Seyrüsefer affı neden ilgi görmedi?

Yayın Tarihi: 28/08/17 08:00
okuma süresi: 13 dak.
A- A A+

Hükümet edenlerin "ben yaparım olur" anlayışı devam ettiği sürece bu kapsamda yaptığı yasal düzenlemelerden beklediği sonucu alması mümkün değildir.

Bu anlayış içerisinde hükümetin yaptığı birçok düzenlemeler ya hukuktan döndü ya da kamuoyu baskısı dolayısıyla iptal edildi veya askıya alındı. Bunun dışında kalan birçok düzenlemeden ise beklenen gelir miktarı ve kayıt altına alma amacı da öngörüldüğü gibi gerçekleşmedi.

Hangi konuda ve durumda olursa olsun, yapılacak herhangi bir icraat veya yasal düzenleme öncesinde amaç ve hedeflerin çok iyi değerlendirilmesi, bunlara ulaşılmasında gerekli altyapı ve sistemin mevcut ve/veya yeterli olup olmadığının incelenmesi, yeterli olmaması halinde güncelleştirilmesi ve her şeyden önemli yapılacak yasal düzenlemeye karşı toplumun öngörülen uygulamaya ilişkin uyum derecesi ile bu düzenlemeyi yapan, genelde hükümete, özelde ise ilgili Bakanlığına veya kuruma olan güven durumunun titizlikle araştırılması gerekir.

Hükümetin gerek mali gerekse sosyo-ekonomik konularda yapmış olduğu birçok yasal ve idari düzenlemelerden maalesef beklenen olumlu sonuçlar alınamamıştır. Bu başarısızlığın nedenleri yukarıda belirtmiş olduğum hususların dikkate alınmamış olması, birçoğunun adaletten yoksun ve siyasal rant uğruna yapılmış olmasından kaynaklanmaktadır.

Belirtmiş olduğum konunun son örneği, halk arasında "Seyrüsefer Affı" olarak anılan yasal düzenlemeden beklenen sonuçların alınmaması üzerine Ulaştırma Bakanı Sn. Kemal Dürüst'ün bu konuda Bakanlar Kuruluna aldırtmış olduğu yeni af sürecinin yürürlüğe konması, daha doğrusu bir ay süreyle uzatılmasıdır.

Öncellikle şunu belirteyim ki bahse konu bir aylık süreden amaç bir takvim yılı anlamını taşıdığı dikkate alındığı zaman bu süreden 6 günlük Bayram tatili ile 4 günlük de hafta sonu tatilleri düşüldükten sonra başvuru günü olarak 20 iş günü süre kalmaktadır. Yani 90 günlük sürede 14,779 araç başvuru işlemi yapılmışsa, başvuru yapılmamış olan 44,296 aracın işlemleri 20 iş gününde nasıl yapılacaktır? Bir aylık süre uzatılmasına karar veren Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı bu hususu acaba dikkate aldı mı? Hiç zannetmiyorum. Bütçeye ek mali külfet yaratacak olan ek mesai yaptırılsa bile bunun yeterli olmayacağı görüşündeyim.

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Sn. Dürüst'ün 7 Haziran 2017'de yaptığı açıklamada hani ya da 14 Mart – 14 Temmuz dönemini kapsayan 90 günlük seyrüsefer af son bulacak ve seyrüsefer affı uzatılmayacak ve tekrar edilmeyecekti? ve bu süre uzatılmayacağı için neden tatil günleri veya mesai haricinde de kamu görevlilerine bu konuda ek mesai ödeme yapılarak herkesin de işini gücünü bırakarak ilgili Dairelere gitmeleri için icraatlar yapıldı?

Sn. Bakanın yukarıdaki beyanatına rağmen Bahse konu aftan yararlanma süresinin uzatılmasına ilişkin düzenleme Bakanlar Kurulu'nun yayımladığı 3/2017 sayılı Yasa Gücünde Kararname ile yapılmıştır. Mesleki bakımdan hukukçu değilim ama aynı yılda, aynı konuda ve aynı amaçla ikinci bir Yasa Gücünde Kararnamenin yayımlanması gerek yasal gerekse etik olmadığı gibi seyrüsefer ruhsatı ödemek suretiyle yükümlülüklerini süresinde yerine getirmiş olan vatandaşlara karşı da büyük saygısızlık olmuştur.

Anayasamızın 112.'nci maddesini birçok konuda olduğu gibi istismar ederek ilgisiz ve gereksiz konularda Yasa Gücünde Kararnamelerle aflar getirmek bu maddenin öngördüğü kurallara tamamen aykırıdır. Bahse konu 112.'nci maddenin (1)'inci fıkrası kurallarını bir kez daha anımsatmak için aşağıdaki madde içeriğini halkın bilgisine getirmek suretiyle kamuoyunun değerlendirilmesine bırakıyorum.

"Madde 112: Yasa Gücünde Kararname

Ekonomik konularda, ivedilik varsa, Bakanlar Kurulu yasa gücünde kararname çıkarabilir. Yasa gücünde kararname, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girer ve aynı gün, gerekçesi ile birlikte Cumhuriyet Meclisine sunulur".

