Sebep olanlar KTHY'nin günahını kesmeyecek - 2

Yayın Tarihi: 21/12/15 08:00
okuma süresi: 11 dak.
A- A A+

"BATAN GEMİNİN MALLARI"

Geçen haftaki yazımda "Sebep olanlar KTHY'nın Günahını Kesmeyecek – Batan Geminin Malları" başlıklı yazıma bugünkü açıklamalarımla devam edeceğim. Ancak geçen haftaki yazımda belirtmiş olduğum bazı hususlar hakkında özel bilgiler vermeyi konunun anlaşılması bakımından uygun buldum şöyle ki;

Kıbrıs Türk Hava Yollarının (KTHY'nın) nasıl mali çıkmaza sürüklendiği ve bunun sonucunda nasıl tasfiyesine karar verildiğini KKTC'nin çocukları dahi bilmektedir.

Toplumsal bir travma olarak hafızalarımıza kazınmış olan bu vahim olayın baş müsebbiplerinin gelmiş geçmiş tüm hükümet edenlerin olduğu gün gibi aşikârdır. Ancak, gün gibi aşikâr olan bir diğer husus da buna neden olanların hala daha hesap vermek amacıyla yargıya sevk edilmedikleri gibi Mecliste bu amaçla kurulan Araştırma Komitesinin de "siyasi elbirliği" ile çalıştırılmadığıdır.

(Basından öğrendiğim kadarıyla Meclisin 10 Aralık 2015 tarihli oturumunda "KTHY Araştırma Komitesinin" tekrar kurulmasına karar verilmiştir. Hadi bakalım bu komitede görev alacak milletvekillerimizin ve özellikle kendilerini genç kabul eden vekiller ile siyasilerin yeteneklerini bir daha görelim).

Uluslararası şirketler hukukunda çok önemli bir yeri olan "tasfiye" kurallarının 142 maddeden oluşan benzerleri Fasıl 113 Şirketler Yasasında da mevcuttur. Bunun da başlıca nedeni bu Yasa'nın İngiliz Koloni İdaresindeki şekli ile KKTC hukukuna intikal etmiş olması ve bu kurallara KKTC'ni yönetenlerin dokunmamış olmasıdır.

Tasfiye işlemleri ile ilgili kurallar arasından aşağıda belirtilen bazılarını halkımızın bilgisine getirip görüşlerimi de özetlemeyi kaçınılmaz gördüm.

  1. madde 231 – "Şirket Malının Muhafazası"

  2. madde 237 – "Tasfiye Memurunun Hesaplarının Denetlenmesi"

  3. madde 260 – "Şirketin Dağılması (Kayıtların Silinmesi) için Yasal Gerekler"

  4. madde272 – "Tasfiye Memurunun Her Yılsonu Şirket Hissedarlarımız ve

Alacaklarımız Ayrı Şekilde Toplantıya Çağırıp Hesap Vermesi"

  1. madde 283 – "Son Toplantı ve Şirketin Dağıtılmasının Hangi Şekilde Yapılacağı ile

İlan Edilme Şekli"

  1. madde 317 – " Tasfiye Memurunun Satılacak Mallar için Şirket Faturası Vermek

Zorunda Olduğu ve Bunu Yerine Getirmeyenler Hakkında Cezai

İşlemlerin Uygulanacağı"

KTHY'nın tasfiye işlemlerine ve bu konu ile ilgili yasal dayanak özetlere ve görüşlere devam ediyorum.

(7) Madde 312 ve Madde 313 - "Mahkemenin Kusurlu Davranışta Bulunan Direktörler vs. Aleyhine Zarar Ziyan Tarh etme yetkisi Ve Kusurlu Davranışta Bulunan Şirket Yetkilileri ve Üyeleri Aleyhine Cezai Kovuşturma başlatılması"

Görüşlerim:

  1. Bu madde başlığı altında yeralan kurallarda başlıkta belirtildiği gibi bir şirketin tasfiye durumuna düşmesinde kusuru olanların çeşitli cezalara çarptırılmaları için zarar ziyan talep edilmesi veya cezai kovuşturmaya tabi tutulmaları gerektiği kurala bağlanmıştır. Bu kurala istinaden KTHY'nı tasfiye aşamasına gelmesine neden olan yöneticilerin, onlara bu yetkiyi verenlerin veya görevlerini gerektiği gibi kullanmayan veya kullanmaya kaçınanlardan hesap sorulması halk adına yetkili makamların asli görevi olmalıdır.

