Yönetimde hesap verebilirlik

Yayın Tarihi: 06/07/15 08:00
okuma süresi: 10 dak.
A- A A+

İki hafta önceki "Mali Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik" başlıklı yazımda şeffaflık konusunda görüşlerimi açıklarken hesap verebilirlik konusuna kısaca değinmiş ancak görüşlerimi yeterince yansıtmamıştım. Uluslararası literatüründe her iki konu birlikte yeraldığı için bu haftaki yazımda hesap verebilirlik konusunda gerekli açıklamaları yapmayı uygun gördüm.

Hesap verme sorumluluğu (accountability) ilkesi ve terminolojisi Anglo-Sakson ilkelerinden kaynaklanmış olduğu ve kökenini muhasebe kavramlarından aldığını ortaya koyan çalışmalar ilk olarak onbirinci yüzyılda İngiltere'yi istila eden Normanların, varlık sahiplerinin mülkiyetinde bulunan mallara değer biçilerek bunların listelenmesini hesap verme bakımından ilk uygulama örnekleri olarak gösterilebilmektedir.

Hatta, bazı tarihi kaynaklara göre Babil Kralı Hammurabinin yaklaşan M.Ö 2000 yılında ünlü hammurabi kanununu ilan ederken, ülke kaynaklarını elinde bulunduranların hesap verebilirliğine özel bir önem verdiği anlaşılmaktadır.

Yukarıdaki örneklerden de görüleceği üzere asırlar öncesi uygulamaya başlayan hesap verebilirlik ilkeleri ve zorunluluğu gelişerek ve yaygınlaşarak günümüze kadar ulaşmıştır. Esasında bu zorunluluk demokrasinin ayrılmaz bir gereği de olmuştur.

Özetle, mali bakımdan hesap verme sorumluluğu şöyle tanımlanabilir;

" Hesap verebilirlik her türlü kaynağın elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanların, kaynakların etkili ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden, kullanılmasından, kayıt altına alınmasından (muhasebeleştirilmesinden), raporlanmasından ve kötüye kullanılması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumlu tutularak yetkili kılınmış makamlara ve halka hesap vermek zorunda tutulmuş olmasıdır."

Bu tanım ilk bakışta her ne kadar da tutarlı görünüyorsa da bugün ulaşılan uygulamalar için yeterli değildir. Esas olan, kamu mali yönetiminde hesap verme, muhasebe ve raporlama işlemlerine ek olarak tüm yönetimsel uygulamaların belli esaslar ve koşullar çerçevesinde açıklanmasını da içermesi gerekir. Diğer bir anlatımla, hesap verebilirlik sadece mali alandaki raporlamalarla sınırlı olmayıp, daha geniş anlamda yönetimin tüm faaliyet sonuçlarının açıklanması ile de ilgilidir.

Bu ilke kapsamında devlet ile kamu kuruluşları ve belli ekonomik potansiyele sahip (özellikle halka açık şirketler) işletmeler halka yönetimsel uygulamalara ilişkin esaslarda performansların esaslarda da açıklanması artık gerekli olmuştur.

Aslında, hesap verebilirlik iyi bir yönetimin ana özelliklerinden birini göstermekte olup, özünde verilen bir işin veya görevin yasalara uygun ve gerektiği şekilde gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğini sorgulayan bir kavramdır.

Hesap verebilirlik genellikle aşağıdaki 5 farklı türde sınıflandırılabilmektedir.

  1. Mali hesap verebilirlik;

  2. Yönetsel (Bürokratik) hesap verebilirlik;

  3. Yasal hesap verebilirlik;

  4. Profesyonel (mesleki) hesap verebilirlik;

  5. Politik hesap verebilirlik;

Kamu parasının ve alınan yardımlar ile kredilerin asıl sahibinin halk olduğu ve kamu hizmetlerinin karşılanmasında bu kaynağın kullanıldığı dikkate alındığında hükümet edenlerin halka ciddi anlaşılabilir ve zamanında açıklama yapması kaçınılmaz bir gerekliliktir. Diğer bir anlatımla bu konudaki mekanizmanın "asil – vekil ilişkisi" üzerine kurulmuş olduğu gerçeği gözönünde bulundurulursa "Halk ? Meclis (Parlamento) ? Hükümet (Başbakan ve Bakanlar) ? Bürokrasi (Kamu Görevlileri)" mekanizması kapsamında yapılan yetki devirleri olması dolayısıyla halka hesap verilmesini zorunlu kılmaktadır.

Bahse konu mekanizmada "asil" durumundaki halk, "vekili" durumunda olan milletvekillerine, yani meclise (parlamentoya) yetkilerini devretmektedir. Meclis de bu yetkileri nasıl kullanacağı hususundan hükümete, hükümetde yetkilerini üst yönetim vasıtasıyla kamu görevlilerine devretmektedir. Bahse konu yetki devirleri hiçbir zaman ve hiçbir gerekçeyle asil durumunda olan halka hesap verebilirlik sorumluluğunu ve zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. Aynı zorunluluk kamu kurum ve kuruluşları ile halka açık şirketlere, belli bir potansiyele sahip işletmelere ve sivil toplum örgütlerine de gereklidir. Özetle, hesap verebilirlik yönetişim, şeffaflık, kontrol, bağımsız denetim, cevap verebilirlik ve etik gibi birçok kavramla ilişkilidir.

