Mali disiplin kaçınılmazdır (1)

Yayın Tarihi: 16/09/13 07:00
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+
Dünyada ve ülkemizde yaşanan ekonomik olumsuzlukların giderilmesi veya asgari düzeye indirilmesi amacıyla mali disiplinin sağlanmasına yönelik gereklilik sürekli ağırlık kazanmaktadır. Aslında, siyasiler tarafından "bütçe açıkları" olarak belirtilen olumsuzluklar "mali disiplinsizliğin" bir sonucudur. Maalesef geçmiş iktidar yetkilileri "mali disiplinden" daha çok "bütçe disiplini" ilkesine ağırlık vermek suretiyle halkın dikkatini KKTC'nin olumsuz ekonomik gerçeklerini görmemesi için başka yöne çevirmeye çalışmışlardır. Kaldı ki, dört yıl ülkeyi yönetiş olan Bakanların "bütçe disiplini" olarak açıklamış oldukları bazı verileri KKTC'nin gerçek ekonomik verileri ile bir paralellik göstermemiş olduğu açıkça görülmektedir. Halk bu konudaki gerçekleri hükümet değişikliğinden sonra daha somut şekilde görmeye başlamıştır. Esasında siyasi rant uğruna dağıtılan devlet kaynakları ve gereksiz istihdamlar ancak bütçe disiplinsizliğinin bir göstergesi olabilir. Hâlbuki esas konu çok daha geniş kapsamlı ve vahimdir.

KKTC'nin kamu maliyesinde yaşanan temel sorunların başında, kamu kesimi borçlanma gereğinin yüksekliği, kamu harcamaların fazlalığı ve kamu gelirlerinin azlığı ile kamu kurumlarında yaşanan her türlü disiplinsizlikler, bütçe açıkları, sosyal güvenlik kuruluşları ile kamu kuruluşlarının bütçe üzerindeki ağır yükü ve özellikle borç stoku faizlerinde sürekli tahakkuk eden artışlar yeralmaktadır. Görüleceği üzere tüm bu ekonomik olumsuzlukların esas nedenini "mali disiplinsizlik" oluşturmaktadır.

Mali disiplin kavramını, sadece devlet bütçesi gelirlerinin ve giderlerinin birbirine denkliğini ifade etmemektedir. Burada ifade edilen sosyal güvenlik kurumları, belediyeler, fonlar ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarını da içine alan tüm kamu gelir ve giderlerinin denkliğidir.

Mali disiplinsizliğin elbette ki farklı nedenleri vardır. Siyasi popülizm uğruna ve gereksiz harcamalar nedeniyle artan kamu harcamalarının karşılanması için yetersiz kalan vergi ile sosyal güvenlik prim ve fon oranları artırılarak giderilmeye çalışılmasının her bakımdan çok büyük sakıncaları olduğunun bilinmesine rağmen iktidarların bu yönteme sıkça başvurdukları da ayrı bir gerçektir.

Bu yönteme başvurulmasının başlıca nedeni, hükümet edenlerin ciddi ve akılcı ekonomik plan ve programlarının olmayışı, herşeyin siyasi ranta yönelik günübirlik duruma göre yapılması, dolayısıyla bütçe açıklarının kapatılabilmesi veya azaltılabilmesi için en kolay ve "kestirme yol" olarak bilinen bir yöntem olan vergi, resim, fon ve harçları artırma yöntemini kullanmaktadır.

KKTC'de genel mali disiplinsizliğin önemli boyutlarda olduğu herkesin bildiği bir gerçek olup devletin, belediyelerin ve kamu kuruluşlarının halka vermek zorunda oldukları hizmetlerini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle, mali disiplinin sağlanması amacıyla ivedilikle alınması gereken önlemler aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür.

  • Kamu harcamaları lafta değil özde tasarruf altına alınmalıdır. Bütçe'de tahsisat var diye gereksiz harcamalar yapılmamalıdır. Bütçe disiplini ilkesi yerine mali disiplin ilkesinin çok daha önemli bir ilke olduğu her zaman gözönünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle, her yıl için ülkenin gayrisafi milli hasılasının belli bir oranının aşılmayacağına ilişkin sınırlar konması için mevzuat düzenlemesi yapılmalıdır. Mali verimliliği sağlamak amacıyla her yıl fiili yatırım harcamalarının asgari miktarı saptanmalıdır.

