Gelir Vergisi (Değişiklik) Yasasıyla tarım üreticilerinin gözü aydın!

Yayın Tarihi: 28/07/14 08:00
okuma süresi: 10 dak.
A- A A+
Kıbrıs Türkünün tarihsel ve en eski faaliyetlerinden bir tanesi tarımsal üretimdir. Tarımsal faaliyetleri kuru tarım, sulu tarım ve hayvancılık sektörleri olarak gruplayabiliriz. Gerek hükümetlerin yanlış politikalarından, gerekse iklimsel durumlar v.s. etkenlerden dolayı bu sektörler her geçen gün gerilemekte, dolayısıyla ülkemiz de çeşitli ekonomik olumsuzlukların meydana gelmesine neden olmaktır.

Tarım sektörü diye tanımlanan çiftçilik, hayvancılık, narenciyecilik, patatescilik, sütçülük, sebzecilik, meyvecilik sahasında faaliyet gösterenlerin her geçen gün artan sorunları nedeniyle bu konudaki sivil toplum örgütlerinin hükümetten talepleri artmakta, hatta zaman zaman çeşitli eylemlere başvurduklarını da çok sık görmekteyiz.

Bilindiği üzere AB hukuku ve uygulamalarında sübvansiyonlara pek sıcak bakılmamasına rağmen, sübvansiye edilen veya gelişmesi desteklenen sektörlerin başında tarım sektörü gelmektedir. Hal böyle olmasına rağmen ve tarım sektörü çeşitli sorunlarla boğuşurken, bu sektörün mevcut vergilendirme kuralları daha da yumuşatılacağı yerde, Gelir Vergisi (Değişiklik) Yasası ile yapılan son yasal değişiklikle zor koşullar altında ayakta durmaya çalışan tarım sektörüne daha da ağır vergi yükü getirilmiştir.

Bu konuyu irdelemeden önce 24/1982 sayılı Gelir Vergisi Yasası'nın değişiklikten önceki 31(1)(h). maddesinin içeriği şöyle idi:

"(h) Satın aldıkları her türlü tarım ürünleri karşılığı üreticiye yaptıkları brüt ödemeler üzerinden kuru tarımda %0.5 (binde beş); hayvancılıkta %1 (yüzde bir) ve sulu tarımda %1,5 (yüzde bir buçuk);

Ancak, yürürlükte bulunan yıllık asgari ücret miktarından az olan tarım ürünleri bedellerinden kesinti yapılmaz. İlgili yılda bir defadan fazla ürün verilmesi halinde, ürün miktarı yıllık asgari ücreti aşarsa yapılacak kesinti toplam ürün miktarı üzerinden hesaplanır. Bakanlar kurulunca doğal afet (kuraklık dâhil) bölgesi ilan edilen bölgelerden teslim edilen tarım ürünlerinde stopaj kesilmez.


Yukarıdaki (h) bendinin şart paragrafında belirtilmiş olduğu gibi üreticilerin, kamu kurumlarına, aracı kişilere, (kabzımallara) veya şirketlere sattıkları malların bedel miktarının vergi kesintisine (stopajına) tabi olabilmesi için bu bedelin ilgili yıllık asgari ücret miktarından fazla olması gerekirdi. Diğer bir anlatımla, bugün itibarıyla yıllık asgari ücret toplamı olan (1560 x 12) 18,720 TL tutarındaki tarım ürünlerinin bedeli gelir miktarı vergiden muaf tutulmuştur.

Ancak, 4 Temmuz 2014 tarihinde Resmi Gazete'nin 149'uncu sayısında yayımlanan 50/2014 sayılı "Gelir Vergisi (Değişiklik) Yasası'nın 9(2). maddesi ile öngörülmüş olan mevcut istisna ve muafiyetlerin tümü kaldırılmış, ayrıca vergi kesinti oranları da kuru tarım ürünlerinde 20 katına, hayvancılık ürünlerinde ve sulu tarım ürünlerinde iki katı yükseltilmek suretiyle aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.

