Önemli bir soru hakkındaki görüşlerim

Yayın Tarihi: 02/06/14 08:00
okuma süresi: 14 dak.
A- A A+
Geçtiğimiz hafta bir okurumdan aşağıdaki konu hakkında benden görüşlerimi belirtmeyi talep etti. Konunun önemini dikkate alarak bana yöneltilen soruyu ve görüşlerimi bu sayfada açıklamayı uygun gördüm.

Sn. Saydam, kamu maliyesi ve özellikle de vergi uygulamaları konusundaki görüş, eleştiri ve önerilerinizi yakından izlemekteyim. Bu nedenle, sizlerden aşağıdaki soruma cevap vermenizi rica ederim.

SORU: Sn. Maliye Bakanı Zeren Mungan'ın 12 Mayıs 2014 tarihli Havadis Gazetesinde yayımlanan ve "ORTAKLAR SORUMLU" başlığı altındaki beyanatında, "KKTC'de birçok şirketlerin kurulduğunu, hiçbir sorumluluk ortaya konulmadan vergi mükellefiyetlerini yerine getirmeden şirketi atıl duruma getirip başka bir şirketin kurulduğunu ve devletin bir kuruş alamadığı için ilgili yasal düzenleme yaparak vergi mükellefiyetlerini ödemekle ilgili Limited Şirket ortaklarına sorumluluk getirileceğini ifade" etmiştir.

Bu beyanatta öne çıkan konu Limited Şirket hissedarlarının şirketin vergi mükellefiyetlerinin ödenmesinden sorumlu tutulacağı anlamı çıkmaktadır. Böyle bir düzenleme hakkındaki görüş ve önerilerinizi bildirirseniz memnun kalırım. Şayet öngörülen bu uygulamanın benzerinin başka ülkelerde varsa bunun hangi ülkelerin şirketler hukukunda, ticaret hukukunda veya vergi hukuku vardır? Teşekkürler T.G.

Konu hakkındaki sorunuzla ilgili görüşlerim aşağıda açıklanmıştır:

Öncelikle görüşlerimin daha iyi anlaşılması bakımından çeşitli işletme statüleri hakkında size özet bilgiler vermeden önce "ortak" ve "hissedar" kelimeleri arasındaki tanımlama farklılığı olduğunu ve buna herkesin dikkat etmesi gerektiğini belirteyim. Dünyamızda birçok ekonomik faaliyetler yürüten işletmeler bu faaliyetlerini genellikle aşağıdaki statüler altında gerçekleştirmektedir. Örneğin,

  1. Kişi İşletmesi (Mal ve hizmet alım-satımı ile ilgili faaliyetleri kendi adına işleten şahsi işletme);

  2. Adi Ortaklık (Mal ve hizmet alım-satımı ile ilgili faaliyetleri birden fazla kişinin kendi aralarında sözlü veya yazılı olarak hazırladıkları sözleşme uyarınca yürüttükleri işletme. Bu statüdeki işletmeler isimlerinde Ortaklık, Kollektif, Komandit, Konsorsiyum, İş Ortaklığı v.b. isimler kullanırlar);

  3. Özel Limited Şirket (Ekonomik faaliyetlerde bulunmak amacıyla en az 2 ve en çok 50 hissedarın (iştirakçinin) taahhüt ettiği ve/veya ödemiş olduğu hisse (pay) sermayesi ile oluşan sermaye ile sınırlı sorumlu olan tüzel kişiliğe sahip işletme);

  4. Halka Açık Limited Şirket (Ekonomik faaliyetlerde bulunmak amacıyla en az 7 ve daha fazla hissedarın (iştirakçinin) herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayıp taahhüt edilen hisse (pay) sermayesi ile oluşan sermaye ile sınırlı sorumlu olan tüzel kişiliğe sahip işletme);

