Kayıtdışı ekonomi yine gündemde

Yayın Tarihi: 22/09/14 08:00
okuma süresi: 10 dak.
A- A A+
Hiç şüphesiz ülkelerin en önemli sorunlarından bir tanesi kayıtdışı ekonominin boyotudur. Bu boyutun düşüklüğü veya büyüklüğü ilgili ülkenin sosyo-ekonomik kalkınmışlığı ile yakından ilgilidir. Diğer bir anlatımla, bir ülke ne kadar kalkınmış ise kayıtdışılığı o oranda düşük iken kalkınmamış veya kalkınmakta olan ülkelerde bu oran çok çok daha yüksektir. Kayıtdışılığın yüksek oranda olması o ülkenin sadece ekonomisini olumsuz yönde etkilemekle ilgili olmayıp ayni zamanda halkının ahlaki ve adalet düzenini de olumsuz etkilemektedir.

Bu nedenle ülkeler öncelikle kayıtdışılıklarının oranını, dolayısıyla vergi ve sosyal güvenlik kayıplarının miktarını bilmeleri ve bunun asgariye indirilmesi amacıyla uzmanlara ilmi çalışmalar yaptırmak suretiyle elde edilen çeşitli istatistiki bilgiler ışığında çözüm önerileri üretmektedirler. Bu çözüm önerilerinin amacına ulaşması için de hazırlanan kayıtdışı ile mücadele eylem programları kapsamındaki düzenlemeleri izlemek, değerlendirmek ve yönlendirmek amacıyla da genellikle Ekonomi ve/veya Maliye Bakanlıklarının oluşturduğu bir izleme ve koordinasyon komitesi oluştururlar.

Bahse konu komitenin amacı, uzmanlar tarafından hazırlanan ve Bakanlar Kurulu tarafından onaylanan kayıtdışı ekonomi ile mücadele eylem planında öngörülmüş olan sürelerde ve yöntemler kapsamında gerekli düzenlemeler ile etkinliklerin gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğini izlemek bu konudaki performansları değerlendirmek ve Bakanlar Kuruluna dönemsel raporlar sunmak suretiyle bu planın doğrultusunda gerçekleştirilmesini sağlamaktır.

Kayıtdışı ekonomi konusu, her ne kadar da yıllardan beri konuşuluyor ise de bu konuda KKTC'de ilk bilimsel ve geniş kapsamlı çalışma Kıbrıs Türk Ticaret Odası'nın girişimleri ile 2012 yılının ortalarından itibaren başlatılmış ve Temmuz 2013 tarihinde sonuçlanmıştır. Sonuçların çeşitli sivil toplum örgütleri, yüksek eğitim kurumları ve akademisyenler ile paylaşıldıktan sonra onay gören bu çalışmaların sonuçları 2012 yılı sonlarında 71 sayfalık bir Rapor halinde "KKTC'de Kayıtdışı Ekonomi, Tanımı, Nedenleri, Yarattığı Sorunlar ve Çözüm Yolları" başlığı altında KTTO tarafından yayımlanmış, ayrıca Odanın web sitesinde (ktto@ktto.net) de yeralmıştır.

Mustafa Besimler (DAÜ Öğretim Görevlisi), Zeren Mungan (Maliye Bakanlığı Emekli Müsteşarı), Aziz Gürpınar (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Emekli Müsteşarı) ve bendeniz Göksel Saydam (Gelir ve Vergi Dairesi Emekli Müdürü ve Yetkili Muhasip-Murakıp) tarafından somut bilgi ve bulgulara dayandırılarak hazırlanan bu Rapor sonucunda KKTC'deki kayıtdışılığın önemi ile yarattığı olumsuzlukların giderilmesi amacıyla bu konudaki çalışmaların daha da kapsamlı ve detaylı ele alınarak çeşitli ülkelerin yaptıkları çalışmalar ile bunların sonuçlarına ilişkin literatür taramaları ve uluslararası uzman, akademisyenlerin yayımları da incelenerek "KKTC'de Kayıtdışı Ekonomi Boyutlarının Ölçümü, Çözüm Önerileri ve Eylem Planı" başlığı altında bilimsel bir raporun geniş kapsamlı hazırlanmasına karar verilmiştir.

