Ekonomiye hiçbir etkisi olmayacak bir yasal düzenleme daha (1)

Yayın Tarihi: 14/04/14 08:00
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+
Geçen haftaki "Ciddiyetten Uzak Mali Düzenlemelere devam…" başlıklı yazımda 34/2014 sayılı Tapu ve Kadastro Dairesi (Harçlar ve Ücretler) Değişiklik Yasası ile her türlü yoruma açık ve eksiklikler içeren düzenleme hakkındaki görüşlerimi açıklamıştım. Yorum gerektiren konular hakkında "ilk kayıt", "bir defaya mahsus" ve "ikinci veya daha fazla olan" ifadelerinin çeşitli anlamlara yol açtığını ayrıca, taşınmaz alım-satımlarını ilgilendiren altı aylık geçerlilik süresi olan bahse konu düzenlemenin neden 300 metre kareden fazla işyerleri ile arsa ve arazi türündeki taşınmaz malları kapsamadığını sorgulamıştım. Peşinen şunu belirteyim ki indirimli kayıt harcı malı alana uygulanan bir yöntem olup, malın "ilk kayıt olması" ile hiçbir ilgisi yoktur. Diğer bir anlatımla, indirim hakkı şahsilik ilkesi ile ilgili olup kaçıncı kayıt olduğu ile hiçbir ilgisi olmaması gerekir.

Bu vesile ile zor durumdaki KKTC ekonomisinin önündeki engellerin aşılması ve gelişmesi için geniş kapsamlı vergi düzenlemelerinin yapılması zorunluluğuna değinmiştim. Bu konuda başarı sağlanabilmesi ve ayni zamanda kayıtdışılığında önlenmesi için mesleki bilgi, vizyon ve irad sahibi kılavuzlara gerek olduğunu, yasaların açık, anlaşılır, herkese eşit ve hata veya noksanlık ihtiva etmeyecek şekilde düzenlenmesinin ülke yönetiminin ciddiyetini göstermek bakımından çok önemli olduğunu ifade etmeye çalışmıştım.

Ancak, bizi yönetenler ve onların kılavuzları "biz ne yazarsak veya söylersek olur" düşüncesi ile hareket etmeye ve sadece hatalar veya eksikliklerle dolu düzenleme yapmakla kalmamakta ayni zamanda yaptıkları Yasa değişiklikleri içerikleri ile halkla ve ilgili sektörlerle de adeta dalga geçilmektedir.

Bu konuya birkaç örnekle açıklık getirmeye çalışacağım. 2 Nisan 2014 tarihinde Resmi Gazetenin 77 sayısının EK III'de yayımlanmış olan ve 4 ay 29 günlük geçerlilik süresi olan toplam bir sayfalık KDV Değişiklik Tüzüğü incelendiği zaman:

  • Değişiklikle ilgili yapılan düzenlemenin 19'uncu madde içeriğinde yapılması gerekirken küçük ve büyükbaş hayvanları ile kümes v.s. hayvanlara ilişkin ürünleri düzenleyen 13'üncü maddede yapıldığı;

  • Değişikliğin CETVEL II'de yapılması gerekirken CETVEL III'de yapıldığı, dolayısıyla amaçlanan taşınmaz mal alımlarını kapsamadığı için "yoklukla malül" bir düzenleme olmuştur.

Diğer bir yasal değişiklik ise 37/2014 sayılı Kurumlar Vergisi (Değişiklik) Yasası olarak isimlendirilen düzenleme 4 Nisan 2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanmıştır. Ülkenin ekonomik konularda bu kadar acil önlemler alınması beklenirken, ekonomiye ancak belki olumlu etkisi üç yıl sonra olabilecek sadece iki düzenlemeye yerverilmiş olması sektörler ve ekonomik aktörler nezdinde de büyük hayal kırıklığı yaratmış ve ilgili Bakanlığın ve hükümetin sözde vergi düzenlemeleri yöntemiyle herkesi oyalamaya devam etmeye çalıştığı bir kez daha kanıtlanmıştır.

Bugünkü yazımda 41/1976 sayılı Kurumlar Vergisi Yasasına 37/2014 sayılı Değişiklik Yasası ile düzenlenen 2 tane yasal değişikliği eleştirmek suretiyle yukarıda belirtmiş olduğum görüş ve düşüncelerimi aşağıda özetlemek suretiyle kanıtlamaya çalışacağım.

  1. Zamanaşımına ilişkin düzenleme ile vergilendirme işlemlerine ilişkin 12 yıllık zamanaşımı süresi 12 yıldan 7 yıla çekilmiştir. Bu yerinde bir düzenleme olmasına rağmen bunun zamanlaması kanımca hatalı olmuştur. Şöyle ki, Gelir ve Vergi Dairesinin 12 yıllık geriye dönük vergi inleme yapma hakkı 7 yıla indirilmiştir. Diğer bir anlatımla, şirketlerin 2001 yılına kadar olan hesap ve vergi inceleme kaybını giderme yetkisi 2006 yılı ve sonrasına çekilmiş olup aradaki 5 yıl inceleme dışına çıkarılmıştır. Bunu zaten yapacak eleman v.s. olanakların olmayışı mazeretine bağlamak haklı gösterilemez. Devleti yönetenlerin asli görevi her konuda kamusal görevleri en etkin şekilde tutmak ve devleti zarara uğratılmasını önlemektir.