  • Borç stokunun oluşturduğu en büyük bütçe yüklerinden biri olan faizlerin azaltılması için borç stokunun azaltılması amacıyla belli bir program dâhilinde gerekli ödemelerin yapılması için ciddi önlemler alınmalıdır. Diğer bir anlatımla, iç borçlanmayı zorunlu kılacak hususlarda disiplin sağlanmalıdır. Gerçi bu konuda 45/2011 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetimi Yasası'nın yürürlüğe konmasıyla devletin, belediyelerin ve kamu kurum ve kuruluşları ile devlet vakıf üniversitelerinin iç borçlanmasının sınırlandırılması için esas ve kıstaslar öngörülmüştür. Ancak, 24/2012 sayılı Özelleştirme Yasasında açık kural bulunmamasına rağmen Ercan Havaalanının özelleştirilmesinden elde edilen milyonlarca Euro'nun adı edilen Yasa'nın 24(2). maddesinde öngörülmüş olan iç borç stokunun ödenmesi kuralına rağmen bu para bir "girdi-çıktı" (borç kapama ve açma) yöntemiyle "by-pass" edilerek sözkonusu kural "yasal olarak" ihlal edilmiştir! Yani devletin iç borç stokunda azalma olmamıştır. "Yasal ihlal" tanımı belki tuhaf bir ifade olarak algılanabilir. Zannedersem bu tür uygulamalara en çok KKTC'de rastlanmaktadır. Bunun başlıca nedeni ise geçmiş iktidarların "by-pass" konularındaki özel ihtisaslarıdır. Önerim, bu gibi "by-pass" uygulamalarına yer verilmemesi için yeni hükümetin gerekli önlemleri alması ve bu tür yöntemlerden kaçınmasıdır.

  • Sosyal güvenlik kurumlarının, belediyelerin, kamu kurum ve kuruluşlarının bütçe açıklarını azaltıcı önlemler almalı ve bu kurumlar radikal önlemlerle yeniden yapılandırılmalıdır.

  • Kamunun, belediyelerin ve diğer kurumların tüm gelir ve giderleri etkin denetim ve disiplin altına alınmalıdır. Bakanlar Kuruluna, belediyelere ve diğer kamu kurumlarına verilmiş olan vergi, resim, harç oranları artırma veya muafiyet, istisna, indirim saptama yetkileri Anayasa'da öngörülen esas ve kıstaslara istinaden yeniden düzenlenmeli ve istismara açık yetkiler önlenmelidir.

  • Devlet yönetiminin başında olan siyasiler ve özellikle üst kademedeki her yönetici mali disiplin ve sonuçları konusunda bilinçlendirilmelidir. Mali disipline uymayan siyasiler ve kamu görevlileri hakkında ağır cezalar verilmesine ilişkin düzenlemeler yapılmalı ve cezasız suç bırakılmamalıdır. Ayrıca, siyasilerin kendilerini yasaların üstünde olmadıklarını anlamaları için her türlü önlemler alınmalıdır.

  • Gerek kamu, gerekse özel sektörün kurumlaştırılmasına ağırlık verilmelidir. "Ben" odaklı uygulamalardan vazgeçilmesi ve "Biz" odaklı uygulamalara geçilmesi amacıyla sistem değişikliği ile kurumlaşmaya gidilmelidir.

Öteyandan, gerek bazı siyasiler gerekse bazı ekonomik aktörler ülkenin kamu maliyesi ile sosyo-ekonomik kalkınmasını ancak Kıbrıs meselesinin nihayi çözümüne endekslemeleri ve bunun nihayi bir çözüme bağlanmadan KKTC'nin hiçbir konuda başarılı olamayacağına inanmaktadır. Diğer bir anlatımla, karşılaşılan her türlü sosyo-ekonomik sorunun çözümü Kıbrıs müzakerelerinin sonuçlandırılmasına bağlanmak suretiyle hasıraltı edilmek istenmekte, geçici veya yüzeysel yöntemlerle düzenlenmeye çalışılmaktadır. Bu tür bir düşünce tarzı çok hatalı ve tehlikelidir; çünkü KKTC olarak ekonomik rüştümüzü kanıtlamadığımız sürece gerek kamu gerekse özel sektörümüz anavatan Türkiye ile diğer ülkeler nazarında yetersiz kalmaya devam edecektir. Önemli olan, sanki Kıbrıs meselesine hiç çözüm bulunmayacak gibi KKTC'nin varlığını sürdürmek için ciddi ve güvenilir ekonomik plan ve programları uygulamaları veya Kıbrıs meselesine yarın çözüm bulunacakmış gibi gerekli tüm yasal düzenlemeleri derhal yapmak suretiyle ülkemizin her konuda rekabet edebilir bir düzeye getirme çalışmalarına hız verilmelidir. Böyle bir düşünce ve inancın olmaması halinde KKTC'de her geçen gün sıkıntılar artmaya devam edecektir. Mali disiplin önlemlerinin alınması çalışmalarında iç denetim ve dış denetim (internal andit) kurumlarının da bu konuda gerekli birer unsur olduğu gerçeğinin de hükümet edenler tarafından gözönünde bulundurulması gereken önemli bir husustur.

(DEVAMI GELECEK HAFTA)

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.