  2. Bugüne kadar gerek Sayıştay'ın gerekse KKTC'de denetleme ile yetkilendirilen herhangi bir kurum tasfiye işlemleri ile ilgili yasal gereklerin yerine getirilmediği denetlendi mi ve bulgular hakkında rapor düzenlendi mi? Düzenlendi ise bu konuda ne yapılmış veya yapılmamıştır? Kanımca yapılmamıştır, çünkü gelmiş geçmiş iktidarların KTHY'nın tasfiye aşamasına gelmesinde kusur ve ihmalleri büyüktür.

Mecliste genel görüşme açılması için kurulan, çalışmaları yıllarca uzatılan ve sonunda dağıtılan araştırma komiteleri dışında yukarıda belirtmiş olduğum bu kurallar gerektiği gibi uygulamaya geçirildi mi? Bunun cevabını halkımız adına tüm siyasilerden rica ediyorum.

Şimdi de gelelim batırılan KTHY'nın yani "batan geminin mallarının" elden çıkarılmasına ilişkin satışlara. Bir kere her işin kendine özgün yazılı ve etik kuralları vardır. Özellikle de KTHY gibi Kıbrıs Türkünün kalbinde özel bir yeri olan bu şirketin yıllarca topluma sunduğu hizmetlerin yüzüsuyu hürmetine daha ciddi bir satış yönteminin sağlanması başa hükümet edenler ile Tasfiye Mamurunun asli görevi olmalıydı.

En basit bir açık arttırmada (müzayedede) olduğu gibi bu konudaki yöntemler gerektiği gibi uygulanmadı ve mallar KTHY binasında daha önceden fiyatlandırarak "Salıpazarı'ndaki" yöntemlere benzer götürü uygulamalar ile satıldı.

Devlet KTHY'nın en büyük hissedarı, yani sahibi olduğuna göre bu satışa sunulan mallar Devlet Emlak ve Malzeme Dairesine ait ambarlarda ve tecrübeli elemanlar tarafından usulüne uygun açık arttırma yöntemiyle satışa sunulmalıydı. Maalesef, bunun yerine birkaç işbilmez, devlet malını babasının malı zannedenler tarafından yerine getirilmeye çalışılmıştır. Bu durumda başta hükümete olan güvensizlik yanında kamu hizmetlerine olan güven ve adalet inancı bir defa daha erozyona uğratılmıştır.

Özellikle de, sözkonusu satışlar esnasında KTHY arşivinin v.s. belgelerin etrafta döküm-saçım şeklinde satışa gelenlerin ayakları altında kalması izah edilecek gibi değil. Öteyandan, Lefkoşa'nın en işlek yerinde olan KTHY binası önüne asılan bez üzerine panayırlarda olduğu gibi yazılan yazılara ne demeli? Üstelik de aradan 3 aya yakın bir süre geçmiş olmasına rağmen tasfiye ile ilgili gerek Tasfiye Memurunun gerekse hiçbir yetkilinin bu bezin kaldırılmasının gerektiği hususunda hiçbir ilgi göstermemiş olması KKTC bürokrasisinin hangi kötü durumda olduğunun en büyük göstergesidir. Kısacası, KKTC'nin kamu görevlilerinin çok büyük bir kısmı KKTC'nin kalkınmasına ve çağdaş düzeye kavuşmasına ilişkin zorunlulukların bulunduğunu tamamen unutmuşlardır.

Bu satıştan Tasfiye Memurunun ne kadar tahsilat yaptığını merak ediyorum ve şu soruyu sormayı gerekli görüyorum. Acaba satışa sunulan ofis masaları, sandalyeleri, raflar, bilgisayarlar, klimalar, printerler, para kasaları, sair demirbaşlar, su parası denecek bedellerle satılmamış olsa ve bunlar ihtiyacı olan Devlet Dairelerine, okullara ve diğer kurumlara ayni bedeller üzerinden verilmiş olsaydı, bunların yerine alınacak yenileri için harcanacak bedellerden tasarruf edilemez miydi?

