Vergi yükümlü hakları bildirgesi (2)

Yayın Tarihi: 09/12/13 07:00
okuma süresi: 10 dak.
A- A A+
Konu ile ilgili geçen hafta yazmaya başlamış olduğum yazımda dünyada uygulanan vergilendirme rejimlerinin ülkemizdeki klasik anlamdaki mali ve ekonomik sonuçlarının değerlendirilmesi yapılırken, vergilerin sosyal ve psikolojik sonuçlarına hiç önem verilmediğini, dolayısıyla Vergi İdaresi ile Vergi Yükümlüleri arasında çeşitli olumsuz etkilerin oluştuğunu, bu nedenle de yükümlülerin özellikle adaletsiz düzenlemeler ve uygulamalar nedeniyle İdareye karşı azalan güvenlerinin artırılması amacıyla birçok ülkenin "Vergi Yükümlü Hakları Bildirgeleri" yayımladıkları ve bu paralelde çeşitli etkinlikler yaptıklarını açıklamıştım.

Bu somut gerçeğin bilinci içinde vergi yükümlü hakları ile ilgili olarak özellikle demokatik yönetimlere sahip ülkeler ve OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) üyesi ülkelerinin Vergi İdareleri tarafından "Yükümlü Hakları Bildirgeleri" (Taxpayers Bill Of Rights veya Taxpayers Chater) de bu yöndeki uygulamaların en somut örneğini oluşturmuş bulunmaktadır. Nitekim, OECD üyesi olan Türkiye'nin de 2012 yılında "Mükellef Hakları Bildirgesini" yayımlamış olduğunu görmekteyiz. Türkiye bu Bildirgeyi düzenlerken ABD, Avusturya, İngiltere be diğer AB ülkelerinin mevzuatından yararlanmış olduğunu çeşitli kaynaklardan öğrenmiş bulunmaktayız.

Ülkelerin çeşitli mevzuatlar altında yayımlamış olduğu ve yasal bir düzenleme olan bahse konu Bildirgelerin içerikleri her ne kadar da kendilerine özgü koşulları da içeriyorsa da en az aşağıdaki temel hakların tüm ülkelerin Bildirgelerinde veya benzeri amaçlı mevzuatlarında yeralmaktadır.

  • Bilgilendirme, yardım ve haber alma hakkı,

  • Başvuru ve hak arama hakkı,

  • Verginin gerçek tutarını ödeme ve kesinlik hakkı,

  • Gizlilik hakkı.

Çağdaş bir ülke olduğunu iddia eden iktidarlarımız acaba bu konuda ne yapıyorlar? merak ediyorum.

KKTC'de bugüne kadar yapılan uygulama ve düzenlemelerin tek amacı, yaldızlı laflara ve pembe tablolara rağmen tam tersini yapmak ve "nalcı keseri gibi hep kendine doğru yontmak" olmuştur. Bunun sonucunda toplumun hükümetlere karşı olan adalet ve eşitlik ilkeleri büyük yara almıştır.

KKTC'deki mevcut vergi hukuku uygulamalarına ve yükümlü haklarının durumuna bir bakalım. Öncelikle belirtmek gerekir ki Yükümlü ile Vergi İdaresi arasındaki ilişkilerdeki haklar dengesinin sağlanabilmesi için Vergi İdaresi çalışanlarının ve yöneticilerinin eğitimli, hukukun üstünlüğüne bağlı ve gerçek anlamda inanan, vatandaşı potansiyel kaçakçı görmeyen, siyasi görüşlerden tamamen aranmış, tarafsız görev yapan, kendini sürekli yenileyen ve geliştiren özellikler ile vizyon sahibi kişilerden oluşması çok önemli bir esastır. Ayni durum siyasi kadrolar içinde geçerlidir. Bunun yanında İdarenin vergi yükümlülerini ödevleri konusunda çeşitli yöntemlerle bilinçlendirmesi, yükümlülerin bilinçsizliğinden İdarenin avantaj çıkarmaması, yapılacak vergilendirme işlemlerinin somut verilere ve yasal gerekçelere dayandırılması, bunun yükümlülere detaylar ve açıklamalar yapılmak suretiyle yazılı bildirilmesine de çok büyük önem verilmelidir. Ayrıca, yükümlülere ilişkin öngörülen yaptırımların benzerinin görevini zamanında yerine getirmeyen İdareyi de kapsamalardır. Örneğin, vergilerini geç ödeyenlere ceza, gecikme zammı ve/veya faiz uygulanırken, fazla veya yersiz ödenen vergi ile diğer kamu alacaklarının da alacaklı yükümlülere bu esaslar da uygulanmalıdır. Tek taraflı yapılan her yaptırımın başarı şansı olamaz. Esasen özetlemeye çalıştığım bu kurallar ile uygulamalar uluslararası çağdaş vergi hukukunun da temelini oluşturan ilkelerdir.

Sözkonusu kurallara ilişkin temel hakların uygulanmasında Yükümlü ile Vergi İdaresi arasında bir dengenin oluşması şarttır. Bunun nedeni, İdarenin yapmış olduğu vergilendirme işlemleri içeriğinin ve gerekçesinin belirtilmesi yükümlünün güveninin oluşmasını sağlamak olduğuna göre ilgili işlemler karşısında ona insan haklarına dayalı bazı hakların verilmesi gereğidir.

