Gayri maddi hakların KDV karşısındaki durumu

Yayın Tarihi: 17/02/14 08:00
okuma süresi: 10 dak.
A- A A+
Son iki haftadan beri gayrimaddi hakların ne olduğu, bunların gelir vergisi yasası kapsamında nasıl vergilendirileceği ve ülkeler arası yapılan çifte vergilendirme andlaşmalarının sözkonusu vergilendirme uygulamalarına ilişkin gelir vergisi kesinti (stopajı) oranını sınırlandırma dışında uygulamayı engelleyici herhangi bir kural içermediğini açıklamaya çalışmıştım.

Bugünkü yazımda ise konuyu KDV bakımından ele almayı uygun gördüm. 47/1992 sayılı KDV Yasası'nın 2(1)(A). maddesi, KKTC'de ticari, sınai, tarımsal ve serbest meslek faaliyetleri kapsamında yapılan mal ve hizmet teslimleri ile her türlü mal ve hizmet ithalatını Katma Değer Vergisine bağlı tutmuştur. Ayrıca, bu Yasa'nın 2(1)(c)(f). maddesinde Gelir Vergisi Yasasında belirtilen taşınır ve taşınmaz mallar ile hakların kiralanması işlemlerini de KDV'ne bağlı tutmuştur. Bu Yasa'nın 9(1)(f). maddesi ise KDV yükümlüsünün sözkonusu mal ve hakları kiraya verenler olduğunu da kurala bağlamıştır.

Peşinen belirtmek isterim ki KDV Yasası uluslararası içeriğe sahip bir yasa olup tüm AB ülkeleri ve bunu uygulayan diğer ülkeler bu yasayı bir tür "şablon" özelliğine sahip yasal düzenleme olarak tanımlamaktadırlar. Bu konuda değişkenlik arzeden yegâne unsurlar vergi oranları ve beyannamelerin verilme tarihleri ile ülkelerin özelliklerine göre bazı bürokratik uygulamalar ile ceza miktarlarıdır.

KDV Yasası'nın 5(1). maddesi" ….. hava parası, ticari marka, ihtira beratı, telif hakları ve benzeri gayrimaddi hakların devri veya kullandırılmasını hizmet olarak tanımlamakta ve bu yasaya tabi olmasını öngörmektedir. Ayrıca, adı edilen Yasa'nın 7(2). maddesi hizmetin vergilendirilmesi için hizmetin KKTC'de yapılması veya hizmetten KKTC'de yararlanılmasını açıkça belirtmiştir. Yürürlükteki KDV Oranları Tüzüğü'ne istinaden gayrimaddi hakların vergi oranı %16'dır.

Öteyandan, KDV Yasası'nın 2(1)(c). maddesine istinaden "her türlü mal ve hizmet ithalatının da KDV bağlı olduğunu vurgulamıştır. Diğer önemli bir husus ise Gelir Vergisi Yasasında belirtilen mal ve hizmetlerin veya hakların kiralanması işlemlerine ticari, sınai, tarımsal faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde olması veya olmaması, kiralama işleminin süreklilik özelliği taşısın veya taşımasın, bu işlemlerin yazılı bir sözleşmeye bağlı olarak yapılıp yapılmaması, hatta yapılan işlemlerin gayri yasal olması vergiyi doğuran olayın ve vergilendirme işleminin yapılmasına engel oluşturmamasıdır. Nitekim, 27/1977 sayılı Vergi Usul Yasası'nın 10(2). maddesi, vergiyi doğuran olayın, yasalarla yasaklanmış bulunmasının vergi yükümlülüğünü ve vergi sorumluluğunu kaldırmadığına ilişkin açık kural içermektedir. Bu durumda, bahse konu hakların kiralanması işlemi KDV'ne bağlı iken elbette ki satışı da KDV'ne bağlıdır.