Çağdaş yönetim anlayışı, beraberinde hesap verebilen yönetim anlayışını getirmiştir. Özellikle 1980'ler ile 1990'lı yılların başlarında yirminci yüzyıla hâkim olan hiyerarşik ve katı bürokratik kamu yönetimi anlayışı günümüzde yerini yeni bir kamu yönetimi anlayışına bırakmıştır.

Hukuk devleti ilkesine bağlı olduğunu iddia eden siyasal yönetimlerin de söz konusu ilkenin tam anlamıyla hayata geçirilmesi için icraatlarına ilişkin açıklık ve hesap verebilirliği gerçek anlamda özümlemiş olması gerekir. Nitekim, en bilinen anlamıyla "hukuk devleti" tanımı yönetilenlere (halka) en güçlü, en etkin ve en kapsamlı bir şekilde hukuksal güvencenin sağlanması, tüm devlet organlarının faaliyet ve işlemlerin hukuka uygun olması ile denetime açık olmasından başka bir anlam taşımamaktadır. Hukuk devletinin en belirgin özelliklerinden biri, halka bu bağlamda hukuksal güvenlik sağlayan, etkin bir mekanizmaya sahip olması ve bu mekanizmanın sürekli işler durumda olmasıdır.

Peki, KKTC'de bu hesap verebilirliğin önündeki bazı engeller nelerdir? İsterseniz birlikte inceleyip karar verelim;

  • Antidemokratik uygulamaların varlığı mı?

  • Kamu görevlilerin halka karşı saygı duymaması ve onların başvurularını veya şikâyetlerini yeterince dikkate almamaları mı?

  • Politikacıların yeteneksizliğinden veya siyasi rant beklentisinden dolayı bürokratları kontrol edememeleri mi?

  • Bürokratik ve siyasal yetersizlik sonucu veya statükonun korunması adına oluşan verimsiz, sorumsuz, israfa dayalı bir yönetim anlayışının pratikte uygulanmasının kural haline gelmiş olması mı?

  • Yöneticilerin yetkilendirdikleri veya görevlendirdikleri kişilerden hesap sorma bilincine veya cesaretine sahip olmamaları mı?

Unutulmamalıdır ki şeffaf, hesap verebilir, etkin ve verimli bir kamu yönetimine sahip olmak artık siyasiler ile yöneticilerin takdirine bırakabilecek bir olgu değil bir zorunluluktur. Hesap verebilirlik hakkında bilgi sahibi olmak veya bunu sadece slogan olarak kullanmak uygulanabilirlik açısından yeterli değildir. Bu konuda işlev ve amaçların yerine getirilmesi için bahse konu zorunluluğu uygulamaya geçirebilecek düzenlemelerin ve araçların da hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Sadece bilgi edinme hakkına ve iyi idareye ilişkin yasal düzenleme yapma yeterli değildir.

KKTC mevzuatına ve uygulamalara bakıldığı zaman hesap verebilirlik konusunda KKTC çağın çok gerisinde kalmıştır. Öteyandan, istatistiki veriler konusundaki yetersizliğe ve geri kalmışlığa ne demeli? Kanımca, bunu başlıca nedeni yukarıda belirtmiş olduğum engellerden kaynaklanmaktadır. Bu engeller gerçekten ortadan kaldırılmadıkça kamu reforumundan yarar beklemek abesle iştigaldir.

Son günlerde yeni kurulacak hükümetin bir "Reform Hükümeti" olarak tanımlanmaya başlanması kanımca hiç de inandırıcı değildir. İnandırıcı olması bakımından peşinen iktidar olacak partilerin birkaç sene sonra yapılacak seçimlerde oy kaybetmeyi göze almaları gerekecektir ki bunun mümkün olacağına hiç de inanmıyorum.

Oluşacak yeni hükümet şayet memurunun maaş ödemelerinin yapılmasının bir başarı olarak görmeye devam edecekse KKTC'nin sosyo-ekonomik durumunun iyileştirilmesi mümkün değildir. Ayrıca, hükümetler diledikleri kadar reformlar yapsınlar bunları uygulayacak olan ve büyük çoğunluğu mesleki eğitimden, yetenekten ve toplum psikolojisinden yoksun olan kamu görevlileri tarafından yerine getirilecekse bu düzenlemelerden başarı beklemek de mümkün değildir.

Sağlık, eğitim gibi kamusal hizmetleri yıllardır iyileştiremeyen, hertürlü vergiyi ödeyen halkın kullandığı yolları tamir edemeyen ve sokak ışıklandırma ücretini her ay ödemesine rağmen hala daha yüzlerce yanmayan sokak veya cadde ışıklarına çare bulamayan yönetimlerden reformlar beklemek bana inandırıcı gelmemektedir.

Sonuç olarak unutulmamalıdır ki, yeni yönetim anlayışının meydana gelişinde etkili olan nedenlerden biri kamu sektörüne karşı duyulan güvenin tamamen yitirilecek kadar azalmasıdır. Kamu yönetimine karşı mevcut olan bu güvensizliğin aşılması ve kamu yönetiminde dürüstlüğün sağlanması için gerekli olan unsurların başında "hesap verebilirlik" sorumluluk, şeffaflık, dürüstlük ve etiklik gelmektedir, çünkü bu unsurların tümü birer kontrol biçimidir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.