KKTC'nin gerçekleri

Yayın Tarihi: 30/11/15 08:00
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+

Bugüne kadar ki yazılarımda eleştiriden çok KKTC'ni yönetenlere, özellikle kamu maliyesinin temelini oluşturan vergilendirmelerde yardımcı olmak amacıyla uluslararası vergi hukuku ilke ve uygulamalar kapsamında görüş ve önerilerde bulunmak suretiyle ülkemizin bir yandan vergi gelirinin çağdaş ilkeler kapsamında uygulanmasını sağlamak diğer yandan da sosyo-ekonomik durumunun gelişmesine katkı koymaya çalıştım.

Bu nedenle, bir tür eğitici içerikteki yazılarım oldukça uzun olmuştur. Gerek şahsımın gerekse konularında uzman kişilerin gelmiş geçmiş hükümetlerin icraatlarıyla ilgili görüş ve önerileri siyasiler tarafından hiç dikkate alınmadığı maalesef KKTC'nin içinde bulunduğu sosyo-ekonomik olumsuzluklardan ve özellikle dünyanın en ağır dolaylı vergilerini ve sosyal güvenlik primlerini ödeyen işletmeler ile vatandaşların bunun karşılığında sağlık, ulaşım ve eğitim hizmetlerinden hiç denecek kadar az yararlandırıldığı başka bir ülkenin olduğunu tahmin etmiyorum.

Bu haftaki yazımda vergi hukuku, uygulamalar ve yönetimi hakkındaki eleştiri, görüş ve önerilerime ara verip KKTC'deki bazı gerçekleri özetleyeceğim.

"İşsizlik Yok Mesleksizlik Var"

Herkes KKTC'de büyük çapta işsizlik olduğundan bahsetmektedir. Bu görüşe katılıyorum ancak ülkemizde işsizlikten daha büyük sorun mesleksizliktir. Ama başta hükümet edenler olmak üzere hiç kimse bu konu üzerinde gerektiği gibi açık açık konuşmuyor.

Evet, maalesef gerçek budur; yani KKTC'de işsizlikten çok daha fazla mesleksizlik vardır. Bu iddiamın doğruluğunu kanıtlamak çok basit isterseniz sizde denemek için KKTC vatandaşı mesleğinde bilgi ve tecrübe sahibi vasıflı bir elaman bulmaya çalışın da sizi göreyim…

Genellikle karşımıza hep mesleğinde vasıfsız kişiler veya kendini vasıflı sanan ancak mesleği ile pek ilgili olmayan kişiler çıkacak ve size şu gerçeği vereceklerdir. "Okulda ders notlarım iyi idi, bunun için bana mesleğimi tarif ederseniz erken zamanda öğrenirim" diyecektir.

Bu durumun esas nedeni, daha doğrusu nedenlerden bir tanesi ülkemizin kısa, orta ve uzun vade de hangi mesleklere ihtiyacı olacağına ilişkin Devlet Planlama Örgütü işbirliğinde Eğitim Bakanlığının hiçbir somut ve ciddi plan ve programının bulunmamasıdır. O zaman bizi yönetenlere sormazlar mı Devlet Planlama Örgütünün neyi planladığını? Sormazlar mı isminde yegâne "Milli" kelimesi olan Eğitim Bakanlığına acaba eğitimde neyi planladığını?

Mesleksizliğin diğer bir nedeni ise ailelerin çocuklarına sırf bir üniversite diploması alsın da işi olup olmaması önemli değildir. Yeter ki tanıdığının komşusunun veya çocuğu gibi oğlunun veya kızının da bir diploması olsun, oğlu askerlik yükümlülüğünü daha kısa sürede, subay veya bedelli olarak yapabilsin kızı ise daha kolay hayat arkadaşı bulabilsin. Meslek sahibi olmamaları ve devleti yönetenleri ne de aileleri ilgilendirir. Nasıl olsa anne veya baba her ikisi devlet emeklisi olup kredi kartları çocukların cebinde her ihtiyaçlarını karşılamaktadırlar. Ancak, anne ve babalar bu dünyadan göç ettikten sonra onların geçimini kim karşılayacaktır.

Özetle, hükümetlerin ihmal ettikleri eğitim planlamaları ve ailelerinin çocuklarına olan aşırı sevginin sonucu sosyal huzursuzlukların oluşmasına neden olmaktadırlar.

Şayet KKTC'deki işsizlik gerçekten azaltılmak, işsizlere gerçekten sürekli iş bulmak mesleksizler gerçekten meslek sahibi yapılmak isteniyorsa o zaman hükümet gerekli önlemleri almak amacıyla her konu ile ilgili mesleki plan ve programlar hazırlayarak acilen yürürlüğe koymalıdır. Bugüne kadar plan ve programsızlıktan dolayı meslek sahibi olamayanlar için özel eğitim programları hazırlayanlara meslek edinme olanakları hazırlanmalıdır.

