Vergi hukukunda yatırım indirimi uygulamaları (2)

Yayın Tarihi: 18/05/15 08:00
okuma süresi: 10 dak.
A- A A+
Uluslararası vergi hukukunda önemli bir teşvik unsuru olan ve özellikle kalkınmakta olan gerek KKTC gerekse birçok ülkede uygulanan "Yatırım İndirimi" mekanizmaları hakkında geçen hafta kaleme almaya başlamış olduğum açıklamalara bugünkü yazımda da devam edeceğim. Bunun başlıca nedeni ülkemizi yöneten siyasilerin ve onlara kılavuzluk yapanların bu mekanizmaların ne kadar önemli olduğu ve bu konuda ne kadar ciddi davranmaları gerektiği hususunda onlara bilgiler vermek suretiyle ülkemizin sosyo-ekonomisine katkılarının yoğunlaştırılmasını sağlamaktır.
Anımsanacağı gibi yatırım indirimi mekanizmalarından KKTC ekonomisinin beklediği yatırım indiriminin teşvik amaçlarını, KKTC'deki gerçek ve tüzel kişilerin tasarruflarının yatırımlara veya katma değeri yüksek yatırımlara yönlendirmek ile yabancı sermayenin KKTC'deki yatırım alanlarına yönlendirilmesi gerçekleştirmek olarak özetlemiştim.
Bu temel amaçların gerçekleştirilmesi halinde ülkede şu ekonomik potansiyelin yaratılacağını belirtmiştim:
  1. Mal ve hizmet üretiminin gelişmesi suretiyle ülkenin istihdamına katkı sağlamak.

  2. Ülkenin uluslararası rekabet gücünü artırmak.

  3. Ülkedeki bölgeler arası sosyo-ekonomik gelişmişlik farklılıklarını gidermek.

  4. Ülke ekonomisinin ithalata olan bağımlılığını azaltmak.

  5. Ülkenin mal ve hizmet ihracatı potansiyelini geliştirmek ve döviz gelirlerini artırmak.

Ülkelerin sosyo-ekonomik kalkınmasında önemli rol oynayan sermaye birlikteliklerinin sağlanması ve yabancı sermayenin ülkeye getirilmesini gerçekleştirmekte çok önemli bir unsur olan YATIRIM İNDİRİMİNİ ve yatırımların teşvikini düzenleyen diğer teşvik unsurları hakkındaki genel ve özel açıklamalarımdan sonra özellikle de KKTC gibi kalkınmakta olan (daha doğrusu beceriksiz veya ciddiyetsiz yönetimler dolayısıyla kalkınmaya!! çalışan) ülkelerin vergi hukukunda yeralan bu mekanizma ve uygulaması hakkında ayrıca bilgilere yerverdim.
Bu bilgiler arasında yatırım teşviklerinin dünyadaki tarihsel gelişimi, uygulanan teşvik türleri ve ülkemizdeki uygulamalar hakkında da açıklamalar yapmak suretiyle bu teşvik mekanizmalarının planlı ve programlı uygulandığı zaman ne kadar olumlu sonuçlar alınacağını açıklamaya çalıştım.
Bu vesileyle, KKTC'de 47/2000 sayılı Teşvik Yasası'na ilaveten yürürlükte bulunan sektörel ve ürün türü esasında diğer teşvik unsurlarını düzenleyen yasalar aşağıda belirtilmiştir:
  1. 26/1983 sayılı Serbest Liman ve Bölge Yasası,

  2. 2/2005 sayılı Teknoloji Geliştirme Yasası,

  3. 38/2005 sayılı Uluslararası İşletme Şirketleri Yasası,

  4. 41/2008 sayılı Uluslararası Bankacılık Birimleri Yasası,

  5. 39/2009 sayılı Yüksek Öğretim Kurumları Mali Düzenleme Yasası,

  6. 47/2011 sayılı Yenilenebilir Enerji Yasası.

