Keramet bina inşasında değil hizmet kalitesindedir (3)

Yayın Tarihi: 26/05/14 08:00
okuma süresi: 10 dak.
A- A A+
Bazı belediyelerin mali uygulamaları hakkındaki görüşlerime bu haftaki yazımda da yervermeye devam edeceğim. Herkesin bildiği gibi 28 tane Belediyenin çok büyük bir kısmının mali sıkıntı içinde bulunmasının esas nedeninin elde ettikleri veya elde etmeleri gereken mali kaynakların gerektiği gibi elde edilmediği, bu nedenle halka kaliteli hizmet sunma amacına yönelik uygulamalar yerine sağlanan mali kaynakların gereksiz ve gösteriş amaçlı faaliyetler için harcandığını belirtmiştim.

Ayrıca, yıllardır belediye başkanlığı yapanların tümünün bu makama yeniden talip olmaları ve bu amaçla 4 yıl iktidar süresinde neredeyse hiç düşünmedikleri projeleri, temel belediye hizmetlerini ve bunlarla ilgili sloganlarını üretmeye başlamaları oldukça düşündürücüdür. Buna bir de makyajlama diye anılabilecek bazı boyama, asfaltlama, çiçek dikimi ve ilaçlama girişimleri dikkate alındığında halkımızın tabiri cayiz ise "balık hafızalı" yerine koyduğunun en açık göstergesidir.

Öteyandan, gereksiz harcamalar, gelir kaynaklarına süresinde gerektiği gibi sahip çıkılması, siyasi popülizm uygulamaları ve Tahakkuk Esasına bağlı kurumsal muhasebe kayıtları tutulmaması, halka sağlanan veya sağlanması gereken hizmetlerin maliyetini artırmakta, dolayısıyla da vergi, resim, ruhsat ve harçların yükseltilmesine neden olduğu gibi nakit işlemler dışındaki mali durum hakkında yetkililer dâhil güncel bilgiler elde edilememektedir. Diğer bir anlatımla, belediyelerin muhasebe kayıt işlemleri şirketlerin kullandıkları "Tek Düzen Muhasebe Hesap Planının" gerisindedir. Bu böyle olunca da "Yıldızlı Belediyeler" dâhil bazı belediyeler, devlete veya devlet haricinde başka borçları olmadığını halka yutturmaya çalışmaktadırlar.

Bu eleştirilerime ilaven, belediyelerin halka karşı anayasal sorumluluklarının da olduğu belirtilmiş ve öncelikle kendi olanakları veya ailelerin desteği ile inşa edecekleri ilk konutları için inşaat ruhsat harçları ile taşınmaz mal vergilerinde teşvik amaçlı muafiyet ve indirim yapmalarının da asli görevleri arasında yeralmasına vurgu yapmış ve bazı hatalı uygulamalardan fiili örnekler vermiştim.

Şayet başka bir konutu olmayan ve her türlü maddi sıkıntılara katlanarak bu ülkede başını sokacak bir konut inşa edecek olanlara İnşaat Ruhsat harçlarında ve Sığınak Fonu katkı payında indirim amaçlı bir teşvik verilmeyecekse, ki bugünkü mevcut anlayış içinde bulunulduğu sürece verileceğine inanmıyorum, bu takdirde ilk kez konut inşa edenlere en azından, örneğin 3-5 yıl süreli taşınmaz mal vergisi muafiyet hakkı tanınamaz mı? Böyle bir muafiyet veya indirimlerin sağlanması belediyeler için bir gelir kaybı olarak nitelendirilmesi doğru bir düşünce tarzı değildir. Çünkü bu konut inşa edilmemiş olsa idi bir inşaat ruhsatı harcı ve taşınmaz mal vergi yükümlülüğü tahakkuk etmemiş olurdu. Anayasamızın 44'cü maddesinde öngörülen kurala göre her ailenin bir konut sahibi olması için Belediyelerin katkıda bulunması çok önemli ve gerekli bir görevdir.

