S.T.Ö'lerinde mali şeffaflık ve hesap verebilirliğin önemi

Yayın Tarihi: 02/03/15 08:00
okuma süresi: 10 dak.
A- A A+

Yaklaşık bir ayı aşkın süreden beri gerek yazılı gerekse görsel medyada yayımlanmış olan görüşlerimin büyük bir kısmı devletin, kamu kurum ve kuruluşlarının etkin iç ve dış denetimin kaçınılmaz olduğunu gerekçeleriyle açıklamıştım. Bu konuda benzeri uygulamaların özel sektör işletmeleri için de gerekli olduğunu da vurgulamış ve gerekli önlemlerin yasalarla düzenlenmemesi halinde gerek devletin, kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektörde faaliyet gösteren işletmelerin de her an büyük maddi kayıplarla karşı karşıya kalabileceklerini belirtmiştim. Ayrıca, mali denetimden geçmeyen hertürlü kurumun ve işletmenin güvenirliğinin sorgulanabilir bir durumda kalabileceği ayrı bir gerçektir.

Son yazımda ise sadece devletin, bahse konu kurumlar ile işletmelerin değil, KKTC'de çeşitli statüler altında tescilli olup faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerinin (S.T.Ö.'nin) de bağımsız denetime tabi tutulmalarının zorunlu hale getirilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasının, hatta bunların oluşumu, yönetim organlarının seçimi v.s. işlemleri hakkında, özelde Devlete genelde ise S.T.Ö.nin üyelerine dolayısıyla da halka mali durumlarına ilişkin bilgi verilmesinin demokrasinin kaçınılmaz bir gereğidir. Nitekim demokrasi ile yönetilen ülkeler bu gereği gerçekleştirmek ve etkinleştirmek için çeşitli yasal düzenlemeler yapmışlardır.

Dernek, sendika ve kamu niteliğindeki meslek kuruluşlarının kurulmasına ilişkin kurallar Anayasamızın 33., 53. ve 129. maddelerinde yeralmıştır. Bu kuralların en önemli olanları aşağıda belirtilmiştir:

Madde 33. DERNEK KURMA HAKKI

  1. Yurttaşlar, önceden izin almaksızın Dernek kurma hakkına sahiptir. Bu hakların kullanılmasında uygulanacak şekil ve usuller yasada gösterilir. (TCM Dernekler ve Birlikler Kanunu)

  2. Hiçbir yurttaş herhangi bir Derneğe üye olmaya veya herhangi bir Dernekte üye kalmaya zorlanamaz.

  3. Dernekler, yasanın öngördüğü durumlarda, yargıç kararıyla kapatılabilir ancak ulusal güvenliğin, kamu düzeninin ve genel ahlakın korunması bakımından gecikmeli durumlarda da yargıç kararına kadar, yasanın açıkça yetkili kıldığı merciin emriyle faaliyetten alıkonabilir.

Madde 53. SENDİKA KURMA HAKKI

  1. Çalışanlar ve işverenler, önceden izin almaksızın sendikalar ve sendika birlikleri kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten ayrılma hakkına sahiptirler. Yasa, ulusal güvenliğin, kamu düzeninin ve genel ahlakın korunması amacıyla sınırlar koyabilir.

  2. Sendikaların ve sendika birliklerinin tüzükleri, yönetim ve işleyişleri demokratik ilkelere aykırı olamaz.

Madde 129. KAMU KURUM NİTELİĞİNDE MESLEK KURULUŞLARI

  1. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, yasa ile kurulur ve organları kendileri tarafından ve kendi üyeleri arasından seçilir.

  2. Bu kuruluşların seçilmiş organları, bir yargı mercii kararına dayanmaksızın, geçici veya sürekli olarak görevlerinden uzaklaştırılamazlar.

  3. Meslek kuruluşlarının tüzükleri, yönetim ve işleyişleri demokratik ilkelere aykırı olamaz.

Madde 131. VAKIF KURULUŞU VE TEMEL Evkaf KURALLARI (Ahkamül Evkaf)

Her türlü vakıf kuruluşunun yukarıda belirtilen kurallar kapsamında yapılması öngörülmüştür.

Yukarıda belirtmiş olduğum Anayasal kurallar dikkate alındığı zaman "Hayır Kurumu" amaçlı kurulan ancak çeşitli toplumsal amaçları gerçekleştirmek için çeşitli yasal statüler uyarınca tüzel kişilikleri tescil edilen bahse konu kuruluşlar bu müşterek özellikleri dolayısıyla SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ olarak tanımlanmaktadır. Bu tür örgütler yabancı literatürlerde NGO (None Governmental Organisation) şeklinde anılmaktadırlar.

23 Şubat 2015 tarihli yazımda da vurgulamış olduğum gibi bu Örgütlerin gelir kaynaklarının KKTC vatandaşı üyelerinden, bu kişilerin veya işletmelerin bağış ve yardımları ile devletin bazı hallerde doğrudan veya dolaylı olarak sağladığı yardımlardan ve vergi muafiyeti ve/veya istisnalardan karşılandığı için hiç şüphesiz bu ÖRGÜTLERİN DE BİRER KAMU KURUMU ÖZELLİĞİ TAŞIDIKLARI aşikârdır.

