Vergilemenin mali ve ekonomik prensipleri (1)

Yayın Tarihi: 04/07/17 08:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

Yıllardan beri gelmiş geçmiş tüm iktidarlar gerek seçim programlarında gerekse TC ile imzaladıkları ekonomik işbirliği veya benzeri protokollerde devamlı olarak vergi refahından ve kayıtdışı ekonomi ile mücadele etmekten bahsetmekte ve/veya taahhütlerde bulunmalarına rağmen bugüne kadar "reform" özelliğinde hiçbir düzenleme yapmamışlardır.

En basit ifade ile "reform" kelimesinin sözlük anlamı "daha iyi duruma getirmek için yapılan değişiklik, iyileştirme, düzeltme, ıslahat" şeklinde açıklanmıştır.Öteyandan, "reformculuk" ise "toplum düzeninin daha iyi duruma getirilmesi ve sosyal adaletin sağlanması için ileri sürülen sistem" olarak açıklanmıştır.

"Reform" veya "Reformculuk" kelimelerinin anlamlarından da görüleceği gibi bir sistemin iyileştirilmesi, düzeltilmesi ve ıslah edilebilmesi için ilgili konunun baştan sona kadar ele alınarak düzenlenmesidir. Halbuki, gelmiş geçmiş iktidarlar bazı sektörleri tatmin veya teşvik etmek amacıyla bazı vergi yasalarına küçük dokunuşlarla değişiklikler yapmayı tercih etmişlerdir.

Her ne kadarda 2015 yılında Vergi Usul Yasasın da kapsamlı değişiklikler yapılmış ise de bu yasa paralelinde diğer vergi koyan yasalarda gerekli düzenlemeler yapılmadığı ve bu yasanın öngördüğü tüzük düzenlemeleri de halen yapılmadığı için bu yasa ile getirilen değişikliklerin de yararlı olamayacağı görülmektedir.

Geçen haftaki yazımın içeriği hükümetlerin ve Belediyeler ile kamu kurumlarının uyguladıkları vergi, resim, harç ve fonların ekonomik faaliyetler üzerinde yarattığı vergi yükünün halka ve diğer ekonomik aktörlere yansıtılması konusunda görüşlerimi açıklamaya çalışmıştım. Marifet, yapılacak vergi düzenlemelerinin sadece bütçe gelirlerini artırmak amacına yönelik olamaması, bunun paralelinde ülke ekonomisinin gelişmesine, istihdamın artırılmasına, rekabet edebilirlik potansiyelinin oluşturulmasına ve herşeyden önce halkın refahı ile yaşam düzeyinin adalet ilkeleri çerçevesinde sağlanmasıdır. Bu nedenle yapılacak vergi düzenlemelerinin yukarıdaki unsurlar dikkate alınarak ve vergilerin yansımasının iyi hesaplanarak yapılması gerekir.

Bugünkü yazımda ise "Vergilemenin Mali ve Ekonomik Prensiplerinin" neler olduğu hususunda sizlerle bazı önemli bilgileri paylaşmayı uygun gördüm.

Kamu maliyesi denildiği zaman hiç şüphesiz en çok ağırlık verilen konuların başında vergiler gelmektedir. Vergilerle ilgili konular ele alınırken uluslararası vergi hukukundaki vergilemenin mali ve ekonomik prensiplerinin neler olduğu, bunların ülkemiz hukukuna uyumlaştırılmasında nelerin ilgililer ve yetkililer için gözönünde bulundurulması gerektiği konusunda özellikle aşağıdaki bilimsel konuları özetlemeyi yararlı mütalaa ettim. Bu bilgiler her ne kadar da akademik olarak algılanabilir ise de gerçek olan bunların uygulamada dikkate alınması gereğidir.

  • Genel olarak vergileme ile ilgili kurallar aşağıdaki üç anabaşlık altında toplanmaktadır:

  • Vergilemenin temel kuralları;
  • Vergilemenin amaçları;
  • Vergilemenin etkileri;

  1. Vergilemenin temel kuralları bakımından:

  • Tüm ekonomik faaliyetler sonucu meydana gelen gelir ve servet kaynakları toplu olarak vergi zeminini oluşturur (Formation of Tax Base);
  • Vergiye tabi tutulacak gelir ve servetler belirli ve objektif bir şekilde ölçülebilmelidir. (QuantitativelyandObjectivelyMeasurable);
    • Vergiler sermaye kaybına yol açmamalıdır. (Avoidance of CapitalLoss).

