Hükümetin 109 ürüne fon uygulama kararı anayasaya aykırıdır (1)

Yayın Tarihi: 05/09/16 08:00
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+
Son günlerde KKTC gündemini oluşturan konulardan biride Toprak Ürünleri Kurumu'nun zararlarını karşılamak amacıyla Bakanlar Kurulu Tarafından 109 ürüne getirilen fon uygulama kararıdır. Bu konu ile ilgili eleştirilerime başlamadan önce görüşlerimi destekleyen yasal dayanaklara atıfta bulunup ilgilileri ve halkımızı "ANAYASA" dediğimiz hukuki düzenlemenin Türk Dil Kurumu Sözlüğündeki aşağıdaki tanımını belirtmeyi uygun gördüm.

"ANAYASA - Bir devletin yönetim biçimini belirten, yasama, yürütme,

yargılama güçlerinin nasıl kullanılacağını gösteren,

yurttaşların kamu haklarını belirten temel yasadır".

Eski tanımlanması ile "kanunuesasidir". Diğer bir anlatımla, Anayasa halkın onayı ile kabul edilen ve bir devletin temel, yani esas yasası olup bu yasanın aksine yapılan her türlü işlemler yasal değildir. Bu görüşü Anayasamızın 3(4). maddesi aşağıdaki şekilde kurala bağlamıştır.

"EGEMENLİK – Hiçbir organ, makam veya merci, kaynağını bu

Anayasa'dan almayan bir yetki kullanamaz".

Bu kuralı daha da somutlaştıran kural ise Anayasamızın "Yürütme Yetkisi ve Görevi" başlıklı 5.'nci maddesi aşağıdaki şekilde belirmiştir.

"YÜRÜTME YETKİSİ ve GÖREVİ – Cumhurbaşkanı ve Bakanlar

Kurulu tarafından Anayasa ve yasalara uygun olarak

kullanılır ve yerine getirilir.

Not: (Fon veya katkı payı tahsili ile ilgili Bakanlar Kuruluna düzenleme

yapma yetkisini hangi yasa vermiştir?)

Bu kuralın en açık anlamı, yürütme yetkisini kullanan Bakanlar kurulu yasadan almadığı bir yetki alanında yasal düzenleme yapamayacağı ve kurallar üretemeyeceğidir. Yürürlükteki yasalardan hiçbiri Bakanlar Kuruluna bu konuda yetki vermediği için kötü yönetim ve popülizm nedeniyle iflas aşamasına getirilmiş olan Toprak Ürünleri Kurumuna (TÜK) kaynak sağlamak amacıyla hangi isim altında olursa olsun halktan dolaylı olarak para tahsil etmek amacıyla Bakanlar Kurulu kararına istinaden 109 üründen ithalat aşamasında %3 katkı payı kesilmesi kararının dayandırıldığı hiçbir yasa yoktur.

Nitekim, halktan fon veya katkı payı ismi altında bir tür dolaylı vergilendirme yöntemiyle tahsil edilecek kaynakla kurtarılmaya çalışılan bahse konu kurumun kuruluş, görev ve çalışma esaslarını düzenleyen 32/1992 sayılı Toprak Ürünleri Kurumu (Kuruluş, Görev ve Yetkileri) Yasasının "Kurumun Sermaye ve Gelirleri" başlıklı 10.'uncu maddesi incelendiği zaman, ister "fon" isterse "katkı payı" veya herhangi bir isim altında Kurum adına halktan para toplaması için Bakanlar Kuruluna bu konuda yetki vermemektedir.

Bu gerekçelere ilaveten bahse konu Yasa'nın "Tüzük Yapma Yetkisi" düzenleyen 23.'ncü maddesi kuralları incelendiği zaman Bakanlar Kuruluna "fon" veya "katkı payı" ile ilgili tüzük yapma yetkisi de verilmemiştir. Nasıl olurda tüzük yapma yetkisi dahi verilmemiş olan Bakanlar Kurulu bu konuda karar üretebilir?

Meslek olarak hukukçu olmamama rağmen mesleğim gereği edinmiş olduğum hukuk bilgime göre Bakanlar Kurulu tarafından alınmış olan 18 Ağustos 2016 tarih ve H-(K-1)695/2016 sayılı karar geçersiz olup hukuk lisanında "yoklukla malul" bir düzenleme olarak tanımlanmaktadır.

Yukarıda belirtmiş olduğum yasal dayanaklara ilaveten Bakanlar Kurulunun almış olduğu sözkonusu kararın Anayasamızın aşağıdaki maddeleri de dikkate alındığında ne kadar hukuka aykırı ve geçersiz olduğunu aşağıdaki kurallar da vurgulamaktadır.

  • Madde 75(2) "Vergi, resim ve harçlar ve benzeri mali yükümler

ancak yasa ile konulur."

Not: (Sözkonusu karar halka yani nihai tüketiciye mali yük getireceği için

yapılan düzenlemenin geçerli olabilmesi için mutlaka yasal düzenleme

gerekir).

  • Madde 122 "Anayasa ve yasa açıkça yetki vermedikçe Devletin

hiçbir organı tüzük yapamaz ve yürürlüğe koyamaz.

