Ödediğimiz vergilerin karşılığını alıyormuyuz, yoksa haraç mı ödüyoruz?

Yayın Tarihi: 31/03/14 08:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+
Bugün KKTC'nin içinde bulunduğu sorunların başında devletin, belediyelerin ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının çeşitli isimler altında halktan tahsil ettiği vergi, resim ve harçların gereken amaçlar doğrultusunda kullanılmadığı, dolayısıyla da vergisini her aşamada ödeyen vatandaşlar kamusal hizmetlerden yararlanma hakları olmasına rağmen gerektiği gibi yararlanamamaları ülkemizin en acı gerçeğidir.

Bu gerçeği vatandaşlar olarak her gün yaşamaktayız. Bunların başında sağlık, eğitim ve yollarımız ile trafik düzenlenmelerinin durumu maalesef hiç de içaçıcı değildir. Bu gerçeği herkes, hatta ülkemizi ziyaret eden yabancılar da belirtmektedir.

Ülkelerin ihtiyaçları ve bunun için gerçekleştirilen hizmetlerin içinde bulunan sosyal, ekonomik, mali ve siyasi koşullardan etkilenmesi doğaldır. Bu koşulların boyutları, önemi ve özelliği değişmekle birlikte, bahse konu ihtiyaçların karşılanması bakımından devletin değişen boyutlardaki durumlar karşısında düzenleyeceği gerçekçi plan ve programlar kapsamında her zaman gerekli önlemleri almak suretiyle halka gerekli hizmetlerin sunulması hükümetlerin en önemli görevi olmalıdır.

Her zaman devletler sosyo-ekonomik kurallar düzenlemek, alt yatırımları yapmak, yol göstermek, bunları teşvik etmek ve sosyal ihtiyaçları karşılamak amacıyla halka hizmetler sunmak için görev almışlardır. Topluma yarar sağlayan ve her aşamada yaşamını kolaylaştıran mal ve hizmetler sosyal ihtiyaç olarak tanımlanmaktadır. Toplumun sosyal ihtiyaçları devletin ürettiği veya üretimine katkı sağladığı kaliteli ve çağa uygun mal ve hizmet üretimi ile karşılanmaktadır.

Bu hizmetler dâhili ve harici olmak üzere ülke ve toplum menfaatlerinin korunması, adalet sisteminin etkin devamı, halkın sözkonusu temel ihtiyaçlarının geliştirilip sürdürülmesi bakımından devletlere düşen çok önemli görevlerdir. Özellikle de geçtiğimiz son elli yılda eğitimin artırılması, kamu sağlığının korunması ve bu hizmetlere ilişkin standartlarının yükseltilmesi, yoksullara ve yaşlılar ile engellilere çeşitli yardımlar ve kolaylıklar, çalışma ve sosyal güvenlik koşullarının iyileştirilmesi, insan haklarının korunması ile denetlenmesine yönelik uygulamalarda çok büyük gelişmeler olmuştur. Nitekim, bu konularda birçok ülke bu uygulamalara ilişkin kurallara Anayasalarında yer vermek suretiyle bunlara verdikleri önemi vurgulamışlardır.

Ancak, belirtmiş olduğum bu hususlar KKTC Anayasasında ve diğer yasalarda yer almış olmasına rağmen uygulamada maalesef bunların halka gerektiği gibi sağlandığını görmek veya bu konularda "lafların ötesinde" hiçbir somut uygulamanın yapıldığını görmek mümkün değildir. Ciddi, işbilir ve halkını seven hükümetlerin temel görevi yukarda özetlemeye çalıştığım hizmetlerin halka sunulması suretiyle yaşamlarını kolaylaştırmak yaşam standartlarını yükseltmektir. Bu sorumluluğun dayandığı başlıca neden Anayasamız ve buna ilişkin yürürlükteki yasalar olmasına rağmen bunların öngördüğü kurallara göre maalesef uygulama yapılmamaktadır.

Bütçe kaynaklarının ve bütçe dışı sağlanan çeşitli kaynakların yetersizliği gerçeği ileri sürülerek bu hizmetlerin halka sağlanmaması kabul edilemez. Hangi dönemde olursa olsun iktidara gelen hükümetlerin programlarında yerverdikleri hizmetleri yerine getirmek, bunun içinde gerekli önlemleri almak ve düzenlemeleri yerine getirmek zorundadırlar.

