Sebep olanlar KTHY'nin günahını kesmeyecek

Yayın Tarihi: 14/12/15 08:00
okuma süresi: 17 dak.
A- A A+

"BATAN GEMİNİN MALLARI"

Yaşlı, genç demeden tüm Kıbrıs Türkünü derinden etkileyen ve hiç unutulmayacak toplumsal bir olay haline gelen Kıbrıs Türk Hava Yollarının (KTHY'nın) siyasi rantlar uğruna iflas ettirilen ve 2010 yılında tasfiyesine karar verilen bu kurumumuzun nasıl veya niçinlerine değinmeyeceğim. Aylarca maaşlarından mahrum bırakılarak ve bir anda işlerini ve geleceklerini kaybeden, sosyal güvenlik kesintileri ile primleri ödenmediği için sosyal haklardan mahrum edilenlerin yaşadıkları travmalara da değinmeyeceğim. Çünkü bütün olaylar ve sonuçlar bir film gibi halkımızın gözönünde gerçekleşmiştir.

Halkımızın gözüönünde cereyan etmiş olan bu olaylara neden olanları, ilkokul çağındaki çocuklar dâhil, herkes gayet iyi bilmektedir. Üstelik hesap vermekten de nasıl "siyasi elbirliği" ve "alicengiz" yöntemleriyle şimdilik sıyrıldıklarını da bilmeyen yoktur. Kurumun bu duruma düşürülmesi ve dolaysıyla tasfiyeye neden olunması için siyasilerin halktan özür dileyecekleri yerde halkın yarasını bir kez daha deşmek için mahkeme kararı ile tasfiyesine karar verilen KTHY'nın taşınır mallarının satış şeklinin dahi usulüne göre yapılması için gerekli hiçbir önlemi almamış olmaları başka önemli bir konu olarak gözler önüne çıkmıştır.

Diğer bir anlatımla, popülist çıkarlar için batırılan KKTC'nin yegâne hava yolu şirketine ait malların tasfiye nedeniyle paraya çevrilmesi tam bir yasa tanımazlık ve "batan geminin malları" anlayışı içinde "haraç mezat" satılması herkesin belleğine kazınacak şekilde gerçekleştirilmiştir.

Öncelikle bir tasfiyenin nasıl yapılacağı Şirketler Yasası Fasıl 113'de en açık ve detaylı şekilde tanımlanmıştır. Bunun nedenini biliyor musunuz? Çünkü bu yasa İngiliz koloni döneminden günümüze kadar gelen ender yasalardan biridir. Üstelik de her nedense bu yasa ile fazla oynanmadığı için tasfiye işlemlerine ilişkin kurallar etkin özelliklerini halen korumaktadır.

Bu Yasa'nın Kısım V, VI ve VII' de "Tasfiye" anabaşlığı altında düzenlenen kurallar toplam 142 madde altında yeraldığını kaç kişimiz bilmektedir?

Tasfiye ile ilgili kuralların bu kadar fazla madde altında yer almasının başlıca nedeni, tasfiye işleminin taşıdığı önemden kaynaklanmaktadır. Aynı kurallar, hatta daha da etkin olanları bugün İngiltere Şirketler hukukunda yer almaktadır. Çok detaylı ve etkili kurallardan oluşan madde içerikleri hakkında ayrıntılı bilgiler ve görüşler vermek yerine tasfiye ile ilgili en önemlileri arasında yer alan aşağıdaki kurallar hakkında özet bilgiler ve görüşler vermeyi uygun gördüm.

  1. "Madde 231.Şirket Malının Muhafazası"

"Tasfiye emri verildiğinde veya geçici bir tasfiye memuru atandığında hale göre Tasfiye Memuru veya Geçici Tasfiye Memuru şirketin hak sahibi olduğu veya hak sahibi olduğu görülen tüm mallarla dava yolu ile elde edilebilecek şeyleri ( things in action) muhafazası veya kontrolü altına alır."