Teşvik amaçlı bu yasalara ilaveten Ortadoğu Teknik Üniversitesi ile İstanbul Teknik Üniversitesine münhasır olmak üzere Özel Teşvik Unsurları içeren yasalar da yürürlüğe geçirilmiştir.
47/2000 sayılı Teşvik Yasası'nda öngörülmüş olan teşvik unsurlarından kısmen veya tamamen yararlanmak isteyen gerçek veya tüzel kişiler Devlet Planlama Örgütü (D.P.Ö.) Müsteşarlığına başvurmak suretiyle yatırım projelerinin mimari ve finansal (fizibilite raporunu) durumlarını sunması gerekir. D.P.Ö. tarafından yapılacak değerlendirme sonucunda, yatırım projesinin uygun bulunması halinde hangi teşvik unsurlarından yararlanılacağı, teşvik süresinin ne olacağı, yatırımın süresinde ve/veya gerektiği gibi tamamlanamaması halinde uygulanacak cezai yaptırımların neler olacağını gösteren teşvik belgesi ilgili yatırımcıya verilir.
Diğer teşvik yasalarındaki teşvik unsurlarından yararlanmak isteyenler ise ilgili yasaların yürütülmesinden sorumlu olan Bakanlığın onayı ile gerçekleştirilir.
Bazı Ülkelerde Yatırım İndirimi Teşviki Uygulamaları:
Türkiye'de, özellikle Turgut Özal döneminden itibaren önem kazanmış ve yatırımları teşvik etmek amacıyla daha çok vergisel teşvikler olarak "yatırım indirimi" müessesesi olarak Gelir Vergisi Kanununda düzenlenmiştir. 2009 yılında teşvik unsurları ve sistemi genişletilerek vergi mevzuatı dışında da çeşitli teşvik unsurları da yürürlüğe konmuştur. Yeni sosyo-ekonomik ihtiyaçların artması ile 2012 yılından itibaren yatırım teşvik unsurları artırılarak ve pratikleştirilerek daha avantajlı hale getirilmiştir.
İngiltere'de, çok uzun yıllar ülkemizde de uygulanan yatırım indirimi müessesesi uygulanmış ancak ekonomik krizin normale dönüşü sonrası bu ülkedeki vergisel destek daha çok Yatırım Ortaklıklarının pay (hisse) satışlarından elde ettikleri kazançlara yönlenmiştir. Endüstri ve Ticaret Bakanlığı tarafından onaylanmış yatırım fonları ile Gelir İdaresi tarafından kabul edilmiş olan Yatırım Ortaklıklarındaki yatırımlar için sermaye kazançlarının (capital gains) vergiden kısmen veya tamamen istisna tutulmaları için bazı düzenlemeler yapılmıştır.
Almanya'da sektörel ve bölgesel esasta özel teşvikler mevcut olup, vergi politikaları bakımından en önemli teşvik unsuru, yatırım amacıyla elde edilen ekonomik kıymetlerin daha kısa sürede amorti edilmesine, yani işletmelerin daha yüksek miktarlarda amortisman indirimi hakkından yararlanmalarına olanaklar tanınmıştır
Fransa'da yatırımlara sağlanan teşvikler ve yatırım indirimi uygulaması kısmen ülkemizdeki uygulamaya benzemektedir. Ayrıca, düşük faizli, uzun vadeli krediler sağlanması yanında, yatırımcılar, başta Kurumlar Vergisi olmak üzere bazı vergi ve harçlardan da muaf tutulabilmekte veya genel vergi oranından daha düşük oranda ve daha uzun taksitlerle ödeme olanağı bulabilmektedir.
ABD'de yatırımcılar yaptıkları yatırımın türüne göre farklı oranlarda vergi teşviklerinden ve selektif kredilerden yararlanabilmektedir.
