Yeni oluşacak hükümetin birinci görevi

Yayın Tarihi: 29/07/13 07:00
okuma süresi: 13 dak.
A- A A+
Bu yazımı kaleme aldığım gün artık erken genel milletvekili seçimlerinin sonuna geldiğimizi ve tüm siyasal partilerin neredeyse tüm bildirgelerinde ve propagandalarında KAYITDIŞILIĞIN KALDIRILACAĞI yer almaktadır. Bu tür bildirilere ve beyanatlara geçmiş yıllarda yapılan seçimler öncesinde de birçok siyasi parti tarafından yer verilmiş olmasına rağmen iktidara geldikten sonra bu konuya gerekli önemin hiç verilmediğini herkes gayet iyi bilmektedir.

Kayıtdışı ekonominin özet tanımı, devletten gizlenen, kayda geçirilmeyen ve bu nedenle denetlenemeyen faaliyetler olarak açıklanabilir. Bu tanımlamaya yolsuzluk, kara para, rüşvet, kaçakçılık, fuhuş, uyuşturucu, insan ticareti gibi her türlü faaliyetler de kayıtdışı ekonominin kapsamında olmasına rağmen yapılacak mücadelede konuların tür, içerik, doğası ve özellikleri dikkate alındığında yapılacak mücadelede bunları iki grup altında toplamak mümkündür. Bir tanesi, devletten gizlenen, tamamen veya kısmen kayda geçirilmeyen işlemlere dayalı olan, diğeri ise suça dayalı olan faaliyetlerdir.

Kayıtdışı ekonomi özellikle son yıllarda dünyanın gündemini işgal eden en önemli konuların başında gelmektedir. Bu nedenle KKTC dışındaki tüm ülkeler kayıtdışılıkla ilgili çalışmalarını yıllar önce başlatmışlar ve halen de bunu titizlikle en etkin şekilde sürdürmektedirler. Nitekim, OECD ülkeleri başta olmak üzere tüm demokratik ülkeler kayıtdışılık konularında dönemsel ölçümler yapmakta ve ölçümlerden elde edilen sonuçlara göre çözümler üretilmekte, kayıtdışı ile mücadele etmek amacıyla strateji ve eylem planlarını hazırlamaktadırlar. Bu ülkeler mücadele eylem planlarını sadece hazırlamamakta ayrıca bu planda öngörülen düzenlemelerin uygulamaya geçirilmesinde hükümet tarafından onaylanan takvime ve içeriğine uygun olarak kamu kurum ve kuruluşlarının uyup uymadıklarının da performans ölçümleriyle gerçekleştirilmektedir.

Bahse konu eylem planının öngörmüş olduğu hedeflere ulaşılmasında genellikle Başbakanlık bünyesinde oluşturulan ''Kayıtdışı ile Mücadele Eylem Planı Yürütme Kurulu'' ismi altında görev ifa eden bu Kurul hükümette olan gelişmeler ile alınan önlemler hakkında dönemsel raporlar sunmakta ve ilgili kamu kurum ve kuruluşları nezdinde gerekli girişimler yapmaktadır.

Yukarıda belirtilen birinci grup kapsamındaki kayıtdışı ekonomi için ''gizli ekonomi'', ''gölge ekonomi'' ve daha onlarca kavram kullanılsa da, kayıtdışı ekonominin ülkelerin sosyo-ekonomisine ve dolayısıyla kalkınması yönünde yarattığı olumsuzlukların derecesini hafifletmediği gibi hiçbir şekilde değiştirmez de. Bu nedenledir ki birçok ülkenin kalkınmasında hatta ahlakın bozulmasında en büyük etken olan bu faaliyetler Türkçe'de ''Kayıtdışı Ekonomi'' olarak tanımlanmaktadır. Kanımca bu tanımlama en uygun olanıdır.

Kayıtdışı ekonomi iki açıdan çok büyük öneme sahiptir. Bir defa toplam ekonominin bir bölümü resmi kayıtlara girmediği sürece ekonominin gerçek boyutunu bilmek ve gerçekçi kalkınma plan ve programları yapmak ve kamu maliyesinin temelini oluşturan vergiler ile sosyal güvenlik primlerinin dayandığı gerçek gelirlerin miktarını saptamak mümkün değildir. Örneğin, kayıtdışı ekonominin gerçek boyutu bilinmeden işsizlik oranı, kamu kesiminin büyüklüğü gibi istatistiki oranların doğru olarak saptanması olası değildir. Buna paralel olarak da ekonomik sorunlara doğru teşhis koymak ve halka refah üretmek amacıyla çözüm üretmek de gerçekleştirilemez.

