KKTC'nin bazı dünya şampiyonlukları (2)

Yayın Tarihi: 18/09/17 08:00
okuma süresi: 11 dak.
A- A A+
Geçen hafta kaleme almış olduğum yazımda özellikle vergi vs. mali afların Yasa Gücünde Kararname ile düzenlenmesinin hatalı olduğunu, ayrıca Meclis tarafından yapılmış olsa dahi çok sık yapılan bu afların vergi ödevlerini zamanında yerine getirenleri olumsuz yönde etkilediğini ve vergiye uygun çalışmalarını bozduğunu dolayısıyla da hükümete güvensizliği artırdığını açıklamıştım.

Ayrıca, seyrüsefer affının yasa yöntemiyle yapılmış olmasına rağmen bu konuda ilgili Bakanlığın ve Trafik kurumunun gerekli önlemleri almadığı için başarısızlıkla sonuçlandığı dolayısıyla bu af süresinin bu defa Yasa Gücünde Kararname ile bir ay da uzatılması yönüne gitmiş olmanın da bir yarar sağlamayacağı kanaatini örnekler vererek belirtmiştim.

Bunlara ilaveten KKTC'ni yönetenlerin bazı gereksiz ve etik olmayan uygulamalarından da özet örnekler vermek suretiyle bazı dünya şampiyonluklarını belirtmiştim.

Bugüne kadar çeşitli konularda yapılan vergi, resim, harç ve diğer konulardaki af düzenlemelerine "AF" kelimesinin belki bilmediğim bir anlamı olabilir diye sözlük anlamının ne olduğunu araştırdım ve özetle şu tanımlamaya rastladım.

"BİR SUÇU, BİR KUSURU VEYA BİR HATAYI BAĞIŞLAMAK"

Bağışlamanın esas nedeni nedir? Esas nedeni suçu, kusuru veya hatayı işleyenlerin ıslah edilmesi ve tekerrürünü önlemek veya caydırmaktır. Pekâlâ, geçmişte en az 6-7 kez değişik konularda mali aflar getirildi. Kaç kişi ıslah edildi? Kaç kişi affa başvurmadı? Para tahsilâtını hızlandırmak gerekçesi ise işin makyajıdır.

Yukarıdaki açıklamadan da görüleceği gibi bireylerin af konusu kapsamına girmesi için bir suç, bir kusur veya bir hata eyleminin yeralması gerekir. Pekâlâ, sadece suçlu olanlar yükümlerini yerine getirmeyenler mi? Bu eylemlerin işlenmesine neden olan, gözyuman veya önlenmesi için gerekli önlemleri zamanında almayan, yani tekerrürünü önlemek için etkin kurallar koymayan veya uygulamayan hükümetlerin hiç mi suçu yoktur? Elbette ki vardır. Ancak, bu suçun bedelini yükümlülüklerini yerine getiren kişi ve işletmeler ile vatandaşlardan çıkarmak için neredeyse her yıl çeşitli konularda af çıkarma yöntemine başvurmaları dolayısıyla suç ve kusur işleyenler ödüllendirilmekte, yükümlülüklerini tüm olanaklarını zorlayarak yerine getirenler ise dolaylı olarak cezalandırılmaktadır.

Bu tür düzenlemeler ülkenin sosyo-ekonomisinin gelişmesinde büyük bir engel oluşturduğu gibi vatandaşların ve işletmelerin hükümete olan güven duygusunu da her geçen gün azalmaktadır.

Yasal yükümlülüklerine sadık ve saygılı kişi ile işletmelerin bu yükümlülüklerini yerine getirmek için katlanmış oldukları maddi ve manevi sıkıntıları hükümet hiç dikkate aldı mı? Yükümlülerini her türlü sıkıntıya dayanarak yerine getirmiş olan kişi ve işletmeler hükümet gerekçesinde iddia edildiği gibi ülkenin ekonomik olumsuzluklarından hiç mi etkilenmediler? Bu soruların yegâne cevabı şudur; vergilerini ve sosyal güvenlik yükümlülüklerini ödeyenlerin faiz karşılığı aldıkları kredilerin veya "overdraftların" bedelleri hükümet tarafından hiçbir şekilde dikkate alınmamış dolayısıyla da her ne pahasına olursa olsun yasalara saygılı olan kişi ve işletmeler maalesef bir kez daha enayi durumuna düşürülmüştür.