Hal böyle olunca da bunların mali tablolarının Bağımsız Yetkili Muhasip-Murakıplar tarafından denetlenip raporlanması çok büyük önem taşır. Çünkü bu kapsamdaki örgütlerin sadece üyelerine değil, devlete ve halka hesap verebilirlik ilkesi kapsamında yükümlülükleri vardır. Esasında, bu konu geçtiğimiz yıl yasalaşmış olan "Bilgi Edinme Yasası" kurallarıyla da genelde örtüşmektedir.

Uluslararası literatürde bu ilkeye EKONOMİK ŞEFFAFLIK VE HESAP VEREBİLİRLİK" denmektedir. Bu ilke genellikle iki ana boyutta ele alınmakta olup bu konunun kapsamı aşağıda özetlenmiştir:

  1. Devlet ve Kamu Kurum ve Kuruluşları:

(A) Devlet;

(B) Belediyeler ve diğer yerel kuruluş organları;

(C) Yasa ile kurulmuş kamu iktisadi kuruluşları ve kamu iktisadi kurumları;

(D) Yasa ile kurulmuş meslek kuruluşları (Odalar);

(E) Sivil Toplum Örgütleri.

2. Özel Sektör Kurumları:

(A) Bankalar, Sigortalar ve diğer Finansal İşletmeler;

(B) Sermayesi halkın iştirakine açık şirketler (Halka Açık Şirketler);

(C) Sermayesi ve /veya hasılatı belli bir kriterin veya kriterlerin üzerinde olan şirketler.

Bugün yürürlükte bulunan mevzuata bakıldığı zaman Banka ve Sigorta Şirketleri dışındaki şirketlere yönelik şeffaflık ve hesap verebilirlik kuralları maalesef yoktur. Böyle bir durum ülke yönetimi bakımından büyük bir eksikliktir.

Tüm demokratik ülkelerde uygulanan "Kamusal Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik" (Public Sector Transparency and Accountability" ilke ve kuralları, iyi ve güvenilir bir yönetimin en kilit unsuru olup, ayrıca herhangi bir yönetimin hedefini saptamada, uygulamada ve sonuçlandırmada en yardımcı öğelerdir.

Öteyandan, şeffaflık ve hesap verebilirlik faaliyetlerinin uygulanmasında hataların saptanmasına ve düzeltilmesine de olanaklar sağladığı gerçeği de gözardı edilmemesi gereken bir durumdur.

Çeşitli şeffaflık tanımlamaları yanında bunun hesap verebilirlikle de çok yakın ilişkisi bulunduğundan bu tanımları birbirinden ayırmak olanaksızdır. Diğer bir anlatımla, "ŞEFFAFLIK" kelimesi kullanılırken buna "HESAP VEREBİLİRLİK" tanımının da dâhil olduğu herkesin malumudur.

Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere şeffaflığın temeli, ilgili olan herkesin gereksinim duyduğu bilgiye erişimin sağlanmasıdır. Diğer bir anlatımla, devletin, kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör işletmelerinin belli statüde ve ekonomik potansiyeldeki şirketler ile STÖ'lerin bağımsız denetime tabi tutulmuş mali tabloları herkesin bilgisine açık olmalıdır. Dolayısıyla, bunların sağlanması ve uluslararası uygulamalar ile standartlara uyum sağlamak amacıyla her statüde ve düzeydeki kamu kurumları ile saptanacak belli kriterler kapsamındaki STÖ'lerinin de halka yıllık mali tablolarını raporlamalarıyla birlikte açıklamaları için yasal düzenlemelerle etkin kurallar getirilmelidir.

Bu uygulamanın mutlak surette yürürlüğe geçirilmesinin en önemli nedeni, devlet, kamu kurum ve kuruluşları, özel sektör işletmeleri ile STÖ'lerinin taşıdıkları toplumsal sorumlulukları, yükümlülükleri, riskleri, mali durumları ve performansları hakkında azami bir yılı aşmayan risklerine göre daha sık sürelerle kamuoyunu gerçek anlamda bilgilendirmektir.

Devlet, kamu kurum ve kuruluşlarında bütçe sonuçları ile mali verileri ve bunların mali tabloları halkın bilgisine sunulurken özel sektör işletmelerinin mali tabloları ile yönetimin geçmişte elde ettiği sonuçlar da, mukayese amaçları bakımından bunlara dâhil edilmelidir. Ayni yöntem STÖ'leri için de uygulanmalı, hatta bu statüdekiler için özellikli Tek Düzen Hesap Planları gerçekleştirilmelidir.

Özetle, gerek hükümet gerekse diğer kamu kurumlarının ve STÖ'lerinin icraatlarına ilişkin şeffaf ve kamuya hesap verebilirlik hususunda KKTC çağın çok gerisinde kalmıştır. Buna ilişkin yasal düzenlemelerin acilen yapılması, ayrıca siyasal partilerin de mali şeffaflığı ve hesap verebilirliğe ilişkin etkin kurallara yer verilirken, derneklere ilişkin çağımız standartlarına uygun yeni bir Dernekler Yasasına da ihtiyaç olduğu gözönünde bulundurulmalıdır.

Şunu da belirteyim ki mali şeffaflık ve hesap verebilirlik konularında yapılacak herhangi bir yasal düzenlemeye karşı önceleri büyük tepkiler ve karşı çıkışlar olacaktır. Bunun nedenini anlamak çok basittir. Çünkü KKTC'deki herkes her zaman denetimden, şeffaflıktan ve hesap vermekten yana görülür, hatta bunu basına dahi yansıtır. Ancak, iş ciddiye girince çeşitli gerekçeler ileri sürerek bugünkü statükonun baş savunucusu kesilir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.