KIB-TEK'in Depozitoları Artırma Talebi'nin durumu

Yayın Tarihi: 21/09/15 08:00
okuma süresi: 13 dak.
A- A A+

Son günlerde KIB-TEK tarafından elektrik Depozitolarını artırmalarına ilişkin işletmelere gönderilen yazılı ihbarnamelerle konu hakkındaki görüşlerimi belirtmeden önce son zamanlarda özellikle KIB-TEK yetkilileri tarafından sık sık atıfta bulunulan Fasıl 171 Elektrik İnkişaf Yasası'nın tarihi geçmişi hakkında bazı bilgiler vermeyi uygun gördüm.

Bahse konu Yasa, İngiliz Sömürge Yönetimi tarafından 27 Ekim 1952 tarihinde yürürlüğe geçirilmiştir. Bu Yasa'nın amacı, Kıbrıs Elektrik İdaresinin (Cyprus Electricity Authority) oluşumunu, yetkilerini ve o zamana kadar kentlerde elektrik enerjisi üreten ve dağıtan "işletmelerin" devralmasını düzenleyen, ayrıca Fasıl 170 Elektrik Yasası kurallarına ek kurallar getiren bir yasadır.

Fasıl 171 Elektrik İnkişaf Yasası, İngiliz Sömürge İdaresinde iki defa (15/1953 ve 9/1957); Kıbrıs Cumhuriyeti döneminde iki (16/1960 ve 19/1960) ve 1963 yılından günümüze kadar Kıbrıs Türk Yönetimi tarafından bir defa (24/1963) olmak üzere tadil edilmiştir. Kıbrıs Türk Yönetimi tarafından yapılan değişikliğin amacı, sözkonusu Yasa'nın 21 Aralık 1963 sonrası oluşan Türk Yönetimi Bölgelerinde elektrik enerjisi uygulanmasını sağlamak için gerekli yasal yetkilendirmenin yapılmış olmasıdır. 24/1963 sayılı değişiklik yasasının ardından 52 yıl (yarım asır) geçmiş olmasına rağmen başka hiçbir yasal değişiklik yapılması yönüne gidilmemiştir.

Günümüzde bahse konu Yasa'nın bazı maddelerinin uygulanmasının mümkün olmadığı gibi, birçok maddesinin de günümüz koşullarına göre güncelleştirilmesi ve Fasıl 170 Elektrik Yasası kuralları ile uyum içinde birleştirilmek suretiyle bu konuda çağdaş bir Yasa'nın yürürlüğe geçirilmesine yönelik geçmiş yıllarda yapılan kapsamlı çalışmalar sonucu hazırlanan Yasa tasarısı veya tasarıları maalesef gelmiş geçmiş iktidarlar tarafından hayata geçirilememiştir.

Her konuda olduğu gibi KKTC siyasilerinin daima yeniliğe kapalı davranışlar izlemelerinin esas nedeni, mevcut yasaların boşluklarından veya takdire dayalı geniş yetki veren kurallarından yararlanarak siyasi rantlar sağlama düşüncesi olmuştur. Bunun en açık göstergesi elektrik konusunda yaşanan birçok olumsuzluklara rağmen, 1963 yılından günümüze kadar bir satırlık yasal bir değişikliğin dahi yapılması yönüne hiçbir iktidarın gitmemiş olması ve Tüzük değişiklikleri ile konuyu idare etme yönteminin tercih edilmesidir.

Ancak, 1983'de yürürlüğe giren KKTC Anayasasının 75(3). maddesi kurallarına istinaden vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlülüklere ilişkin düzenlemelerin Tüzükle yapılması hususunda Bakanlar Kuruluna yetki verilebilmesi için "ilgili yasada yukarı ve aşağı hadler ile ölçü ve ilkelere uygun koşullar öngören kuralların bulunması zorunluluğuna" rağmen bugüne kadar esas yasaların birçoğunda düzenleme yapılması yönüne gidilmemiş olmasını fırsat bilen KIB-TEK, aldığı kararlarla ve yaptığı Tüzük (Nizamname) değişiklikleri ile harç tarifeleri vs. uygulamalar düzenlemektedir. Bu tür düzenlemeler Elektrik İnkişaf Yasası'nın 44. maddesinin Tüzük yapma yetkisi veren kurallarının Anayasamızın 75(3). maddesine aykırı olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz.

Şayet KKTC bir hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü vazgeçilmez bir ilke ise bu konuda gerekli Yasal düzenlemelerin acilen yapılması veya bu düzenlemeler yapılmaz ise başta Tüketiciler Derneği ve diğer sivil toplum örgütleri alınan kararların iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmaları gerekir. Bu konuda Bilgi Edinme ve İyi İdare Yasaları gerekli yetkileri herkese tanımaktadır.