Bu konuda KKTC'deki vergi uygulamalarına bakıldığı zaman yasaların tamamen Vergi İdaresinin lehine düzenlenmiş olduğunu İdareye çok geniş takdir yetkileri ve tek taraflı haklar tanıdığını görmekteyiz. Bu durum karşısında yasaların yükümlülere tanıdığı bazı haklar ise Vergi İdaresinin geniş takdir yetkileri karşısında etkisiz hale geldiğini, dolayısıyla da vergi yükümlülerinin haksız işlemlere veya tavırlara maruz kaldıklarını veya kalabilecekleri görülmektedir. Durum bu olunca, yani Vergi İdaresine karşı güven duygusu olmayınca yükümlüler de "nasıl olsa kazanmadığım gelirin vergisini ve cezasını benden re'sen vergilendirme yöntemiyle fazlasıyla alınacağına göre beyanname vermeme veya kayıtdışılığa başvurma" çabaları her geçen gün devam etmekte veya artmaya neden oluşturmaktadır.

Takdir esasına dayalı uygulamalar sübjektiftir. Bu uygulamalara bazı vergi görevlilerinin duygusal durumları da etkili olabileceği gerçekleri dikkate alındığında yükümlü leyhine veya aleyhine olacak hatalı takdir kararlarının verilmesi olasılığı çok yüksektir. Kaldı ki, KKTC vergi hukuku, taşınır ve taşınmaz sermaye iradı gelirleri haricindeki gelirin vergilendirilmesini "gerçek gelir esasına" dayandırmıştır.

Öteyandan, 27/2013 sayılı Yasa olarak yayımlanmış olan "İyi İdare Yasası" içeriği incelendiği zaman "Yükümlü Hakları Bildirgesinde" yeralan birçok kuralın bu yasada yeralmış olmasına rağmen yine de bu konunun münhasıran vergi yükümlülerine yönelik olması bakımından bahse konu Bildirgenin yayımlanmasında büyük yarar görmekteyim. Bu Bildirgenin hukuki bir belge olarak yayımlanması yanında bu belge içeriğinin ilgili kamu görevlilerine de eğitim yöntemiyle aktarılması ve gerekli açıklamaların yapılması suretiyle benimsetilmesi gerekir. Hatta bu Bildirgenin Vergi Dairesi ile tüm şubelerinde herkesin kolayca okuyabileceği bir yerde sürekli teşhir edilmesi de uygulamaya her bakımdan etkinlik kazandıracaktır.

Yeni yürürlüğe giren "İyi İdare Yasası'nın" amaçlanan hedeflere ulaşması ancak tüm kamu görevlilerinin belli bir program kapsamında eğitime tabi tutulmaları ve Kamu Görevlileri Yasasında olduğu gibi Amme Komisyonunun sınav müfredatı kapsamına alınması, başarılı olanların tayin ve terfi işlemlerinde ek bir ehliyet olarak değerlendirmesiyle mümkün olacaktır. Öteyandan, halkın da adı edilen yasadaki haklarının neler olduğu ve nasıl hak arayacağına ilişkin konularda gerek kamu kurum ve kuruluşları gerekse ülkemizin etkili sivil toplum örgütleri tarafından özelde üyelerine, genelde topluma yönelik bilgilendirme etkinlikleri düzenlemeleri ve gerekli açıklamaların yapılmasında büyük yarar mülahaza ediyorum.

Önemli olan Başhekim (Chief Justice) John Marshall'ın ABD yeralan McCulloch v. Maryland davasında da vurguladığı gibi vergilendirme gücü imha edici olmamalıdır. (the power to tax is the power to destroy). Diğer bir anlatımla devlet istediği birini uygulayacağı yüksek vergi ile yıkmasına olanak vermeyecek sınırlanmalar getirmelidir. Nitekim, bu gerçeğe karşı yükümlüleri koruyacak kural, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası'nın 24(4). maddesinde açıkça belirtilmiştir. Buna ilişkin kural şöyledir:

"(4)…………. Herhangi bir nevi vergi, resim veya mülk vergisi yıkıcı veya yasak edici olamaz"

Benzeri bir kural maalesef KKTC Anayasasında yer almaması düşündürücüdür.

Özetle, sözkonusu Bildirgeler veya benzeri hukuksal enstrümanlarla temel haklara atıfta bulunması yeterli değildir. Esas olan bu Bildirgelerde yeralan "Yükümlü Haklarına" Vergi İdaresinin gerçekten inanması ve yaptığı icraatlarla ve yasal düzenlemelerle bunu kanıtlaması gerekir. Aksi halde Bildirge içeriği ne olursa olsun veya ne kadar yaldızlı kelimeler hatta sloganlar kullanılırsa kullanılsın hiçbir yararı olmaz ve halkın İdareye karşı güvensizliği daha da çoğalır.

Vergi İdaresi, sırf bütçeye gelir sağlamak veya siyasi veya şahsi antipatiler nedeniyle birçok yükümlüleri gerekçesiz ve somut verilere dayandırılmadan vergilendirme işlemlerine tabi tutulmasını önleyecek yasal düzenlemeleri gerçekleştirmek yanında, hukuki bir belge olarak Yükümlü Hakları Bildirgesinin de yürürlüğe geçirilmesinin artık zamanı gelmiş, hatta geçmiştir. KKTC vergi hukukunda reform çalışmaları yapılırken diğer şeyleri yanında çağdaş bir gereklilik olan YÜKÜMLÜ HAKLARI BİLDİRGESİNİN de yasal bir düzenleme olarak ülkemizin vergi hukukunda yeralması demokrasinin kaçınılmaz bir gereğidir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.