"(h) Satın aldıkları her türlü ürünleri bedeli karşılığı üreticiye yaptıkları brüt ödemeler üzerinden kuru tarımda %1 (yüzde bir); hayvancılıkta %2 (yüzde iki) ve sulu tarımda %3 (yüzde üç);

Bu kapsamda yapılan kesintiler gerçek kişilerin kesin vergi yükümlülüğünü teşkil eder ve bu Yasa'da aksine kural bulunmasına bakılmaksızın bu amaçla kesilen vergilerin iadesi veya diğer vergilere mahsubu yapılmaz."


Sözkonusu düzenleme incelendiği zaman yapılan sözkonusu değişiklikler de şu hatalar yapılmıştır.

  • Özellikle küçük üreticileri haksız vergilemeden koruyan yıllık asgari ücret muafiyet sınırı kaldırılmıştır;

  • Kuraklık, sel, yangın ve sair doğal afetler dolayısıyla Bakanlar Kurulu tarafından doğal afet bölgesi ilan edilen bölgelerden teslim edilen tarım ürünlerinin vergi stopajı (kesintisi) yapılmaması kuralı kaldırılmıştır.

  • Gerçek ve tüzel kişiler (şirketler) yukarıda belirtilen muafiyet ve istisnalardan sonra vergi stopajına (kesintisine) tabi tutulurken ve yıl içinde üreticinin zararı tahakkuk etmesi halinde fazla veya gereksiz vergi kesintisinin iade edilmesi veya diğer gelirlerin vergisine mahsubu öngörülürken yeni düzenleme ile gerçek kişilerin bu hakları kaldırılmış, tüzel kişilerin (şirketlerin) ise vergi iadesi kapsamı içinde kalmalarına devam edilmiştir.

Yukarıda açıkladığım değişiklikler ile çeşitli ekonomik olumsuzluklar ve zorluklarla boğuşan özellikle gerçek kişi statüsündeki üreticilerin vergi yükü büyük ölçüde ağırlaştırılmıştır. Bu düzenlemeye akıl erdirmek mümkün değildir. Tüm tarımsal üretici kesimlerinin her geçen gün üretim kapasiteleri düşüş gösterirken ve hükümetten destek beklenirken böyle bir düzenlemenin faydaları ne olacaktır? Çok merak ediyorum.

Bahse konu yasal düzenleme ile hükümet edenlerin ülkenin ekonomisine nasıl ve ne ciddiyetle baktıklarını gösterme bakımından önemlidir. Bir yandan üreticilere "gelir desteği", "akaryakıt desteği", "kuraklık tazminatı" "ihracat teşvik primi" ve "süt sübvansiyonları" gibi teşvikler öngöreceksin; öteyandan iki kamyon arpa, buğday gibi tarım ürünü, 3 koyun, 50 litre süt, 70 bağ maydanoz ve 80 kasa sebze veya meyve üretip satan üreticilerden stopaj (kesinti) yöntemiyle vergi almak suretiyle bütçe açıklarını azaltmaya çalışacaksın. Bu bilinçsizlik ve acemilik her zaman vurguladığım gibi bazı kılavuzların sırf bütçe gelirlerini artırmak için birşeyler yapma amacına yönelik yapılmış düzenlemelerdir. Bu duruma da en açık ifadeyle "işgüzarlık" denir. Ülke gerçekleri ile bağdaşmayan ve kayıtdışılığı tetikleyeceğinden bütçe gelirlerine katkısı bu gibi düzenlemeler KKTC'nin sosyo-ekonomisine yarar sağlayacağı yerde zarar verdiği ve kayıtdışılığa daha da zemin hazırladığı unutulmamalıdır.