  5. Denizaşırı Limited Şirket (Yabancı bir ülkede kurulmuş ve o ülkenin yasaları uyarınca Özel Limited Şirket veya Halka Açık Limited Şirket statüsünde tescil edilmiş şirketlerin KKTC'de ayrı bir tüzel kişilik olarak faaliyet göstermeleri için Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmış, yurtdışındaki ana merkezlerinin sermayesi ile sorumlu olan ve yabancı şirket olarak tanımlanan işletmeler);

  6. Sınırlı Garantili ve Hisse Sermayeli Olmayan Şirket ( Şirket hissedarlarının (iştirakçilerinin) taahhüt ettikleri hisse (pay) sermayesi olmamasına rağmen belli bir miktara kadar meydana gelebilecek borçları ödemeyi taahhüt eden hissedarların bulunduğu tüzel kişiliğe sahip işletme);

  7. Sınırlı Garantili ve Hisse Sermayesi olan Şirket (Şirket hissedarlarının (iştirakçilerinin) taahhüt ettiği ve/veya ödemiş oldukları hisse (pay) sermayesine ilaveten belli bir miktara kadar meydana gelebilecek borçları ödemeyi de taahhüt eden hissedarların oluşturduğu işletme);

  8. Limited Sözcüsü Kullanılmadan Tescil Edilen Şirket (Ticareti, sanatı ve ilmi geliştirmek ve hayır işleri amaçları için tescil edilen sınırlı sorumlu şirket. Yukarıda (f)'de belirtilen şirketin bir tür benzeri bir statüye sahip bir kuruluş).

Yukarıdaki statülere ilaveten Fasıl 114 Kooperatif Şirketler Yasası uyarınca tescil edilen hisseleriyle sınırlı çeşitli kooperatif işletmeleri de mevcut olup acaba bu kooperatiflerin hissedarları da mı öngörülen mükellefiyet kapsamına alınacaklar?

Yukarıda belirtilen 8 değişik statüde ekonomik faaliyet gösteren işletmelerin KKTC'deki kuruluş ve tescil işlemlerini düzenleyen yasalar Fasıl 113 Şirketler Yasası ile Fasıl 116 Kollektif ve Komandit Şirketler ve Ticari Unvanlar Yasasıdır. Bu yasalar anglo-sakson hukukuna göre düzenlenmiş olup ayni yasalar AB ülkesi olan Güney Kıbrıs Rum Yönetiminde de halen yürürlüktedir. Bu konuda yapılan bazı değişiklikler ise harçlar, cezalar, şeffaflık ve tek hissedarın iştiraki ile Limited Şirket (Sınırlı Sorumlu Şirket) tescil edilmesi konularında olmuştur.

Diğer bir anlatımla, bu statüdeki şirketlerin ayrı bir tüzel kişi olarak kendisini yöneten Direktörlerden ve hissedarları olan kişilerden yasal olarak ayrı ve bağımsız bir kişiliğe sahip olması Şirketin hukukunun ana ilkelerinden birisi olup bir Limited şirketi Ortaklıklar ile tek başına iş yapanlardan farklı kılan en önemli yasal ilkedir.

Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde hiçbir zaman Limited Şirket hissedarlarının taahhüt ettikleri veya ödedikleri sermaye dışında şirketin mükellefiyetlerinin ödenmesi bakımından sorumlu tutulmaları ne görülmüş ne de duyulmuştur. Ancak, Limited Şirket hissedarları şirketin mükellefiyetlerine ve/veya taahhütlerine kişisel olarak kefil olmuşlar ise bunların ödenmesinden "kefil" sıfatıyla sorumlu tutulmaktadırlar.

Limited Şirketler tüzel kişiliğe sahip işletmeler oldukları için bunları yöneten Direktörler aşağıdaki olaylardan herhangi birinin vukubulması neticesinde yönettikleri şirketlerin mükellefiyetlerinin ve/veya taahhütlerinin ödenmesinden kişisel malvarlıkları ile sorumlu tutulmuştur.

