Düz oranlı vergi sistemi tartışılmaya açılmalıdır (1)

Yayın Tarihi: 19/08/13 07:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+
Geçtiğimiz haftaki yazımda globalleşen dünyada ülkelerin ulusal vergi sistemlerinin de değişime ayak uydurmak zorunda olduğunu açıklamış ve bu nedenle vergi sistemleri ile vergi politikalarının yeniden ele alınmasının kaçınılmaz olduğunu ifade etmiştim.

Bu konuda değişimler yapılırken ülkenin kayıtdışılık boyutunun ve gerçeğinin de gözönünde bulundurulmasını vurgularken uluslararası vergi hukukunda temel ilkeler haline gelmiş en önemli beş ilkeyi özetlemeye çalışmıştım. Anımsatma bakımından bu ilkelerin anabaşlıklarını bir kez daha aşağıda belirtmeyi uygun gördüm.

Söyle ki, vergi hukuku ile sistemi:

  • Adil Olmalıdır,

  • Açık Ve Anlaşılır Olmalıdır,

  • Sektörler Arası Eşitlik Sağlamalıdır,

  • Basit Olmalıdır, Etkin Ve Ekonomik Olmalıdır.

Birçok ülkenin bugünkü gelir vergisi hukukuna bakıldığı zaman gelirin bütünlüğü prensibi dâhilinde ve Artan Oranlı Vergi (Progressive Tax Rate) Sisteminin uygulandığını görmekteyiz.

Bu sistemin uygulanma nedeni "Paranın Marjinal Faydası" (Marginal İncome Utility) teorisidir. Bu teoriye göre bir vergi yükümlüsünün elde edeceği bir birim ek paradan vergi sonrası sağlayacağı faydadır. Diğer bir anlatımla, kişinin elde ettiği her bir Türk Lirası karşılığında marjinal vergi oranı artma eğilimi göstermektedir. Bu sistemde öngörülen amaç, kişilerin gelir miktarları esas alınarak düşük gelirli kişileri yüksek gelir elde edenlerden daha düşük oranlarda vergilendirilmesini sağlamaktır.

Birçok kişi sözkonusu uygulamanın eşitlik ilkesine uygun bir sistem olduğuna inanırken, birçok kişiler ise bu sistemin işletmeye yapılacak yatırımları büyük ölçüde caydırdığını ve daha fazla çalışma teşvikini ortadan kaldırdığına inanmakta ve bunun savunuculuğunu yapmaktadır. Devlet açısından bakıldığı zaman "Verginin Marjinal Faydası" ( Marginal Tax Utility) esası gündeme gelmektedir ki bu da artan oranlı vergileme sisteminde matrah dilimleri miktarlarının çok dikkatli, makul ve mantıklı (fair and reasonable) olacak şekilde düzenlenmesini gerektirmektedir.

Vergi hukukumuzun en önemli yanlarından bir tanesi de, halen birçok ülkenin vergi hukukunda olamayan asgari ücretin gelir vergisinden muaf tutulmuş olasıdır. Bu durum asgari ücret düzeyinde gelir elde eden herkesi gelir vergisinden muaf tutmak suretiyle asgari geçim para miktarının vergisinden devlet feragat ederek dar gelirliler elde ettikleri para marjinal faydasından yararlandırılmış olmaktadır.

Yukarıda belirtmiş olduğum gibi artan oranlı vergi sistemine karşın birçok kişi düz oranlı vergi sistemi uygulamasını desteklemekte ve kurumlar vergisindeki tek oranlılığı örnek göstermektedirler. Yirmibirinci yüzyıla girdiğimiz bu günlerde vergi sistemimizin ideal vergi ilkelerine uyumu için bugün birçok ülkede yoğun bir şekilde tartışma konusu olan düz oranlı vergi sistemi önerilerine ilişkin hususlara dikkat çekmek istiyorum.