KDV Yasası'nın 5(1). maddesi kuralları "hizmetin" mal teslimi ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışındaki işlemler olarak tanımlamış ve gayrimaddi ve benzeri hakları da kapsamına almıştır. Diğer bir anlatımla, kiralama, yani belli bir süre ve bedel karşılığı devredilen kullanma hakkı işlemi de KDV açısından hizmet ifası kapsamında bulunmaktadır.

Yukarıdaki yasal dayanaklara ve diğer ilgili mevzuata istinaden yurtdışından satın alınan veya kiralanan gayrimaddi hakların KDV'ne bağlı tutulması da hizmet ithali olarak gerçekleştirilmektedir. Bu durumda gayrimaddi hakların yurtdışından satın alınması veya kiralanması veya belli esas ve kıstaslarda kullandırılması hallerinde bahse konu hizmetten KKTC'de faydalanıldığı için KDV'ne bağlı tutulması yasal zorunluluktur.

Adı edilen Yasa'nın 7(2). maddesi KDV'ne bağlı olma koşulunu aşağıdaki iki koşula bağlamıştır:

  • Hizmetin KKTC'de yapılması veya

  • Hizmetten KKTC'de yararlanması

Bu koşullardan herhangi birinin yeralması durumunda hizmetin KKTC'de KDV'ne bağlı olacağını açıkça göstermektedir.

Diğer bir anlatımla, hizmet KKTC'de yapılmış ancak başka bir ülkede yararlanılmış veya hizmet başka bir ülkede yapılmış ve bu hizmetten KKTC'de yararlanılmışsa yine KKTC'de vergilendirilecektir. Örneğin, know-how, bilgisayar programı, telif hakkı, patent, işletme, imtiyaz hakları ve daha birçok gayrimaddi haklardan KKTC'de faydalanılıyorsa bu konuda yapılan ödemeler KDV Yasası'nın 2(1)(c)(f). maddesi kurallarına istinaden KDV'ne bağlı olarak ve bahse konu ödemeleri yapanlar vergi sorumlusu sıfatıyla Gelir Vergisi kesintisine (stopaja) ilaveten gayrimaddi hak geliri elde eden gerçek veya tüzel kişi adına da KDV ödemesi yapmaları bu Yasanın 10. maddesi kuralları uyarınca zorunlu tutulmuştur.

Ancak, KDV Yasası'nın 12. ve 13. maddeleri kurallarına istinaden, yurtdışındaki müşteriler için yapılan hizmetler KDV'den istisna tutulmuştur. Bu duruma göre KKTC'den ihraç edilen hizmetler ile gayrimaddi hak bedelleri bazı koşulların varolması halinde hizmet ihracatı istisnasından yararlanılmaktadır.

Hizmet ifasında KDV yükümlülüğünü doğuran olay, adı edilen Yasa'nın 11. maddesine göre hizmetin yapılmış olmasıdır. Hizmetin yapılması sonucu veya hizmetin yapılmasından önce fatura ve benzeri belgelerin düzenlenmesi halinde vergiyi doğuran olay gerçekleşmiş olmaktadır. Bu duruma göre de gayrimaddi hakların kiralanması işleminde kira veya benzeri bir hak kullanım bedelinin ödenmesiyle veya peşin olarak tahsil edilmesiyle birlikte vergiyi doğuran olay gerçekleşmektedir.

KDV Yasası'nın 10. maddesi uyarınca KKTC sınırları içinde ikametgâhı, işyeri, yasal merkezi ve iş merkezi bulunmayan yükümlülerin bahse konu faaliyetleri dolayısıyla vergiye bağlı işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutmaktadır. Bu sorumluluğun kuralları 24/1977 sayılı Vergi Usul Yasasının 11. ve 12. maddelerinde açıklanmış olup bu durumda bu kişilerin vergi statüsü "Vergi Sorumlusu", geliri elde eden taraf ise "Vergi Yükümlüsü" olarak tanımlanmıştır hatta gerekli vergi ve cezaların bu sorumluluğu yerine getirmeyenlerin malvarlığından alınacağı da belirtilmiştir.