Yönetmelikler de ancak tüzüklere uygun olarak yapılır

ve yürürlüğe konur".

Not: (Böyle bir yasa ve tüzük yapma yetkisi verilmemiş olan bir durumda

nasıl Bakanlar Kurulu kararı alınabilir?)

Özellikle de devletin mali yükümlülük altına konması ve fon kurulmasına ilişkin diğer önemli bir kural ise Anayasamızın 135.'inci maddesinde şu şekilde belirtilmiştir.

  • Madde 135 "Yasa açıkça yetki vermedikçe Devlet doğrudan doğruya

veya dolaylı olarak hiçbir mali yükümlülük altına

konamaz ve yasa ile kurulmadıkça hiçbir fon

oluşturulamaz.

Not: (Mali yükümlülük getiren bahse konu Bakanlar Kurulu kararı hangi

yasaya istinaden fon veya katkı payı kaynağı oluşturmuştur?)

Toprak ürünleri kurumunu iflastan kurtarma gerekçesi ile nihai tüketici konumunda olan halkımızdan ister "fon" isterse "katkı payı" veya başka bir tanımlama altında dolaylı olarak tahsil etmek için Bakanlar Kurulunun almış olduğu karar gayriyasal bir fondur. Türk Dil Kurumu Sözlüğündeki "fon" kelimesi özellikle şu şekilde tanımlanmıştır.

"Belirli bir iş veya amaç için harcamak üzere ayrılan veya

tahsil edilen parasal kaynaktır".

Yukarıdaki tanımlamaya ve Sayın Tarım Bakanının açıklamaları bahse konu uygulama amacının halktan dolaylı olarak tahsil edilecek sözkonusu paranın, gelmiş geçmiş tüm hükümetlerin yanlış, kötü, kusurlu ve/veya popülist uygulamaları dolayısıyla TÜK'ün zararını tazmin etme amacına yönelik olduğunu açıkça göstermektedir.

Bu zararın oluşumunda halkın hiçbir suçu olmadığına göre halk bu zararın tazmin edilmesinde nasıl sorumlu tutularak para cezasına çarptırılabilir? Öteyandan, daha geçtiğimiz hafta Meclis'in ilgili alt komitesinde onaylanmış olan 2016 yılı TÜK Bütçesinde fon veya katkı payı gelir kaleminin de olmadığı, dolayısıyla kesinti yöntemiyle tahsil edilecek bu paraların nasıl muhasebeleştirileceği ve hangi amaçlar için harcanacağına ilişkin gerek TÜK Yasasında gerekse bütçesinde herhangi yasal bir düzenleme veya yetkide bulunmamaktır.

Kaldı ki, halkın cebinden alınmak istenen bu fon veya katkı payı olarak tanımlanmaya çalışılan kaynağın esas adı "haraçtır". Herkesin "Haraç" kelimesinin anlamını bilmesine rağmen yine de bu kelimenin sözlükteki bazı tanımlamalarını aşağıda belirtmeyi uygun gördüm.

  • "Bir yerden veya bir kimseden zorbalıkla alınan para".

  • "Osmanlı Devletinde Müslüman olmayanların devlete ödemekle yükümlü oldukları vergi".

  • "Başkasının sırtından geçinmek".

  • "Bir kimseyi belli zamanlarda kendisine belli miktarlarda para vermeye zorlamak veya zorbalıkla para koparmak veya çıkar sağlamak".

Yukarıdaki tanımlamalara göre "bir yerden veya kimseden zor kullanarak para sızdıran kişiye veya haraç toplamakla görevli olan kimseye de halk arasında veya sözlüklerde "haraççı" denir.

Hiçbir yasal dayanağı olamayan ve keyfiliğe dayandırılan bahse konu Bakanlar Kurulu kararının içeriği incelendiği zaman bu konudaki düzenlemenin de çok acemice ve KKTC'nin sosyo-ekonomik gerekçeleride dikkate alınmadan düzenlendiği açıkça görülmektedir. Şöyle ki;

  • Kararın başlığında yer alan "TÜK'ün Getirildiği Zor Durumdan Kurtarılması" söz dizisi bu kurumu bugüne kadar yönetenlerin kusur, ihmal ve kötü yönetildiğinin açık bir itirafıdır. Pekâlâ, bu durumda halkın ne suçu vardır?

  • Ayrıca, aynı başlıkta yeralan "Piyasa Düzenleyici Bir Kurum Haline Getirilmesi" söz dizisi 32/1992 sayılı TÜK Yasasının "kuruluş amacını düzenleyen 3. maddesinde belirtilen görevlerini dikkate alındığında bu kurum demek ki bugüne kadar yasanın ön gördüğü görevler gerektiği gibi yerine getirmemiş olduğunun itirafıdır. Bunun anlamı da çok açık olup kurumun bu duruma gelmesine neden olanlar ile gelmiş geçmiş hükümetler ve onların atamış oldukları yöneticilerdir.

(BU KONUDAKİ GÖRÜŞ VE ELEŞTİRİLERİME GELECEK HAFTA DEVAM EDECEĞİM)

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.