KDV'nin ekonomik etkilerini anlamak istemeyen siyasiler (2)

Yayın Tarihi: 19/10/15 08:00
okuma süresi: 10 dak.
A- A A+

Geçtiğimiz hafta yukarıdaki başlık altında kaleme almış olduğum yazımda siyasiler ile onlara kılavuzluk eden birçok yetkilinin KDV hukuku uygulamalarının içerdiği ekonomik düzenleme yetki mekanizmalarını bilmedikleri veya bilmek istemedikleri belirtmiştim. Bu nedenden dolayı da KKTC ekonomisinde bu ve benzeri vergi yasalarını düzenleyici birer enstrüman olarak kullanamadıkları için de "ekonomiyi iyileştirme amacıyla pek bir şey yapamayız" gibi gerekçeler arkasına sığınmayı kendilerine kestirme yol olarak kabul etmişler ve etmeye devam etmektedirler.

Bu arada, birşeyler yapılıyor imajını kamuoyundan eksiltmemek amacıyla da "yuvarlak" "basma-kalıp" ve benzeri beyanatlarla iktidardaki günlerini sürdürmeye çalışmaktadırlar.

Öteyandan, KKTC'nin Avrupa Birliğinin bir parçası olması gerektiği hususunda dillerinden düşürmedikleri taleplerine karşın bu konuda gerçek ve ciddi hiçbir faaliyet göstermedikleri de ayrı bir gerçektir. 2004 yılında Annan Planı görüşmeleri öncesi yapılan AB müktesebatına uyum çalışmaları her ne hal ise Rumların "OHİ'si" ile bu çalışmalara son verilmesi KKTC'ne çok pahalı olmaya başlamıştır.

Öncellikle gelmiş ve geçmiş hükümetler KKTC'nin AB müktesebatı paralelinde hukuksal düzenlemeleri çoktan tamamlamaları gerekirdi. Bu gereklilik sadece AB'ye giriş amaçları için değil, ülkemizin sosyo-ekonomik, insan haklarına saygılı hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı çağdaş bir düzenin yaratılması için yapılması gerekirdi. Ama, AB'nin müktesebata uygun destek vaatlerine rağmen her zaman olduğu gibi bu konuda da yapılması gerekenler yapılır gibi, yani "miş" gibi yapılmaya çalışılmıştır.

Bunun başlıca nedeni siyasiler ile kılavuzlarının isteksizliği, bilgisizliği ve/veya her konudaki "iki dudak arası" veya "ben yaptım oldu" yetkisinin siyasi veya başka çıkarlar amacıyla kullanılmasına devam edilmesine olanaklar sağlamak olmuştur.

Daha önceki yazılarımda da belirtmiş olduğum gibi KDV Yasası'nda sosyo-ekonomik düzenlemeler yapmak suretiyle özellikle Maliye ve Ekonomi Bakanlıklarına çeşitli düzenlemeler yapmalarına olanak sağlayan yetki mekanizmaları mevcuttur. Bu mekanizmalar gerektiği gibi kullanılmadıkça veya bu Yasaya sadece "inek sağma makinesi" olarak bütçeye kaynak sağlamak için bakıldığı sürece elbette ki ekonomik olumsuzlukların artmasına da neden olmaktadır.

Önemli olan, her zaman ve her konuda olduğu gibi elde mevcut olanakların ve kaynakların gereken zamanda ve ülkenin yararına kullanabilme yeteneğine sahip olunmasıdır. En yararlı amaçlar doğrultusunda kullanılabilen araçlar, mekanizmalar veya yasalar yeteneksizlerin kötü niyetlerini veya basit fikirlilerin sevk ve idaresinde kötü veya başka amaçlar için de kullanılabiliyor. Bu nedenle, en iyi yöntem her konuda olduğu gibi, bu yasal mekanizmaların uygulanmasını ve yetkilerin kullanılmasını ehliyetli kişilerin eline vermektir. Bugünkü KDV uygulamalarının KKTC'nin sosyo-ekonomisi leyhine kullanıldığı söylenemez

