Sayın Maliye ve Ekonomi bakanlarına arzuhalimdir (2)

Yayın Tarihi: 10/08/15 08:00
okuma süresi: 12 dak.
A- A A+

Geçen haftaki yazımda yeni kurulan koalisyon hükümeti tarafından atanan sayın Maliye ve Ekonomi Bakanlarına bazı önerilerde bulunmak amacıyla görevlerinin ifasında nelere dikkat edecekleri hususunda örnek vermek suretiyle yardımcı olmaya çalıştım. Aynı konu ile ilgili bu haftaki yazımda da bazı özellikli örnekler daha vermek ve buna ilişkin yasal dayanaklar ile desteklenen görüşlerimi özetlemeye çalışacağım. Şöyle ki;

  1. Tüm ülkelerde ekonomik hayatın faaliyetlerini düzenleyen en önemli yasalar Şirketler ile Vergi hukukudur. Her yasanın kendine özgü kuralları ile uygulama yöntemleri varken, Gelir ve Vergi Dairesi sözde vergi güvenliği amaçları için şirketlerdeki direktör değişiklik kayıtlarından önce bu kişilerin vergi borcu olmadığına ilişkin belge talep etmesi ve bu talebe de Şirketler Mukayyitliğinin uymasıdır. Daireler arası işbirliğinin uygulanabilmesi için o taleple ilgili açık ve gerçeklerle bağdaşan yetki kurallarının bulunması gerekir. Bu konuda adı edilen yasaları uygulamakla görevli dairelerimizden bahse konu aşağıdaki sorulara cevap vermelerini rica edeceğim.

  • Görev ve sorumluluklarını gerektiği gibi yerine getirmeyen veya suiistimal eden Direktör veya Direktörlerin gerek görev yaptıkları şirketlerin gerekse özel gelir kaynakları dolayısıyla vergi borçlarının olması ve bunu ödememeleri durumunda ilgili şirketin Direktörler Kurulu kararına istinaden veya hissedarlarının genel kurulda alacakları kararla bu kişi veya kişileri görevlerinden azledemeyecekler mi?

  • Vergi Usul Yasası'nın ilgili kurallarına istinaden Şirketin ödenmeyen vergi borçlarının herhangi bir tarihte ödenmesinin talep edilmesi o tarihte Direktörlük görevleri devam edenlerin sorumlu olduğunu, yani yeni atanan Direktör ve Direktörlerin de geçmiş vergi borçlarının ödenmesinden sorumlu oldukları bilinmiyor mu?

  • Direktör atanmasının veya azledilmelerinin Şirket Genel Kurulu veya Direktörler Kurulunun yetkisinde olduğu ve buna kişisel vergi borcu gerekçesi ileri sürülerek engel olunamayacağı hakkında hiçbir yasal dayanağın olmadığı bilinmiyor mu?

  • Ayrıca normal koşullarda Direktörsüz hiçbir şirketin faaliyetini sürdüremeyeceğini, dolayısıyla da tek Direktörlü şirketlerde azledilen Direktörün yerine mutlaka bir başka kişinin atanmasının Şirketler Yasasına göre zorunlu olduğu konusunda kural bulunduğunu bilmeyen var mı?

Yasal dayanaktan yoksun daha birçok uygulama hakkında örnekler verebilirim.

  1. Diğer bir "iki dudak arası" vergi uygulaması ise, Direktörlük görevinden ayrılacak olan veya azledilen Direktörden Gelir ve Vergi Dairesinin talebi üzerine Şirketler Mukayyitliğinin "vergi borcu yoktur" belgesi istemesine ilaveten bir de ilgili Direktörden yıl içinde ayrıldığı veya azledildiği tarih itibariyle Yıllık Gelir Beyannamesini derhal doldurup vermesinin Gelir ve Vergi Dairesi tarafından talep edilmesidir. Şirketler Mukayyitliğinde ilgili değişiklik kaydının yapılması için (vergi borcu olmasa dahi) Yıllık Gelir Beyannamesinin verilmiş olması gerekmektedir. Bunun da Gelir Vergisi Yasası kuralları ile hiçbir ilgisi yoktur. Şöyle ki;

  • Herhangi bir yıl içinde faaliyetlerini durduran yükümlülerin ilgili yıl ile ilgili Gelir Beyanında bulunma süresi, faaliyetin durdurulduğu (işi bıraktığı) ayı izleyen 4 ay ile sınırlandırılmış olmasına rağmen ücretli bir kişinin, görevinden ayrılması veya azledilmesi dolayısıyla kendisinden yıl ortasında derhal Yıllık Gelir Beyannamesi vermesi ile ilgili zorlanmasının gerekliliğini, amacını ve yasal gerekçesini anlamak mümkün değildir.