Esasında, yaptıkları yurtdışı ödemelerden vergi sorumlusu sıfatı ile KDV hesaplayıp ödeyen işletmeler yaptıkları bu KDV ödemelerini kendi işletmelerinin KDV'lerinden indirim konusu yaptıkları için bu uygulama vergi sorumlularının mali durumlarını hiçbir şekilde menfi yönde etkilememektedir.

Öteyandan, KDV yükümlülüğünün oluşabilmesi için mal teslimlerinin veya hizmet ifalarının bir bedeli olması ve KDV'nin de bu bedeller üzerinden hesaplanması gerekir. Bu bedel genel olarak para, bazı hallerde de ayın karşılığı veya takas karşılığı oluşmakta olup bu hesaplamanın emsal bedeli üzerinden KDV matrahının hesaplanması gerekir.

Özellikle hangi koşullarda olursa olsun gayrimaddi hak bedeli ödemelerinde hem gelir vergisinin, hem de KDV'nin ödenmesi yasal zorunluluk olup bu iki vergi türü birbirinden ayrılmaz. Diğer bir anlatımla, gelirin doğduğu yerde KDV, KDV'nin uygulandığı yerde Gelir Vergisi veya Kurumlar Vergisi vardır.

Özellikle yurtdışından alınan hizmetler ile gayrimaddi hak bedelleri "net ücret" veya "net bedel" esası üzerinden gerçekleştirilmektedir. Diğer bir anlatımla KKTC'de mukim (yerleşmiş) olmayan gerçek veya tüzel kişilerden sağlanan hizmetlerin veya hakların sahipleri hizmet veya hak kiraladıkları ülkelerin vergi mevzuatlarındaki vergi yükümlülükleri kendilerini pek ilgilendirmediği için bu konuda yaptıkları sözleşmelerde bu duruma ilişkin özel hükümler koymakta ve alacaklarını "net ödenek" esasına bağlamaktadır. Dolayısıyla, gerek gelir vergisi gerekse KDV uygulamalarında bu konuya çok dikkat edilmeli ve gerekli araştırma yapılmalıdır.

Şayet hizmetlerin ve hakların kullandırılması "net esasta" (yani tahakkuk eden vergileri de hizmeti alan veya hakları kullanan ödeyecekse o zaman fatura üzerinde belirtilen bedele ödenecek vergiler de eklenerek matrahın hesaplanması yapılmalıdır. Bu konuda Gelir Vergisi Yasası'nın 31(3). maddesi kuralları şöyledir:

"Kesinti yapılması gereken verginin ödemeyi yapan tarafından taahhüt edilmesi halinde, bu vergi, bilfiil ödenen ücret ile ödemeyi yapanın üstlendiği verginin toplamı üzerinden hesaplanır."

Özetle, yurtdışından satın alınan veya kiralanan gayrimaddi haklar ile diğer hizmetler KDV'ne bağlı tutulması hizmet ithali kuralları çerçevesinde gerçekleştirilmekte ve bunlar gümrük mevzuatı dışında yapılmaktadır. Belirtmiş olduğum gibi bu vergilendirme uygulaması yapılmamış olsa idi herkes yurtdışında bir işyeri oluşturup KKTC'ne mal ve hizmet satmak suretiyle bahse konu vergilerden muaf tutulmuş olacaktı ki bu da KKTC'de işyeri bulunan işletmelerin aleyhine iktisadi rekabet bakımından büyük olumsuzluklar yaratmış olacaktı. Bu uygulamaların tüm ülkelerde de mevcut olduğunun ayrıca bilinmesinde yarar görmekteyim.

Son olarak bu konuda belirtmek istediğim bir diğer önemli hususta yurtdışında elde edilmiş bir gelirin vergisinin işyerinin bulunduğu bir ülkede ödenip ödenmediği durumu gelirin doğduğu ülkelerde vergilendirilmesi hakkını hiçbir şekilde ortadan kaldıramaz. Şayet KKTC ve uluslararası vergi hukukunda böyle bir kural varsa bunu iddia eden veya edenler lütfen açıklasınlar.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.