Daha önceki yazımda örnek olarak Gönyeli Belediyesinin 14,188.77 TL tutarındaki İnşaat Ruhsatı ve Sığınak Fonu katkı payına ek olarak "Nihayi Tasvip" (Final Approval) aşamasında da uyguladığı diğer harç v.s. mali külfetler toplamı olan 1,269.20 TL tutarın ayrıntıları ise şöyledir;

  • Sayaç Bağlama Ücreti 815.36 TL (her türlü altyapı inşaat sahibi

(KDV dâhil) tarafından yapılmış olmasına

rağmen)

  • Henüz teslimi yapılmamış çöp (özel çöp odası yapılmasına ve piyasada

bidonu ücreti 150.00 TL daha ucuz satılan çöp bidonlar olmasına

(KDV dahil) rağmen)

  • Kanalizasyon bağlantı ücreti 203.84 TL (İnşaat Ruhsatı kapsamında 2,715.97 (KDV dâhil) TL ödenmiş olmasına ek olarak)

  • Su Sayacı Bedeli 100.00 TL

(KDV dâhil)

Bu miktara İnşaat Ruhsatı ismi altında ödenen 14,188.77 TL de eklenince başını sokacak bir konut inşa edecek bir kişinin ilgili Belediye'ye sırf bir konut inşa etmesi amacıyla toplam 15,457.77 TL ödenmiş olması, ancak buna karşı hiç denecek kadar hizmet verilmiş olması hangi adalet ilkeleri ile bağdaşır?

Gelelim işin en enteresan uygulamasına. Bahse konu İnşaat Ruhsatı ile birlikte ödenen kalemlerden bir tanesi de "Depozito" başlığı altında yeralan ve İnşaat Ruhsatının % 10'una tekabül eden miktardır (787.71 TL). Herkesin bildiği gibi gerek maliye ilminde gerekse diğer hukuksal uygulamalarda "Depozito" kelimesinin tanımı şöyledir:

"Bir taahhüdün yerine getirilmesi sırasında güvence amacına yönelik olarak yatırılan ve bu taahhüt yerine getirildiği zaman bunun yatırana geri verilen bir paraya Depozito" denir.

Bu görüş ve anlayış içinde bahse konu inşaat bitmiş, inşaat alanı da temizlenmiş ve kontrole gelen Belediye görevlisi de bunu teyit etmiş olduğuna göre sözkonusu Depozitonun inşaat sahibine iade edilmesi için sözlü olarak Gönyeli Belediyesinin Maliye Şubesine başvurulması sonucunda görevli memurun verdiği enteresan cevap şöyle olmuştur.

" Siz belgelerde "Depozito" yazdığına bakmayın, ayrı bir hesaba aktarılarak İnşaat Ruhsat harcı ile ayni işlemi görür ve bunun iadesi yapılmaz."

Kanımca bu cevabın özeti şu anlama gelmektedir. İnşaat Ruhsatı ile birlikte Belediye tarafından "Depozito" ismi altında tahsil edilen 787.71 TL tutarındaki para esasında inşaat ruhsatının bir parçası olup bu miktarın iade edilmeyeceğidir." Yani, vatandaşa sağ gösterip sol vuracaksınız ve "depozito" (emanet) olarak tahsil edilmiş olan bu miktar da Belediyenin kasasına düşen bir para olarak kalmaktadır. Değil mi?

Bu tamamen yanıltıcı bir yöntem olup halktan haksız yere para tahsil etmektir. Bu konuda gerekirse hukuki yollara başvurma için inşaat sahibine gerekli destek ve telkinlerde bulunacağımın bilinmesinde ve Sayıştaylık tarafından bir ihbar olarak değerlendirilmesini yararlı görüyorum.

