Hükümetin yaptığı vergi, resim ve harç zamları ne kadar yasaldır? (1)

Yayın Tarihi: 30/01/17 08:00
okuma süresi: 12 dak.
A- A A+
15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türk Lirasının döviz karşısında değer kaybetmeye başlaması ve özellikle son aylarda bu değer artışının çok hız kazanması neticesi KKTC sosyo-ekonomisi üzerinde yarattığı olumsuzluklara artık "ekonomik kriz" tanımlamasından başka bir tanımlama yapmak mümkün değildir.

Son birkaç ay içerisinde döviz karşısında % 30'a yakın değer kaybeden ve KKTC'de resmi para birimi olarak kullanılan TL'nin neden olduğu pahalılık tüm şiddetiyle devam ederken Ocak ayının ilk haftasında hükümetin vergi, resim ve harçlarda yapmış olduğu ve özellikle de yasal ölçüleri aşan artışlar halkın ve sivil toplum örgütlerinin tepkisine neden olmaktadır.

Sanki KKTC'nin sosyo-ekonomisi normalmiş gibi hükümet bütçeye daha fazla kaynak yaratmak için 34 düzenleme ile yüzlerce vergi, resim ve harçlara artışlar yapılmıştır. Bu artışlara ilişkin yapılan düzenlemeler ülkemizin sosyo-ekonomik durumu ve Anayasamızın artış yapmak için Bakanlar Kuruluna verilen yetkiler acaba ilgili yasalarda öngörülmüş olan alt, üst limitler ve ölçülerle bağdaşıyor mu?

Ne yazık ki hükümet edenler ekonomik plansızlığın ve programsızlığın yarattığı uygulamalar ile israflar sonucu bu artışları düzenlerken, acaba bunların genel ekonomi üzerinde yaratacağı olumsuz etkileri ve yapılan bazı zam hesaplamalarının Anayasamızın 75'inci maddesinin (3)'üncü fıkrasındaki amir kuralları hilafına hareket edildiğini biliyorlar mı? Durum böyle olunca da Türk Lirasının değer kaybetmesinin etkisi ve diğer olumsuzluklar dolayısıyla her geçen gün halkın alım gücü zayıfladığı için ekonominin ana enstrümanlarını oluşturan mal ve hizmet alım-satımları olumsuz yönde etkilendiğinden ekonomi çarkları çalışamaz duruma gelmekte özellikle dar gelirli vatandaşlar ise çok büyük sıkıntılar yaşamaktadır.

Gelmiş geçmiş hükümetlerin, belediyelerin ve diğer kamu kuruluşlarının sırf bütçe açıklarını kapatmak amacıyla hiçbir yasal ölçüye, esas, kıstas ile ekonomik gerçeklere dayandırılmayan vergi, resim ve harç artışlarına ilişkin düzenlemelerin yarısından fazlası maalesef Anayasamızın 75(3) kurallarına aykırı olarak gerçekleştirilmiştir. Diğer bir anlatımla, yapılan birçok zamlarda yetki aşımı yapılmıştır. Artış yapılan vergi, resim ve harçların ilgili olduğu yasaların 16 tanesinde Anayasamızın 75(3). maddesinin öngörülmesi gereken ölçü, esas ve kıstaslar ile alt ve üst hadler (sınırlar) yeralmamış olmasına rağmen Bakanlar Kurulu bu sınırsız yetkiyi istediği gibi uygulamaya devam etmektedir.

Anayasamızın "VERGİ ÖDEVİ" başlıklı 75(3). maddesi'nin Bakanlar Kuruluna vergi, resim harç ve istisna uygulama yetkisi verilmesi için ilgili yasalarda bu konuda esas, kıstas, ölçü ile üst ve alt sınırlarının bulunması gereğine ilişkin kurallar aşağıda belirtilmiştir.

"Madde 75.

  1. Herkesin, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.
  2. Vergi, resim ve harçlar ve benzeri mali yükümler ancak yasa ile konulur.
  3. Yasanın belli ettiği yukarı ve aşağı hadler içinde kalmak, ölçü ve ilkelere uygun olmak koşuluyla, vergi, resim ve harçların bağışıklık ve istisnalarıyla oran ve hadlerine ilişkin kurallarda değişiklik yapmaya Bakanlar Kurulu yetkili kılınabilir.
  4. Geriye yürüyen mali yükümlülükler konulamaz".

