bakanlar Kurulu yasa gücünde kararname çıkarabilir. Yasa gücünde kararname, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girer ve aynı gün, gerekçesi ile birlikte Cumhuriyet Meclisine sunulur.

  2. Cumhuriyet Meclisine sunulan yasa gücünde kararnameler, içtüzüğün, yasaların görüşülmesi için koyduğu kurallara göre komitelerde ve Genel Kurulda, diğer bütün konulardan önce, öncelik ve ivedilikle görüşülüp karara bağlanır.

  3. Meclis bu konudaki kararlarını doksan gün içinde verir.

  4. Bu maddede öngörülen yasa gücünde kararnameler ile yeni mali yükümlülükler getirilemez, kişisel ve siyasal hak ve özgürlükler kısıtlanamaz. "

Yukarıda öngörülen düzenleme incelendiği zaman yorum dahi gerektirmeyen şu kurallara istinaden Yasa Gücünde Kararname düzenlenebilmesi için;

  1. EKONOMİK KONULARDA İVEDİLİK OLMASI gerekir. Çalışanların maaşlarından kesilen ancak sosyal güvenlik fonlarına ve Vergi Dairesine ödenmeyen primler ve vergilerin ilgili Belediyeler tarafından başka amaçlarda kullanılmasının ekonomi ile ne ilişkisi vardır? Bu eylem açıkça bir sirkat olayıdır ve ne ekonomik durum, ne de ivedilikle bir ilgisi vardır. Kaldı ki Maliye ve Ekonomiden sorumlu Bakanlarımız ekonominin her geçen gün iyiye gittiğini ve bütçe açığının azalmakta olduğuna ilişkin beyanatlarını her gün basında okumaktayız.

  2. 90 GÜNLÜK SÜREDE MECLİSTE GÖRÜŞÜLMESİ. Hükümet bugüne kadar yayımlamış olduğu Kararnamelerin kaç tanesini bu süre içinde Mecliste görüştürüp karara bağlamıştır? Zannedersem hiçbiri. Bunun nedeni ciddiyetsizlik ve görev ihmalidir.

  3. YENİ MALİ YÜKÜMLÜLÜKLER GETİRİLMEMESİ. Hâlbuki Kararname ile bütçeye mali yük getirilmiştir. Diğer bir anlatımla ilgili madde kuralı da ihlal edilmiştir.

Her ne hal ise bir önceki hükümetten kalma ve kronikleşmiş bir alışkanlıkla KKTC'ni Nisan 2009'dan beri yönetmeye çalışan ancak hukuken güvenini kaybetmiş olan hükümet yukarıda belirtilen sözkonusu kurallarda ki esas ve koşulların varolmamasına rağmen aşağıdaki Yasa Gücündeki Kararnameleri yayımlamak suretiyle KKTC'nin sosyo-ekonomisine kalıcı çözümler üreteceği yerde her zaman olduğu gibi, tabir yerinde ise "topu taca" atmak suretiyle siyasi popülizme başvurmak suretiyle ülke siyasetinin bugünkü duruma gelmesinde en büyük nedeni oluşturmuştur..

Sayı Tarih Y.G.K. Konusu

3/2012 04.07.2012 Lefkoşa Türk Belediyesi ve Lefkoşa Türk Belediyesi Meclis Üyelerinin 90 Gün Süre İle Zorunlu İzne Çıkarılmaları Kararnamesi.

4/2012 16.10.2012 Yerel Yönetimlerin (Belediyelerin) Sosyal Güvenlik Yasası Tahtında Olan Borçlarının Yeniden Yapılandırılması Kararnamesi.

5/2012 16.10.2012 Yerel Yönetimlerin (Belediyelerin) Sosyal Güvenlik Yasası Tahtında Olan Borçlarının Yeniden Yapılandırılması Kararnamesi.

6/2012 16.10.2012 Yerel Yönetimlerin İhtiyat Sandığı Yasası Tahtında Olan Borçlarının Yeniden Yapılandırılması Kararnamesi.