Demek oluyor ki devlet veya belediye binalarına "akıllı", "yeşil", "çağdaş" gibi tanımlamalar yapılırsa veya halka sunulan hizmetlerin kerameti bu binalarda değil beyinlerinde olup birçok siyasi kişi gibi belediyeleri yönetenler de Kıbrıslı Türklerin dünyanın en zeki insanları ve üstün yeteneklere sahip olduklarına inananlardandırlar. Son olarak şunu da belirteyim. Bazı önemsiz gibi görülen durumlar esasında kişiye o kurumun durumu hakkında çok önemli bilgiler verir. Örneğin, Gönyeli Belediyesinin AB katkılarıyla inşa edilmiş olan ve halen öve öve bitirilemeyen yeni binasının zemin katında bulunan emlak şubesinde dosyaların v.s. kıymetli belgelerin yerlerde atıl ve dağınık durumu gibi.

Her vesile ile AB normlarından bahseden birçok siyasilerimiz, belediye başkanlarımız ve kamu kurumlarının yöneticileri bu normlardan bahsetmeden önce bunların uygulanmasına ilişkin hizmetlerin kalitesine gerekli özeni gösterseler çok daha yararlı olur kanaatindeyim. Halkın aldığı hizmetin, gördüğü muamele ile kalite ve süresi çok önemli olduğuna ve modern tarzda inşa edilmiş kamu binalarının şekli veya içeriğinin ise pek önemli olmadığına inanmaktayım.

Sadece, işsiz gençlerimiz ülkeyi terk etmedikleri, başını sokacak bir konutu olmayan ve maddi kaynak sıkıntısıyla kirada veya ailesinin yanında ikamet etmeye mahkûm olan gençlerimizin her türlü fedakârlığa katlanarak bir konut inşa etmeye karar veren vatandaşlarımıza tüm Belediyelerimiz inşaat ruhsatları ve taşınmaz mal vergileri ile ilgili belli sürelerle her türlü indirimler ve süreli muafiyetler sağlamalarıdır. Ayrıca, belediyelerin maliyetlerinin azaltmak için KKTC'deki belediyelerin sayısı azaltılmalıdır.

Girne Amerikan Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren Girne Araştırma Enstitüsünün açıklamış olduğu "Yerel Yönetimler Araştırması 2014" sonuçları da yukarıdaki görüş ve iddialarımı kanıtlamaktadır. Şöyle ki bu sonuçlara göre:

  • Belediyelerin gelirleri yeterli ancak doğru kullanılmıyor (yani gelirlerini israf ediyorlar).

  • Belediyeler gereksiz istihdamlar yapıyorlar (yani hizmet maliyetlerini dolaylı olarak artırıyorlar).

  • Halkımızın büyük bir kısmı Belediyelerin sundukları hizmetlerin fiyatlarından memnun değildir. (yani maliyetler arttıkça bunları halka yansıtıyorlar).

Bu görüş ve verilere göre tüm Belediyelerin ayaklarını yorganlarına göre uzatmalarının kaçınılmaz olduğu, gereksiz istihdamlar neticesinde sundukları hizmetlerin kalitesinden, dolayısıyla da bunlar için ödenen bedellerden halkın memnun olmadığı ve sosyo-ekonomik konularla ilgili özellikle ilk konut sahibi olacak kişilere hiçbir teşvik sağlanmadıkları en açık şekilde saptanmıştır.

Öteyandan, geçen haftaki yazımda belirtmiş olduğum denetimsizliğin en güncel kanıtı, geçen hafta Gönyelide inşasına başlanan bir binanın çökmesidir. "Yıldızlı Belediye" olarak tanımlanmaya çalışılan bu Belediyenin İnşaat Ruhsatının 2'ci maddesinde denetiminin yapılması gerekliliğine ilişkin kural yeralmış olmasına rağmen bu konuda gerekli denetimin yapılmaması sonucu meydana gelen sözkonusu inşaat çökmesi acaba bu Belediyenin "Yıldızını" düşünmesi gerektirmez mi? Önerim, özellikle Yıldızlı ve yıldızsız Belediyelerin bu yıldızları hak etmeleri için bu konudaki yazı dizisinde belirtmiş olduğum öneriler ile her türlü denetimlerin zamanında en etkin şekilde yerine getirmeleridir; özellikle de insan hayatı sözkonusu olunca.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.