Vergilemede etkinlik ve vergi reformu

Yayın Tarihi: 05/06/17 08:00
okuma süresi: 12 dak.
A- A A+

Bir ülkede yasaların belirlediği vergiler ile yükümlülüklerin belirlendiği ödevler o ülkenin "vergi yapısı" olarak tanımlanmaktadır.

Devletin tahsil ettiği vergilerin oluşumu ve değişik kaynaklar arasındaki dağılımı o ülkenin vergi yapısının durumunu göstermektedir. Vergi yapısının etkinliğinin ve adalet ilkelerinin uygunluğu hakkında görüş belirtebilmek için bir yılda tahsil edilen vergi gelirleri miktarlarının sınıflarına göre toplam bütçe gelirleri içerisinde mukayese edilmesi gerekir.

Ülkelerin vergi yapısı değerlendirilirken vergi yasalarının içeriği, vergi idaresi personelinin organizasyonu, personel eğitim ve lojistik destek durumu ile vergi maliyet hesaplamaları yanında diğer önemli bir unsur da tahsil edilen "Dolaylı Vergilerin" (İndirekt Vergilerin) ve "Dolaysız Vergilerin" (Direkt Vergilerin) toplam vergi gelirleri içerisindeki oransal durumu ile tahakkuk etmiş ancak tahsil edilmeyen vergilerin ve itiraz altında bulunan işlemlerin durumudur.

Uluslararası vergi hukuku literatürü ve birçok ekonomi uzmanlarına göre dolaylı vergi gelirlerine oranla dolaysız vergi gelirleri daha yüksek olan ülkelerdeki vergi adaletinin ve vergi yapısının daha iyi olduğu yönündedir. Anımsatmak gerekirse, Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi gibi vergiler dolaysız (Direkt) vergi türlerini, Katma Değer Vergisi (KDV), Banka ve Sigorta Hizmetleri Vergisi (BSİV), gümrük, fonlar vs. dolaylı (İndirekt) vergiler oluşturmaktadır. Dolaysız vergiler elde edilen kazançlar ve servetler üzerinden alınırken, dolaylı vergiler, kişilerin veya işletmelerin kazanç durumlarına bakılmaksızın bu vergiler herkes tarafından aynı miktarlarda olmak üzere her türlü mal ile hizmetlerin bedelinden alınan vergiler olup, değişik gelir gruplarına ait olan tüm bireyler aynı miktarlardaki vergileri ödemek zorunda kalmaktadırlar ki bu konudaki vergi adaleti sorgulanmaktadır.

Bir ülkenin uyguladığı vergi mevzuatının oluşturduğu belli başlı "dolaylı" ve "dolaysız" vergiler, kaynakta vergi kesintisi (stopaj), beyan usulü, vergi muafiyetleri, istisnalar matrahlara göre artan vergi oranları, bazı gelirlerin bağımsız vergileme yöntemleri ile ödeme süreleri, denetim ve tahsilat maliyetleri vergi yapısının genel durumunu oluşturmaktadır.

Öteyandan, vergi idaresinin yapısal durumu, diğer kamu kuruluşları ile koordinasyon işlemleri, yükümlülerin yerine getirip getirmediklerini denetleyen birimlerin potansiyeli, yükümlülere tanınan haklar vergi idaresi ile yükümlülerin vergi kültürü ve uyumu hakkında yapılan düzenlemeler ile itirazlara ilişkin vergi yargısının durumu o ülkenin vergi sistemini oluşturmaktadır.

Vergi yapısı ve sisteminin olumlu değerlendirilmesinde en önemli faktörler arasında, beklenen vergi gelirlerinin sağlanması, vergi maliyetlerinin düşüklüğü, makroekonomik hedeflere ulaşmada engel oluşturmaması, aksine bu hedeflere ulaşmaya çalışırken büyüme, kalkınma, halkın refahını destekleyici ve gelir eşitsizliğini azaltıcı özellikler içermesi yeralmaktadır.

Etkin vergi uygulamasının en önemli göstergesi yükümlülerin dolaylı ve dolaysız vergi olarak ödemiş oldukları vergi tutarı ile devletin kasasına giren tutar arasındaki farkın (net gelirini) en düşük seviyede olanıdır. Diğer bir anlatımla adalet ilkeleri kapsamında olmak üzere en düşük maliyetle en fazla verginin tahsil edilmesidir. Ayrıca, devletin kasasına giren vergi gelirlerinin hizmet olarak halka dönüştürülmesi de halkın en doğal hakkı olduğu kadar hükümetlerin de asli görevidir. Ancak, uygulamada bunu görmek maalesef mümkün değildir.