7/2012 31.12.2012 Belediyelerin Sokak Işıklandırmalarına Ait Borçların Yeniden Yapılandırılması Kararnamesi.

8/2012 31.12.2012 Elektrik Dağıtımının Sorumlu İşletmelere Verilmesi Kararnamesi.

1/2013 27.03.2013 Belediyelerin Sokak Işıklandırmalarına Ait Borçların Yeniden Yapılandırılması Kararnamesi.

2/2013 27.03.2013 Sokak Lambalarına Enerji Temini Tahsilatı ve İdaresi Kararnamesi.

Bu Kararnameler ile Belediyelerin ve Elektrik Kurumu ile vatandaşların sorunlarını çözeceklerini zanneden hükümet yetkilileri ve özellikle eski Maliye Bakanı ile eski Ekonomi ve Enerji Bakanı maalesef bu acayip, mantıksız ve Anayasa'nın 112. maddesi kuralları ile çelişki teşkil eden bu uygulamalardan hiçbir sonuç alamamış, hatta halk ile kurumlar arasında kaosun ve tedirginliklerin oluşmasına neden olmuştur.

Nitekim, 31.12.2012 tarihinde yayımlamış oldukları Yasa Gücündeki 2 Kararname 90 gün dolmasına rağmen Meclis'te görüşülmediği için geçerliliklerini kaybetmişlerdir. Dünyanın hiçbir ülkesinde görülmemiş bir sorumsuzluk ve yasa tanımazlıkla 27.03.2013 tarihinde tamamen ayni konularda iki benzeri Kararname daha düzenleme yönüne gidilmiş olması da üzerinde durulması gereken ve hayretler yaratan bir başka konudur. Bugünkü siyasal konjektüre bakıldığı zaman bu Kararnamelerin de 90 günlük sürede, yani 25 Haziran 2013 tarihine kadar Mecliste görüşülmesi olanak dışı olduğundan bunlar da çöplüğü boylayacaklardır. Rahmetlik nenemin dediği gibi "bunları yazanlar kaynatıp da suyunu içsinler".

Bütün bunlar yetmezmiş ve geçmiş uygulamalarda hiçbir ders alınmamış veya tecrübe edinilmemiş gibi bir kez daha Anayasa'nın 112 maddesi kurallarına aykırı olarak Belediyelere sözde mali bakımdan katkı sağlamak, birikmiş prim ve vergi borçlarının yeniden yapılandırılması amacıyla hükümet, "giderayak" 31 Mayıs 2013 tarihinde 2/2013 sayılı Yasa Gücünde bir Kararname daha yayımlamak suretiyle Belediyeler Yasası'nın 108. maddesini tadil etme girişiminde bulunarak Belediyelerin Genel Bütçeden aldıkları aylık katkı payını %8.50'den %9.25'e yükseltme girişiminde bulunmuştur. Ayrıca, Belediyelerin birikmiş prim ve vergi borçlarının tekrardan yapılandırılması için yayımlanan Kararname ile hukuk bir kez daha katledilmiştir.

Bu konuda düzenlenen Yasa Gücünde Kararname içeriğine bakıldığı zaman, sadece hukuka aykırılığı değil, her zaman olduğu gibi düzenleyenlerin mesleki acemilikleri de açıkça görülmektedir. Örneğin, Resmi Gazete'de yayımlanan bahse konu Kararnamenin sayısı 2/2013 olarak belirlenmiştir. Hâlbuki, ayni Kararname sayısı 27.03.2013 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan Kararnameye verilmiştir. Ayrıca, sözkonusu Kararnamenin "Madde Gerekçelerinde", Geçici 1. maddesinin "Sosyal Güvenlik ve Vergi Yükümlülüklerinin Yapılandırılmasına" ilişkin kurallar öngörülmesine rağmen Kararnamenin ilgili maddesi içeriğinde vergi borçlarına ilişkin hiçbir yapılandırmaya ilişkin kural öngörülmemiş olması da konu hakkındaki görüşlerimin bir başka kanıtıdır.