  1. Direktörlerin görev ve sorumlulukları ile ilgili Şirketler Yasasında belirtilmiş olan kurallara gerektiği gibi uyulmaması dolayısıyla meydana gelen kötü yönetim (mismanagement) nedeniyle şirket kasıtlı veya kasıtsız zarara veya kötü şöhrete uğratılmışsa;

  2. 27/1977 sayılı Vergi Usul Yasası'nın 11'inci maddesinde öngörülen işletmelerin yasal temsilcileri veya bu işletmeleri yönetmek için yetkilendirenler ve şirket Direktörleri şirket mükellefiyetlerinin ödenmesinden malvarlıkları ile müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmuşlardır. Bu sorumluluğun yerine getirilmesi, öncelikle şirketin her türlü malvarlığının araştırılarak paraya çevrilmesinden sonra devreye girmektedir.

Tüzel kişiliği olmayan Adi Ortaklık statüsündeki işletmelerin ortaklıkları ise zaten Ortaklığın mükellefiyetlerinden müşterek ve müteselsilen sorumludurlar.

Bazı hallerde Limited Şirketlerde hissedarların tümü veya bir kısmı Direktör olarak atanmakta olduğundan bu kişiler hissedar statüleri bakımından değil, Direktör statüsü bakımından şirketin mükellefiyetlerinden kişisel malvarlıkları ile sorumlu tutulmaktadırlar.

Örneğin, benzeri düzenleme AB esasları kapsamında reform amaçlı köklü değişikliğe tabi tutulan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununda da mevcuttur. Bu konuya ilişkin geçen yıl yapılan yasal düzenleme adı edilen Kanunun 573'üncü maddesinde yeralmış olup, hissedarı bulundukları Limited Şirketlerinde işlemler yapmak için yetkilendirilenler ve Direktör sıfatı ile görevlendirilen hissedarlar bu şirketin mükellefiyetlerinden sorumlu tutulmamışlardır. Bu durumdaki hissedarların yegâne kayıpları şirkete sermaye hisse payı olarak ödemeyi taahhüt ettikleri ve/veya ödemiş oldukları parayı kaybetmekle sınırlı tutulmuştur. İşte bu nedenledir ki bu statüdeki şirketlerin isimlerinde Limited (LTD.) veya başka ülkelerde bunun muadili olan Anonim şirket (AŞ) veya Public Limited Company (PLC) gibi tanımlar kullanılması zorunlu kılınmıştır.

Gelelim sorunuzun cevabına ve görüşlerime. Sn. Maliye Bakanının KKTC'de şirketler kurulduğu ancak hiçbir sorumluluk ortaya koymadan ve vergi mükellefiyetlerini yerine getirmeden şirketi atıl duruma getirip başka bir şirket kurmaları serzenişi ile kayıtlı 10 bin şirket bulunmasına rağmen 3 bin şirketin beyanname vermesi ve kendi ifadesi ile "KKTC'nin şirketler çöplüğüne dönüştüğü" hikâyesine.

Öncelikle şunu belirteyim ki Sn. Maliye Bakanın bu konularda serzenişte bulunmaya veya şikâyet etmeye hiç hakkı yoktur; şöyle ki:

  1. Şirket kurma, faaliyete geçirme veya geçirmeme, faaliyete son verme veya gönüllü tasfiye etme gibi kararları alma hak ve yetkisi bu şirketlerin hissedarlarının oluşturduğu Genel Kurula ve Direktörler Kuruluna ait en doğal ve demokratik bir hak olup bu hakkı kullanmayı hiçbir makam engelleyemez.