Mali kaynak yetersizliğinin çeşitli çözüm yolları mevcuttur. Bunlardan bir tanesi adalet, eşitlik ve tarafsızlık ilkelerine bağlı kalmak ve ekonomiyi olumsuz yönde etkilemeyecek şekilde gelirlerin gerektiği gibi ve zamanında tahsilini sağlamak, diğeri ise tasarruf ilkelerini sıkı sıkıya uygulamak ve de yeni gelir kaynaklarını araştırmak ve sağlamaktır.

Diğer bir anlatımla kamu maliyesinin, ülke ekonomisi üzerinde gerek kaynak gerekse gelir dağılımı ile ekonomik faaliyetlerin genel düzeyi bakımından önemli etkileri vardır. Devlet belediyeler ve diğer kamu kuruluşları gerek gelirlerini toplarken gerekse de harcarken, toplumu oluşturan bireylerin satın alma güçlerinin üzerinde etkili olmaktadır.

Öteyandan kamu hizmetlerinin kamu yararı ve verimlilik ilkelerine göre yürütülmesi, ülke ve toplum açısından en iyi ve yararlı olanın gerçekleştirilmesi gerekir. Bizde olan ancak başka hiçbir ülkede benzeri olmayan devlete ve kamu kuruluşlarına siyasi popülizm uğruna gereksiz ve sınavsız personel istihdamları ile fuzuli harcamaların kamuda yarattığı kaynak sıkıntılarını halka hizmet sunmamak suretiyle cezalandırılmak durumunda bırakılmaktadır. Buna karşıda halk bir tür intikam alma amacıyla kayıtdışılığa yardımcı olmaktadır.

Devlet tarafından sunulan mal ve hizmetlerin gerçek maliyeti, devletin bunların kullanımı için transfer edilen kaynaklar dolayısıyla, kişilerin fedakârlık yapmak zorunda kaldıkları mal ve hizmetlerin değerlerinden oluşmaktadır. Yükümlüler vergi ödedikleri zaman, çeşitli mal ve hizmetlerini satın alma potansiyelleri azalmaktadır. Diğer bir ifade ile kamu hizmetlerinin genişletilmesi veya azaltılması o ülkede uygulanan ve geçerli olan hükümet politikasına bağlı ve onun sonucudur.

Ben bir vatandaş olarak devlete ve belediyeye her türlü vergi, resim ve harç yükümlülüğünü yerine getirirken bu kurumların da kendilerine düşen yükümlülükleri yerine getirmeleri gerekmez mi? Şayet bu tek taraflı bir şekil alırsa, yani vatandaş ödediği vergilerin karşılığını hizmet olarak geri almaz ise o zaman ödenen vergiler, vergi olmaktan çıkar ve "haraç olur". Bu durumu özellikle sağlık, eğitim, yol ve trafik konularında daha sık ve açıkça görmekteyiz. Örnek mi gerek? Lefkoşa Belediyesinin sağlık, temizlik, çevre hizmetlerinde bozuk yollarda içine düşülen çukurlar ile trafik düzeni bu durumun en gerçekçi göstergesidir. Bu durum başka bir ülkede olmuş olsa idi vatandaşlar protesto amacıyla hizmet olarak almadıkları hizmetlerin vergisini ödemezdi.

Diğer bir örnek ise, son bir haftadan beri Şehit Ahmet Hasan, Şehit Osman Yusuf, Bozova, Çitköy ve Şehit Cemil Çelik ve Sipahi sokaklarının sokak lambaları yanmamakta ancak, Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu bu adreslerde tüm konut ve işyerlerinden "sokak aydınlatma" ismi altında ücret almaktadır. Daha doğrusu vermediği bir hizmetin parasını almaktadır. Keza, Girne-Lefkoşa, arasındaki anayolların birçok kesiminde de aylardan beri ışıklar yanmamaktadır. Esasında parası ödenip de hizmet verilmeyen işlemlere ücret değil HARAÇ denir.

Elektrik parasını ödemeyenlere ceryanı kesenler nasıl olurda parasını ödeyenlere de aydınlatma hizmeti sunmamaktadır. Her işimiz lafla peynir gemisini yürütmektir. Nerede kaldı o idealist, vatansever Kıb-Tek Sendikası yetkilileri? Bu işi yapmayacaklarsa özelleştirmeden başka ne çare kalır ki?

Keza, devlet sağlık hizmetleri de ayni durumda. Yıllarca sosyal güvenlik ve emekli fonlarına sürekli ödeme yapanlar en basit ilaçları dahi dışardan satın alma durumunda bırakılmaktadır. En iyisini bu fonlara zorunlu ödemelerin kaldırılması ve bunun yerine sigorta şirketlerine ödeme yapılmasını sağlamaktır ki herkes sağlık hizmetlerinden çok daha fazla yaralanabilsin.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.