Hukukun üstünlüğünü takan yok!

Yayın Tarihi: 29/02/16 08:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

Hükümetin vergi ve harç zamlarının ne kadar yasal olduğu konusunda geçtiğimiz haftalarda kaleme almış olduğum yazılarıma nisbet olarak Bakanlar Kurulu Anayasa'ya aykırı düzenlemeler yapmaya son sürat devam etmektedir.

Hatırlanacağı üzere Anayasamızın "Vergi Ödevi" başlıklı 75.'inci maddesinin (2) ve (3) fıkraları Bakanlar Kuruluna vergi, resim, harç ve istisna uygulama yetkisi verilmesini öngörürken, bu yetkinin kullanılmasında yetki aşımını veya istismarını önlemek amacıyla vergi konularında yapılacak tüzük düzenlemelerinin veya değişikliklerinin ilgili yasalarda esas, kıstas, ölçü ve üst ile alt sınırlarının saptanması zorunluluğunu açıkça kurala bağlamıştır.

Bahse konu kuralları halkımızın, siyasilerin ve onlara kılavuzluk yapanların bilgisine getirmeyi bir defa daha uygun gördüm. Gerçi yüz defa daha getirsem ne yazar ki! Bizi yönetenlerin "Ben yaparım olur" ve "en iyi ben bilirim" düşüncesi hakim olduğu sürece ölü gözünden yaş gelmesini beklemenin benzerinden başka bir sonuç beklemek olanaksızdır.

Bu konuda KKTC Anayasası Madde 75.'inci (2) ve (3). fıkraları şöyledir.

"(2) Vergi, resim ve harçlar ve benzeri mali yükümlülükler ancak yasa ile konulur."

"(3) Yasanın belli ettiği yukarı ve aşağı hadler içinde kalmak, ölçü ve ilkelere uygun olmak koşuluyla, vergi, resim ve harçların, bağışıklık ve istisnalarıyla oran ve hadlerine ilişkin kurallarda değişiklik yapmaya Bakanlar Kurulu yetkili kılınabilir".

Bu konuda hükümetlerin ilgili yasalarda gerekli düzenlemeleri yapmamaları bir yana bahse konu kuralların aksine yapılan uygulamalar hakkında yüzlerce örnekler vermek suretiyle bu sayının artması için hükümetlerin hızla çaba göstermeye devam ettiklerini hergün görmekteyiz.

Nitekim, geçen haftaki yazımın son kısmında da belirtmiş olduğum gibi 21 Ocak 2016 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanan "Motorlu Araçlar Kayıt ve Ruhsat Harçları ile Sürüş Ehliyetleri için ödenecek Harçlar (Değişiklik) Tüzüğü yayın tarihinden sadece 8 gün sonra iptal edilerek 29 Ocak 2016 tarihinde yerine bir başka Değişiklik Tüzüğü yürürlüğe geçirilmiştir. Bunun amaçlarından bir tanesi bazı araç türlerinin Tüzük kapsamında yeralmamış olması, diğer bir amacı ise kimseye çaktırmadan siyasi popülizm kokan bazı harçlara ince ayar yapılmasıdır. Diğer bir anlatımla her zaman olduğu gibi akıllarının başlarına sonradan gelmesi nedeniyle sürekli değişiklik yapılması yönteminin artık gelenek hale gelmiş olmasıdır.

Esasen, neredeyse tüm Bakanlar Kurulu Kararları aradan bir hafta geçmeden değiştirildiği, bunun normal ve doğal bir hale dönüştüğü için bu duruma da pek şaşırmadım. Bir hükümet düşünün ki bir hafta veya birkaç hafta önce almış olduğu bir Bakanlar Kurulu Kararını ya değiştiriyor, ya da iptal ediyor. Bu nasıl bir hükümet ciddiyetidir? Halkın hükümet kararlarına güvenmesini ve ona göre işlem yapmasını beklemek nasıl mümkün olabilir? Hükümet dediğin kurum, bir ülkeyi yöneten bir oluşum olup çok çok iyi düşünmek, ülkenin sosyo-ekonomik konularını tarafsız ve objektif şekilde ve halkın eşitlik ilkesi kapsamında yararına olacak şekilde karar üretmek asli görevi olması gerekirken günübirlik veya popülist amaçlı kararlar üretmeye ve birkaç hafta sonra, hatta kararının mürekkebi kurumadan birkaç gün sonra tekrar değiştirilmektedir.