Hükümetler yapmış oldukları icraatlarda ve yasal düzenlemelerde vatandaşlarına ve işletmelerine karşı dürüst ve eşit davranmalıdırlar. Yasal yükümlülüklerini yerine getirmeyenleri sürekli olarak korumak hatta dolaylı olarak ödüllendirmek için af düzenlemeleri yapmak gerek anayasamızın eşitlik ilkesine gerekse kamuoyunun etik ilkelerine aykırıdır.

Konuyu özetleyecek olursak, dünyanın hiçbir ülkesinde KKTC'deki kadar ve sıklıkla çeşitli konularda mali ve ceza affı düzenlemelerine rastlamak ve bazılarını da yasa gücünde kararname ile gerçekleştirmek kesinlikle olanaksızdır. KKTC'de ise çeşitli vergi vs. mali yükümlülükler ile cezalara af getirilmesi "bir kural" haline gelmiş olup, gelmiş geçmiş hükümetlerin yönetsel dirayetsizliğini ve yeteneksizliğini açıkça göstermektedir. Bu uygulamaya süratle son verilmeli ve hükümet özellikle devletin geleceği için sivil toplum örgütleri ve uzmanların da görüşlerini dikkate alarak gerekli sosyo-ekonomik plan ve projeleri en objektif ve ciddi şekilde saptayarak tutarlı davranış içinde yürürlüğe koymalıdır.

Ayrıca, böylesi önemli ve çok geniş kapsamlı af düzenlemelerinin Yasa Gücünde Kararname ile yapılmasının Anayasaya ne kadar uygun olduğu gerçeğidir. Şayet her konuda ve çoğalan bir hızla sosyo-ekonomik düzenlemeler Yasa Gücünde Kararname ile yapılacaksa o zaman Meclise ve 50 milletvekiline gerek yoktur.

Af düzenlemeleri ancak ülkelerin tarihinde milat oluşturan zamanlarda ve konularda yapılır. Nitekim, Mutlu Barış Harekatı sonrası Kıbrıs Lirasından Türk Lirasına geçişin ve uzun yıllar TL'nin döviz karşılığındaki yüksek enflasyonun hüküm sürmesi nedeniyle işletmelerin bilançolarında oluşan olumsuzlukların düzeltilmesi için 1990'lı yıllarda yasa olarak düzenlenen ve Meclisten onayı ile yapılan mali düzenlemeleri makul ve gerekli görmek mümkündür. Ancak, son 10 yılda yapılan birçok mali ve ceza aflarını makul veya gerekli görmek mümkün değildir; çünkü bu yönde düzenlenecek af mevzuatları hükümetlerin zamanında alması gereken önlemleri almamaları dolayısıyla görev ve sorumluluk kusurlarının giderilmesine yönelik bir tür vicdani rahatlama ve/veya siyasi rant elde etme amacı olup bu durum yasalara saygılı olanların vicdanlarında olumsuz tepkilerin oluşmasına neden olacaktır.

Pekâlâ, yapılan bu mali ve ceza affı ile gecikme zammı indirimlerine ilişkin düzenlemeler dolayısıyla kendilerini mağdur veya kandırılmış kabul eden yasalara saygılı yükümlülerin maruz kaldıkları bu haksızlık nasıl düzeltilebilir? Çeşitli af düzenlemeleri yapılmışsa ve yapılmasında hükümet ısrar edecekse bu takdirde yükümlülüklerini gerektiği gibi zamanında yerine getiren kişi ve işletmelere af düzenlemelerinin yürürlükte bulunduğu süre zarfında bu kişi ve işletmelerin yerine getirecekleri yükümlülüklerinin tahsilinde bir tür ödül veya bir tür mağduriyet tazminatı karşılığı olarak ödemesi gereken miktardan belli bir oranın (örneğin %5 - %10 gibi) ıskonto olarak indirilmesi en adaletli yöntem olacağı kanaatindeyim.