"Flat Tax Rate" olarak anılan "Düz Oranlı Vergi" sisteminde vergi oranının tek olduğu, vergiye tabi matrah artmış olsa dahi vergi oranında bir artış olmadığından matraha bu tek oranın uygulandığı bir vergilendirme sistemidir. Bu sistemin içeriğinde elbetteki bazı özelliklerin yeraldığı da gözönünde bulundurulmalıdır. Vergi reform önerilerinden biri olarak kabul edilen bu sistem esasta aşağıdaki özellikleri taşımakta olup üzerinde durulması gereken önemli savlardır:

  • Tüm vergi yükümlülerine tek bir vergi oranı uygulamak suretiyle gelir veya tüketim miktarı, vergiye tabi geliri, yani matrahı oluşturmaktadır ki bu da kayıtdışılığın ölçülmesinde ve sair verilerin hesaplanmasında veya saptanmasında büyük yarar sağladığı için ekonomik planlamaları kolaylaştırmaktadır.

  • Düz oranlı vergide, istisna ve muafiyetlere yer verilmez. Sadece en az geçim indirimini esas alan standart bir indirimin, yani asgari ücretin, muaf tutulması sağlanabilmektedir. Bu sistemin bir diğer amacı vergilendirmede sektörler veya kişiler arası geniş kapsamlı ayrıcalıklı işlem yapılmamasına olanak vermemektedir ki yukarıda bahsetmiş olduğum sektörler arası eşitlik ilkelerine de uygun düşmektedir.

  • Düz oranlı vergi sisteminin temel özelliklerinden biri de vergi hesaplamasının basitliğidir, çünkü bu sistemde tek bir vergi oranı uygulaması ile indirim, istisna ve muafiyetlere yer verilmemesi dolayısıyla matrahın hesaplanmasının kolay olması nedeniyle son derece basit, hatasız ve zaman tasarrufu özelliği taşımasıdır. Bu durum da, yukarıda belirtmiş olduğum açık ve anlaşılır ilkesi ile uyum gösterir.

  • Düz oranlı vergi sisteminde istisnalara ve muafiyetlere çok sınırlı yer verilmesinden dolayı vergi tabanını genişlettiğini, bu nedenle iddia edildiğinin tam tersine vergi gelirlerinde azalışa neden olmadığı gibi kişilere daha fazla çalışmak ve yatırımlar yapmak suretiyle de daha çok gelir elde etmeyi, dolayısıyla da yatırımları ve tasarrufları teşvik ettiği veya harcamayı artırdığı için tüketim vergileri de artış oluşturduğu yapılan savunmalar arasındadır.

  • Özellikle yüksek enflasyonun yaşandığı ülkelerde düz oranlı vergi sistemi uygulamasının artan oranlı vergi sistemine kıyasla bir özelliği de, enflasyon nedeniyle meydana gelen gelir artışlarının vergi matrahı dilimi yükselmesi nedeniyle yüksek vergi oranı matrahı kapsamına dâhil edilmesine yol açmaz. Bu durum, yukarıda belirtmiş olduğum "etkinlik ve ekonomik" ilkeleriyle bağdaşmaktadır.

  • Düz oranlı vergi sisteminin getirdiği özelliklerden biri de vergi sistemi ile uygulamasının çok daha anlaşılabilir ve pratik olmasıdır. Bu durum yukarıda belirtmiş olduğum "açıklık, anlaşılabilirlik ve basitlik" ilkeleri ile örtüşmektedir.

  • "Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınması" prensibi sadece artan oranlı vergi sistemine münhasır değildir. Düz oranlı vergi sistemi için de geçerlidir. Örneğin asgari ücret maliyetinden sonra kalan gelir miktarına %20 sabit vergi oranı uygulanmasında 1500 TL aylık safi geliri olan orta düzey gelir sahibi bir yükümlünün ödeyeceği vergi 300 TL olarak hesaplanırken, daha yüksek düzeyde aylık safi gelire sahip bir yükümlünün ödeyeceği vergi 800 TL olarak hesaplanmaktadır.

  • Artan oranlı vergi sistemi uygulamasında vergi istisna ve muafiyetleri ile vergi oranlarının belirlenmesinde siyasi iktidarların önemli takdir yetkisi olmaktadır. Düz oranlı vergi sistemi uygulamasında, gelir veya tüketim türü bir ekonomik kaynaktan tek bir oranda vergi alındığında ve geniş anlamda muafiyet ile istisnalara yer verilmediğinden iktidarların artan oranlı ve matrahlı vergi uygulamalarında olduğu gibi politik nedenlerle vergi oranları ile matrahları üzerindeki keyfi uygulamalarına pek olanak kalmaz.

(DEVAMI GELECEK HAFTA)

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.