Bir beceriksizliğin adaletsizliğe dönüştürme becerisi daha (1)

Yayın Tarihi: 23/05/16 08:00
okuma süresi: 11 dak.
A- A A+

En son Şubat 2016 ayında Oto Galericiler Birliği Başkanı tarafından seyrüsefer ruhsat harçlarının akaryakıt ücretlerine ilave edilmesi ile ilgili ortaya atmış olduğu görüşün uygulamada yaratacağı sorunlar ve adaletsizlikler hakkında Kıbrıs Gazetesi'nin Ekonomi ekinde 15 ve 22 Şubat 2016 tarihlerinde kaleme almış olduğum "Bekâra Eş Boşama Çok Kolay" başlığı altındaki yazılarımda geniş açıklamalarda bulunmuştum.

Her zaman olduğu gibi gerek siyasiler gerekse yetkililer ile onların kılavuzlarına ışık tutmak ve önerilerde bulunmak amacıyla engin tecrübesi ve eğitimi olan kişilerin görsel ve yazılı basında belirtmiş oldukları görüş ve önerilere hiçbir ilgi göstermediklerini bir kez daha kanıtlamışlardır.

Onların tek bildikleri husus halkın seçtiği milletvekillerinin ve onların atadıkları müdür ve müsteşarlar ile kılavuzlarının her şeyi bildikleridir. Bu nedenle, KKTC'nin dünya ile entegrasyonu ve kamu maliyesini çağdaş kurumlar paralelinde uyumlaştırmak için bilimsel çalışmalar yapılacağı yerde siyasi gelecek ve rant uğruna bahse konu uygulama yönünde düzenleme yapma aşamasında olduklarını basın haberlerinden üzülerek öğrenmiş bulunmaktayım.

Bu düzenlemeyi yapmaya çalışanların maalesef genelde çağdaş kamu maliyesi, özelde ise çağdaş vergi hukuku ve uygulamaları hakkında pek bilgileri olmadığı, konuya sadece bütçe için zahmetsiz gelir elde etme açısından bakıldığını görmekteyim. Böyle bir bakış açısı çok hatalı ve vergi adaletini olumsuz etkileyeceği kadar sosyo-ekonomik faaliyetleri de mevcut durumun daha da gerisine götürecektir.

Seyrüsefer ruhsat harçlarının akaryakıt fiyatlarına yansıtılması suretiyle ödenmesi konusunda yapılmış olan öneriye yukarıdan ve tek gözle bakıldığı zaman bazı kişi veya kesimler tarafından makul, adaletli ve basit görülebilir. Ancak, bu konu görüldüğü gibi basit ve adaletli olmadığı gibi ekonomik olumsuzlukların da meydana gelmesine, hatta kayıtdışılığa daha da katkı sağlamış olacaktır.

Seyrüsefer ruhsat harcı uygulamalarının Kıbrıs'taki tarihçesinden başlayarak, bu vergilendirmenin neden, niçin hangi esas ve kıstaslara dayandırıldığı, birer yol güvenliği önlemi olan sigorta ile fenni araç muayenelerinin gerçekleştirilmesinde de önemli unsurlar olduğunu detaylı açıklamaya çalıştım.

Ayrıca, bu konuda dünyada meydana gelen teknolojik gelişmeler paralelinde birer AB ülkesi olan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin ve Birleşik Krallık uygulamalarının da yasalardaki özünü kaybetmeden geliştirildiğini ancak bu ve daha birçok ülkelerde seyrüsefer ruhsat harç uygulamalarından akaryakıt bedeline geçişi yapmadıklarını detaylı açıklamıştım. Bu konulara bugünkü yazımda değinmeyeceğim. Dileyenler bu yazılarımı Kıbrıs Postası'nın web sitesinde 15 ve 22 Şubat tarihli yazılarımdan okuyabilirler.