Bugüne kadar çeşitli konularda sayısını unuttuğum mali aflar ile sağlanan ödeme kolaylıkları ve para veya adli suç cezalarında yapılan indirim veya bağışlamalardan hükümetler bekledikleri mali ve sosyal neticeleri acaba elde etmişler mi veya ıslah etme avantajlarını sağlamışlar mıdır? Hukukta "suç, ceza ve ıslah" uygulamaları için bazen af yöntemi kullanılmış olsa dahi önemli olan ıslahın tekerrürün önlenmesi sağlanmış mı?

Gördüğüm kadarıyla gerek hükümet gerekse yükümlülüklerini gerektiği gibi yerine getirmemiş olanların ıslah olduklarını veya bu uygulamalardan ders çıkardıklarını söylemek mümkün değildir. Bunun en büyük nedeni hükümetlerin siyasi rant tutkusu ve ilgili yasaların uygulamasındaki isteksizliği ve/veya ciddiyetsizliğidir. Bu böyle devam ettiği sürece gelecekte yasal yükümlülerini zamanında ve gerektiği gibi yerine getirenler de af beklentisi kapsamındakilerin saflarına geçecekler ki bu da devletin bütçe açıklarının daha da büyümesine neden olacaktır. Özetle, bilinçsizce ve ciddi gerekçelere dayandırılmayan ancak sürekli yapılan af düzenlemeleri devlete gelir akışı ve yükümlülerin vergi ödevlerini yerine getirmede ıslahını sağlamak yerine sadece başarısızlık ve güvensizlik getirecek ve vatandaşların yasalara uyumunu olumsuz etkileyecektir.

Özetle, mali aflara gerekçe olarak sadece KKTC'nin olumsuz ekonomisinin gösterilmesi, vergi barışının sağlanması ve bütçe gelirlerine katkı sağlanması gibi gerekçeler artık inandırıcılığını kaybetmiştir. Gerçekten bu gerekçeler olmuş olsa idi ve gerekli ekonomik planlamalar ve önlemler alınmış olsa idi mali konularda münhasıran yaklaşık 11 tane "Af veya Mali Düzenleme Yasası" ve "Yasa Gücünde Kararname" yayınlanmazdı. Diğer bir anlatımla, bahse konu düzenlemelerin yapılmasında sadece KKTC'nin ekonomik durumu neden olmamakta, vatandaşlar ile işletmelerin hükümetlere olan güvensizliği, vergi uygulamaları ve tahsilatı ile ilgili kamu görevlilerinin verimsizliği, siyasilerin rant beklentisi amacıyla görevlilerden hesap sormamaları, hatta onlara vergi konuları üzerine pek gitmemeleri ve özellikle seçim beklentilerinin gündeme gelmesiyle başka bir mali af beklentisinin başlamasının da çok büyük etkisi vardır.

Anlayamadığım bir başka husus ise Ekonomi Bakanı iki hafta önce sektörlerin ve akademisyenlerin katıldığı bir çalıştayda Ağustos 2017 tarihini itibariyle bütçenin 262 milyon fazlalık verdiğini ve ekonominin son 7 yıldan beri sürekli gelişme kaydettiğini açıklamışken nasıl oluyor da iki hafta sonra KKTC'nin ekonomik olumsuzluğu gerekçe gösteren geniş kapsamlı mali affa ilişkin Yasa Gücünde Kararnameyi imzalar? Anlayamadığım bir diğer konu ise enflasyonun en etkili şekilde yeraldığı 2014 ve 2015 yıllarına ilişkin kamu alacakları neden bahse konu af düzenlemesi kapsamına alınmadığıdır?

Yapılması gereken mali aflar ile ekonominin düzeltilmesi yerine ekonomik olumsuzluklar ile kayıtdışılığın asgariye indirilmesi, aşırı bürokratik işlemlerin kaldırılması etkin kamu yönetimi ve hizmetlerinin sağlanması ve ekonomik faaliyetlerin gelişmesine katkılar sağlanmasıdır. Unutulmamalıdır ki hiçbir ciddi hastalık ağrı kesici haplarla tedavi edilemez. İşte bu gerçek dikkate alınmadığı içindir ki hükümetlerimizin yaptıkları birçok uygulamalarda KKTC dünya şampiyonudur.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.