Yukarıdaki maddede içeriği "ekonomik konularda" ivedilik olması kriterini öngörmüş olması istismara açık bir kural olabilir. Ancak 27/1977 sayılı Vergi Usul Yasasının aşağıdaki 4(1) maddesi dikkate alındığında bu konudaki Yasa Gücündeki Kararnamenin Yasaya aykırı olduğu anlaşılmaktadır.

"Vergi Yasalarının Uygulanması ve İspat

4.

(1)

Vergi yasalarının uygulanması: Bu Yasada kullanılan "Vergi Yasaları" deyimi,* bu Yasa kurallarına tabi vergi, resim ve harç yasalarını ifade eder. Vergi Yasaları lafzı ve ruhu ile hüküm ifade eder. Lafzın açık olmadığı hallerde Vergi Yasalarının hükümleri, konuluşundaki maksat, hükümlerin yasanın yapısındaki yeri ve diğer maddelerde olan bağlantısı göz önünde tutularak uygulanır".

* "vergi yasaları" deyimi, V.U.Y'nın 2. maddesine istinaden Gümrük Vergileri dışında bütçeye giren vergi, resim harçları kapsar.

KKTC'nin sosyo-ekonomik durumuna bakıldığı zaman tüm ekonomik olumsuzlukların ivedilikle çözüme muhtaç olduğuna göre Yasa Gücünde Kararnamelerle çözümler üreterek Meclisin yasa düzenlemesi yapmasına gerek kalmaz. Bu durumda 10 kişilik Bakanlar Kurulu her konuda Yasa Gücünde Kararname yapmak suretiyle ülkenin tüm sorunları çözülebileceği anlayışına dayanarak 50 kişilik milletvekilinden oluşan Meclise gerek yoktur. Bunun da anlamı "ben yaparım olur" inancıdır ki bu tür inanç hukukun üstünlüğü ilkesine tamamen terstir.

Seyrüsefer affının uzatılmasına ilişkin gerekçe maddesi aşağıdaki gibi düzenlenmiştir:

"Amaç 3. 15/2017 sayılı Motorlu Araçlar ve Yol Trafik (Değişiklik) Yasası ile kayıtları iptal edilen araçlar ve kayıtları iptal edilmeyip geçmiş yıllara ait seyrüsefer borcu bulunan araçlara ve motorlu araç sahiplerine uygulanan af için belirlenen üç aylık sürenin, Araç Kayıt, Muayene ve Ruhsatlandırma Şubesi'nin belirtilen dönem içerisindeki yoğunluğundan dolayı yetersiz olması nedeniyle, başvuruda bulunamayan motorlu araç sahiplerinin mezkûr düzenlemeden bir aylık bir süre ile yararlanmalarına imkân verebilmek amacıyla 'kayıtları İptal Edilen Araçlar ile Kayıtları İptal Edilmeyip Geçmiş Yıllara Ait Seyrüsefer Borcu Bulunan Araçlar Hakkında Yasa Gücünde Kararname" hazırlanmıştır".

Yukarıdaki "amaç" maddesinin içeriğine göre:

  1. Üç yıl arka arkaya seyrüsefer yükümlülüklerine ilişkin zorunlulukları yerine getirmeyen ve araçları kayıttan silinenler ile seyrüsefer borcu bulunan motorlu araç sahiplerine uygulanan af için belirlenen 3 aylık sürenin yeterliği olmadığı:
  2. Araç Kayıt, Muayene ve Ruhsatlandırma Şubesi'nin belirtilen dönem içerisindeki yoğunluğundan dolayı yetersiz olması nedeniyle, başvuruda bulunmayan motorlu araç sahiplerinin bahse konu af düzenlenmesinden bir aylık ek süre içerisinde yararlanmalarına olanak sağlamak:

için ikinci kez düzenlenen Yasa Gücünde Kararname ile af süresinin uzatılmasına gerek duyulmuş.

Şimdi bu konudaki görüşlerimi belirterek sorularıma birilerinin cevap vermesini bir vatandaş olarak halkımız adına talep ediyorum.