Bahse konu anormal durumun ortadan kaldırılması için, tüm sektördeki ve statülerdeki yatırımcılar ile işletmeleri kapsayacak genel, pratik, denetlenebilir dolaylı ve dolaysız bir vergi mevzuatının düzenlenmesi gereklidir. Bu düzenlemeler yapılırken KDV, fon ve benzeri dolaylı vergi yüklerinin dolaysız vergilere kıyasla azaltılması amacıyla dolaysız vergilerin etkin şekilde artırılması için gerekli kadro organizasyonları, lojistik destek, yetenekli personel ve personel eğitimler sağlanmalıdır. Aksi halde, uluslararası vergi hukukunun temel ilkelerinden olan "eşitlik" ve "genellik" ilkelerinin ihlâl edilmesine devam edileceğinden bu durumdan KKTC halkının sosyo-ekonomik yarar beklemek mümkün olamaz.

Vergi düzenlemeleri her ne kadar da doğrudan Sn. Maliye Bakanının sorumluluk alanına girdiği için onu eleştiriyor ve önerilerde bulunuyorsam da bu konu aynı derecede Ekonomi'den sorumlu Sn. Bakan'ı da çok yakından ilgilendirmekte olup KKTC'nin sosyo-ekonomik durumunun düzeltilmesinden en az Sn. Maliye Bakanı kadar sorumludur.

Birçok ülkede mali ve ekonomik düzenlemeler tek bir Bakanlığın yetki ve sorumluluğuna verilmiştir. KKTC'de ise bu yetki ve sorumluluklar iki Bakanlığa verilmek suretiyle konuya daha fazla önem verildiği sözde kanıtlanmak istenmiştir. Ancak, bu iki Bakanlığın maalesef koordineli çalıştıklarını bugüne kadar görmemiz mümkün olmadığı gibi halka ve işletmelere somut ve ekonomiyi süratle iyileştirecek hiçbir somut icraat veya mesaj da vermediklerini hep birlikte göndermekteyiz. Esasında ekonomik plan ve projesi olmayan bir hükümetten bunu beklemek sadece saflık, daha doğrusu enayiliktir.

Sn. Maliye Bakanı'nın sürekli maaş vs. ödemelerin nasıl ve ne zaman ödeneceğinin düşüncesi içinde olması dolayısıyla sosyo-ekonomik düzenlemelere yönelik ayıracağı zamanı veya olanağı olmadığı gerçeğini dikkate alarak Sn. Ekonomi'den sorumlu Bakanın bu konudaki görevinin sorumluluğu içinde ağırlığını ortaya koymasını beklemekteyim. Ancak, gördüğüm kadarıyla "basma-kalıp" popülist ancak modası çoktan geçmiş ve inandırıcılığını kaybetmiş yöntem veya söylemler dışında bir faaliyet gösterdiğini söyleyemem.

Yazımın başında da belirttiğim gibi KDV Yasası mekanizmalarının Maliye Bakanı'nın yetkisine vermiş olduğu ancak Ekonomi Bakanının da sözsahibi olması gereken yetkilere istinaden tüzük, tebliğ ve yasal değişikliklerin vakit geçirilmeden düzenlemek suretiyle tüm sektörlerin en azından biraz nefes almalarını sağlayacak, ayni zamanda hükümet yetkililerinin "ekonominin önünü açacağız" beyanlarına az da olsa biraz inandırıcılık kazandıracaktır.