Bakanlar Kuruluna Tüzük yapma yetkisi veren ve 1983 öncesi yasalaşan ve halen yürürlükte bulunan yasalar içinde benzeri düzenlemelerin de mutlaka yapılması sağlanmalıdır. Bu konuda gerekli düzenlemeler yapılmadığı sürece kamu kurumlarının, siyasilerin ve özellikle Bakanlar Kurulu'nun "iki dudak" arası ile "ben yaparım olur" uygulamaları devam edecektir.

Bu bağlamda, KIB-TEK'in son zamanlarda işletmelere gönderdiği yazılı ihbarlar ile daha önce ödemiş oldukları Depozito (Teminat) miktarlarının artırılması yönündeki talebi hakkındaki görüşlerini halkımız ile paylaşmayı uygun gördüm.

Öncelliklede "Depozito" (Teminat) kelimesinin muhasebe bilimindeki özet tanımı şöyledir.

"Belli bir işi yapmak, alınan bir değeri geri vermek veya sözleşme nedeniyle gerçekleşecek bir alacağın karşılığının yerine getirilmesi amacıyla nakit olarak verilen bir teminat türüdür".

Alınan bu miktar muhasebe kayıtlarında Depozito (Teminat) hesabının alacağına, geri verilenler ise bu hesabın borcuna kaydedilir. Diğer bir anlatımla, alınan Depozitolar, alanın bir gelir değil, Depozitoyu ödeyene karşı alanın borçlu olduğu miktarlardır.

Depozitoların geçerliği çeşitli koşulların yerine getirilmesine bağlı olduğu için bunların ne zaman geri ödeneceği kesin olmadığı ve alanın geri ödemekle yükümlü bir para teslimi olduğu gerçeği dikkate alındığında parasal değerlerden oluşan Depozitoların işletmeler tarafından gider amaçlı harcanması muhasebe ilkeleri bakımından mümkün değildir. Aksine, ciddi ve dirayetli işletmeler, aldıkları Depozitoları riske sokmadan en güvenilir şekilde nemalandırmak suretiyle değerlendirme yönüne gitmektedirler. Nitekim, Fasıl 170 Elektrik Yasası'nın 47(2). maddesi KIB-TEK'in teminat amaçlı olarak abonelerden tahsil etmiş olduğu Depozitolara faiz tahakkuk etmesini kurala bağlamıştır.

Hâlbuki, bu yöntemi uygulamak yerine KIB-TEK yıllarca abonelerden tahsil etmiş olduğu Depozitoları mal ve hizmet alımları için harcadığı için bu Depozitoları gerektiği gibi değerlendirmediğinden bir miktar likit sıkıntısı çekmektedir. En azından zamanında tahsil edilen Depozitolar gününde dövize veya güvenli yatırımlara dönüştürülmüş veya bankalarda nemalandırılmış olsa idi Kurumun bugün içerisinde bulunduğu mali olumsuzluklar bu kadar kötü düzeyde olmazdı.

Son haftalarda KIB-TEK'in işletmelere gönderdiği ihbarnamelerle işyerlerinde kullanılan elektrik bedellerine karşılık Kuruma zamanında ödemiş oldukları Depozito miktarlarının yükseltilmesini talep etmeye başlamıştır. Artışı talep edilen Depozito miktarlarının hesaplanması ise ilgili işyerinin geçmiş bir yıl içerisinde kullanmış olduğu enerji bedeli ortalamasının iki katı tutarında hesaplanarak bulunacak miktarın süresiz bir Banka Teminat Mektubu ile Kuruma verilmesi talep edilmiştir.

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki bu konuda yapılan talebin hangi gerekçe ile olursa olsun zamanı değildir. Dövizin ve birçok ekonomik faktörlerin KKTC işletmeleri ile vatandaşları üzerinde yaratmış olduğu sosyo-ekonomik olumsuzluklar her geçen gün artış gösterirken süresiz bir Banka Teminat Mektubu maliyetinin miktarı ve bunun işletmenin finansman kaynaklarında yaratacağı mali yükün ne kadar olacağı hiç dikkate alınmamış olması KIB-TEK yetkililerinin ülke ekonomisi pek ilgileri olmadığını ilgilendiklerini açıkça göstermektedir.

Benim bildiğim kadarıyla ciddi, dirayetli ve kurumsal bir işletme müşterilerinin yükümlülüklerini yerine getirme bakımından performansları hakkında bilgi sahibi olması ve ona göre ticari ilişkilere girişmesi gerekir. Yıllardan beri KIB-TEK'den aldığı enerjinin bedelini hiçbir problem yaratmadan, hatta banka vasıtasıyla otomatik olarak muntazaman ödeyen bir kişi veya işletmeden sözkonusu Banka Teminat Mektubunun talep edilmesi mantıksızlıktır. Kaldı ki, kullandığı elektrik enerjisi bedelinin ödenmemesi karşılığı Kurumun bu enerjiyi kesme yetkisi gibi etkin bir yetkiye sahip olmasıda önemli bir güvenlik unsurudur. Üstelik de mekanik sayaçların "akıllı sayaçlarla" değiştirilmeye başlandığı bugünlerde böyle bir Depozito (Teminat) işleminin talep edilmesi de abestle iştigal ve işletme sahipleri ile diğer abonelere mali külfet getirmektir.