Görüşlerim:

  1. Hâlbuki uygulamada ne oldu? Tasfiye Memuru KTHY'na ait arabalar kişisel ve/veya başka amaçlarda kullanılarak veya kullanılmasına göz yumarak değer kaybetmelerine sebebiyet vermiştir.

  2. İngiltere'de Heathrow hava alanındaki hakların muhafaza altına almamakla KTHY'nın büyük çapta mali kaynak kaybedilmesine neden olunmuştur.

(2) "Madde 237-Tasfiye Memurunun Hesaplarının Denetlenmesi"

Görüşlerim:

  1. Denetlenmiş tasfiye hesaplarının Tasfiye Memuru tarafından yılda en az iki defa mahkemeye verilmesi ve birer suretini de posta ile her alacaklıya ve üyeye (hissedara) gönderilmesi yasa gereğidir. Ayrıca, saptanacak harcın ödenmesi üzerine herhangi bir kişinin bu hesapların incelenmesi için suret verme veya incelenmesi için önlemler alması da yasa gereğidir.

  2. Bu sorumluluklar Tasfiye Memuru tarafından gerektiği gibi yerine getirildi mi? Getirilmiş ise bu hesapların herkes tarafından incelenebilmesi için gerekli düzenlemeler yapıldı mı? (Hani ya güya KKTC' de şeffaflık varmış ya !!!)

(3) " Madde 260- Şirketin Dağılması"

"Şirketin işlerinin tamamen tasfiyesi üzerine Mahkeme Tasfiye Memurunun yapacağı başvuru üzerine ancak şirket için bir emir vererek şirket dağılır."

Görüşlerim:

  1. Bu karardan anlaşılacağı gibi tasfiye haline giren şirketin dağılması (kayıttan silinmesi) için tüm malvarlığının satılmasından ve tüm alacaklarının tahsilinden sonra yapılan başvuru ile gerçekleştiğine göre mallar satılırken bu şirket yaşamaktaydı ancak faaliyeti durdurulmuştur.

  2. Bu gerçekten hareketle şirketin satılan malları için Tasfiye Memurunun şirket faturalarını ve makbuzlarını kullanması gerekiyordu. Hâlbuki "haraç-mezat" şeklinde yapılan satışlar için bir örneği bu yazının ekinde bulunan ve Vergi Usul Yasası ile diğer mevzuata aykırı olarak düzenlenen hatta sıra no'su bile bulunmayan A4 kâğıdı üzerine basılmış olan "Tasfiye Mal Teslimi Tutanağı" ismi altında sözde bir belge düzenlenmiştir. Gerek Vergi Usul Yasası'nın "Kayıtların Belgelendirilmesi" (madde 155,158, 159 ve 161) kuralına gerekse KDV Yasası ile Tebliğlerine tamamen aykırı yöntemlerle yapılmış olan sözkonusu mal satışları sadece usul yönünden değil, KDV'siz yapılan bu satışlar dolayısıyla devlet KDV gelirlerinden de mahrum edilmiştir.

  3. Yapılan tüm işlemler yürürlükteki vergi kurallarına aykırı gerçekleştirmiş olup başta Maliye Bakanı'nın, Gelir ve Vergi Dairesi'nin ve Sayıştaylığın hesap sorması gerekir.

47/1992 sayılı KDV Yasası'nın 17(4)(Ç) maddesi icra yoluyla (açık artırma yoluyla) yapılan satışlarda sadece gerçek kişilerin şahsi mallarının satışı KDV'den istisna tutmuştur. Hâlbuki yapılan satışlar KTHY'nın envanterinde kayıtlı ticari faaliyetler için alınmış mallar olup kişilerin şahsi malı değildir.

(4) "Madde 272-Tasfiye Memurunun Her Yıl Sonu Şirket Genel Kurul Toplantısına Çağırma Görevi"

"Tasfiyenin bir yıldan daha uzun bir süre devam etmesi halinde Tasfiye Memuru, tasfiyenin başlamasından sonraki birinci yılın sonunda ve müteakip her yılsonunda şirket genel kurulunu toplantıya ve önceki yıldaki faaliyetleri hakkındaki bilgi ve hesap verir. Aynı şekilde şirket alacaklılarını da ayrıca toplantıya çağırır ve hesap verir."