Gelelim işin özüne ve sabık hükümet Bakanlarının hukuka olan saygılarının derecesine. Esasında hukuka saygının derecesi olmaz. Ya hukukun üstünlüğüne inanılır veya inanılmaz. Bunun ortası olamaz.

Benim bildiğim kadarıyla hükümet veya ilgili Bakanlık herhangi bir yasal düzenleme yapmadan veya yürürlüğe koymadan önce Başbakanlık Hukuk İşleri Müdürlüğüne, Mevzuat Dairesi Müdürlüğü ile Başsavcılığın görüşüne başvurur ve verilecek cevaba göre gerekli hukuksal düzenleme yapılarak yürürlüğe koyma işlemlerine başlanarak Resmi Gazetede yayımlanır. Yukarıda belirtmiş olduğum gerekçeler ve yasal dayanaklar nedeniyle diğer benzeri konularda olduğu gibi bu konuda da hukuksal görüş talebinde bulunulmadığı kanaatindeyim. Nasıl olsa geçmiş iktidarın Bakanları her konuyu çok iyi bilen ve konuyu iki dudak arası uygulama ve görüşlerle yönetmeyi kendilerine yönetsel bir yöntem olarak benimsemişlerdir. 30 Mayıs 2013 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından en son yayımlanan Yasa Gücündeki Kararnamenin sonucuna bir bakalım. Yapılan bu düzenleme ile hükümet bir kez daha yetkisini aşmakla kalmamış, ayni zamanda bu Kararname ile Bütçe Yasası ve diğer ilgili Yasalar hilafına düzenlenmiş olduğu için amaçlanan sonucun elde edilmesinin de mümkün olmayacağı açıktır.

Nasıl oluyor da özellikle Bütçenin yönetiminden sorumlu Maliye Bakanı Sn. Ersin Tatar sözkonusu Kararnamenin altına imzasını koyar ancak daha sonra Kararname'de öngörülen %9.25 katkı payını ödemez? Ödemez değil ödeyemez, çünkü Anayasa'nın 112(4). maddesi, Yasa Gücünde Kararnameler ile yeni mali yükümlülüklerin getirilemeyeceğine bir ilkokul çocuğunun anlayabileceğine açıklıkta kurallar öngörmüştür. Özellikle de daha 6 ay önce yürürlüğe girmiş olan 2013 yılı Bütçe Yasasındaki gelir öngörüleri gerçekleşmeden ve önerilecek her ek bütçe gideri karşılığının ancak bütçeye ek bir gelir kaynağı konması suretiyle desteklenmesinin mevzuat gereği olduğunu bilmemek KKTC hükümetlerinin ne kadar bilinçsiz ve/veya hukuk tanımazların elinde bulunmuş olduğunun bir başka göstergesidir. Merak ettiğim konulardan bir tanesi de acaba hukuk kurumlarımız Kararname yayımlama yetkileri ve içerikleri konusunda hükümeti hiç uyardılar mı?

Özetle, 3 yılı aşkın bir süre ülkeyi 30 kişilik milletvekilinin desteği ile yönetme olanağına sahip olmuş bir hükümetin bu sürede Meclisten geçirmiş olduğu yasaların sayısı, yayımlamış olduğu ve hiçbir amaca hizmet etmemiş olan 90 gün ömürlü Yasa Gücündeki Kararnamelerin sayısından daha azdır. Diğer bir ifadeyle, iktidar yetkisini kaybetmiş olan hükümet KKTC'ni yasalar yerine Kararnamelerle yönetmeye kalkışmıştır. Yani hükümetin yaklaşık 4 yıllık iktidar ömrü buzun üzerine yazılar yazma, hayali beyanatlar ve yurtta gezi ile seyahatlerle geçmiştir. Şayet KKTC Yasa Gücünde Kararnameler ile yönetilecekse o zaman Meclise neden gerek olsun? En iyisi 10 kişilik Bakanlar Kurulu ülkemizi Kararnamelerle yürütsün ki o zaman 40 kişilik Milletvekillerinin maaşlarından da tasarruf edilmiş olur.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.