  • Ücret ödemelerinden vergi kesintisi yükümlülüğü ve sorumluluğu işveren statüsündeki işletmelere ait olduğu kuralı, adı edilen yasada düzenlenmiş olduğuna ve ödenmemiş her türlü verginin ödenmesinden öncelikle işveren statüsündeki işletme zorunlu tutulmuş olduğuna göre; Gelir ve Vergi Dairesi bu uygulamayı hangi yasaya istinaden uygulamakta ve Şirketler Mukayyitliği de bu taleple ilgili uygulamayı Şirketler Yasasının hangi kuralına göre yerine getirmektedir?

Yukarıda örnekler vererek açıklamaya çalıştığım uygulamalar tamamen gayri yasal olup işletmelere bürokrasi engeli yaratmaktan başka bir yararı yoktur. Bu örneklerle ülkemizin kamusal hizmetlerinin adalet, eşitlik, hukuka saygı ilkelerinden ne kadar uzaklaştığını halkın bilgisine getirmeye çalıştım. Üstelik de halen mürekkebi kurumamış olan iyi İdare Yasası kurallarının mevcudiyetine rağmen.

Bu durum; özellikle KKTC vergi uygulamalarının bir "şark kurnazlığı" yöntemi içerisinde sürdürüldüğünü, yükümlülerin hiçbir hakkının dikkate alınmadığını, her işlemin "kısa günün karı" anlayışı içinde gerçekleştiğini göstermekte ve her geçen gün kötüye gitmesi dolayısıyla, sadece idareye olan güven erozyonuna değil, mevcut ekonomik olumsuzlukların daha da kötüleşmesine neden olmaktadır.

Şayet belirtmiş olduğum örneklerin uygulanması ilgili bakanlık veya bir üst amir tarafından talimat olarak verilmiş ise ve yasalarda bu konuda kural yoksa ilgili kamu görevlilerinin bu gayri yasal talimatlara kamu Görevlileri Yasası'nın ilgili maddesine istinaden uymama hakkını kullanmaları ve bunun gerekçeleri ile birlikte amirlerinden yazılı yapılmasını talep etmeleri gerekir.

Sayın Maliye ve Ekonomiden sorumlu Bakanlar. Bildiğim kadarıyla sizler özel sektör kökenli kişilersiniz. Esnaf ve Zanaatkâr ile işletmelerin içinde bulunduğu ekonomik olumsuzlukların nedenlerini ve özellikle hantal iş bilmez bürokrasiden neler çektiklerini fiilen sizlerde yaşamaktasınız.

Tamamen memur devletine dönüştürülen ve onların keyfi yönetimlerine bırakılan KKTC'ni bu durumundan kurtarmak öncellikle sizlere düşmektedir. Sakın ola her ay ödediğiniz maaşları kendinize başarı olarak görmeyiniz. Başarı KKTC'nin sosyo-ekonomisini geliştirmek ve adaletli yönetimi sağlamak ile mümkün olduğunu gözönünde bulundurarak "denk bütçe sağlama" gibi yuvarlak laflardan da lütfen kaçınınız.

"Denk Bütçe" söylemleri bir zamanların modası idi. Ancak, ABD dahil, dünyada hiçbir ülkenin böyle bir durumu yoktur. Esas olan, gereksiz harcamalardan kaçınmak, yatırımları gerçekleştirmek için adaletli uygulamalar yapmak suretiyle ekonomik çarkların çalışmasını sağlamaktır. Özetle, bütçe açıklarını azaltmak yönünde ancak ülkenin de ekonomik hayatını felç etmeyecek şekilde plan ve programlar doğrultusunda icraatlar da bulunmaktır.

Sayın Maliye Bakanının denk bütçeden bahsedebilmesi veya yerel gelirlerin giderleri doğru karşılayabilmesinde, bu konuda görüş beyan etmesi için kamu muhasebe sisteminin IPSAS (International Public Sector Accounting Standards) yani Uluslararası Kamu Sektörü Muhasebe Standartlarının yürürlüğe geçirilmesini sağlamalıdır. Bu standartlar uygulamaya geçirilmediği sürece her Maliye Bakanı, kamu maliyesinin verilerini kendi görüş ve isteği doğrultusunda pembe tablolar veya temenniler ile halka yansıtabilir. Bu amaçla Sn. Maliye Bakanının IPSAS diye kodlanmış olan bu standartların nelerden oluştuğunu araştırmasını öneririm.