Bazı Kurum yetkililerinin bu konuda basına yaptıkları açıklamalarda Depozitoların artırılması için talep edilen Banka Teminat Mektuplarının nedenini, enerji bedellerini ölüm, ülkeyi terk veya işletmelerin iflası veya kapanması dolayısıyla Kurumun tahsil edemeyeceği bedellerin tahsilatını teminat altına almak olarak gösterilmeye çalışılmaktadır. Şayet bu düşünce şekli dünyada kabul görmüş olsa idi o zaman Vergi İdareleri ve diğer kamu alacağı tahsil eden kurumlar da tüm vergi yükümlülüklerinden Banka Teminat Mektubu talep edilmesi için ilgili yasalarda gerekli düzenlemeleri yaparlardı.

KIB-TEK'in sayın yöneticilere anımsatmak isterim ki ticaret hayatı riskler ve fırsatları değerlendirmeden geçmekte olup borç ile alacakların yakın takibini gerektirir. Uygulamak istenen bahse konu yöntem için hiçbir organizasyon yapılmadan ve/veya müşteriler (aboneler) hakkında hiçbir istihbarat elde etme sistemi oluşturmadan, sırf oturulan yerden, klima ortamda ve ayak ayak üstüne Kurumu yönetmek mümkün değildir. Herkes artık ürettiği kadar hak sahibi olduğuna kendini alıştırmalıdır. Hem ekmeğin bütün kalması, hem de herkesin doymuş olmasının mümkün olmadığı gerçeğinde olduğu gibi.

Ayrıca, konu Depozito (Teminat) işlemlerinden açılmış iken Kurum yetkililerinden aşağıdaki amir kuralın uygulanıp uygulanmadığını merak ediyor ve öğrenmek için soruyorum. Fasıl 170 Elektrik Yasası'nın 47(1) maddesi KIB-TEK'e Depozitolara ilişkin düzenleme yapma yetkisi verirken aynı maddenin (2). Fıkrası kuralları aboneler tarafından Kuruma yatırılan tüm Depozito paraları için KIB-TEK'in faiz ödemesini zorunlu tutmuş olup sözkonusu madde içeriği şöyledir;

"47(2) – İşletmeler (elektrik enerjisini sağlayan kurum, yani bu durumda KIB-TEK) bu madde uyarınca teminat olarak kendilerine yatırılan tüm paralar için saptanacak oranda faiz öderler".

Bu kurala göre KIB-TEK'in teminat amacıyla tahsil ettiği Depozitolar için saptadığı faiz oranı nedir? Bugüne kadar yatırılan Depozitolar için elektrik abonelerine (tüketicilere) ne kadar faiz tahakkuk ettirilmiş veya ödenmiştir? Faiz tahakkuk ettirilmiş veya ödenmemiş ise bu yasal zorunlulukların hangi yasal dayanağa göre yapılmadığı ve bu konudaki zorunluluk ne zaman yerine getirilecektir?

Sayın gelmiş geçmiş hükümetler ile KIB-TEK yöneticilerinin şunu bilmeleri gerekir ki her zaman vatandaşları veya işletmeleri "yolunacak gaz" görerek, "nalıncı keseri" ile yontmanın zamanı çoktan geçmiştir. Artık hukukun üstünlüğü ilkesinin egemen olması ve devlet kurumlarını zarara sokanlara veya kusur ile ihmallerinden dolayı halktan haksız ve gereksiz vergi, resim ve harç tahsil edenlerin yargıya havale edilmesi için süratle gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Hiçbir şey yapanın yanına kalmamalı, iki dudak arası ve ben yaparım uygulamalarına derhal son verilmelidir. Yoksa KIB-TEK'e bir de özerk yapı kazandırılırsa vay halkımızın başına gelecek olanlara. Yani özerklik ile "hem et hem de bıçak bu kurumun eline verilirse" ne olacağının bilinmesi için uzman olunmasına gerek yoktur.

Esasen anlayamadığım konu da şudur. KIB-TEK elektrik üretiminde rekabete kapalı tekel statüsünde hem üretici, hem dağıtıcı hem fiyatlandırıcı, hem de tahsilatçı yetkisine sahip olma yanında bir de özerk yapıya sahip olması gibi düzenlemeler acaba hangi ülkelerde vardır? Şayet özerk yapı isteniyorsa oluşturulacak özerk statüdeki kurum KIB-TEK'in üzerinde halk adına denetleyici ve düzenleyici bir yetkiye sahip olması gerekir. KKTC halkı başkalarının kusur, ihmal veya hatalarından kaynaklanan icraatların bedelini ödemekten ve fedakârlık yapmaktan artık bıkmıştır. Fedakârlık veya bedel ödeme sırası bu olumsuzluklara neden olanlar tarafından karşılanmalıdır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.