  2. Bu düzenlemenin zamanlamasına bakıldığı zaman, Bakanlar Kurulunda onaylanarak Meclise gönderilmiş 10.02.2014 tarihinde Resmi Gazete'nin 29'uncu sayısında yayımlanmak suretiyle halkın bilgisine de sunulmuş olan Bilançoların (Geçici Kurullar) Yasa tasarısı diğer bir tabirle "AF YASASI" öncelikle yasalaştırılmadan şirketlerin 2012 yılına kadar olan geçmiş yıllara ilişkin beyan etmiş oldukları matrahlarını artırmak suretiyle vergi ödemleri yönündeki 5 yıllık vergi tahsilatından feragat edilmiş olması KKTC bütçesini ek gelir kaynaklardan mahrum etmiştir. Mademki bu tasarı Meclise havale edilmişti neden bu tasarı öncelikler Meclisin onayına sunulmadan 27/2014 sayılı Kurumlar Vergisi Değişiklik yasasında 12 yıllık zaman aşımını 7 yıla indiren düzenleme yapılmak suretiyle 5 yıllık vergi tahsilatı işlemleri iptal edilmiştir? Neyse bu düzenlemenin bir hikmeti olduğuna inanarak bu konuyu halkımızın takdirine bırakmayı uygun görüyorum.

  3. Bahse konu Değişiklik Yasasında yapılan ikinci bir değişiklik ise 1 Ocak 2015 tarihinden itibaren Kurumlar Vergisini 3 yıl süreyle düzenli olarak ödeyen ve öngörülen koşullara uyan şirketlere bu süreyi takip eden vergilendirme dönemleri sonlarında tahakkuk edecek vergilerine %5 indirim, yani ıskonto yapılmasına ilişkin düzenlemelerdir.

  4. Varsayalım ki bir şirket bu indirimden yararlanmayı amaçlamış olsun. Öncelikle bu indirim hakkından yararlanmak için ilgili şirketin 2015, 2016, 2017 yıllarına ilişkin 3 yıllık sürede:

  • Tarh edilen vergilerini düzenli olarak ödemesi;

  • İndirimden yararlanacağı vergilendirme dönemi içinde, yani 2018 yılında vergi beyannamesini yasal sürede vermesi;

  • Üç yıllık süreler içerisinde Gelir ve Vergi Dairesi tarafından re'sen, ikmalen ve idarece tarhiyatlara tabi tutulmak suretiyle ek vergi ödememesi gerekecektir.

  • Diğer bir anlatımla, Gelir ve Vergi Dairesi'nin re'sen, ikmalen ve idarece vergi tarh etme yetkisi var olduğu sürece kanımca hiçbir şirket bu haktan yararlanabilmesi durumunu şansa veya Vergi İdaresi'nin o meşhur re'sen takdir yetkisine bağlı olacaktır.

Yukarıda öngörülmüş olan koşulların her hangi birinin önemine veya önemsizliğine bakılmaksızın şirketin bu hakkı kaybetmesi durumda yeniden indirim hakkı sahibi olabilmek için üç yıl daha ayni koşullarda vergilerini düzenli olarak ödemesi öngörülmüştür.

Bu düzenleme ile ilgili öncelikle aşağıdaki ifadelere açıklık getirilmelidir:

  1. "Tarh edilen vergilerin ödenmesi" ifadesinden somut delillere dayanılarak veya öngörülen teşvikler dolayısıyla vergi zararı tahakkuk edecek olan veya bir yıl önce devreden zarar dolayısıyla ilgili yılda vergi ödemeyecek şirketlerin durumu ne olacaktır? İndirim hakkının sadece yasal sürede verginin ödenmesine bağlanması çok hatalı bir koşuldur. Çeşitli nedenlerle vergisini birkaç gün geciktikten sonra gecikme zammı ile birlikte ödeyen bir şirketin bu haktan yararlanmaması ne kadar adildir?

  2. Varsayalım ki dördüncü yıl ödeyeceği vergiyi %5 indirimden yararlanarak ödemiş olan bir şirketin ilgili vergilendirme döneminde herhangi bir şekilde vergi kaybına neden olduğunun daha sonra saptanması halinde bu indirim hakkından yararlanılan verginin geri ödenmesi Gelir ve Vergi Dairesi tarafından talep edilecek mi?

  3. Yıllık Kurumlar Vergisini vermekle birlikte, diğer vergi ödevlerini veya vergi sorumluluklarını yasalara uygun sürede ve gerektiği gibi yerine getiremeyen şirketler bu koşullardan muaf mı tutulmuşlardır?

Yukarıda belirtmiş olduğum sakıncaları misliyle katlayan diğer düzenleme hakkındaki görüşlerimi ise gelecek haftaki yazımda belirtmeye çalışacağım:

(DEVAM EDECEK)

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.