Vergi amacına göre tanımlandığında ise verginin karşılığını sağlayabilme ve sosyal adalet veya ahlaki amaçlara ulaşabilme yeteneği önplana çıkmakta, vergi biliminde bu amaçların gerçekleştirilebilmesi "vergi etkinliği" olarak kabul edilmektedir.

Yükümlüler bakımından vergilemenin etkinliği konusunda gösterge olan b unsurlardan biri ise vergilerin maliyetleridir. Genel olarak "vergi maliyeti" vergi uygulamaları nedeniyle katlanılan açık ve kapalı maliyet unsurlarını ifade eder. Açık maliyet, kamu hesaplarında görülen maliyet tutarları iken, kapalı maliyet kamu harcama kalemleri arasında görülmeyen ancak yükümlülerin yüklendiği danışmanlık, kayıt tutma, beyanname düzenleme, fuzuli gerekçelerle belge isteme, verme ve/veya düzenlemeler gibi hizmetler karşılığında katlanılması gereken mali harcamalar ve zaman kayıplarıdır.

Özetle, vergi maliyeti önemli ölçüde hem devleti hem de yükümlüleri ilgilendirmekte olup her iki durumda da bu maliyetlerin asgari düzeyde tutulması çağdaş ülkelerin en çok dikkat ettikleri özellikler olup KKTC'ni yönetenlerin de vergi mevzuatını düzenlerken bu konularda da gerekli özeni göstermeleri gerekir.

Vergi maliyeti tüm vergilere yönelik toplam maliyet olarak hesaplanabileceği gibi, tek bir vergi türüne yönelik olarak da hesaplanması mümkündür. Bu nedenle vergi maliyetlerini (cost of taxation) maliyet-fayda (cost benefit) ilkesi kapsamında mukayese ederek hem vergi idaresinin etkinliği hem de vergi yapısının yükümlülere getirdiği mali ve zaman kaybı yükünün bilinmesi ve buna göre önlem yapılması gerekir. Bu hesaplamalara gerekli önemi vermeyen yönetimlerin vergi yapısının uygunluğundan ve adaletinden bahsetmeleri mümkün değildir.

Kamu maliyesi literatüründe uygulanan vergilerin etkin ve adaletli olup olmadığını saptamak için vergilerin özelliklerine göre sınıflandırmaları gerekir. Nitekim bu sınıflandırma bütçede yeralmasına rağmen bunların sonuçlarından yararlanılmaktadır. Özellikle şunu belirtmek gerekir ki tahsil edilen dolaylı vergilerin dolaysız vergilere oranla aşırı fazlalığı vergi uygulamalarında adaletsizlik oluşturmaktadır.

Vergi adaleti bakımından artan oranlı vergiler tek (düz) oranlı vergilere göre her ne kadar da daha adil kabul ediliyorsa da bazı uzmanlar tek (düz) oranlı vergi uygulaması dolayısıyla tüm yükümlülerin aynı oranda vergilendirilmelerinin adalet ilkesine ters düşmediği görüşündedirler. Bu görüşte olanlar tek oranlı vergilendirmede gelirlerin kimler tarafından elde edildiğine bakılmaksızın bütün gelir unsurları ve yükümlüler aynı oranda vergilendirileceği için vergilemede yasalar önünde eşitlik ilkesi sağlanmış olmaktadır.

Ancak, Anayasamızda öngörülen "mali güce" göre vergilendirme kuralı verginin oluşturduğu "marjinal vergi yükü etkisi" (marginal tax burden impact) dikkate alındığında tek oranlı vergilendirme yerine artan oranlı vergilemenin daha uygun olduğu sonucu daha ağır basmaktadır. Artan oranlı vergileme sisteminde "verginin marjinal yararı" (marginal tax utility) ülke gerçekleri ile ülkenin sosyal durumu dikkate alınarak hesaplanmalı ve matrah dilimleri buna göre saptanmalıdır.

2013-2017 yıllarına ilişkin KKTC'nin vergi yapısının ve vergi adaletinin durumunu en basit şekilde yansıtan bütçe kaynaklı istatistiki bilgiler dikkate alındığında aşağıda vergiler ortaya çıkmaktadır.

Bu verilere Belediyelerin tahsil ettikleri vergi, resim ve harçlar dâhil değildir. Sözkonusu vergi gelirleri, Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi, KDV, BSİV, Özel İletişim Vergisi, Şans Oyunları Vergisi, Motorlu Taşıt Vergisi, Pul Vergisi, Mülkiyet Vergisi (Veraset Vergisi) gümrük ve fonlar ile çeşitli harçlardan oluşmuştur.