  1. Üç aylık af süresinde kayıttan düşmemiş ancak seyrüsefer ruhsat harcı ödenmemiş 59,075 motorlu araçtan yaklaşık %25'nin (yani 14,779 tanesinin) ancak bu yükümlülüğü yerine getirebilmiş olduklarına göre 44,296 tane ( 59,075-14,779) motorlu araç halen seyrüsefer ruhsatlarını ödememiştir.
  2. Şayet belirtildiği gibi 3 aylık af süresi ancak 14,779 aracın seyrüsefer yükümlülüğü işlemlerine yeterli olabilmişse Bayram tatili ile hafta sonu tatilleri çıktıktan sonra acaba bir aylık ek af süresi 44,296 tane aracın işlemlerine yeterli olacak mı?
  3. Yoğunluk dolayısıyla Ruhsat Araç Kayıt, Muayene ve Ruhsatlandırma Şubesinin yeterli olmaması acaba kimin kusur ve ihmalidir? Bu konuda ilgili Daire ve/veya Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı neden önlem almamıştır? Geçmiş hükümetin belirtmiş bulunduğu ve şimdiki hükümetinde aylar öncesi açıklamış olduğu gibi Devlete en çok gelir getiren Dairelerden biri olarak hala daha bir binanın bulunamaması ve halka parasıyla cefa çektirilmesinin de gerekçesini anlamak mümkün değildir.
  4. Bu defa acaba aftan yararlanmak için yapılacak başvuruları karşılayabilecek ve yoğunluğu bertaraf edecek uygun bina, araç-gereç, demirbaş eşya vs. önlemler alınmış mı? Alınmış ise bunlar nelerdir?
  5. Yayımlanan istatistiki verilere göre halen 44,296 motorlu araç hala daha kayıtsız ya da seyrüsefer ruhsatı ödenmemiş durumda bulunmaktadır. Bunun anlamı şudur; bugün itibariyle araç sigortası çıkarılmamış ve fenni muayenesi yapılmamış binlerce motorlu araç KKTC yollarında seyahat etmesi dolayasıyla tehlike saçmaya devam etmektedir.
  6. Belirtmiş olduğum bahse konu yükümlülüklerini yerine getirmemiş olan motorlu araç sahipleri için af süresi sonunda ne tür cezai ve caydırıcı önlemlerin uygulanacağına ilişkin özel bir yasal düzenleme yapılmış mı? Yapılmamışsa nedeni?
  7. Af süresinin uzatılmasına bir diğer gerekçe ise kayıttan düşmüş veya seyrüsefer ruhsat borçları ödenmemiş olanların öngörülen aftan yararlanmaları için başvurmamaları gösterilmiştir. Bunun anlamı ya seyrüsefer ruhsatları yüksek düzenlemekte ya da zamanında alınmayan ciddi tahsilat önlemleri dolayısıyla biriken borçların fazlalığı veya yürürlükteki cezaların azlığıdır.
  8. Kayıttan düşmemiş ancak seyrüsefer ruhsatı ödenmemiş olan toplam 44,296 motorlu araçların tür ve markalarına bakıldığı zaman yaklaşık %30'luk (yaklaşık 13,288'lik) bir kısmının lüks araçlardan oluştuğu görülmektedir. Demek oluyor ki bu aftan yararlanmayanların nedeni ödeme güçlüğünden kaynaklanmamakta olup başka nedenlerden dolayıdır. Bunların başlıca nedenleri şunlardır, denetimsizlik, kamu hizmetlerinin sistemsizliği, verimsizliği, aşırı bürokrasi ve çağdaş ödeme araçlarının olmayışı ile ödenen bu ruhsat ve vergilerin araç sahiplerine hizmet olarak geri dönmemesi (bozuk yollar ve trafik sinyalizasyon eksiklikleri) olarak özetlenebilir.
  9. Ulaştırma Bakanı Kemal Dürüst üç aylık af süresinin uzatılmayacağına ilişkin vermiş olduğu beyanatlara rağmen her geçen gün seçimlere yaklaşıldığını dikkate alarak "havadan-sudan" ve dayanağı olmayan gerekçeler ileri sürerek siyasi popülizm uğruna bu affı uzatmaya karar vermiş ve bunun son defa olduğunu bir kez daha açıklamıştır.

Bu açıklamaya kimin inandığını merak ediyorum. Çünkü bu hükümete halkın güveni dibe vurmuş olup hiçbir icraatı ciddiye almamaktadır ki siyasi rant devam ettiği sürece afların duracağına inanmamaktadır. Öteyandan hiçbir konuda ciddi denetim mekanizmalarının çalıştırılmaması da bu inançsızlığı kronikleştiren bir başka unsurdur. Bu gibi konular hakkında İngilizlerde güzel bir söz vardır "Every day has a tomorrow" yani her günün bir yarını vardır.

Özetle, yasal bir düzenleme yapılmadan önce, gerekli sistemin oluşturulması veya mevcudun iyileştirilmesi, halkın hayatını kolaylaştırıcı kamusal hizmet önlemlerinin alınmamış olması hükümetlerin amaçladığı hedeflere ulaşmasında büyük engeller oluşturmaktadır. İçerisinde bulunduğumuz dönem bunun en somut örneğidir.

Af konusu, sadece yasal yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere yarar sağlarken yükümlülüklerini zamanında yerine getirmiş olanları da enayi yerine konmuş kişiler olarak algılamalarına neden olmaktadır. Af uygulamaları sadece kamu maliyesine etkisi olmamakta ahlaki bakımdan yükümlüler üzerinde büyük zafiyet yaratmakta ve gelecekteki bütçe gelirleri ile hükümetlere olan güveni olumsuz yönde etkilemektedir.

Son olarak bir atasözüne değineyim: "GÖZ ÖNÜNÜ AKIL GELECEĞİ GÖRÜR".

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.