Vergi Dairesinin bu hatalı değişiklik kurallarını nasıl uygulanacağını? bu konuda yapacağı işlemleri çok merak etmekteyim. Bilindiği gibi normal vergilendirme dönemi, her yılın 1 Ocak ile başlayan ve 31 Aralık tarihinde biten 12 aylık dönem olup, yasada açıkça kural konmaması halinde her türlü vergilendirme işlemi ilgili vergilendirme dönemi içinde yürürlüğe konan vergi oranları ve muafiyetleri dikkate alınarak gerçekleştirilir. Bu ilkeyi dikkate alarak yapılan bahse konu yasal düzenleme 4 Temmuz 2014 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanmış ve yürürlüğe giriş tarihi, adı edilen Yasa'nın 14(3). maddesine göre 1 Ocak 2014 tarihi olarak saptanmıştır. Özellikle kesinti (stopaj) yöntemiyle geriye dönük vergilendirme yapılmasının hukuki ve anayasal gerçekler dikkate alınmadan düzenlenmiş olan sözkonusu yürürlük tarihi ve vergilendirme dönemi kuralı dikkate alındığında ilgili düzenlemeyi yapan kılavuzlara ve bizleri mecliste temsil eden milletvekillerine sormak istiyorum. 1 Ocak 2014 ile 3 Temmuz 2014 tarihleri arasındaki 7 aylık sürede üreticilerden tarımsal ürün satın alan kamu kurum ve kuruluşları ile aracılar (kabzımallar) ve işletmeler yükseltilen bu vergi stopaj (kesinti) oranları ve kaldırılan muafiyetler dolayısıyla üreticilerden tahsil edilmesi gereken vergi farklarının tahsilat işlemlerini nasıl yapacaklardır? Bunu yapmayacak olan vergi sorumlularından Vergi Dairesi bunu talep edecek mi? Şayet bu farklar talep edilmeyecekse bir suç işlemiş olmayacak mı? Bahse konu Yasa'nın yürürlük tarihi kuralları düzenlenirken bu konu neden dikkate alınarak gerekli düzenleme yapılmamıştır? Hükümet çeşitli hukuk kurumlarına sahip olmasına rağmen bu konuya niye gerekli özen gösterilmemiştir? KKTC'ni yönetenlerin hukuk anlayışı bu kadar mı zayıflamıştır?

Öteyandan, Anayasa'nın 75(4). maddesine istinaden geriye yürüyen vergi konulamayacağına ilişkin kuralın da yukarıda belirtmiş olduğum "verginin yıllık dönemsellik ilkesine" ilişkin kuralları dolayısıyla bu kuralların yasal değişiklik yapılmadan ortadan kaldırmayacağı kanaatindeyim; çünkü Esas Yasa olarak anılan 24/1982 sayılı Gelir Vergisi'nin öngördüğü "gelirin bütünlüğü" ve "vergilendirme dönemi" kuralları ile çelişmektedir. Belirtmiş olduğum hataların düzeltilmesi "idari tasarruf" yöntemleriyle veya genelgelerle düzeltilmesi mümkün değildir. Bu durum ancak başka bir değişiklik yasasının Meclisten geçirilmesiyle mümkündür. Özetle, bazı acemi kılavuzlarla düzenleme yapmaya devam edildiği sürece her geçen gün halkımıza, ülkenin ekonomik aktörlerine ve KKTC'de hukukun üstünlüğünü savunanlara selam.

50/2014 sayılı Gelir Vergisi (Değişiklik) Yasası ile yapılan hatalı düzenlemeler sadece yukarıda belirtmiş olduğum konularla ilgili değildir. Bu değişiklik yasasının içeriğinde gerek yasal düzenleme tekniği, gerekse içeriği ve terminoloji bakımından daha birçok hatalar ve yaratılan sakıncalar vardır. Gelecek yazılarımda bahse konu değişiklik yasasındaki hatalar ve eksikliklere ilişkin eleştirilerime devam edip KKTC'nin vergi hukuku bakımından hangi hallere düşürüldüğünü, yetkililerin, ilgililerin ve kamuoyunun bilgisine sunmaya devam edeceğim.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.