Görüşlerim:

  1. Böyle bir çağrının yapıldığına dair yerel gazetelerde herhangi bir duyuruya rastlamadığım gibi bu önemli konu ile ilgili olarak başka bir duyuruyu veya bilgiyi görmedim.

  2. Keza Şirketler Yasası'nın 282. maddesine istinaden Tasfiye Memurunun KTHY'dan alacaklı olanları da her yıl toplantıya çağırarak bilgi ve hesap verdiğini hiç işitmedim. Unutulmamalıdır ki alacaklar arasında başta Vergi Dairesi, Sosyal Güvenlik Kurumları ve çalışanlar yeralmaktadır. Bu maddenin (2)'nci fıkrası Tasfiye Memurunun bu madde kuralını ihmal etmesi halinde para cezasına çarptırılacağını açıkça belirtmektedir.

(5) " Madde 283 – Son Toplantı ve Şirketin Dağıtılması "

"Tasfiye işlemleri tamamlanır tamamlanmaz Tasfiye Memuru, tasfiyesinin nasıl yürütüldüğünü ve şirket mallarının nasıl elden çıkarıldığını gösteren bir tasfiye raporu hazırlar ve bunun üzerine bu raporu sunmak ve rapor hakkında açıklamalarda bulunmak için şirket genel kurulunu ve alacaklıları Resmi Gazete' de yayımlanacak bir bildiri ile ayrı ayrı toplantıya çağırır."

Görüşlerim:

  1. Ben şahsen böyle bir çağrıyı duymadım ve/veya başka kaynaklarda da okumadığım için 5 yılı aşkın bir süreden beri tasfiyesi halen tamamlanmamış olan KTHY'nın durumu ne aşamadadır? Yılan hikâyesine dönen ve tüm KKTC halkının dolaylı hissedarı olduğu bu kamu malı şirketin tasfiyesi ne zaman bitecek? Bunun unutulacağını zanneden ve zamana oynayan başta Bakanlar olmak üzere siyasilerin bu konuda ne yaptıklarını merak ediyorum. Ayrıca, CTP-UG ile UBP koalisyon hükümetinde bu konu hiç ele alındı mı? veya hükümet programında buna yer verildi mi? Neden onlar halk gibi merak etmiyorlar? Çünkü suçludurlar da o nedenden.

  2. Hükümetin hesap verebilirlik ve şeffaflık konusundaki taahhütlerine ne oldu?

(6) Madde 317 - Bu maddenin (1) fıkrasına istinaden tasfiye memurunun fatura vermek zorunda olduğunu açıklamakta, (2) fıkrası ise bunu yapmayanlar hakkında para cezası uygulanacağı belirtilmektedir.

Görüşlerim:

  1. Yukarıda 3(a) ve (b) paragrafında da belirtilmiş olduğum gibi satışı yapılan mallara ilişkin KTHY'na ait resmi fatura düzenlenmemiştir. Bu suretle KDV tahsilatı yanında kayıt dışılığa da olanak yaratılmıştır.

  2. Vergi kaybına neden olma veya bu kayba yardımcı olmak Vergi Usul Yasası'nın 244 ve 245 maddelerine istinaden cezaya tabi eylemlerdir.