Ülkelerin son zamanlarda seyrüsefer matrahlarında ve vergi hesaplamalarında yaptıkları en büyük değişiklik, ağırlık esası yerine motorlu araçların motor kapasiteleri (hacimleri) ile araçların çevre kirliliğine etkileri derecesinde ek vergi ödeme zorunluluğu getirilmesidir. Bu konuya değinmişken şunu da hatırlatmam gerekir ki halk tipi salon araçların motor güçleri lüks araçların motor güçlerinden çok daha düşüktür ve dünyada uygulanan ilke, basit ve uygun motor hacimlerindeki araçların kullanımını teşvik için seyrüsefer ruhsat harçları her zaman ağır ve yüksek hacimdeki, yani lüks sınıfına dâhil araçlardan daha düşük tutulmaktadır.

Bugünkü yazımda halk nazarında en düşük güven sıralamasında yeralan siyasilerin uygulamayı amaçladıkları yöntemin uluslararası vergi hukukuna ne kadar ters bir düşünce olduğunu ve uygulamada yaşanacak sorunları özetlemeye çalışacağım;

1- Uluslararası vergilendirme hukuku ve bilimi vergileme kaynakların aşağıdaki 3 başlık altında ele almaktadır.

  1. Gelir üzerinden alınan vergiler;

  2. Harcamalar üzerinden alınan vergiler;

  3. Servetler üzerinden alınan vergiler.

Vergiye tabi servet unsurları, taşınmaz ve taşınır mallar üzerinden alınan vergilerdir. Taşınmaz mallardan alınan vergiler (Emlak Vergileri) arsa, bina, arazi gibi malların yıllık rayiç bedeli veya yüzölçümü ile kullanım esası üzerinden hesaplanmakta ve ödenmektedir.

Taşınır mallardan alınan vergilerin kaynağını ise, genellikle sicile kayıtlı motorlu özel hava, deniz ve kara araçları oluşturmaktadır. Bunların vergilendirilmesine kaynak teşkil eden unsurlar bu araçların ağırlıkları ve/veya motor hacimleri, taşıma kapasiteleri yaşları ve kullanış amaçlarından oluşmaktadır. Buna ilâveten egsoz motorlu kara araçlarının emisyon oranları da dikkate alınarak ek çevre vergisi de seyrüsefer miktarını etkilemektedir.

Daha önce birçok ülkede "yol vergisi" (road tax) veya "seyrüsefer ruhsatı" olarak tanımlanan bu harç veya vergi 2014 yılından itibaren birçok ülke tarafından "Motorlu Araç Vergisi" (Motor Vehicle Tax) olarak değiştirilmeye başlanmış ve bunun paralelinde vergi kayıplarını önlemek amacıyla da teknolojik olanaklardan da yararlanmak, ayrıca çeşitli ödeme yöntemlerini çeşitlendirmek ile ödeme sürelerini (taksitlerini) de artırmak suretiyle bu vergilerin süratle ödenmesine olanaklar sağlamışlardır.

KKTC'de hala daha "seyrüsefer ruhsat harcı" olarak anılan bu vergi sadece araçların yol kullanımı harcı olmaktan çıkarılmıştır. Hâlbuki, bu uygulamanın diğer ülkelerde olduğu gibi servet vergisi kapsamına olması gerekir. Nasıl ki herhangi bir taşınmaz mal servet unsuru ise ve Tapu siciline kayıtlı bir mal ise, motorlu araçlar da bir servet unsuru olduğu için Motorlu Araçlar siciline kayıtlı mallardır. Hatta öyle araçlar vardır ki birçok taşınmaz malın bedelinden çok daha fazladır.

Bir malın devlet siciline kayıtlı olmasından güdülen amaç, ilgili malların sicilini tutmak, mülkiyetini saptamak, hak oranlarını hesaplamak, ipotek edilmelerine olanak vermek suretiyle borç alacak işlemlerinde bir tür hakemlik yapmak ve ilgililerin hak ve menfaatlerini korumaktır. Bu hizmeti yapan devletin de bu hizmet dolayısıyla adı ne olursa olsun gerek bahse konu taşınır mal türündeki motorlu araç sahiplerinden gerekse taşınmaz mal sahiplerinden vergi alma hakkı vardır. Bu konudaki vergi hesaplamaları ise ilgili yasalarda yeralan esas ve kıstaslar ile ölçülere dayandırılmaktadır.