Merak ettiğim diğer bir husus da Sn. Maliye Bakanı'nın bu konularda herhangi bir çalışma başlattığı oldu mu? Herşeyi bilir geçinen ancak son günlerde Vergi Dairesine Müdür atanması için torpil arayışı veya çemberlerde parti bayrağı sallayıcı yaptıklarını kanıtlama uğraşı içinde olan kılavuzlarının bu konularda kendisine öneride bulundular mı? Veya mesleği dolayısıyla bu konuları en iyi bilen veya bilmesi gereken Sn. Bakan bu hususta çalışma yapmaları için talimat verdi mi? Şayet çalışma yapılmış ise bunların sonuçları ne olmuştur? Bunu bugüne kadar yapamayan bir hükümet ekonominin önünü nasıl açacak merak etmekteyim? Sözkonusu düzenlemelerin yapılması Bütçe gelirlerinin azalmasına neden olacağı görüşüne de kesinlikle inanmıyorum, çünkü ilişkin KDV yükümlülüğü ya malın ithal safhasında veya satın alınması safhasında işletmeler tarafından zaten Devlete ödenmiş olmaktadır. Yani vatandaş veya işletme vergi yükümlülüğünü bir defada öderken, buna ilişkin KDV indirimi bir defada yapılacağı yerde üç yılda eşit miktarlarla indirilmesi zorunlu tutulmaktadır.

Yasalar, sürekli izlendiği ve sosyo-ekonomik gelişmeler paralelinde bunların en ilmi ve uluslararası uygulamalar paralelinde düzenlendiği sürece hükümetler plânladıkları hedeflere ulaşırlar. Üzerinde durmak istediğim bir diğer husus da yukarıda belirttiğim düzenlemelerin yapılmasında yararlanacak olan sektörleri temsil eden Ticaret Odası, Sanayi Odası vs. sivil toplum örgütlerinin de bu tür basit uygulamalar için dahi Maliye Bakanlığı nezdinde hiçbir ciddi girişim yapmamış olmalarıdır. Şayet bu konu da girişim yapmış iseler demek ki ağırlıklarını yeterince koymamışlar veya "miş gibi" koymuşlardır. Bu gibi basit, mantıklı ve gerekli düzenlemelerin yapılması için gerekli ağırlığı koymayan veya koyamayan bu örgütlerin üyeleri için yapabilecekleri başka ne vardır?

2015 yılının son çeyreğine gelmiş bulunuyoruz. Halkımızın, tüm işletmelerin, yatırımcıların, esnaf ve zanaatkârların, serbest meslek sahiplerinin ve tarımsal üreticilerin hükümetten beklentisi süratle ve 2016 yılı bütçesinin hazırlık çalışmalarının devam ettiği bugünlerde gerek yerli gerekse yabancı yatırımcılara özellikle işletmeleri ile ilgili ekonomik planlamalarını yapabilmeleri için somut hangi mali ve ekonomik yasal düzenlemelerin, yapılacağına ilişkin etkin bir plân ve programın hazırlanarak ilgili sektörlere ve ekonomik örgütlere duyurulmasıdır. Her günün yarını var (every day has a tomorrow) felsefesi ile bu ülkede yatırım veya ekonominin düzelmesini ve halkın refahının artmasını beklemek, hayalcilikten başka bir şey değildir. Özellikle de siyasilerin halk üzerinde yaratmış olduğu aşırı güvensizliğin durumu ve ağır iş bilmez ve politik ranta dayalı bürokrasinin yatırımlar ve diğer sosyo-ekonomik faaliyetler üzerindeki olumsuzlukları da göz ardı etmek mümkün değildir. Bu olumsuzlukların konu reformu ile gönderileceğine de inanmayanlardanım, çünkü bugünkü başıboşluluk ve çalışmadan maaş almak artık birçoğunun DNA'sına işlemiştir.

Bu anlayış ve inançla devam edilmesi durumunda Kıbrıs Müzakerelerinin olumlu bir sonuca ulaşması sonucu AB Direktifleri kapsamında kurulacak Federal Devletin yönetiminde adı ne olursa olsun Kurucu Türk Devletinin büyük sıkıntıları olacaktır. Tıpkı bugün olduğu gibi.

Yetkililere ve ilgililere şu atasözünü anımsatmak istiyorum; "GÖZ ÖNÜNÜ, BEYİN GELECEĞİ GÖRÜR".

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.