(7) Madde 312 ve Madde 313 - "Mahkemenin Kusurlu Davranışta Bulunan Direktörler vs. Aleyhine Zarar Ziyan Tarh etme yetkisi Ve Kusurlu Davranışta Bulunan Şirket Yetkilileri ve Üyeleri Aleyhine Cezai Kovuşturma başlatılması"

Görüşlerim:

  1. Bu madde başlığı altında yeralan kurallarda başlıkta belirtildiği gibi bir şirketin tasfiye durumuna düşmesinde kusuru olanların çeşitli cezalara çarptırılmaları için zarar ziyan talep edilmesi veya cezai kovuşturmaya tabi tutulmaları gerektiği kurala bağlanmıştır. Bu kurala istinaden KTHY'nı tasfiye aşamasına gelmesine neden olan yöneticilerin, onlara bu yetkiyi verenlerin veya görevlerini gerektiği gibi kullanmayan veya kullanmaya kaçınanlardan hesap sorulması halk adına yetkili makamların asli görevi olmalıdır.

  2. Bugüne kadar gerek Sayıştay'ın gerekse KKTC'de denetleme ile yetkilendirilen herhangi bir kurum tasfiye işlemleri ile ilgili yasal gereklerin yerine getirilmediği denetlendi mi ve bulgular hakkında rapor düzenlendi mi? Düzenlendi ise bu konuda ne yapılmış veya yapılmamıştır? Kanımca yapılmamıştır, çünkü gelmiş geçmiş iktidarların KTHY'nın tasfiye aşamasına gelmesinde kusur ve ihmalleri büyüktür.

Mecliste genel görüşme açılması için kurulan, yıllarca uzatılan ve sonunda dağıtılan araştırma komiteleri dışında belirtmiş olduğum bu kurallar uygulamaya geçirildi mi? Bunun cevabını halkımız adına tüm siyasilerden rica ediyorum.

Şimdi de gelelim batırılan KTHY'nın yani "batan geminin mallarının" elden çıkarılmasına ilişkin satışlara. Bir kere her işin kendine özgün yazılı ve etik kuralları vardır. Özellikle de KTHY gibi Kıbrıs Türkünün kalbinde özel bir yeri olan bu şirketin yıllarca topluma sunduğu hizmetlerin yüzüsuyu hürmetine daha ciddi bir satış yönteminin sağlanması başa hükümet edenler ile Tasfiye Mamurunun asli görevi olmalıydı.

En basit bir açık arttırmada (müzayedede) olduğu gibi bu konudaki yöntemler gerektiği gibi uygulanmadı ve mallar KTHY binasında daha önceden fiyatlandırarak "Salıpazarı'ndaki" yöntemlere benzer götürü uygulamalar ile satıldı.

Devlet KTHY'nın en büyük hissedarı, yani sahibi olduğuna göre bu satışa sunulan mallar Devlet Emlak ve Malzeme Dairesine ait ambarlarda ve tecrübeli elemanlar tarafından usulüne uygun açık arttırma yöntemiyle satışa sunulmalıydı. Maalesef, bunun yerine birkaç işbilmez, devlet malını babasının malı zannedenler tarafından yerine getirilmeye çalışılmıştır. Bu durumda başta hükümete olan güvensizlik yanında kamu hizmetlerine olan güven ve adalet inancı bir defa daha erozyona uğratılmıştır.

Özellikle de, sözkonusu satışlar esnasında KTHY arşivinin v.s. belgelerin etrafta döküm-saçım şeklinde satışa gelenlerin ayakları altında kalması izah edilecek gibi değil. Öteyandan, Lefkoşa'nın en işlek yerinde olan KTHY binası önüne asılan bez üzerine panayırlarda olduğu gibi yazılan yazılara ne demeli? Üstelik de aradan 3 aya yakın bir süre geçmiş olmasına rağmen tasfiye ile ilgili gerek Tasfiye Memurunun gerekse hiçbir yetkilinin bu bezin kaldırılmasının gerektiği hususunda hiçbir ilgi göstermemiş olması KKTC bürokrasisinin hangi kötü durumda olduğunun en büyük göstergesidir. Kısacası, KKTC'nin kamu görevlilerinin çok büyük bir kısmı KKTC'nin kalkınmasına ve çağdaş düzeye kavuşmasına ilişkin zorunlulukların bulunduğunu tamamen unutmuşlardır.