Haziran 2013'de tamamlanan bahse konu çalışma sonucunda hazırlanan ancak henüz basımı yapılmamış olan bu Raporun ekinde yer alan "Kayıtdışı Ekonomi ile Mücadele Eylem Planı" 17 Temmuz 2013 ve 6 Ağustos 2013 tarihlerinde Bakanlar Kurulu tarafından onaylanarak Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle bu Eylem Programı yürürlüğe girmiştir. Eylem Planı 5 Amaç, 21 Hedef ve 60 Eylem 'den oluşmakta olup bu uygulamaları izleyecek ve değerlendirecek olan kurul dahi henüz oluşturulmamıştır.

Hazırlanan bu Raporun kamusal rapor (public instrument) olması amacıyla basımının gerçekleştirilmesi aradan bir yılı aşmış bir süre geçmiş olmasına rağmen çeşitli nedenlerle gecikmiştir. Raporun özet içeriğinde, KKTC'nin kayıtdışı ekonomisi olarak tanımlanmış olan kaçak işgücü, düşük gelir beyanı, toplanan vergilerin ve sosyal güvenlik yatırımlarının düşüklüğü, vergi kaçakçılığı, belgesiz satış, ikinci iş gibi yasal olmayan ve Devletten gizlenen işlemler ile bunların nedenlerinin nasıl ortadan kaldırılacağına ilişkin birçok çözüm önerileri yeralmaktadır. Diğer bir anlatımla, ülke ekonomilerinin gelişmesini engelleyen en büyük hastalıklardan biri olan kayıtdışılığın tedavisi için yapılan tahlil, teşhis ve tedavisi amacıyla hazırlanmış olan bir "reçete" türündeki bu Rapor KKTC'deki kayıtdışılığın asgariye indirilmesine yönelik çok önemli bir yol haritasıdır.

Bilindiği üzere bir hastalığın tedavisinde başarı elde edilmesi için öncelikle hastayı tedavi etmekle görevli olanların kararlı, mesleki bilgi, yetenek ve tecrübeye sahip olmaları gerekir. Hükümet programında da yeralmış olmasına ve aradan bir yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen kayıtdışı ekonomi ile mücadele eylem planının, yani Bakanlar Kurulu'nun bir yılı aşkın süre önce onaylamış olduğu bu reçete türündeki düzenlemede öngörülmüş olan tedavi yöntemlerinin hala daha uygulamaya konulmamış olan ve KKTC'nin sosyo-ekonomisini hala daha reçete dışı ağrı kesici haplarla, hatta "kocakarı" ilaçlarıyla veya tamamen ters uygulamalarla giderilmeye çalışılması oldukça düşündürücüdür. Benim için önemli olan KKTC'deki refahın, kalkınmanın ve adaletin gerçekleştirilmesi için verilen sözlerin hükümetler tarafından tutulması ve yapılan çalışmaların çeşitli çıkarlar uğruna heba edilmemesidir.