Gerek ülkemizde gerekse diğer demokratik ülkelerde yatırım indirimi ve diğer teşviklerden sadece ilgili ülkenin yatırımcıları veya işletmeleri yararlanmamakta, yabancı yatırımcılar ile işletmeler de aynen yararlandırılmaktadır. Her ülke yatırımlara karşı cazip ve güvenli teşvik unsurları sağlama konusunda hassas davranmaktadır. Özellikle de kalkınmakta olan ülkeler mal ve hizmet üretimine yönelik yatırımları teşvik etmek amacıyla birbirileri ile rekabet içerisinde bulunmaktadır.
Özetle, hangi boyutta ve sektörde olursa olsun, yatırımlar her zaman ekonominin kapasitesini büyüttüğünden, hiç şüphesiz ekonomik büyüme ve refah artışı buna bağlıdır. Ekonomik büyümenin düzgün ve amacı doğrultusunda gerçekleşebilmesi için belli bir dönemde tasarrufçuların yapmak istediği yatırımların cazip hale gelebilmesi için faiz beklentisi yerine tasarruflarının yatırımlara yönlendirilmesine gerekli önem verilmelidir. Bu amaçla sağlanacak teşviklerin her zaman faiz getirisinin ötesinde bir kazanç sağlaması gerektiği dikkate alınarak teşvikler konusunda, vergi kaybı endişesi ile cimri davranılmaktan kaçınılmalıdır. Dolayısıyla, ülkemizin teşvik unsurları ve uygulamaları sürekli izlenmeli ve rakip ülkelerin bu konudaki uygulamaları da dikkate alınarak gerekli düzenlemeler anında yapılmalıdır.
Ancak, bu konuda düzenlemeler yapılırken Teşvik Belgesi ile daha önce verilen hakların, bu haklardan yararlanmanın süresi tamamlanıncaya kadar, kısıtlanmaması veya yok sayılmamasına gerekli özenin gösterilmesi devlet ciddiyeti bakımından önemlidir. Aksi takdirde teşvikin türü ne olursa olsun amacına ulaşması mümkün değildir. Örneğin, Teşvik Belgesine bağlı yatırım indirimi hakkı verilmiş olan bir işletmeden, bu yatırımdan sağlanan gelirin kira geliri olduğu gerekçesi ile gelir vergisi talep edilmesi hiçbir hukuk kuralı ile bağdaşmaz. İşletmelerin yatırımları ekonomik amaçlı olduğu dikkate alındığında bu yatırımlardan elde edilen kazanca esas teşkil eden gelirin türü veya tanımı ne olursa olsun Teşvik Yasasına istinaden DPÖ tarafından verilen Teşvik Belgesindeki haklardan tam yararlanma hakkı vardır. Kaldı ki, yatırım indirimi hakkının hangi tür kazançlara veya gelirlere uygulanacağına ilişkin sözkonusu Yasa'da özel bir kural da bulunmamaktadır.
Öteyandan, bir konuya daha vurgu yapmak istiyorum. Hangi tür teşvik unsuru olursa olsun, ister yerli isterse yabancı yatırımcılar olsun, yatırım yapacakları ülkede siyasal istikrar, ciddiyet, hükümetlerin hukukun üstünlüğü ilkesine sadakat, ağır bürokrasi engellerinin olmadığı, sağlanan teşvik ve vergisel hakların sulandırılması yönünde gereksiz gerekçelerle oynanmamasına büyük önem vermektedirler. Her bakımdan yatırıma ihtiyacı olan KKTC'nin acaba yatırımcıların önemle üzerinde durdukları sözkonusu yönetsel özellikleri sağlayacak siyasi irade mevcut mu? veya bu özellikleri gerçekleştirmek yönünde uğraşları var mı? kanımca bunun cevabı maalesef HAYIRDIR. KKTC siyasilerinde olan yegâne özellik bol keseden gereksiz ve mesnetsiz demeçler vermek ve hayal dünyasında yaşamaya devam etmektir. Bunun başlıca nedenlerinden biri de aidiyet duygusunun zayıflığıdır.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.