Yukarıdaki (2)'nci fıkra kurallardan da görüleceği gibi mali yükümlülüklerin ancak yasa ile konulacağı kurala bağlanırken, sözkonusu maddenin (3)'üncü fıkrası bu yetkilerin Bakanlar Kurulu tarafından uygulanabilmesi için ilgili yasalara yukarı ve aşağı sınırlar konması, ölçü ve ilkelerin belirlenmesi için ilgili yasalarda bu konuda esas, kıstas ve ölçüler ile alt ve üst hadlere ilişkin sınırlayıcı kuralların bulunması koşuluyla ancak mümkün olacağı açıkça belirtilmiştir.

Vergi, resim ve harç alınmasını düzenleyen birçok yasalarımız incelendiği zaman gerek hükümetlerin gerekse belediyelerin ve diğer kamu kuruluşları tarafından getirilen veya getirilecek olan vergi, resim ve harçlara ilişkin artışların Anayasamızda açıkça yeralan hiçbir alt ve üst sınırların olmadığı gibi bu artışlara ilişkin hangi esas, kıstas ile ölçülerin dikkate alınacağını öngören kuralların maalesef olmadığı görülmektedir. Konu, sadece yıllık enflasyonun dikkate alınarak artışların düzenlenmesi ölçüsü yeterli değildir. Çünkü bu yetkinin birçok yasada üst ve alt sınırları ile hangi süreler de yapılacağı veya ilgili yasada belirtilen miktarların ne kadar artırılabileceğinin sınırları da belirtilmelidir.

Bunun anlamı şudur. Bahse konu kurallara istinaden hükümet, belediyeler ve diğer kamu kuruluşları her diledikleri zaman ve miktarda Tüzük veya Emirname değişiklikleri düzenleme yöntemiyle bahse konu kamu alacaklarına artışlar getirmede, kendilerini sınırsız yetkili kabul edemezler. Bu tür uygulamalar Anayasamızın 75(3). maddesi kurallarına aykırı olup bunun aksine düzenlemeler yapmak siyasilerin hukukun üstünlüğüne gerekli önemi vermediklerini açıkça göstermektedir.

Maalesef, bugüne kadar vergi, resim ve harç artışlarının büyük bir kısmı belirtmiş olduğum esas ve kıstasların ilgili yasalarda yeralmamış olmasından cesaret alan iktidarlar her yıl, hatta bazı durumlarda yılda birden fazla sürelerde diledikleri miktarlarda artış yapmayı kendilerine bulunmaz bir nimet ve sınırsız bir yetki olarak kabul etmektedirler. Bu yetkiyi kaybetmemek için de vergi, resim ve harç konusunda artış yapma yetkisi veren birçok yasalardaki ilgili maddelere üst ve alt sınırlar ile esas alınacak ölçü ile ilkeler konulması yönünde gerekli yasal düzenlemeleri yapmamakta ısrar etmektedirler. Hükümet edenler yaptıkları artışların gerekçesini makul ve mantıklı nedenlere dayandıracakları yerde bu uygulamanın bir gelenek ve kaçınılmaz olduğu mazeretini ileri sürmekte ve gülünç duruma düşmektedirler.

Böyle bir tutum çok sakıncalı olup hükümet edenler kamu alacaklarına ilişkin yasalarda yeralan miktarlarda Bakanlar Kuruluna, belediyelere veya diğer kamu kuruluşlarına Tüzük veya Emirname değişiklikleri yöntemiyle vergi, resim ve harçlarda artış yapma yetkisi veren maddelerin bulunup bulunmadığı teker teker gözden geçirilerek artış yapma konusuna üst ve alt sınırlar ile artış hesaplamasında esas alınacak ölçü ve ilkeler hakkında kurallar getirilmesi için yasal düzenlemeler yapmalıdırlar. Bu konuda gerekli düzenlemelerin yapılmasında Mevzuat Dairesine ve Başsavcılığa da görevler düşmektedir.

Kamu alacaklarına artış veya indirim yapma yetkilerini düzenleyen ve sınırlayan düzenlemeler ilgili yasalarda yapılmadığı sürece yapılan artışlar yasal dayanaktan yoksun olup her zaman için Anayasaya ters olmaya devam edecektir. Aksi takdirde bu düzenlemeyi yapan hükümetler, belediyeler veya diğer kamu kuruluşları kendilerini yetki kullanma bakımından yasamanın üzerinde kabul etmiş olmaktadır.