Yukarıdaki Tablo'dan da görüleceği üzere tarihsel süreçte bütçeye kaynak sağlayan dolaylı vergilerin dolaysız vergilere kıyasla yaklaşık 2.33 katı daha fazla gerçekleştirildiği ve gerçekleşmeye devam etmektedir. Bütçe gelirlerindeki dolaysız vergi gelirleri payının dolaysız vergi gelirlerinden daha fazla olması için birçok ülke çeşitli vergisel önlemler alma çalışmalarına ve daha fazla etkinlik kazandırmaya çalışırlarken, özellikle dar ve sabit gelirlilerin avantajına olacak olan temel ihtiyaç maddelerinin oranlara çıkmakta ve hizmetlerinin vergi oranlarını sıfır veya genel vergi oranından daha düşük, lüks tüketim mallarının ve hizmetlerinin vergi oranlarını ise daha yüksek oranlarda düzenlemektedir. Bu düzenlemeye rağmen bütçenin toplam vergi gelirleri arasında yeralan dolaysız vergilerin bütçedeki pay miktarı oranında artış sağlanamazsa o zaman o ülkenin vergi yapısında, sisteminde ve vergi adaletinde sorunlar vardır demektir.

Bahse konu verilere göre KKTC'nin 2013-2017 yılları, hatta daha önceki yıllarının vergi gelirleri incelendiği zaman dolaysız vergilerin (yani Gelir ve Kurumlar Vergilerinin) bütçedeki pay ortalamasının % 30 olarak seyretmesi, geri kalan dolaylı vergi oranının % 70 olarak devam etmesi vergi yapımızın ve adaletinin genel kabul görmüş veya çağdaş ülkeler düzeyinde olmadığını açıkça göstermektedir.

Özetlemek gerekirse, KKTC'nin genel olarak köklü bir vergi reformuna ihtiyacı vardır. Bir vergi sisteminde "köklü düzenleme yapmak olarak da tanımlanan" ve özellikle iktidara gelen tüm siyasilerin dillerinden düşürmedikleri "vergi reformunun" yapılabilmesi için öncelikle vergi yapısının uzmanlar tarafından incelenerek aksaklıkların dikkatlice teşhisinin konması ve düzenlemelerin bu vergilere göre yapılması gerekir.

Vergi reformunun iki önemli unsuru vardır. Bir tanesi reformun kapsamı (dar veya geniş) diğeri ise vergi sisteminin sosyal ve ekonomik hayatta meydana getireceği etkilerdir. Geniş kapsamlı bir vergi reformundan beklenen sonuçların genellikle orta ve uzun vadede elde edilebileceği gerçeği dikkate alınarak bu konuda sağlam bir siyasi iradeye ihtiyaç vardır.

Vergi reformu dinamik bir mali olaydır. Adaletli gelir dağılımını gerçekleştirmek için bilimsel esas ve verilere bağlı olarak yapılacak düzenlemelerden ve amaçtan taviz vermeden ekonomik gelişme sağlayacak şekilde vergi sisteminin basitleştirilmesi ile sağlanır. Bu reformların siyasal yönden kabul görmesi için eski vergi sistemine kıyasla daha az sayıda yükümlülerin olumsuz etkilenmeleri sağlanmalıdır.

Vergi reformları ancak vergilendirme ilkeleri kapsamında kamu giderlerinin makul ve mantıklı esaslar çerçevesinde düzenlenmesi, suretiyle tasarrufa önem verilmesi ekonominin gelişmesi, istihdam olanaklarının yaratılması, fiyat istikrarının sağlanması ve daha adil bir gelir dağılımı gibi düzenlemeler yapılması halinde başarılı olur. Vergi reformundan amaç devletin sadece kamu giderlerini karşılamak amacıyla ihtiyaç duyduğu kaynağı elde etmeye yönelik olmamalı, tüm ekonomik aktörlerin gelişmesine olanaklar sağlayacak bireyler ile işletmelere de gerekli önem verilmeli, vatandaşın yaşamı kolaylaştırılmalıdır.

Vergi reformunun eksiklikleri veya aksaklıkları ile ilgili yapılan çalışma sonuçlarının birçoğuna 2013 yılında yayımlanan ve hazırlanışından benimde görev aldığım "KKTC'de Kayıtdışı Ekonomi, Boyutlarının Ölçümü, Çözüm Önerileri ve Eylem Planı" Raporunda yerverilmiştir. Ancak, her zaman vurguladığım gibi bugüne kadar hiçbir hükümet bu konuya gerekli önemi vermemiştir. Temennim bu konuya yaptığım öneriler doğrultusunda çalışmalara başlanmasıdır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.