Kayıtdışı ekonominin varlığı mali açıdan da çok önemlidir. Çünkü kayıtdışı kesim, ayni zamanda vergi ve sosyal güvenlik prim gelirlerini de olumsuz yönde etkilemektedir. Diğer bir anlatımla, kayıtdışılık çağdaş ekonomilerin ve insanca yaşamın en büyük düşmanıdır. Kayıtdışılığın oluşmasının nedenlerinden biri vergisel faktörler, ikincisi ise kamunun vergi uygulamalarındaki adaletsiz düzenlemeleri ile kamusal uygulamalara karşı halkın duyduğu güvensizliktir. Vergisel faktörler de kendi içinde, vergi oranlarındaki yükseklikler veya veri matrahlarındaki düşüklükler ve kısıtlamalar ile çok sık yapılan değişiklikler, vergi kaçağının yakalanma olasılığının zayıflığı ve Vergi İdaresi'nin lojistik ve mesleki eğitime sahip personel yokluğu en önemli etkendir.

Özellikle gelişmekte olan ekonomilerde ekonominin genel verimsizliği ve yaygın işsizlik kayıtdışı ekonominin oluşumunda önemli etkenlerdir. Mal ve hizmet üretimi sürecinde var olan genel verimsizlik düzeyi, yükümlüyü kazancını artırmaya veya ekonomik olumsuzluklar veya güvensizlikler nedeniyle kazancını ayni düzeyde tutmaya yönelik olarak maliyet oluşturan unsurlardan tasarrufa yönelir. Bu yöneliş Vergi İdaresine düşük gelir göstermek ya da beyanname vermemek şeklinde oluşur. Bu yapısal nedenler dolayısıyla kalkınma uğraşı veren ekonomilerde kayıtdışılık özellikle kronik bir karakter göstermektedir. Diğer bir anlatımla, ''Kayıtdışı Ekonomi'' bu ülkelerin bünyelerinde kanser hastalığına benzer bir sorun olup süratle tedavi edilmesi kaçınılmazdır. Gerekli ve gerçekçi önlemler alınmaz ise bu hastalık her geçen gün daha da kötüleşir ve ülkenin sosyo-ekonomik batışına neden olur. Bu konuda özetlemeye çalıştığım görüşlerime son vermeden önce kayıtdışılığın sadece vergi ve sosyal güvenlik primlerini etkilemediğini, ayni zamanda da işletmeler arasındaki ekonomik rekabetin yeralmasına ve ahlaki kuralları da olumsuz yönde etkilemektedir.

Bu görüş ve düşüncelerden hareketle yaklaşık bir buçuk yılı aşkın bir süreden beri K.T. Ticaret Odasının destekleriyle ülkemizdeki kayıtdışı ekonominin boyutunun ölçülmesi, nedenleri ve çözüm önerilerinin hazırlanması ile ilgili olarak konularında uzman ve akademisyenlerden oluşan KKTC'li bir ekip tarafından gerçekleştirilen çalışmaların büyük bir bölümü sonuçlandırılmıştır. Bu konuda hazırlanan raporlar hükümet yetkililerine ve sivil toplum örgütlerinin bilgisine sunulmuştur. Bu tür geniş tabanlı bir çalışma ilk kez KKTC'de gerçekleştirilmiştir. Çalışmaların yürütülmesinde dünya çapında otorite olarak bilinen uzmanlarla ve akademisyenlerle de çalışmalar gerçekleştirilmiş olup hazırlanan raporlar ile çözüm önerileri ve kayıtdışı ekonomi ile mücadele eylem planı tamamen KKTC kaynaklı olup bunun diğer bir tanımlanması ''Made In North Cyprus'' olarak da ifade edilebilir.

Geçtiğimiz hafta hazırlanmış olan bahse konu ''Kayıtdışı Ekonomi İle Mücadele Eylem Planının'' Bakanlar Kurulu tarafından onaylandığını öğrenmiş bulunmaktayım. Kayıtdışı ile mücadele yöntemleri Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmış olan Eylem Planını özetlenmekle kalınmamakta ayni zamanda bu uygulamaları hangi Bakanlıkların ve kurumların, kimin koordinatörlüğünde, ne kadar sürede yapılacağı da kurala bağlanmıştır. Ayrıca, kayıtdışılıkla ilgili nedenler, çeşitli ölçümler, yorumlar ve çözüm önerilerine ilişkin kapsamlı raporlar da hazırlanmış olup toplumsal mutabakat amaçları bakımından meslek örgütlerine de gerekli bilgiler verilmiş ve görüşleri alınmıştır.