İşte bu nedenler dolayısıyladır ki 2012 yılında Kayıtdışı Ekonomi Raporunda vergi aflarının sakıncaları ile ilgili yayımlanmış olan uzman görüşleri dikkate alınmadan ve bahse konu Eylem Planında öngörülen düzenlemeler yapılmadan önce sağlanan aflar karşısında çeşitli sıkıntılara katlanarak vergi ödevlerini yerine getirmiş olanların bir tür "enayi" yerine düşürülmüş olmaları halkımızın hükümete karşı olan çeşitli tepkilerin ve güvensizlik ortamının artmasına neden olmuştur. Diğer bir anlatımla, devletine karşı olan yükümlülüklerini yerine getirenlerin her zaman mağdur duruma düşürülmeleri, gerek yasal gerekse ahlaki ve etik bakımdan doğru değildir. Şayet ülkede genel bir ekonomik olumsuzluk ortamı varsa herhalde bu durum sadece belli kesim veya kişileri değil tüm kesimleri kapsaması gerekir. Özetle, herhangi yasal bir düzenlemenin etkileri herkesi ve tüm işletmeleri kapsamalı, Yasa Gücünde Kararname ile uygulamaya geçirilen "af düzenlemesinde" "enayi" durumuna düşmüş olanları da tazmin edecek veya ödüllendirecek kurallara da yer verilmeliydi. Ayrıca, eşzamanlı olarak ekonomik çarkları işletecek konularda da etkin düzenlemeler yapılması gereklidir.

Sözde "mali düzenlemeye" ve "vergi barışına" vurgu yaparak aslında belli kişi veya işletmelere vergi, ceza ve gecikme zammı indirimi veya silinmesi için hazırlanan bahse konu Yasa Gücünde Kararname ile sağlanan ve halk tabiri ile "vergi affı" olarak tanımlanan bu mevzuat ister istemez 2012 yılında kayıtdışı ekonomi ile ilgili düzenlenen ve kamu enstrümanı (public instrument) olarak yayımlanmış olan Raporda yeralan uzman görüşlerinin hatırlanarak gündeme gelmesi gerekirdi. Neden mi? çünkü bu Raporu hazırlayan dört kişilik uzman grubun iki kişisi şu anda hükümetin Bakanlar Kurulunda görev yapmaktadırlar ve af mevzuatına gerekçeli olarak karşı idiler. Herkes gibi ben de merak ediyor ve sormak istiyorum. Hâlihazırda Meclisin onayladığı ancak Cumhurbaşkanı tarafından bazı gerekçelerle yeniden görüşülmesi için iade edilen bu konudaki yasa gündemde dururken ve ekonominin çarklarını çalıştıracak ve kamu maliyesini etkinleştirecek hiçbir etkin düzenleme yapılmadan sanki "şeker suya düşmüş" gibi alelacele ve Anayasa'nın özellikle vergi, resim, harç ile cezaların ancak yasalarla düzenleneceği ve devleti yönetenlerin eşitlik ilkelerine uyması gerekliliği kurallarına kanımca ters düşmektedir.

Basından izlediğim kadarıyla UBP'nin bahse konu Yasa Gücünde Kararnamenin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmuş olmasına rağmen verilen beyanatlardan bu konunun sadece bir siyasi şov olduğudur. Siyasi kararlılığı olmayan ve her icraatında siyasi popülizmi ön planda tutanların tüm eylemleri sadece gösteridir. Diğer bir anlatımla, UBP sırf "denemedim denmesin" diye "iş ola" birşeyler yapmış olduğunu "balık zekâlı" zannettikleri halkımıza göstermek için yapılan ve sonuç getirmeyecek bir girişimdir. Esasında "balık zekâlı" olanlar siyasileridir. Bu görüşüm sadece UBP için değil CTP'nin ve DP'nin siyasileri için de geçerlidir.

Tüm siyasilerimiz verdikleri sözlere ve imza attıkları plan, program ile diğer taahhütlere uymayı öğrenmedikleri sürece KKTC'nin sosyo-ekonomik bakımından gelişmesi olanağı yoktur. Yani statüko denilen olgunun esas mimarları ve müteahhitleri siyasilerdir. İşte bu nedenlerdir ki birkaç gerçek idealist siyasi dışında "hukukun üstünlüğü" ilkesini dikkate alan siyasi kişi yoktur. Onlar için önemli olan koltukları ve iki dudak arası uygulama yapma yetkisi muhafaza etmektir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.