Bahse konu yeni Tüzüğü incelediğim zaman en büyük değişikliğin "Hibrid" türü motorlu araçlara ilişkin ruhsat harçlarının eklendiğini görmekteyim. Özellikle şunu belirtmem gerekir ki ilgili Esas Yasa'da tefsiri yapılmamış olan ve ilk harç miktarları yasa ile belirlenmemiş olan bahse konu motorlu araç türü için Bakanlar Kurulu'nun tüzükle düzenleme yapma ve harç miktarı belirlemesi yukarıda belirtmiş olduğum Anayasamızın 75. maddesi kurallarına tamamen ters olup bu düzenlemenin yapılmasında kesinlikle hiçbir yetkisi yoktur. Diğer bir anlatımla bu konuda yapılan düzenleme yasal değildir. Kaldı ki, aynı ağırlıktaki normal bir motorlu araç ile "hibrid" özellikli bir aracın seyrüsefer harç miktarları arasında yaklaşık %46 oranında diğer araç türleri aleyhine düşük harç miktarı saptanmasında eşitlik ve adalet ilkeleri de ihlal edilmiştir. Şayet seyrüsefer ruhsat harçlarının düzenlenmesinde araçların ağırlıkları esas kriter olarak dikkate alınmışsa, ki bu böyle olmalıdır, o zaman bu seyrüsefer eşitsizliği neden? Yoksa birilerine kıyak mı geçildi?

Bildiğim kadarıyla, yasal bir düzenleme yapılmadan önce Başbakanlık Mevzuat Dairesi'nin ve Başsavcılığın hukuki görüşlerinin de alınması gerekmektedir. Acaba bu görüşler alınmakta mı? Yoksa bu konu da ilgili kurumların görüşleri de mi hatalıdır? Veya dikkate alınmamakta mıdır?

Yapılan düzenlemeye yasa tanımazlık ve hukukun üstünlüğü ilkesine saygısızlık denir. Öteyandan, mademki siyasilerimiz ve kılavuzları bu kadar ileri görüş sahibiyseler elektrik enerjisi ile çalışan motorlu araçlar için de neden gerekli yasal düzenlemeler yapılmamıştır? Herhalde bu araçlar için siyasilere baskı yapacak özel ilişkiler henüz organize olmamıştır.

Esasen, yasa tanımazlık ve hukukun üstünlüğü ilkesine saygısızlıktan bahsetmişken bana sn. Başbakanın yaklaşık bir ay önce "ikinci iş yasağını şimdilik askıya aldık" beyanatını hatırlattı. Bir hükümet Başkanı düşünün ki Anayasa Mahkemesinin ikinci iş yasağı konusunda karar da almasına rağmen kendini yasaların üzerinde görebiliyor. Öteyandan, aynı kişi Ercan Havaalanı inşaatının denetiminin özel bir şirkete verilmiş olması dolayısıyla haftalarca KKTC gündemini oluşturan ve hukukun üstünlüğünün ihlal edildiği konusunda kamuoyunun hemfikir olduğu konu hakkında da "hatalı işlemler olabilir" beyanatı verebilmekte ve kendini yetkili görmektedir. Hükümet yönetmek hata kabul etmez. Hata yapılmışsa bu hatanın bedeli olarak halktan özür dileyerek istifa edilir. Yakın dünya tarihi bu istifalarla doludur. "hata insanlara mahsustur" ifadesi maalesef devlet ve kurumları yönetenler için geçerli değildir. Kaldı ki her bireysel hatanın da cezaları mevcuttur.

Yukarıda vermiş olduğum örnek esasında bizi yönetenlerin veya yönettiklerini zannettikleri ülkemizin kronikleşmiş örneklerinden sadece bir tanesidir. Bu konu hizmetleri anlayışı ve yönetimi ile AB'nin bir parçası olduktan sonra acaba ne yapacağız? Hiç düşündük mü?

Son bir soru da genelde hükümet edenlere özelde ise Maliye Bakanına ve Belediye Başkanlarına;

  • Devlet bütçesinde yeralan motorlu araçlar seyrüsefer ruhsat harçları (Road Tax) ile sürüş ehliyetlerinden 2014 ve 2015 yıllarında tahsil edilen toplam miktarın ne kadarlık bir kısmı yol, trafik vs. ulaştırma hizmetlerinin iyileştirilmesine harcanmıştır?
  • Belediyelerin her ay devlet bütçesinden almakta oldukları katkı payları ile trafik cezalarından tahsil etmiş oldukları paralardan şehir içi yolların ve trafiğinin iyileştirilmesi için 2014 ile 2015 yıllarında ne kadarlık kısmı harcanmıştır?

Halkın en doğal ve yasal hakkı ödemiş olduğu vergi, resim ve harçların kendilerine hizmet olarak dönmesidir. Bu yapılmadığı sürece hükümet edenler hakkında oluşan güvensizlik daha da artmaya devam edecektir. Bunu sadece ben söylemiyorum. Son 6-7 yılda yapılan çeşitli anket sonuçları da belgelemektedir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.