Vergilendirme ilkelerine göre düşük değerlerden daha az, yüksek bedelli veya lüks özellikli mallardan daha fazla mülkiyet vergisi almaktır. Bu ilke zaten sosyal devlet anlayışının ve yüksek bedelli veya lüks özellikli mallardan alınan vergilerin hizmet olarak halka dönüşümünü gerçekleştirmektir.

2- Seyrüsefer ruhsat harcı tahsil etme yerine bu harcın akaryakıta yansıtılmasının yaratacağı sosyal ve ekonomik olumsuzlukları aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür.

  1. Akaryakıta gelecek litre başı artış dolayısıyla ve KDV uygulaması nedeniyle T, Z ve Şoför Okulu Lisanslı Araçlar ile yolcu ve yük taşımacılığı yapan araçların kullanım giderlerine gelecek ve toplu taşımacılığın yeterli düzeyde olmadığı ülkemizdeki etkileri çeşitli olumsuzluklar yaratacaktır.

  2. Tarım amaçlı veya üretime yönelik su motoru, jeneratör ile benzeri araçlara ve konfeksiyonda buhar kazanı kullanma durumunda olan işletmelerin akaryakıt girdiği maliyetleri artacağından piyasanın daha da pahalılaşmasına neden olacağı gibi rekabet gücü daha da azalacaktır.

  3. Rum tarafından kısmen veya tamamen akaryakıt satın alacak olanlar KKTC'deki araçları için seyrüsefer ruhsat harcı nasıl ödeyecekler? Yoksa bunlar dolaylı olarak seyrüsefer ruhsat harcından muaf olacaklar mı? Bu vergi ülkelerinden biri olan genellikle ilkesine ters düşmeyecek mi?

  4. Kıbrıs müzakerelerinin olumlu bir anlaşma ile sonuçlanması halinde, çözüm sonrası AB normlarında gerekli düzenlemeleri yapmış olan GKRY ile bu konuda nasıl uyumlaştırma sağlanacaktır?

  5. Akaryakıt üzerinden seyrüsefer ruhsat harcı alınması yöntemine geçilmesi halinde daha önce yıllık harçlarını ödemiş ve süreleri dolmamış olan araçlar için aynı zaman dilimi için akaryakıt üzerinden alınacak ek vergi çifte vergi ödeme durumu meydana getirecektir. Bu durumun nasıl giderileceği acaba düşünüldü mü? Ve nasıl yapılacaktır?

  6. Engelli vatandaşların kullandıkları motorlu araçlar, traktör, dozer ve tarımsal amaçlı araçlar, Belediyeler ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait araçlar seyrüsefer ruhsatından muaf tutulmuşlardır. Bunların akaryakıt alımlarında seyrüsefer payı tahsil edilecek mi? Bu nasıl yapılacaktır?

  7. Dört yıl süre ile seyrüsefer ruhsat harçlarını süresinde ödemek suretiyle yükümlülüklerini zamanında yerine getiren araçlar % 5 indirim hakkı elde eden veya edecek olanlar ile 5,10 ve 15 yıllık araçlar için yaşa göre araç sahiplerine tanınmış olan indirimli tarifelerden yararlananların hakları ne olacaktır?

  8. Elektrik motorlu araçlar kilowat, motosikletler cc (motor hacmi), "Hybrid" (Hibrid) türü araçlar ise ağırlık esasına göre harç ödeme esasları arasında nasıl bir uyum sağlanacaktır. Yoksa elektrikli ve Hibrid türü araçlar kısmen veya tamamen akaryakıt kullanmadıkları için bu harçtan muaf mı tutulacaklardır?

    3- Seyrüsefer ruhsat harçlarının sürelerinde ödenmemesinin nedenleri hakkındaki görüşlerimi gelecek haftaki yazımda belirteceğim.

    (DEVAM EDECEK)

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.