  1. Vergileme amaçlarının fonksiyonları şunlardır:

  • Bütçe fonksiyonu: yani kamu giderlerini karşılamak ve ülkenin alt yatırımları gerçekleştirmek;

(b) Ekonomik fonksiyonu: yani kalkınma, parasal politika (monetaryPolicy) ve istihdam politikalarına yön vermek;

(c) Sosyal adaleti sağlayabilmek açısından gelir dağılımını düzenlemek.

  1. Vergilemenin etkileri bakımından da uygulanacak her verginin amaçlanan sosyo-ekonomik hedeflere ulaşmaya ne dereceye kadar yardımcı olunabileceğinin saptamasıdır. Bu nedenle, düzenleyicilerin ellerindeki istatistiki bilgi ve verilerin güncel ve güvenilebilir olması ve vergilerin oluşturduğu olumlu veya olumsuz etkilerin sürekli izlenerek değerlendirilmesi de kaçınılmazdır.
  • Vergilerin Sınıflandırılması:

Klasik anlamda vergiler "dolaysız" ve "dolaylı" olarak iki sınıfa ayrılır. Dolaysız vergiler gelir ve varlık üzerinden alınan vergilerdir. Dolaylı vergiler ise ithalat, mal ve hizmet satışları üzerinden alınan vergilerdir. Bunun dışında "vergi" olarak tanımlanmayıp resim, harç ve çeşitli isimler altında anılan ancak ekonomik hayat üzerinde birçok vergi gibi maliyet etkisi yaratan fon uygulamaları mevcuttur. Bu uygulamalar KKTC gibi özellikle çağdaş vergi uygulamaları gerisinde kalan veya kamu maliyesini gerektiği gibi plânlayıp uygulayamayan ülkelerde mevcut kaynakların yetersizliği karşısında bütçeye ek gelir sağlamak için veya bazı sektörleri rekabet karşısında korumak için gerçekleştirilmektedir. Bu tür mevzuatın uygulanması yetkisinin Yasalarda hiçbir kriterler öngörülmeden Bakanlar Kurulu'nun kararlarına bırakılmış olması da birçok hallerde ekonomik dengelerin bozulmasına veya keyfiliğe neden olmaktadır.

  • Vergileme Prensipleri:

Sosyo-ekonomik kalkınma amaçlarına ulaşabilmek için düzenlenecek vergi uygulamaları aşağıdaki prensipler çerçevesi dâhilinde hazırlanması halinde ancak başarılı olabilir.

  1. Gelir temini amacı için:

  • Yeterlilik prensibi (Principle of Adequacy). Milli vergi sisteminin hükümet masraflarını karşılayacak bir şekilde garanti vermesi şarttır.
  • Uygunluk prensibi (Principle of Adaptability). Ekonomiyi alt-üst etmeden, devlet giderlerinin karşılanabilmesi için bütçeye gelir sağlanabilmesini temin etmek. Bu uygulamada başarı olanağı tasarruflar ile yakından ilgili olduğu oranda mümkündür.

  1. Sosyal adalet ve ekonomik kalkınma amacı için:

  • Evrensellik prensibi (ThePrinciple of Universality). Ödeme gücü olan herkesin benzer bir şekilde vergilendirilmesi icap etmektedir. Politik veya sair nedenlerle gelir sınıfları içinde bazı gruplar vergiden muaf tutulmamalıdır. Teşvik uygulamaları ise çok dikkatle düzenlenmeli, mağduriyetlere neden olmayacak, istismara kapalı olmalı ve tüm sektörleri kapsamalıdır.
  • Eşitlik prensibi (EqualityPrinciple). Aynı veya benzer durumda olan kişilerin aynı vergi sorumlulukları olması icap etmektedir.
  • Ödeyebilme prensibi (Ability of PaymentPrinciple). Bu prensibe göre vergi yükü, gerçek veya tüzel kişiler arasında, vergiyi ödeyebilme kapasitelerine göre dağıtılmalıdır.
    • Vergiler rekabet ilkelerini menfi yönde etkilememelidir.

D- Ekonomik Politikalar için Gerekli Prensipler:

(DEVAM EDECEK)

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.