"Bir Garip Bütçe"

Bu sözleri söyleyen herhangi bir kişi değil. Bunu söyleyen yazılı basına manşet olan KKTC'nin Maliye Bakanı, pekâlâ şunları sorarak konuya açıklık getirelim.

  • Bir devletin bütçesini kim hazırlar? Cevap: Maliye Bakanı

  • Devlet bütçesini gerekçeleri ile birlikte Bakanlar Kurulu'nun onayına kim sunar? Cevap: Maliye Bakanı

  • Hükümet adına bütçeyi Meclise kim sunar? Cevap: Maliye Bakanı

O zaman bu bütçe hakkında "bir garip bütçe" tanımlamasını yapmanın ne gereği vardır? Sormazlar mı Maliye Bakanına, mademki bu bütçe gariptir neden zahmet edip de bütçedeki gariplikleri gidermeden bütçeyi Meclisin onayına sundun? Yoksa Meclis Tasdik Memurluğu yapma makamı olduğuna inanlardan mı?

Kanımca, sayın Maliye Bakanı içeriğine inanmadığı bütçe hakkında formalite ve Anayasa gereği olduğu için bütçeye Meclisten onay talep etmiştir. Bir diğer neden ise bu bütçenin KKTC'nin ekonomik kalkınma ihtiyacını karşılayamayacağından başarısız olacağını bildiği için şimdiden buna peşinen kılıf uydurmaya çalışmıştır.

"13.cü Maaşlar Ödenecek"

Gelmiş geçmiş tüm Maliye Bakanları neredeyse ay sonlarına doğru kamu görevlileri maaşlarının gününde ödeneceğine ilişkin basına açıklamalarda bulunmak suretiyle halka iş yaptıklarını göstermeye çalışmakta ve bunu bir başarı olarak kabul etmektedirler. Aşırı kamu ağırlıklı, hantal ve verimsiz bir kamu yönetiminde, bütçenin %85'ine yakın harcamaların personel maaşlarına ve transferlere yapılması devam ettiği sürece ülkedeki yatırımları, yani ekonomik potansiyeli artırıcı (ekonomik pastayı büyültücü) kaynaklar artırılmadığı kamuflajlanmış tanımlamalar altında gerçekleştirilen gerekli gereksiz seyahatler, ziyaretler, resepsiyonlar vb. fuzuli harcamalar yapıldığı sürece hiçbir Maliye Bakanının kamu maliyesini yönetmede başarılı olması olanaksızdır. Bu kanayan yaranın düzeltilmesi ancak radikal kararla, çağdaş ilkeler, esaslar ve prensipler paralelinde yapılacak yasal düzenlemelerle gerçekleştirilebilir kanaatindeyim.

Yaşanan gerçekleri ve olumsuzlukları en iyi bilen bunu yaşayanlardır. Bu nedenle, halk artık özellikle iktidarların klişeleşmiş beyanatlarından geçmişe dayalı hikâyeleri duymaktan bıkmış ve bunları duymaktan nefret eder hale gelmiştir. Halkımızın artık siyasilerden maaşlarını, sübvansiyonların, süt üreticilerine ve diğer üreticilere veya hak sahiplerine tazminatların ödeneceğine ilişkin beyanatları dinlemek ve bunu bir başarı olarak göstermekten bıkmıştır; çünkü ödeyeceklerini açıkladıkları hususlar bir lütuf değil, yaslara istinaden yerine getirilmesi gereken bir zorunluluktur. Diğer bir anlatımla gerçekleşmiş bir borcun ödenmesidir.

Öteden beri sevip saydığım bugünkü Maliye Bakanı sayın Birikim Özgür'ün yukarıdaki beyanatları beni gerçekten şaşırtmıştır. Halkımızın kendisinden beklediği KKTC'nin sosyo-ekonomisini düzeltecek yasal ve özellikle idari düzenlemelerin bir an önce gerçekleştirilmesini sağlamak suretiyle yatırımların teşvik edilmesi için bazı yasal engeller ile bürokratik engellerin kaldırılmasıdır. Kılavuzların kendisine düzenlemeler sonucu kısa vadede gelir kaybı oluşturacağı telkinlerine kulak vermeden ülkemizin uzun vadeli geleceğini düşünerek gerekli düzenlemeleri cesaretle yapmalıdır.

Bu konuda kendisine yol gösterecek olan kaynaklar KTTO tarafından yayımlanan KKTC'nde Kayıtdışı Ekonomi, Boyutlarının Ölçümü, Çözüm Önerileri ve Eylem Plan isimli kitabın ve AB Direktiflerinin içeriğidir. Yeter ki politik kararlılık olsun. Bu kararlılık olmazsa ne sn. Maliye Bakanı'nın ne de hükümetinin hiçbir konuda başarı göstermesi mümkün değildir. O zaman bugünkü olumsuzluklar içinde görev yapmanın hiç anlamı kalmaz.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.