Kamu maliyesi ile ilgili yapılacak olan düzenlemeler "nalıncı keseri" misali sadece bütçe gelirlerinin artırılmasına yönelik olmamalıdır. Bu düzenlemeler vatandaşların yaşam düzeylerini geliştirici ve işletmelerin de ekonomik faaliyetlerini artırıcı ve rekabet edebilir bir düzeye getirmelidir.

Öteyandan, Sn. Ekonomi Bakanının sanayicilere yönelik faiz destek programı hakkındaki uygulamaların geçmişte de uygulandığı ve bu yöntemin tek başına herhangi bir etki yapmayacağı geçmiş uygulamalarla sabit olmuştur. Esas olan tüm sektörlerinin girdi maliyetlerinin düşürülmesi konusunda ciddi ve kalıcı önlemler alınması ile ilgili yasal düzenlemelerin yapılmasıdır. Bu yapılamaz ise KKTC ürünlerinin sadece yurtdışına ihracatı değil, yurtiçinde satışları da beklenildiği düzeyde gerçekleştirilemez.

Siz Sn. Maliye ve Ekonomi Bakanları olarak özel sektörde çalışmış ve tecrübe sahibi kişiler olarak yapacağınız faaliyetlerde görevlerinizin sadece kamuda çalışanların maaşlarını ödemek olmadığı, ülkenin diğer sektörlerinin de sizlerden adaletli ve etkin icraatlar beklemekte olup, hergün temelsiz veya gereksiz beyanatlar vermek yerine fiili icraatlara başlayınız.

Sayın Bakanlardan bir diğer ricam ise çok büyük emekler verilerek hazırlanan ve Bakanlar Kurulu tarafından 2013 yılında onaylanmış olan "KKTC'nde Kayıt Dışı Ekonomi Boyutlarının Ölçümü, Çözüm Önerileri ve Eylem Planında" yeralan saptamalar ile önerileri dikkate alarak bunların gerçekleştirilmesi için profesyonel düzeyde çalışmalara başlanmalıdır. Bütün olumsuzlukları kamu hizmetleri ile ilgili reform düzenlemelerine bağlamak kabul edilebilecek bir gerekçe olamaz. Önemli olan kamu hizmetlerindeki zihniyet değişikliğidir ki bu da ancak eğitim, bağımsız performans ölçümü, ödül ve ceza ile mümkün olacağı gerçeğidir. Bunun için de siyasal kararlılık ister.

KKTC'nin kamusal hizmetlerinde salgın bir hastalık şekline dönüşen "keyfi uygulamalara" son verilmesinin ve Kıbrıs Türk halkı olarak uluslararası esaslar kapsamında yasalara bağlı olarak yönetilmesi hakkının zamanı çoktan gelmiş, hatta geçmiştir. Bunun gerçekleşmesini Kıbrıs meselesinin çözümüne bağlamak acizlik ve beceriksizlik göstergesinden başka bir şey değildir.

Yeni göreve başlayan sayın Maliye ve Ekonomi Bakanlarına önerim, gerçekten KKTC'nin sosyo-ekonomisinin düzelmesini ve gelişmesini istiyorlarsa gerek ekonomik, gerekse kamu maliyesi konularında yapacakları yasal düzenlemeleri mesleki tecrübe, bilgi ve eğitimden yoksun, sadece ay sonunda alacağı maaşın ne kadar olacağını ve nasıl harcayacağını hesaplamaktan başka birşey bilmeyen veya düşünmeyen bürokratların verecekleri görüş ve önerilere pek rağbet göstermemeleridir.

Ayrıca, bu kişilerin verecekleri görüş ve öneriler sadece devlet bütçesine "sinekten yağ çıkarma" anlayışı içinde tek taraflı olacağından bu konuda uzman kişi ve/veya sivil toplum örgütlerinden de ciddi görüş talebinde bulunmalıdırlar. Örneğin, KKTC'nin her konuda destekçisi olan Türkiye, Maliye ve Ekonomi konularında ilgili Bakanlıklara görüş ve önerilerde bulunmak amacıyla, konularında bağımsız uzman mali müşavir ve ekonomist kişilerden oluşan Vergi Konseyi'nin kurulmasını gerçekleştirmiş ve bu kuruluşa plan ve programlar hazırlatarak buna göre uygulamalar yapmıştır.

Özetle, "ben veya biz her şeyi biliriz" anlayışı hiçbir konuda hiçbir başarı getirmediğinin siyasiler tarafından benimsenmesinin ve buna göre uygulamalar yapılmasının zamanı çoktan gelmiş hatta geçmiştir.

Aksi takdirde, yeni kurulan CTP-BG ile UBP koalisyon hükümetinin faaliyetleri de geçmiş hükümetlerden daha değişik olamayacaktır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.