Böylesi bir uygulamaya ve duruma başka hiçbir demokratik ülkede rastlamak mümkün değildir. Sonra da bu kişiler kalkıp kendilerini üstkademe yönetici zannedecek veya bu göreve hatta daha da üst görevlere kendilerini layık görecekler. En basit görevleri dahi yerine getirmekten aciz olanlar ile bu kişileri bu göreve atayan siyasiler bu ülkede var olduğu sürece Kıbrıs Türkü'nün hangi yönetim altında bulunurlarsa bulunsunlar sonumuz her gün kötüden daha kötüye gitmeye devam edecektir.

Gündüz hayalimizde gece ise rüyamızda KKTC'nin AB'ne katılımını görmeye devam ettiğimiz sürece gerçekte AB kuralları bizleri sistemin dışına atacak ve işte o zaman ne kadar boş olduğunuzu anlayacağız. Ancak çok geç olacaktır. Çünkü, gerek bazı siyasilerin ve birçok kamu görevlisinin arzuladığı "hak etmeden harcama düzeni", KKTC dışında hiçbir ülkede kalmamış olup yakında bu ülkede de bitecektir. Artık herkes tükettiği kadar harcamaya e……. gibi alışacaktır.

(8) Madde 327 - Sicilden Silinen Şirketler Hakkında Hissedarların veya Alacaklıların Hatalı İşlemler Dolayısıyla Kaydının Sicile İadesi İçin Başvurma Hakkı

İlgili maddenin (6) fıkrası kuralları uyarınca bir şirket veya herhangi bir üyesi veya alacaklısı, şirketin Şirketler Mukayyitliğindeki kaydının silinmesinden mağdur olduğuna inanırsa Mahkemenin, yukarıda sözü edilen bildirinin Resmi Gazete'de yayımlanmasından 20 yıl içerisinde veya herhangi bir şirket üyesinin (hissedarının) veya alacaklısının başvurusu üzerine şirketin kaydının sicile iadesinin başka nedenlerden dolayı adil olacağından kanaat getirilmesi halinde şirketin adının sicile iadesini gerçekleştirilir.

Görüşlerim:

  1. Bu kuraldan da anlaşılacağı gibi tasfiye işlemi sonucunda kaydı sicilden silinen bir şirketin hissedarı veya alacaklısı, yapılan işlemlerin hatalı olduğu veya mağdur edildikleri gerekçesiyle Mahkemeye başvurma ve hak aramaya 20 yıl süreyle olanak sağlamaktadır. Diğer bir anlatımla, tasfiye işlemi tamamlanmış olsa dahi Tasfiye Memur'unun hesap verme sorumluluğu 20 yıl süreyle devam eder.

  2. Bugün için siyasi ortamdan da yararlanarak ayak sürüyenler veya gerekeni yapmaktan kaçınanlar bu kusur ve ihmallerin hesabını vermekten kurtulacaklarını zannediyorlarsa bunun için 20 yılın geçmesini beklemelidirler; bu sürede tasfiyenin tamamlandığına ilişkin bildirinin Resmi Gazete'de yayımlanması tarihinden başlayacağını da gözardı etmemelidirler.

Biraz da akademik özelliği bulunan bu konudaki yazımın temel amacı bizi yönetenlerin KKTC hukukunu ne hale düşürdüklerini bir kez daha halkımız ile paylaşmak ve kamusal verimlilik derecemizin sıfıra düştüğünü göstermektir.

NOT: Bu yazımı kaleme aldıktan sonra KTHY'nın tasfiyesine neden olan uygulamaların, kusur veya ihmallerin araştırılması için Mecliste daha önce kurulmuş olan ancak birkaç ay önce iptal edilmiş bir Araştırma Komitesinin tekrar oluşturulmasına karar verildiğini öğrendim. Dileğim çok erken bir zamanda mali işlerden anlayan milletvekillerinden oluşacak bu komitenin kurulması ve detaylı çalışmalar yaparak vicdanları rahatlatacak erken bir sonuca varmasıdır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.