Diğer bir anlatımla, hiçbir yasanın Anayasanın üzerinde olmadığı, ayrıca yasal düzenlemelerin yasamaya ait olduğu gerçeği dikkate alındığında bahse konu artış sınırları ile ölçü ve ilkelerden yoksun düzenlemeler dolayısıyla yapılan artışların hiçbir hukuki geçerliliği olamaz. Bunun için de ilgili meslek kuruluşları, sivil toplum örgütleri ile muhalefetteki siyasi partilerin mesnetsiz ve yasal dayanaktan yoksun yetkilerle vergi, resim ve harçlar hakkında yapılan artışların iptali amacıyla adli mercilere başvuru yapması gerekir kanaatindeyim.

Bugüne kadarki uygulamalara bakıldığı zaman tüm meslek kuruluşları, sivil toplum örgütleri ile muhalefetteki siyasal partiler bu konuya sadece birkaç gün eleştiri ve protestolarda bulunmak suretiyle kendilerini tatmin etme yöntemine başvurmuşlar ancak hiçbir sonuç alamamışlardır. Hâlbuki, ülkenin içine sürüklenmekte olduğu sosyo-ekonomik durumunun her geçen gün hükümet edenlerin hiçbir önlem almadıkları için daha da kötü duruma gittiğinin kimse farkında değildir.

Öteyandan, yine Anayasamızın 47'nci maddesi, ekonomik ve sosyal hayatın düzenlemesi görevi ile sorumluluğunu devleti yöneten iktidarlara vermiştir. Bu madde kurallarına istinaden ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı demokratik yollarla gerçekleştirmeyi, bu amaçla ulusal tasarrufu artırmak, yatırımları toplum yararının gerektirdiği önceliklere yöneltmek ve kalkınma planlarını yapmak hükümetlerin ödevi olduğunu açıkça kurala bağlamıştır. Buna rağmen hükümet edenler bu kuralı hiç dikkate almadan bir padişah edası içinde diledikleri artışları ve diğer uygulamaları yapmaktadırlar.

Bugünkü uygulamalara bakıldığı zaman hükümetin, belediyelerin ve diğer kamu kuruluşlarının herhangi bir kalkınma modeline yönelik somut ve şeffaf planı ile programı maalesef yoktur. Ellerindeki yegâne doküman, tamamen varsayımlara dayandırılmış yıllık bütçelerdir ki bunun sosyo ekonomi plan ve programlarla bir ilişkisi pek yoktur. Kaldı ki bugünkü hükümetin 2016-2018 TC ile imzaladığı Ekonomik İşbirliği Protokolü ve Yapısal Dönüşüm Programında 2016 yılında yapılması taahhüt edilen hiçbir düzenleme de hala daha yapılmamış olup TC'den mali destek alınması da çok zorlaşmış hatta olanaksız olmuştur.

Hükümetin, belediyelerin ve kamu kuruluşlarının tek planı ve programı!! sadece vergi, resim ve harçlara artış getirmek suretiyle bütçelerine kaynak yaratmak, popülist uygulamalar ile fuzuli harcamalara devam etmek, ancak halkın ödediği bu kaynaklardan gerekli hizmetlerin verilmemesidir.

Böyle bir duruma hiçbir çağdaş ülkede rastlamak mümkün değildir. Örneğin, her motorlu araç sahibi seyrüsefer ruhsatı, her taşınmaz mal sahibi emlak vergisi, temizlik, sağlık harcı ve sokak aydınlatma ücreti ödemesine rağmen halkımızın çukurlu, bozuk ve ışıksız yollarda seyahat etmeye mahkum edilmesi devam ederken etraf da pislikten ve düzensizlikten geçilmemekte, kamusal hizmetlerin kalitesi kötüleşmekte, keza sağlık, eğitim ve ulaşım hizmetlerinden de gerektiği gibi yararlanılmamaktadır.

Siyasi popülizm uğruna yapılan gereksiz harcamalar veya zamanında alınmayan önlemler ile diğer düzenlemelerin olumsuz sonuçlarının daha sonraki zamanlara yükletilmek suretiyle giderilmesi çalışmaları da yasal değildir.

(HAFTAYA DEVAM EDECEK)

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.