  2. Maliye Bakanı'nın görev ve yetkileri ise şunlardır:

  1. KKTC'de tescil edilmiş bu şirketleri özellikle vergi yasaları ile Şirketler Yasası kuralları uyarınca denetlemek ve hakkın veya adaletin tecellisi için gerekli önlemleri almak ve sonuçlandırmak;

  2. Vergi Usul Yasasında ve diğer Vergi Yasalarında yeralan vergi inceleme ve vergi tahsilatına ilişkin kuralların gerektiği gibi uygulanmasını gerçekleştirmek ve varsa vergi v.s. kayıplarının giderilmesini sağlamak;

  3. Belirtmiş olduğu 10 bin adet şirketten 3 bin tanesinin beyanname vermesinin neden ve niçinlerinin de araştırılmasının, yönetimi altındaki Gelir ve Vergi Dairesi görevlilerinin Şirketler Mukayyitliği yetkilileri ile koordineli çalışarak analizlerin yapılmasını sağlamak başta gelen sorumluluklarından bir tanesidir. Gerçekçi verilere dayandırılmadan kulaktan dolma bilgi veya tahminler yürüterek iddialarda bulunmak hatalı bir yöntem olup bu gibi beyanatlar ülkemizin aleyhine düşüneceklerin oluşmasına neden olur ve başka anlamlara yol açar. Kaldı ki tüm şirketlerin kuruluş ve tescilini yapan Şirketler Mukayyitliği işlemlerinin bu konudaki harçlarını tahsil eden de Maliye Bakanlığıdır.

Öteyandan, şirket kurulup kapatılmalarının yegâne nedenini vergi ödememek olarak belirtmek ise yanlış bir değerlendirmedir. Ekonomik olumsuzluklar, ekonomik faaliyet değişiklikleri, hissedarlar arası ihtilaflar, vefatlar v.s. nedenler acaba bu durumun oluşmasına neden oluşturmaz mı?

Bütün bu gerçekler ve yetkiler mevcut iken, uluslararası vergi hukukuna, ticaret hukukuna ve/veya şirketler hukuku ilkelerine yapılması düşünülen ancak tamamen ters olacak olan yasal düzenleme sonucu şirket yönetimi ile ilgili herhangi bir fikri, görevi veya sorumluluğu olmayan Limited Şirket hissedarlarının da şirket mükellefiyetlerinden kişisel malvarlıkları ile de sorumlu tutulmak istenmesi özellikle yatırımlar ve ekonomik faaliyetler üzerinde oluşturacağı ciddi olumsuzlukların dikkate alınmadığı ve/veya birçok düzenlemede olduğu gibi acemilik veya bilinçsizlik dolayısıyla kolaycılığa yönelmesini kanıtlamaktadır.

Sn. Maliye Bakanının böyle bir değişikliğe gitmesi halinde Kıbrıs meselesinin çözümü halinde acaba iki kurucu devlet arasındaki vergi harmonizasyonu ve AB müktesebatına uyum nasıl sağlanacaktır? Bugünkü hükümetin ve dolaysıyla Maliye Bakanının bu konuda yapmayı düşündüğü yasal değişiklik fikrini zannedersem sermayeye karşı tepkili olan bazı kılavuzların verdiğini tahmin ederim. Bu konuda yasal değişiklik yapılmasına ışık tutanlar bana tarihe çoktan gömülmüş olan komünizm felsefesini anımsatmıştır. Kaldı ki, Çin dahi bugün itibariyle uluslararası en çağdaş şirketler hukuku ilkelerini uygularken KKTC'nin bu konuda mevcut düzenlemenin gerisine gidilmesi yerine örnek oluşturması bakımından KTHY'nin iflasına neden olanların yargı karşına çıkarılmasının daha uygun bir işlem olacağı kanaatindeyim.

Birçok ülke, yatırımları kendi ülkelerine çekmek amacıyla şirketler mevzuatında pratiklik ve kolaylıklar getirmeye, yatırımcılara güvenceler vermeye çalışırken bahse konu düzenlemeyi yapmaya çalışmanın nedenini anlamak mümkün değildir. Her ne hal ise bugünkü hükümet edenler de, tüm gelmiş ve geçmiş hükümetler gibi kendi yetki ve denetimleri kapsamında bulunan konulara ilişkin işlemleri başka nedenlere bağlamaya devam etmek suretiyle hedef şaşırtmaya devam etme çabalarının halk nazarındaki güvenirliklerini azalttığının acaba farkındamılar?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.