Bu çalışmalarda katkısı bulunan bir kişi olarak çok mutlu oldum. Çok uzun bir sürede azami titizlikle ve fedakarlıklarla hazırlanan bu çalışma ürününün gerektiği gibi uygulanması halinde KKTC'nin sosyo-ekonomisine çok büyük katkısı olacağına inanmaktayım. 28 Temmuz genel milletvekili seçimlerinden sonra oluşacak hükümetin ivedilikle bahse konu eylem planını öngörülen takvime uygun olarak uygulamaya konmasını herkes gibi ben de beklemekteyim. Bu konuda siyasi irade ve kararlılığa büyük ihtiyaç vardır; çünkü bu eylem planının uygulanması KKTC'nin kayıtdışı ekonomisini asgariye indirilmesi bakımından alınması gereken bir ilaçtır. Bu ilaç belki de bazı kesimlere acı gelebilir ancak alınmazsa kayıtdışılık hastalığı KKTC'nin felç olmasına hatta iflasına neden oluşturabilecektir.

Özetle, vergi ve kayıtdışılık birbirini besleyen ve güçlendiren süreçlerdir. Vergi, sistemi kayıtdışına iterken, kayıtdışı kesimlerin genişlemesi de vergilerin ağırlaşmasına yol açmaktadır. Kayıtdışı alanların gayrisafi milli hasılaya oranı ile vergi kaybının toplam vergi gelirlerine oranının gerçekçi verilere dayandırılması ekonomik planlama bakımından önemlidir. Bugün böyle bir planlamanın yapılması için yeterli doneler ve olanaklar maalesef yoktur. Bu konuda yapılacak ekonomik planlamanın başarıya ulaşabilmesi için istatistiki verilerin gerçekçi, güncel ve uygulanabilir olması gerekir. Yüksek bir kayıtdışılığın hüküm sürdüğü KKTC'de buna çözüm bulunmadığı sürece hiçbir ekonomik planlamayla amaçlanan hedefe ulaşılamaz.

Kayıtdışı alanların oluşmasının vergi ile ilgili nedenlerinin bazıları sektörler arasında vergi yükü dağılımı, vergi adaleti ve yükümlülerin kamu harcamaları ile ilgili halkın hükümete olan güven düşünceleri de önemli rol oynar. Diğer bir ifadeyle vatandaşların ve işletmelerin ödemiş olduğu vergi, resim ve harçların kendilerine hizmet olarak ve gerektiği gibi kendilerine dönmemesi vergi verme ödevini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu konuda bir önceki hükümetin başarılı olduğunu iddia edemem. Özellikle de kurultay öncesi tamamen torpile dayalı yapılan dörtyüzü aşkın kamu istihdamlarının bütçeye getirdiği mali ve sosyal yükler hatırlardan kolay kolay silinecek olay değildir. Yurtdışına kafileler halinde yapılan fuzuli ziyaretler ve benzeri harcamalar da olayın diğer bir yanı. Bütçede tahsisat var diye harcama yapma ve bunu bir gerekçe olarak kabul etmek bütçe disiplini ile yakından uzaktan hiçbir ilgisi yoktur.

Kayıtdışı alanların genişlemesi fiili vergi ve sosyal güvenlik primi tabanını daralttığı için gerekli vergi ve sosyal güvenlik prim gelirlerine ulaşabilmek için bu yükümlüklere ilişkin oranların yükseltilmesi kaçınılmaz olur. Bu süreç devam ettiği sürece kayıtdışılık ile birlikte yüksek vergi ve sosyal güvenlik prim oranlarının daha büyük kayıtdışılık alanlarının oluşmasına veya büyümesine neden oluşturur. Öteyandan, ikinci grupta belirtmiş olduğum kayıtdışı eylemlerin önlenmesi için de gerekli önlemlerin alınması da hükümetin öncelikli görevleri arasında yer almalıdır.

Temennim, diğer hükümetler döneminde olduğu gibi bu önemli konunun sadece literatür aşamasında kalmaması ve yeni hükümetin bu konuya gerekli önemi v ermesidir. Esasında kayıtdışılığın azaltılmasına ve önlenmesine ilişkin taahhütler KKTC-TC Ekonomik Protokol içeriğinde de yeralmış olup geçmiş hükümetin bu konudaki çalışmayı v e uygulamaya koyması en geç 30 Haziran 2013 tarihine kadar tamamlaması gerekiyordu. Ayrıca, bahse konu Protokolde yeralan ancak öngörülen tarihlerde yerine getirilmeyen onlarca düzenleme için de hiçbir düzenleme yapılmamış olması düşündürücü olduğu kadar devletlerarası anlaşmalarla saptanan taahhütlere de uyulmaması üzerinde durulması gereken bir başka önemli husustur.

Gelin 28 Temmuz 2013 tarihini bir milat olarak kabul edelim, yeni ve çağdaş bir anlayışla KKTC'nin bozulmuş olan sosyo-ekonomisini yeniden yapılandıralım.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.