Bu satıştan Tasfiye Memurunun ne kadar tahsilat yaptığını merak ediyorum ve şu soruyu sormayı gerekli görüyorum. Acaba satışa sunulan ofis masaları, sandalyeleri, raflar, bilgisayarlar, klimalar, printerler, para kasaları, sair demirbaşlar, su parası denecek bedellerle satılmamış olsa ve bunlar ihtiyacı olan Devlet Dairelerine, okullara ve diğer kurumlara ayni bedeller üzerinden verilmiş olsaydı, bunların yerine alınacak yenileri için harcanacak bedellerden tasarruf edilemez miydi?

Böylesi bir uygulamaya ve duruma başka hiçbir demokratik ülkede rastlamak mümkün değildir. Sonra da bu kişiler kalkıp kendilerini üstkademe yönetici zannedecek veya bu göreve hatta daha da üst görevlere kendilerini layık görecekler. En basit görevleri dahi yerine getirmekten aciz olanlar ile bu kişileri bu göreve atayan siyasiler bu ülkede var olduğu sürece Kıbrıs Türkü'nün hangi yönetim altında bulunurlarsa bulunsunlar sonumuz her gün kötüden daha kötüye gitmeye devam edecektir.

Gündüz hayalimizde gece ise rüyamızda KKTC'nin AB'ne katılımını görmeye devam ettiğimiz sürece gerçekte AB kuralları bizleri sistemin dışına atacak ve işte o zaman ne kadar boş olduğunuzu anlayacağız. Ancak çok geç olacaktır. Çünkü, gerek bazı siyasilerin ve birçok kamu görevlisinin arzuladığı "hak etmeden harcama düzeni", KKTC dışında hiçbir ülkede kalmamış olup yakında bu ülkede de bitecektir. Artık herkes tükettiği kadar harcamaya e……. gibi alışacaktır.

(8) Madde 327 - Sicilden Silinen Şirketler Hakkında Hissedarların veya Alacaklıların Hatalı İşlemler Dolayısıyla Kaydının Sicile İadesi İçin Başvurma Hakkı

İlgili maddenin (6) fıkrası kuralları uyarınca bir şirket veya herhangi bir üyesi veya alacaklısı, şirketin Şirketler Mukayyitliğindeki kaydının silinmesinden mağdur olduğuna inanırsa Mahkemenin, yukarıda sözü edilen bildirinin Resmi Gazete'de yayımlanmasından 20 yıl içerisinde veya herhangi bir şirket üyesinin (hissedarının) veya alacaklısının başvurusu üzerine şirketin kaydının sicile iadesinin başka nedenlerden dolayı adil olacağından kanaat getirilmesi halinde şirketin adının sicile iadesini gerçekleştirilir.

Görüşlerim:

  1. Bu kuraldan da anlaşılacağı gibi tasfiye işlemi sonucunda kaydı sicilden silinen bir şirketin hissedarı veya alacaklısı, yapılan işlemlerin hatalı olduğu veya mağdur edildikleri gerekçesiyle Mahkemeye başvurma ve hak aramaya 20 yıl süreyle olanak sağlamaktadır. Diğer bir anlatımla, tasfiye işlemi tamamlanmış olsa dahi Tasfiye Memur'unun hesap verme sorumluluğu 20 yıl süreyle devam eder.

  2. Bugün için siyasi ortamdan da yararlanarak ayak sürüyenler veya gerekeni yapmaktan kaçınanlar bu kusur ve ihmallerin hesabını vermekten kurtulacaklarını zannediyorlarsa bunun için 20 yılın geçmesini beklemelidirler; bu sürede tasfiyenin tamamlandığına ilişkin bildirinin Resmi Gazete'de yayımlanması tarihinden başlayacağını da gözardı etmemelidirler.

Biraz da akademik özelliği bulunan bu yazımın temel amacı bizi yönetenlerin KKTC hukukunu ne hale düşürdüklerini bir kez daha halkımız ile paylaşmak ve kamusal verimlilik derecemizin sıfıra düştüğünü göstermektir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.